Akıllı şehirlere yolculuk

Geleceğin akıllı şehirlerinde enerji, yenilenebilir enerji ve enerji tasarrufu geleceğin en mühim konu başlıklarını oluşturuyor. Enerji sektöründe ise teknolojik gelişmeler hızla devam ediyor. Enerji sektöründe yaşanan gelişmelerle ilgili olarak Akkök Holding CIO’su Reha Çetin bilgiler verdi.

Aynı zamanda Türkiye’nin ilk bilgisayar mühendislerinden birisi olan Aktek Genel Müdürü ve Akkök Holding CIO’su Dr. Reha Çetin, sorularımızı yanıtladı.

İlgili Makaleler

Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Profesyonel iş geçmişinizi özetleyebilir misiniz?

Sektörde uzun süredir çeşitli alanlarda hep IT tabanlı işler, IT yöneticiliği, IT servisleri ve çözümleriyle ilgili çalıştım. Profesyonel yaşantım bunun üzerine kurulu. Büyük bir kısmı fi nans, fi nansa bağlı çözümler ve ardından da genel sektör. Genel sektörde de enerji, liman, enerji ve üretim bazlı işlerde görev aldım.

Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldum ve ardından yüksek lisans, doktora çalışmalarımı tamamladım. Bu esnada Üniversite görev aldım. 1988 yılında en büyük yerli yazılım geliştirme projelerinden biri olan Proje Türk Hava Kuvvetleri için Fabrika Yönetimi Geliştirme Sistemi’nde görev aldım. (FYGS, ERP) Hava İkmal Fabrikalarının yönetim ve üretim planlamalarına yönelik bir yazılım projesiydi.

Proje dış kaynakla başlamış ve 16 milyon dolar bütçelenmiş olmasına rağmen yerli kaynaklarla 4.2 milyon dolara başarı ile 4 yılda tamamlandı.

Aynı yıllarda Türkiye’nin ilk internet servisini üniversitelere sağlayan üniversitelerarası akademik ağ – EARN’ün (European Academic Research Network) teknik çalışanı olma şansım oldu.Dolayısı ile Türkiye’de ilk e-mail adresine sahip kullanıcılardan biriyim. Askerlik görevim sonrasında İstanbul’da bankaların IT şirketlerinde ve organizasyonlarında çalıştım. Son on yılda da Global Menkul Değerler ve Global Yatırım Holding’de görev aldım. Burada da finans ile beraber genel ve reel sektöre geçişi gerçekleştirdik. Orada limancılık, enerji ve üretim üzerine bir takım IT çözümlerini hayata geçirdik.

2012 yılı Kasım ayında Akkök Grubu’nda Akkök Şirketler Grubu CIO’su ve Aktek Genel Müdürü olarak göreve başladım.

Aktek’ten bahsedebilir misiniz?

Hem gruba hem de grup dışına hizmet veren bir entegratör firmayız. Türkiye’de bilişim 500 listesinde de 2012 konsolide rakamlarına göre 131’nci olan bir kurumuz. Sistem entegratörlerileri sıralamasında ise 24’üncü sıradayız. Faaliyet odaklarımızı dört ana başlık altında topluyoruz. Şöyle ki, ERP ve üretim sistemlerine yönelik çözümlerimiz var. Grubumuzun çok büyük bir gücünü oluşturan Yalova kampüsünde 4 büyük dinamo şirketimiz var. Bunların tüm teknoloji servisini uçtan uca biz sağlıyoruz. İkinci alanımız, Utility sektörüne yönelik; M2M diye adlandırdığımız makineler arası iletişim çözümlerimiz var. Özellikle uzaktan otomatik elektrik sayaçlarını okuyan ve yöneten kendi geliştirdiğimiz ve sattığımız ASOS/ OSOS ‘Aktek Sayaç Okuma Sistemi’ çözümüne sahibiz. Bunu iki ayrı büyük elektrik dağıtım şirketine satmış durumdayız. Toplamda Türkiye’de satış adedi bazında ya birinciyiz ya da ikinciyiz. 20.000’nin üzerinde satış adedimiz var. Bunların yaklaşık 11.000 tanesini kurduk ve hizmet vermeye başladı.

M2M teknolojisi ile ilgili ne düşünüyorsunuz? İleriye dönük olarak makinalar arası ya da uzaktan yönetim anlamında ne gibi fırsatlar olacak ?

Biz bu alanda büyük bir fırsat, büyük bir ihtiyaç ve büyük bir teknolojik dönüşüm görmekteyiz. Elektriğin dışındaki konularda da gelişimler olacak. Elektrik, doğalgaz, su, televizyon ve internet yani insanların olduğu her yerde M2M var. Daha da gelişmiş olarak önümüzdeki yıllarda bu teknolojiyle insanların evlerindeki ev cihazlarını, ısıtma ve soğutma cihazlarını, aydınlatma cihazlarını, güvenlik birimlerini hem lokalde hem uzaktan tabletleriyle, bilgisayarlarıyla ya da cep telefonlarıyla yönetebileceğini düşünüyoruz.

Bunun aslında hayatımıza akıllı enerji yönetimi, akıllı araçlar olarak gireceğini düşünmekteyiz. Konuyu stratejik açıdan önemli buluyoruz. Gerçekten dünyamızın enerji kaynakları sınırlı ve bunu tüm insanlığın kullanma hakkı var. Tüm insanlığın kıt olan enerji kaynaklarını temiz, yenilenebilir, ekonomik ve bilinçli bir şekilde kullanması gerekiyor. Bunun için global bir bilinç oluşmuş vaziyette. Bu bilinçle kıt enerji kaynaklarını devletler, dağıtım şirketleri, üreticiler ve en sonunda da bireyler kullanıyor. İkincisi; gerçekten yönetilmeye ihtiyacı olan inanılmaz bir kaynak israfını görüyoruz. Bunu yönetmek gerekiyor. Üçüncü gördüğümüz de Türkiye’de özelleşen tüm dağıtım şirketleri dağıtım faaliyetlerini etkin yatırımlarla korumak ve yönetmek durumunda. Dolayısıyla sahibi oldukları bu kurumlara sürekli yatırım yapmak zorundalar. Alırken önemli bedeller ödüyorlar, iyileştirirken yatırım yapıyorlar, personelini geliştirirken kaynak ayırıyorlar, yeni teknolojiler kurarken önemli yatırımlar yapıyorlar. Bu yüzden daha iyi yönetmek için çok ciddi teknolojik yatırım yapmak zorundalar. Tek gelir elde ettikleri yer de sayaçlardır. Dolayısıyla sayaçlarını iyi saymaları gerekiyor. Ama sayarak sadece gelir elde etmek mümkün değil. O zaman otomatik olarak bu sayaçları akıllı bir şekilde etkin yönetmeleri gerekiyor. Bu yapılan yatırımları etkin sayaç yönetimi ile geriye almaları ve iyi hizmet sağlamaları olasıdır. Bunun için tüm kurumlar ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu şirketleri bu söylediğimiz üç amaçtan dolayı destekliyor ve teknolojik yatırımlarını buraya yönlendiriyor. Biz burada büyüme, gelişme ve ilerleme görüyoruz. Yerli kaynaklarla bu mevcut olanakları çok iyileştirilebileceğine inananlardanız. Bu aşamada Aktek olarak başarılıyız.

İyi olduğumuz bir diğer alan sistem entegratörü olarak Sistem Yönetim Hizmetlerimiz. Bildiğimiz klasik depolama çözümlerinden, sunuculardan, bunların üzerinde koşan uygulamalardan, güvenliğinden, tüm bu sistemlerin mimari olarak uyumlanmasından, bunların gerek Oracle ürünleri, gerek SAP ürünleri ya da yerli ürünler olsun birlikte koşturulması çözüm olarak kullanıcılarımıza sunduğumuz platformlardır. Özetle yönetilebilir tüm IT servislerini uçtan uca sağlamaktayız. Sonuncu olarak da bir entegratörde bulunan her türlü IT ürün ve hizmetleri. Grubumuzun enerji sektöründe yabancı ortağı ile önemli yatırımları var. O nedenle çözümlerimiz sadece M2M ile sınırlı olmayıp enerji sektörüne özel kendi geliştirmiş olduğumuz yazılımlara sahibiz. Bunları tüm enerji sektörüne teknolojik hizmet ve servis olarak sunabilecek profesyonellikte ve süreklilikte olan bir şirketiz. Bu şekilde enerji sektöründeki müşterilerimize çözümlerimizle ulaşıyoruz. Bunlar enerji yönetim sistemleri, talep tahmin sistemleri, bunların entegrasyonları, yönetimleri, bunlarla ilgili bir takım ileri analiz içeren uygulamalar, iş zekası uygulamaları, şebeke yönetim araçları ve ERP çözümleridir.

 

 M2M teknolojisi ile bir sensörler dünyasına doğru gidiliyor. Ve çok ciddi anlamda veri trafiği artışı oluyor. Bununla ilgili olarak M2M bir CIO’nun hayatını nasıl değiştirecek?

Bu makinaların hayatımızda sadece makine olarak değil de bir fonksiyon olarak yer almasından dolayı önümüzdeki dönemde bir takım dramatik değişiklikler yaşayacağız. Hiç bakmadığımız bir takım açılardan kullandığımız bazı servisleri değerlendireceğiz. Çünkü istesek de istemesek de zaten bir takım veriler otomatikman üretilmekteydi. Biz bunları görelim görmeyelim sayaçlar sayıyor, veriler oluşuyor. Telefonlarla siz kullanın ya da kullanmayın dolaşırken baz istasyonları ile sinyalleşiyorlar. Araçlarınız servise gittiğinde içindeki bir takım çiplere yeni versiyon uygulamalar isteseniz de istemeseniz de yükleniyor. Evinizdeki cihazlarınız virüs güncelleştirmesini yapıyor. Teknik servis çağırdığınızda çamaşır makinenizi kontrol eden kişi siz isteseniz de istemeseniz de firmware güncellemelerini yapıyor. Şimdi M2M’in günlük hayatımızda bize bir fonksiyon olarak servis verir hale gelmesi; network ve kapsama alanının bu kadar hızlı ve iyi bir şekilde kullanılması özellikle insanların yaşadığı alanda bizde başka olanaklar getirmeye başladı. En önemlisi verinin depolanıp başka bir açıdan yorumlanabilmesi ile ilgili bir fırsat oluştu. Bu Büyük veri dediğimiz kavram. Bizde büyük veriyi yine son dönemdeki etkinliklerde öne çıkarıyoruz. Bununla beraber bu verinin birileri tarafından yorumlanıp, incelenip karar destekte faydaya dönüşecek şekilde sunulması söz konusu.

Buna bağlı olarak veri kümelerinin analitik olarak incelenmesi çok önemli. Veriler analitik incelemenin sonunda vereceğimiz kararlarda gerçekten destek olabilecek bir şekle geliyor. Biz, sadece sayacı saymak deseydik o zaman sayaç okuma sistemi derdik. Burada aslında cihazları yönetmeyi kastediyoruz. Bunun kavram olarak hayatımızda bize faydaları olacağını düşünüyoruz. Sadece size parasal tasarruf olarak dönmek olarak görmemek lazım bunu.

Örneğin bir evi düşünürsek evdeki fırın, buzdolabı, çamaşır makinası, kombi, klima, güvenlik sistemleri, aydınlatma gibi unsurlar sizin zaman zaman kontrol etmeniz, zaman zaman müdahale etmeniz gereken, yaşam konforunuzu sağlayan araçlar ya da servislerdir. M2M sayesinde bunları bulunduğunuz mekanda fiziksel bağımlılık olmaksızın tablet, cep telefonu gibi cihazlarla izleyebilir olabilecek miyiz? En azından durumu nedir, ne yapılabilir? Acaba ortalama elektrik tüketimleri nedir? Ya da teknik bir soruna potansiyel olarak sahip midir? gibi bize önleyici yöntemlerle de kontrol etme şansını verebilecek mi? Özellikle modern yaşam içerisinde yer alan bizlerin hayatını kolaylaştıracak, yaşam kalitesine destek olacak bir unsur olacağını düşünüyorum. Bir başka şey de şu; Elektrik dağıtım şirketleri örneğin faturayı abone ya da birim başına kesmektedir. Ama arkada kullandığımız birçok elektrikli cihaz vardır. Biz faturamızı sonuç olarak görüyoruz. Bu ay arttı bu ay azaldı diyoruz. Hangi cihazımız acaba buna neden oluyor? Ya da hangi davranışımız buna neden oluyor? Bu soruların cevaplarını hepimiz bilmek isteriz. Bunları takip etmemiz M2M‘in hayatımıza girmesi ile mümkün. Örneğin buzdolabımızın artık eskidiğini, yanlış kullanıldığını ya da kışın soğutucu ayarlarının gereksiz yüksek olduğunu, yazın da gereksiz düşük olduğunu bize bildirip ona göre bir tasarruf profi li önermesi gibi düşünebiliriz. Bunun mahallemizdeki, sitemizdeki ortalamalarla karşılaştırılabildiğini bir düşünün.

Benzer şekilde dağıtım şirketleri bu sefer elektrikli ev aletleri satanlarla beraber uzun süreli müşteri ilişkisi oluşturabilmek adına uzun kontratlarla bu ürünleri bize sağlayıp belki de sadece bu ürünlerin faturalarında belli bir indirim sağlayabilecek. Tabii ki az enerji tüketimi, çevreye duyarlı enerjiye duyarlı olanlarda belki böyle bir şey olabilecek. Bu da bizim başka müşteri olarak ekstra avantajlar elde ettiğimizi o ürünü elektrikle kullanarak değil de sadece başka yan avantajları da ürünle beraber dağıtıcıdan almamızı sağlayacak.

CIO perspektifinden bakarsak, tamamen otomatikleşmiş, kendi kendine yeten bir IT’den bahsedebilir miyiz ilerde? Makinalarla haberleşerek, her türlü arızayı önceden bildikleri için teknik ekipman desteği tamamen bertaraf edilen bir gelecekten bahsedebilir miyiz?

Bu şekilde olabileceğini düşünmüyorum. Ama bizim genellikle IT perspektifi nden CIO perspektifinden baktığımız zaman profesyonel hizmetimizi en çok sıkıntıya sokan nedir? Yaşadığımız problemlerdir. Bunlar bizim hayatımızı zorlaştırır. Profesyonel IT servislerimizin kesintiyi uğraması, problem yaşamamız, bir sunucunun düşmesi, internetin kopması ya da bir yazılımda sorun çıkması gibi. Bunlarda çıkan problemler bizim hayatımızı zorlaştırıyor. Dolayısıyla biz M2M’den korkarsak ya da çekinirsek bunlar bizim hayatımızı öyle bir otomatikleştirecek ki artık IT ile ilgili serviste iş kalmayacak, ya da alan kalmayacak şeklinde düşünürsek yanlış düşünürüz. Bunlar bizim hayatımız kolaylaştıracak. Servis kalitemizi, meseleleri iyileştirecek olan olanaklar. Bunları biz daha kalifiye elemanlarla yöneteceğiz. Daha aktif değil de pro-aktif yöneteceğiz diye düşünüyorum. Evet yaşamımızı kolaylaştıracak ama bir o kadar da bizim servis kalitemizi arttıracak, içeride iç organizasyonumuzu daha karmaşıklaştıracak şeyler. Çünkü dokunabildiğimiz sunucuları çok kolay yönetebiliyorduk. Böyle mekanizmalar artınca bir yerde bir şey çalışacak ama biz belki uzun süre düzgün çalıştığı için onları unutacağız. Unutunca tabii, problem olunca bir reaksiyon gösterme süremiz uzayabilir. Şöyle bir risk görüyorum; endüstri devriminden sonra, endüstrinin gelişimiyle hizmet sektörünün hep daha yukarıya arttığını görüyoruz. Aynı şey bu işlerde de olacak. Dolayısıyla bir donanım problemi, hayatımızı kesintiye uğratmayacak.

Tam tersine M2M olanaklarıyla sürekliliği sağladığı için hizmet kalitemizi arttıracak diye düşünüyorum. Evet yönetme karmaşası olacak. Zaten bir başka şey de yalın işlem, yalın süreç. Bu da onunla beraber arkasından geliyor. Örneğin, eski model araçları açtığımızda karbüratör, radyatör veya distribütör hepsini görürdünüz. Konforunu da yaşardınız o araçların. Bindiğinizde motor sesi, arızaları, su kaynatmaları gibi. Yeni model araçlarda kaputu açıyorsunuz çok güzel yerleştirilmiş, iç yerleşimi mükemmel dekore edilmiş bir motor görüyorsunuz. Başka bir şey görmüyorsunuz. Hatta müdahale ettiğiniz zaman araç size sorun çıkarıyor.

Çünkü müdahale için araca, gerece, ileri bilgiye ihtiyaç var. M2M işlemlerinde de gelişen bir bilgi setine ihtiyaç duyacağız ki, onları yönetebilelim. Bu korkulacak bir şey değil. Kaliteyi arttıran bir şey. Evet hayatımız tamamen robot olmayacak tabi ki. Hele Türkiye’de böyle hızlı bir robotlaşma geçireceğimizi hiç beklemiyorum. Ama çok gereksiz enerji harcadığımız işlere belki gerçekten yeteri kadar enerji harcayacağız.

Enerji sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin CIO’larının birinci sıradaki faaliyetleri, projeleri ne üzerine olacak? IT yatırımları tarafından bakıldığında, bu seneki önceliği ne olacak?

IT perspektifinden bakarsak; öncelikle IT sistemlerinin yatırımlarla sonraki senelerde hizmet verirken sorunsuz hale gelmesi ya da gerekli yatırımları yapması diye düşünürüm. Burada ERP yatırımlarını Türkiye’deki şirketler yeniliyorlar ya da yapmaya çalışıyorlar. Burada yatırımın devam edeceğini görüyorum. M2M işinde hem doğrultusunda, hem de daha önce bahsettiğim daha karlı çalışabilmek daha efektif daha net çalışabilmek için yatırımlarını arttıracaklarını görüyorum.

Bir başka konu da özellikle müşteri ile ilgili işlerde müşteri bilgi setinin büyük veri olduğunu düşünüyorum. Burada CRM, BA ya da veri işleme gibi işlere yatırımların daha çok arttıracaklarını düşünüyorum. Çünkü müşterilerinin bireysel abone olarak nasıl numara taşınabilirliği olduğu gibi elektrik şirketleri de önümüzdeki günlerde limitlerin azalmasıyla daha çok hareketleneceğini öngörüyorum. Müşterisi olan elektrik şirketleri ya da dağıtıcılar ilerde daha değerli olacakları için burada müşteri bazlı işlerin de teknik servislere yatırım yapmaları lazım. Bu söylediğim şeyler daha çok gelişmiş CRM’in konusu. Bir de teknik tarafında daha iyi talep tahmini yapabilmesi gerekiyor. Bu talep tahminini yönetmeleri gerekiyor. Çünkü enerji Türkiye için çok kritik bir konu ve her zaman belli zamanlarda dönemsel kısıtlamalar var. Bunların talep tahminini iyi yöneterek yapacaksınız.

Öbür tarafta üretimin artmasına ,bu artışın da daha temiz kaynaklardan olması ve yenilenebilir kaynaklardan olması için teknik yatırımlar zaten devam ediyor. Çünkü bu bir yıllık bir süreç değil yıllara yayılabilecek bir iş. Ama IT yatırımlarının azalmadan artacağını düşünüyorum. Bir başka konu da entegrasyon ihtiyaçlarının daha derinleşeceği düşünüyorum.

Hem bankalarla, hem diğer telekom şirketleri ile hemde diğer müşteri bazlı hizmetler ile entegrasyonun artacağını öngörüyorum.

Faturalandırma sistemleri yüzünden mi yoksa?

Yok genel olarak, çünkü M2M dediğimiz zaman siz sayacınızı yarın öbür gün görmek ve yönetmek isteyeceksiniz. Entegrasyon direkt geliyor. Yani kurumun sadece yönetmesi işi çözmeyecek. Bunu WEB’e açmak, abonesine göstermek isteyecek. Abonelerine o mahalledeki genel ortalamayı söyleyebilecek. Hem Kilowatt/ Saat hem de parasal olarak. Belki bölgesel farklılıkları söyleyecek. Başarılarını paylaşacak. Müşterilerine daha yakınlaşacak. Global anlamda da benzer eğilimde. Müşteriye daha çok gitmek, ona aldığı servisleri teknolojik olarak daha iyi kullandırmak eğilimini görüyorum. Zaten bu smart green rüzgarı da o yüzden böyle çok yoğun bir şekilde geliyor.

Türkiye’de iki tane büyük şebeke var. Biri telefon şebekesi, biri de elektrik şebekesi. Telefon şebekesi üzerinden internet alıyoruz, elektrik şebekesi üzerinden internet gibi bir söylenti var. Bu pratikte mümkün mü?

Bu konu bizim gözlemlediğimiz ama teknik detaya hiç girmediğimiz bir konuydu. Bunu iki alana bölmek lazım. Bir tanesi, ev ve iş alanı, ötekisi de saha alanı. Örneğin bir aydınlatma direği, bir trafo merkezi, ya da sadece makinanın bağlı çalıştığı bir alan. Örneğin merkezden uzakta bir sulama pompası. Tarla sulanıyor. Bu ikisini ayırmak lazım. Birincisini koyduk. İkincisinde kablolu klasik bakır ya da fiber kablo üzerinden yapılabilecek bir yatırımsa zaten yapılıyor.

Ama mobil olanaklar olduğunda bu GSM’den devam edecek. GSM’in bu anlamda ekonomik alternatifi henüz yok. Var olanlarda çok pahalı şeyler. Oralarda böyle bir miktarda iş henüz yok zaten.

Homeland, eve ya da büroya gelince ise mutlaka ana taşıyıcı ine kablo olacak. Kocaman bir sitede bir binanızın olduğunu düşünün. Fiber ya da bakır kablo geliyor. O noktadan sonra yeni teknolojideki şey, evin içindeki elektrik şebekesi üzerinde ya da elektrik hatları üzerinden verinin iletilmesi ve iletişimin kurulması üzerine kurulmuş durumda. PCL (Power Carrier Line) dediğimiz şey. Burada da bilgi ve iletişim içerdeki şebekeden sağlanıyor. Cihaz bir adaptör aracılığı ile bu networkten bilgiyi alıyor ve bilgiyi veriyor. Kendisinde de bir başka adaptör var. O adaptör bir yazılım. Bu işleri organize ediyor. Binanın içerisindeki bir router ve switch ile birlikte bu teknoloji gelişecek. Çünkü aksi takdirde wireless kullanmanız lazım. Evin içinde belki bazı bölgelerde wireless destekli yerler de olacaktır. Hibrid yapılanma da mümkün olacak.

Aynı yerden verinin geçmesi mümkün olabiliyor mu?

Şu anda öyle bir durum yok. Ama teoride mümkün. Cihazların özellikle M2M cihazlarının çok temel ve basit iletişim kuracaklarını düşünüyorum. Ki zaten öyle. Burada evet mümkün ama bir kullanıcının internette dolaşması aynı basitlikte veriyi içermeyebilir. Çünkü veri geliyor, ses geliyor, video geliyor bir sınırı yok. Ama bir makinanın makine ile ya da makinanın merkezle, merkezin makine ile konuşması dediğimizde, ekonomik geveze olmayan bir konuşma söz konusu. Makine buradayım diyor. Bu kapağım bozuldu, bu ünitemde problem var gibi küçük bir veriden bahsediyoruz. Bu ikisini karıştırmamak lazım. Ayırımın bu olduğunu düşünüyorum.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu