Geçtiğimiz yollarda iş dünyasında IT departmanın rolü büyük bir değişime uğradı. Artık IT’nin sadece arka plandaki operasyonları yürüttüğü günler çoktan geride kaldı. Sadece bilgisayar dilinden konuşan ve iş konusunda fikri olmayan IT ekipleri de tarih oldu.
Artık teknoloji öyle bir boyuta geldi ki IT işin kalbi konumuna geldi. IT’nin bu haklı rolü iş dünyasını kökten değişimin kapılarını araladı.
Ancak bu değişim elbette birtakım zorlukları da beraberinde getiriyor. IT’nin zaten halihazırda çözmesi gereken sorunlara ek olarak bu yeni yükler bir bakıma iş üretim sürecini daha hassas hale getiriyor. Bu hassas süreci yönetmek ise aslında insanların işi. İnsan faktörü işin içine girince de teknoloji gurularıyla dolu IT departmanı da olsa fark etmeksizin İnsan Kaynakları (İK) beklenildiği üzere madalyonun diğer yüzü haline geliyor. İşte içinde bulunduğumuz ve önümüzdeki yıl içerisinde IT ve İK’nın iletişimdeki başarısı iş dünyasındaki başarıda belirleyici unsur olacaktır.
Peki, az önce bahsettiğimiz sorunlar tam olarak nedir ve IT ile İK birlikte hareket ederek bu sorunlarun üstesinden nasıl gelebilir?
Sorun #1: Eski usul iş yapmaktan vazgeçememek
İş dünyasında IT’nin rolünün değişmesiyle beraber yine de eski alışkanlıklardan tam anlamıyla vazgeçildiğini söyleyemeyiz. Ne yazık ki IT hâlâ geleneksel iş yükü altında ezilebiliyor. Ancak daha kurumların belirlediği daha ulvi hedeflere doğru ilerlerken IT’nin bu geleneksel iş yüküyle uğraşması doğru bir yol değil.
Elbette IT ile ilgili her karar çok büyük stratejilerin belirleyicisi olmak zorunda değil. Sonuçta IT, temel olarak bazı işlerin otomatik olarak düzenlenmesi ve kullanıcı haklarının belirlenmesi ve bu sayede verimliliği artırmaya çalışır. Ancak IT elbette bu görevlerle sınırlı kalmayıp ufkunu genişletmeli. Şirketler vakit kaybetmeden büyük hedefi belirlemeli ve bu doğrultuda IT’nin de yardımını alarak dijital dönüşüm sürecini bir an evvel tamamlamalıdır.
Bu doğrultuda sisteme dahil edeceğiniz her türlü araç mutlaka esnek bir çalışma ortamına hizmet etmeli. Örneğin, müşteri hizmetlerine dair kullanmaya başlamayı düşündüğünüz yeni bir platform aynı zamanda iş akışını da hızlandırmalı. Bir platform sizi herhangi bir noktada yavaşlatıyorsa asla tercih edilmemelidir. Dijitalleşme tüm şirket yapısı içerisinde bütüncül olarak gerçekleşmesi gereken bir eylem olsa da çoğu zaman bu özelliği göz ardı edilir. Ancak uzun vadeli bir çalışma ile İK ve onun çalışan deneyimi ile bu süreç daha sağlıklı şekilde ilerletilebilir.
Değişim ve yeniliklere karşı ilk etapta direnç gösterilmesi beklenen bir durumdur. Sonuçta oturmuş bir çalışma ortamını değiştirmek herkesin kolay benimseyeceği bir gerçek değildir. Ancak İK bu noktada geçişleri yumuşatabilir. Yönetim, IT ve çalışanlar arasında köprüler kuran İK hem maliyetlerin düşmesi hem de verimin artması noktasında söz sahibi olabilir. Bu yapıcı diyalogların doğal sonucu olarak da yeni fırsatların doğması kaçınılmazdır.
Sorun #2: Kısa dönem düzeltmeler
Her profesyonel IT çalışanı mevcut sistemi yeni teknolojilerle yükseltmeye çalışmanın zaman içinde kontrolü zorlaştıracağını ve hatta geri dönülmez arızalara neden olabileceğini bilir. Sisteme ekleyeceğini teknolojik özellikleri derin bir kesiğe sahip yara gibi düşünün. Kanamayı durdurmak için yara bandı yapıştırmak ne kadar kalıcı bir çözüm olabilir? Belki de artık boşa kürek çekmek yerine yeni bir yapılanmanın zamanıdır.
Ancak bazen IT’nin de eli bağlıdır. Yöneticiler IT ekiplerinden düşük maliyetli günü kurtaran çözümler bulmalarını isteyebilirler. Eski sistemi yeni nesil yamalarla ayakta tutmaya çalışmak ne yazık ki illa yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Fakat bu sorunları daha pürüzsüz şekilde halletmenin yolları var. Genellikle sorunların başında işleyişi düzeltmesi için tercih edilen araçların yeterince düzgün kullanılmaması olabilir. Kullanıcılar bir süre deneyip yeni araçlara alışamayınca eskilerini tercih etmeye başlayabilirler. Böylece aslında tekrar başa dönülmüş olur.
Sonuçta elinize ne geçer? Birbirinden bağımsız birçok platform ve bunları karman çorman halde kullanan ekipler… Hep iş açısından verimin düştüğü hem de IT ekiplerinin başının ağrımasına neden olan sessiz bir çığ!
Tabii ki işler rayından çıkmadan İK ile birlikte hareket ederek, yeni araçların ve sistemlerin uzun vadeli olarak doğru eğitimlerle, herkesin benimseyeceği şekilde sisteme katılması gibi bir seçenek de mevcut. Eğer kullanıcılar bu yeni araçları nasıl kullanacakları konusunda yeterince bilgi ve donanım sahibi olup onların faydasını görürlerse değişimden korkmaz ve onları kullanmaya devam etmek isterler. Buna ek olarak eğer gündeminizde kurumsal işleyici geliştirmek adına yeni araçlar satın almak varsa İK, kullanıcıların fikir, yorum ve tavsiyelerini daha ilk aşamada IT ve yöneticilerle paylaşma fırsatını sunacaktır. Doğru iletişim ile gerekli düzeltme ve geliştirmeler sistemlerin kurulumu tamamen gerçekleşmeden uygulanabilir.
İK ile IT’nin birlikteliği daha sonra oluşması muhtemel büyük sorunların önüne baştan set çekecek potansiyele sahiptir. İş devamlılığı açısından bu birliktelik 0çok önemli bir zaman tasarrufu sağlar ve daha sonra yapılması gereken geliştirme ve düzeltme masraflarını keserek bütçenin aşılmamasını sağlar.
Sorun #3: Yetenek boşluklarını doğru kişilerle doldurmak
Yeni araçlar ve sistemleri kurum yapısı ile bütünleştirmeye başladıkça IT departmanında inisiyatif alan, lider vasıflı büyük yeteneklere ihtiyacınız artacaktır. Ne yazık ki dijital dönüşüm sürecinde özellikle IT departmanında bu özelliklere sahip insan sayısı çok ama çok az. Her sektörün bu tarz IT liderlerine ihtiyacı olduğu için talep çok ama kaynak az. Tam da bu noktada İK ile IT omuz omuza vererek ya lider isimleri bulup çıkarabilir ya da, ideal olan ve tercih edilen, doğru iletişim ve eğitim ile kurum içindeki liderlerin gelişmesine zemin hazırlayabilir. Ancak bu beklentinin akşamdan sabaha karşılanması mümkün değil. Kurumlar, yöneticiler sabırlı olmalı ve uzun soluklu planlar yapmalı. IT de bu dönüşümde sadece sıkıştığı zamanlarda İK’ya yönelmek yerine daha organik bir bağ oluşturmalı planlama süreçlerinde İK ile fikir alışverişinde bulunmalı ve geleceğe dönük ihtiyaçları konusunda İK’ya önden fikir verebilmeli ki İK da hazırlıklarını tamamlayacak zamana sahip olsun. Çünkü IT genellikle kişilerin teknik kapasitesine bakarken İK aynı zamanda sosyal ve diğer beceriler yönünden de adayları değerlendireceği için gereken pozisyon için daha doğru kişi veya kişiler bulunabilir.
Tekrar altını çizelim İK’nın görevi sadece yetenek avcılığı değildir. İK aynı zamanda geleceğe dönük ihtiyaçlar doğrultusunda tüm ekibin bilgi ve yeteneklerini hazırlamakla sorumludur. Hatta İK, direkt IT alanında yetkili olmayan birini sırf diğer yetenek ve vasıfları nedeniyle IT’ye dahil edebilecek cesarete de sahip olmalıdır. Belki pazarlamada çalışan biri kodlama konusunda özel bir yeteneğe sahiptir. İşte bu tarz sürprizleri keşfeden İK, potansiyellerin doğru kanalize edilmesini sağlayarak bireyleri daha doğru konumlandırarak iş üretim kalitesini mevcut kadro ile artırmayı başarabilir. Belki de inovasyon önündeki tek engel takımınızdaki oyuncuların yanlış olması değil yanlış yerlerde oynamasından kaynaklanıyordur.
Sonuç
Görüldüğü gibi bu yıl kurumsal planlama yaparken bir adım geriye çekilip resmin bütününe bakmak ve bu sayede sadece IT kanadını geliştirmekle kalmayıp genel olarak işin işleyişine dair geniş bir bakış açısı kazanmaya çalışmak en doğrusu olacaktır. 2020 yılı içerisinde nihayet iş hacmini geliştirme isteyen tüm kurumların insan kaynakları ve IT departmanlarının omuz omuza çalışması gerektiğini kavraması gerekecek.
Eğer siz de bu ve benzeri konuları teknolojinin önderleriyle aynı ortamda tartışmak istiyorsanız Silikon Vadisi, Londra ve Amsterdam’da yapılacak IoT Tech, Blockchain, Yapay Zeka & Büyük Veri, Siber Güvenlik ve Bulut ile 5G üzerine gerçekleşecek fuarları takipte kalın ve teknolojinin geleceğine bugünden tanıklık edin.