Blockchain, Bitcoin’e hayat veren teknoloji olduğu için Bitcoin‘in zirve yaptığı 3-4 yıl öncesinde herkesin gündemindeydi.
Birçok farklı sektörde kullanım alanı bulacağı ve bu sektörleri “disrupt” edeceği düşünülüyordu. Büyük umutlar beslenen alanlardan birisi de tedarik zinciri yönetiminin izlenebilirliğinin blockchain ile sağlanmasıydı. Hatta dünyanın önde gelen firmalarından Nestle Süt ürünlerinin izlenmesi, Volvo üretim hammaddelerinden Cobalt’ın üretiminin izlenmesi, Maersk global ticari taşımacılığın izlenmesi , Starbucks kahvenin tarladan tüketiciye olan serüveninin izlenmesi gibi projeleri bu alanda başlattıklarını duyurdu. Fakat gelinen noktada blockchain teknolojisi finans sektörü dışında çok fazla yaygınlaşamadı. Covid-19 nedeniyle global tedarik zincirleri kesintilere uğrayınca Blockchain çözümler geliştirme tekrar gündeme taşınmaya başladı. Bu bağlamda blockchain, tedarik zinciri yönetiminde nasıl faydalar sağlayabilir ve uygulamada önünde duran engeller nelerdir diye birlikte bakalım:
Blockchain , tedarik zinciri yönetiminde hangi sorunlarımızı çözebilir?
Bir tedarik zincirinin hissedarından, müşterisine, üreticisinden dağıtıcısına kadar birçok paydaşı olabilir. Zincirin başından sonuna kadar ürün ve hizmetlerle ilgili fiyat, kalite vb. veriler de başka paydaşlarla paylaşılmaya başlıyor. Blockchain teknolojisi paylaşılan verilerin geriye dönük değiştirilememesini ve güvenli bir şekilde paylaşılmasını sağladığı için tedarik zincirinin güven unsuruna çok büyük katkı sağlıyor.
Örneğin tarım ürünlerinin tedarik zincirinde, tarladan çıkış ve mağazada satış fiyatları arasındaki farklılıklar büyük spekülasyonlara neden oluyor ve üreticisinden tüketicisine kadar bu zincirdeki paydaşlar bazı soruların cevaplarını öğrenmek istiyor: tarladan çıkış fiyatı, toptancıya geliş ve çıkış fiyatı, mağazaya geliş ve satış fiyatı nedir ve arada ödenen lojistik maliyetleri nedir? Bu sürecin her aşamasında birileri teslim ettiği fiyatı girecek diğerleri de hangi fiyattan teslim aldıklarını onaylayacaklar. Süreçte çok fazla taraf olacağı ve geriye dönük değiştirme de yapılamayacağı için gerçek bir güven sorunu çözülmüş olacak.
Verilerimizi farklı taraflarla paylaşmak istiyorsak bunu web servislerle ve API’lerle yapabilmemiz de mümkün. Fakat bilgilerin paylaşılacağı paydaş sayısı büyük rakamlara çıktığında her biriyle ayrı ayrı entegrasyonlar kurmak hem zaman alıcı hem de çok maliyetli olacaktır. Halbuki bunun yerine blockchain teknolojisiyle kullanılırsa her bir yeni paydaşın eklenmesi çok kolay ve düşük maliyetli gerçekleşebilir.
Bu alanda hangi startup’lar ve teknoloji firmaları çalışma yapıyor?
Bu alanda başta IBM ve Microsoft olmak üzere dijital dünyanın devleri kıyasıya bir rekabete girişmiş durumda. Bununla birlikte Blockchain’in tedarik zinciri alanında kullanımına odaklanan Provenance, Quasa, Openport, OriginTrail, Shipchain gibi bir çok başarılı startup da bu alanda hizmet sunuyor. Türkiye’de ise doğrudan sadece tedarik zincirine odaklanan blockchain girişimi yok. Çünkü pazar çok fazla niş kalıyor. Ama Tubu, Octabase ve xyz Teknoloji gibi startup’lar bu alanda projeler geliştiriyorlar.
Sonuç: Blockchain neden yaygınlaşamıyor?
KVKK, GDPR gibi yasal düzenlemeler ve şirketlerin rekabetinde verinin artan önemi verinin paylaşımı konusunda oldukça çekingen bir ortam oluşturuyor. Böyle bir ortamda veri paylaşımı üzerine inşa edilen blockchain uygulamaları da doğal olarak yeterince yaygınlaşamıyor. Herhangi bir özel şirketin tedarikçisi bile olsa farklı özel şirketleri ikna ederek blockchain tabanlı bir uygulamada verilerini şeffaf şekilde paylaşmaya ikna etmesi oldukça zor. Bu nedenle blockchain uygulamalarının yaygınlaşmasında önümüzdeki dönemde en büyük görev farklı paydaşları ikna edebilecek, tarafsızlığını herkese ispatlamış sivil toplum kuruluşları ve yasal yaptırım gücüne sahip sektör örgütleri ve kamu kurumlarına düşüyor.