Daha önce BT varlıklarını yöneten CIO’lar artık büyüme ve yatırım getirisini en üst düzeye çıkarmak için teknoloji bütçelerinin nasıl uygulanacağını belirlemede lider bir rol oynuyor.
Şirketlerin teknoloji harcamalarını yönlendirmede ön saflarda yer almaya başlayan CIO’ların sorumlulukları günden güne artıyor. CIO’nun sorumluluklarındaki bu ani değişimin başlıca faktörü, bulut teknolojilerinin ortaya çıkışı ve bunun yarattığı dönüştürücü etkilerdir. Firmalar, bulutun yükselişinin yarattığı yeni iş ortamına hızla adapte olmak durumunda kaldı. İş teknolojisinde bir sonraki sınır olduğunu kanıtlayan yapay zeka (AI), CIO’ların da önümüzdeki yıllarda etkili olmaya devam edeceğini gösteriyor.
Covid-19 salgını ekonomileri durma noktasına getirdiğinden, küresel ölçekteki durum da belirsizlikle gölgeleniyor. Bu genel durgunluk hali ise CIO’ların, işletmelerin istikrarlı kalmasına ve hedeflerine ulaşmaya devam etmesine yardımcı olmak için daha fazla sorumluluk almasını beraberinde getirdi. Bu teknolojik ilerlemenin neticesinde CIO’ların da önümüzdeki dönemde rolleri birtakım değişimlere uğrayacak.
Geleceğin trendi yapay zeka
Son birkaç yıldır popülerliğini daha da artıran yapay zekanın, iş yapma şekli üzerindeki etkisi de şirketlerin dikkatini çekiyor. Yapay zeka tabanlı uygulamalar, firmaların önemli kararlar alma yöntemlerini yeniden şekillendirerek iş modellerini daha fazla dönüştürüyor. Uzmanlar için bu trend, önümüzdeki yıllarda söz konusu dönüşümü giderek hızlandıracak.
Bu yeni ortamda CIO’ların temel görevi ise AI tabanlı teknolojilere dair bakış açılarını daha da genişletmek oluyor. CIO’ların bu inovatif yaklaşımları da işletmelere sunulan yeni fırsatları belirlemeye yardımcı olacak. Örneğin, yapay zekanın çağrı merkezlerinde çok daha geniş kapsamlı sonuçlar vererek kullanımının giderek arttığı görülüyor çünkü; doğal dil işleme çağrı merkezi verimliliğini artırmaya ve maliyetleri azaltmaya yardımcı oluyor. Bu bağlamda, CIO’ların, çalışma alanı fark etmeksizin yapay zekanın sunduğu fırsatları benimseme konusunda yetkinliklerini genişletmesi gerekiyor.
Doğru bulut stratejisi hedefe ulaştırır
Bulut stratejisi, işletmelerin bulut teknolojisini nasıl benimseyeceklerini ve en verimli şekilde nasıl kullanacaklarını belirlemelerine yardımcı olduğundan uygun bir yol haritasına sahip olmak oldukça önemlidir. Bu strateji, daha geniş işletme hedefleriyle entegre edilerek etkili bir tamamlayıcı görev görmelidir. Bir bulut stratejisi geliştirirken, CIO’lar hem bulut teknolojisinin beklenen faydalarına hem de onu barındırmak için başka bir yerde yapılması gerekebilecek değişikliklere dikkat etmelidir. Örneğin, bir bulut sistemi kullanmaya karar verildiğinde olası artıları ve eksileri tartmak, elde edilebilecek tasarrufları belirlemek, maliyet, kolaylık ve genel güvenilirlik unsurlarına dikkat etmek CIO’ların öncelik vermesi gereken başlıklardır.
İnsan merkezli değişim
Son birkaç yıl içinde, yeni teknolojiler hızla tanıtıldı. İş dünyasında hızla devam eden bu değişim, şirketlerde faaliyeti yeniden şekillendirirken çok sayıda yeni inovasyonu da ortaya çıkardı. Burada ise CIO’lar, çalışanların meydana gelen bu değişikliklere ayak uydurmalarına yardımcı oluyor.
Bu amaçla, CIO’ların eğitim ve geliştirme programlarında uygulamalı ve proaktif bir rol oynaması, çalışanları uyarlamaları gereken bilgilerle donatması gerekiyor. Buna ek olarak, yeni teknolojileri tanıtmaya yönelik daha ölçülü ve sakin bir yaklaşım, CIO’lara ve işletmelere daha rahat hareket etme alanı sağlıyor. CIO’lar mevcut çözümlerin ve araçların nasıl performans gösterdiğini değerlendirme şansına sahip oluyor.
COVID-19 ile başa çıkmak
COVID-19 salgınının işletmeler için uzun vadeli sismik etkileri olması muhtemeldir. Bu dönemde atılacak proaktif adımlar, birçok şirketin yaklaşmakta olan durgunluktan daha sağlam çıkmasını sağlayacaktır. CIO’lar da bu gibi güçlüklerin olduğu koşullarda kuruluşlarının hayatta kalmasını sağlamada hayati önem taşıyacak.
Uzaktan çalışma, pandemiden önce giderek daha yaygın hale geliyordu. Şimdi, dünya çapındaki işletmeler için günlük bir gerçeklik haline geldi. Firmalar, büyük ölçekte ve kısa sürede uzaktan çalışmayı uygulamada esnek olsalar da bazı zorluklarla karşılaştı. İlk aşamada BT sistemlerinin uzaktan çalışmaya uygun olup olmadığı tespit edildi. İkinci olarak da çalışanların uzun süre evden çalışmaları için ihtiyaç duydukları araçlara sahip olup olmadıkları konusuna eğilim gösterildi. CIO’lar tam da bu noktada söz konusu sorunların çözülmesinde öncü rol aldı.
Öte yandan, ağ güvenliğinin güçlü olması sağlanmalıdır. Gizli ve hassas bilgilerin gizli tutulması için önlemler alınmalıdır. Bu gibi önlemler hem çalışanların hem de müşterilere karşı gösterilen özenin bir parçasıdır. CIO’lar müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli teknolojiye sahip olduklarından emin olmalıdır.
Yeni teknolojiler hizmet standartlarını iyileştirdiği takdirde şirketler değerli ve zamanında yatırım yapabilirler. Ancak etrafta çok fazla ekonomik belirsizlik varken, CIO’lar yararlı yeni teknolojilere yatırım yapmak ile maliyetleri sıkı bir şekilde dizginlemek arasında bir denge kurmalıdır.