Dubai’de gerçekleştirilen Oracle OpenWorld 2020 etkinliğinde konuşan Oracle EMEA & JAPAC CMO’su Amanda Jobbins, World Bee Project ile birlikte gerçekleştirdikleri projenin detaylarını ve sonuçlarını paylaştı. Akıllı arı kovanları sayesinde elde edilen devasa veriler, Oracle Cloud platformunda saklanarak bilim insanları ve sektörün hizmetine sunuluyor. Böylece arı popülasyonu üzerinde detaylı çalışmalar ve geleceğe yönelik analizler yapmak mümkün hale geliyor.
2016’da Sabiha Malik liderliğinde başlayan World Bee Project, tüm dünyadaki arıları kontrol eden ve veri toplayan bir organizasyon. Sabiha Malik’e göre tüm dünyadaki arı popülasyonu ciddi bir yok olma tehdidi altında ve 2050 yılına geldiğimizde bu popülasyondaki azalma sebebiyle insanoğlu kendisine yetecek kadar gıda üretemeyecek. Çünkü arılar polenleme özellikleri sayesinde bitkilerin ve ağaçların yaşamlarını sürdürebilmeleri ve yayılabilmeleri için en önemli tür. Üstelik bunu yalnızca bal arıları değil, tüm dünyaya yayılmış 20 binden fazla yabani arı türü de yapıyor. Sabiha Malik tarafından oluşturulan World Bee Project organizasyonu, akıllı arı kovanları sayesinde arıların popülasyonu, iklim, yiyecek ve diğer değişkenlere karşı davranışlarını ve yaşam süreçlerini incelemeye ve takip etmeye çalışıyor. Tam bu aşamada devreye Oracle giriyor. Projeye destek veren Oracle, tüm verilerin toplanması, işlenmesi ve farklı paydaşların çalışabilmeleri için açık hale getirilmesi için Oracle Cloud teknolojileri kullanılıyor.
Sorunların takibi için kritik
Oracle olarak birçok gönüllü kuruluşa ve kar amacı gütmeyen yapıya destek olduklarını belirten Amanda Jobbins, otonom ve kolay yönetilebilir Oracle Cloud Database sayesinde hem veri toplamanın kolaylaştığını hem de üniversitelerden özel kuruluşlara kadar birçok kişinin bu veriler üzerinde analizler yaparak anlamlı sonuçlar ortaya çıkardığını belirtiyor. Ortaya çıkarılan bu büyük veri, aynı zamanda meteoroloji, bitki örtüsü değişimleri, artan böcek türü popülasyonu gibi farklı veriler ile birlikte kullanılarak arı popülasyonu ve bal verimi konusunda ilişkiler ortaya çıkarılıyor ve gelecek simülasyonları yapılıyor.
Akıllı kovanın yeteneklerini anlatan Amanda Jobbins, kovan içerisinde değişen ısı, kraliçe arının kovandan ayrılışı ya da dışarıdan gelen bir yabani arının saldırısı gibi farklı durumlarda elde edilen verilerin ve uyarılan nasıl anlık aksiyonlara dönüştürülebildiğini gösterdi. Arıcılar bu verileri sağlarken bir yandan da kendi kovanlarındaki problemleri de kolayca geçmişe dönük olarak görebiliyor. Örneğin kovandaki arıların gece boyunca ölümleri, artan sıcaklık değişimleri ya da gürültü seviyesi ile kolayca ölçülmüş oluyor. Bu sorunların sebeplerini anlayan üreticiler çok daha kolay aksiyon planları alabiliyor.
Organik bal için teknoloji şart
Sabiha Malik, sorulan bir soru üzerine teknolojinin arıcılık sektöründeki en önemli sorunlardan biri olan sahte bal konusunu da çözebileceğini söyleyerek şöyle dedi; “Günümüzde balların sahteleri her aşamada üretilebiliyor. Ancak doğrudan polene etki edebilen bir yöntem yok. Akıllı kovanlara yerleştirilecek olan sensörler sayesinde polen oluşumundan itibaren kaliteleri kontrol edilebilir ve tamamen organik bal sertifikası yapılabilir. Biz bu yöntem sayesinde üreticilerimiz içerisinden ECO (ekolojik) damgalı ürünler geliştirmelerini sağlayacağız.”