Türkiye’nin sanayide dijitalleşme alanındaki ilk Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştirmiş olan teknoloji şirketi Doruk, endüstriyel işletmelerin üretim operasyonlarının dijital olarak yönetilmesi için Akıllı ve Dijital Üretim Yönetimi Sistemleri geliştirip kuruyor. Doruk, Production ve Management kelimelerinin birleşiminden oluşan Türkiye Orijinli Uluslararası Üretim Yönetimi Sistemi ProManage ile dünya genelinde 300’den fazla öncü sanayi kuruluşunun dijital dönüşümünü gerçekleştiriyor. IIoT, makine öğrenmesi, artırılmış gerçeklik ve yapay zekâ teknolojileri ile tam entegre olan dünyadaki tek üretim yönetim sistemi ProManage ile sanayicilerin dijital dönüşüm mentorluğunu yapan Doruk, işletmelerin Endüstri 4.0 evresinde Akıllı Fabrika ve Dijital Fabrika olarak adlandırılan yapılara dönüştürülmesini sağlıyor.
Doruk’u, dijital şirketleri ve daha fazlasını Doruk Yönetim Kurulu Üyesi ve ProManage Corporation Genel Müdürü Aylin Tülay Özden anlattı…
Şirketlerin dijital olgunluğa erişmelerindeki en önemli kriterler sizce neler?
Dijital dönüşümün uzun süreçli bir maraton olduğunu kabul eden şirketlerin temel sistemleri ve alt yapıları mutlaka kurmaları gerekiyor. Dijital dönüşüm stratejisinde yapılacak bu yatırımların geri dönüşünün kârlı olacağını bilmek ve bu durumun bir kazan-kazan ilişkisiyle yürüdüğünü de unutmamak gerekiyor. Alt yapı hazır, akıllı teknolojiler ve otomasyona entegrasyon tamam ancak dijital dönüşüm sadece mekanik ve teknolojik bir konu değil. Bir şirketin dijital olgunluğa erişebildiğini söylemek için bazı kriterlerin mutlaka yerine getirilmesi gerekiyor. Bu noktadaki temel iskelet ise dijital alt yapılardan ziyade şirketin her katmanına yayılmış bir dijital yönetim anlayışı… Yani bu dönüşüm felsefesini bir kurum kültürüne dönüştürmeden dijital olgunluktan bahsetmek çok zor. Bunu sağlayacak olan ise kurulacak dijital sistemlerin şirket yapısıyla uyum sağlayabilmesi ve konvansiyonelden dijitale geçiş sürecinde istikrarlı ve kararlı kalabilmek… Alışkanlıkları ve oturmuş bir düzeni bırakmak zor olabilir. Ancak tutarlı ve istikrarlı bir duruş gösteren yönetim mekanizması ile bunun sadece IT departmanıyla ilgili olmadığını kabul edersek dijital dönüşüme daha hızlı giriş yapabiliriz.
Yeni nesil teknolojiler akıllı fabrikalarda nasıl “görevlendiriliyor”? Bu teknolojilerin kurum ve çalışanlara sağladığı katkılardan da bahseder misiniz?
21. yüzyılın teknolojileri, kâğıttan dijitale geçişin en önemli iş gücünü oluşturuyor. Çoğu süreçlerin teknolojik alt yapılarla gerçekleştiği akıllı fabrikalarda bu sistemler; “görünmeyeni görünür kılan, kişiselleştirilebilir üretim bantları sunan, esnekliği maksimize eden, kök sorunları göstererek süreçleri pozitif anlamda optimize etmeye katkı sunan, verimliliği ve üretim kabiliyetini artıran çok çalışkan iş arkadaşları” olarak görevlendiriliyor.
Yeni nesil teknolojilerin insan iş gücünü daha nitelikli alanlara kaydırmasına, iş bölümlerinin daha efektif bir şekilde dağıtılmasına ve manuel yürütülen süreçlerin dijitalize edilmesine ve hataların da minimize edilmesine katkısı büyük. Veri analizi ve yapay zekânın gün geçtikçe öneminin arttığı günümüzde yeni nesil teknolojiler; planlama, izleme, performans takibi, duruş analizi ve kayıp analizi yaparak işletmenin kayıplarını bulma ve yok etme fırsatı sunuyor. Hem kurum hem de insan iş gücü entegrasyonunda başrolü üstlenen bu teknolojilerin operasyonel verimlilik, hızlı aksiyon alma, analiz etme ve kurumsal hafıza oluşturma gibi pek çok faydası bulunuyor. Fabrikalar ve üretim işletmelerinde hız ve verimlilik artışı sağlayan bu sistemler, maliyetlerin azalmasına ve teslim sürelerinin önemli ölçüde kısalmasına imkân tanıyor. Fabrikaların gerçek durumundan otomatik geri bildirimler alarak yeni kararlar verebilen bu sistemler, işletmeleri Endüstri 4.0 evresinde akıllı fabrikalara dönüştürüyor. Çalışanlar özelinde baktığımızda ise yaratıcılık ve becerileri çözme noktasında insan iş gücünün elini kolaylaştırıyor. Analitik düşünme, inovatif yaratıcılık gibi alanlar insanlara kalıyor ve çalışanlar potansiyellerini daha net ortaya çıkarabiliyor. Kısacası, iş birliğine dayalı hibrit çalışma ortamları sıcak insan temasına her zaman ihtiyaç duyuyor ve duymaya da devam edecek.
Dijitalleşmek isteyen fabrikalar, baştan sona nasıl bir süreçten geçiyor? Bu dönüşümün tamamlanması için ne kadar süreye ihtiyaç var? Süreç boyunca iş süreçlerinde duraksama ve benzeri durumlar yaşanıyor mu?
Dijitalleşme yolculuğu, doğru stratejik hamlelerin yer aldığı dijital bir yol haritası ile yürütülmediğinde istenilen hedefe ulaşmak mümkün değil. Bu noktada başarılı bir dijital dönüşüm için dikkat edilmesi gereken bazı noktalar var. Öncelikle sanayicilerin dijitalleşmeden neden beklediğinin tam olarak belirlenmesi gerekiyor. Bunu sağlayacak olansa dijital dönüşüm vizyonu oluşturmak. Bu kapsamda verilerin toplanması ve analiziyle sanayicilere yol gösterebilecek bir sistem kurmak, verimli sonuçlara gitmek için doğru veriyi, doğru zamanda ve hızlı bir şekilde elde etmek çok önemli. İşletmeler, konuya sadece bir veri toplama olarak değil de iş süreçlerini optimize eden bir araç olarak bakıp niteliklerine uygun çalışanlarını ilgili alanlara adapte edebildiğinde ciddi bir iş yükünden kurtulabiliyorlar.
Sonraki adımda inovasyon kültürü geliyor. Tüm fabrikayı kapsayan bir harekete dönüştürmek için operatöründen mühendisine yazılımcısından karar vericisine kadar her departmanın bu sürecin içinde yer alması ve adapte olması gerekiyor. Dijitalleşme sürekli kendini yenileyen, devam eden ve sonu olmayan bir proses. Bu süreçteki her yeniliğe hızlı bir şekilde uyum sağlayabilmek ve iş süreçlerini aksatmadan belirlenen hedefte üretim gerçekleştirebilmek için hızlı teknik destek fabrikalar için hayati olabiliyor. Birçok sanayici işletmelerini dijital alt yapıya hazırlarken çeşitli sebeplere bağlı olarak bugün yeterli olsa da yarın için sınırlı kabiliyetleri olan sistemlerle yetinebiliyor. Bu seçimlerde ise bütçe kalemi belirleyici bir rol üstleniyor. Sınırlı kabiliyete sahip bir sisteme harcanan bütçe, orta ve uzun vadede işletmeye gerekli geri dönüşümü sağlamayacağından birçok sanayici sonunda faturayı dijital dönüşüme kesebiliyor. Asıl odaklanılması gereken nokta ise kullanılan sistemin bugün olduğu kadar yarın da KOBİ’ler için ciddi bir maliyet dezavantajı yaratmadan fabrikanın üretim sürecini verimli bir şekilde yürütebilmesi… Eğer dijital dönüşümde doğru çözüm ortağını bulursanız fabrikanızı geleceğe hazırlamak ve gelecekte de mevcut sistemin özelliklerinden yararlanmak mümkün olacak.
Doruk olarak ProManage Cloud ile farklı bir dijital dönüşüm yolculuğu sunuyoruz. Bu sistem, ilk önce işletmeleri detaylı bir şekilde online olarak izlenip yönetilebilir hale yani proaktif forma getiriyor. Bu sayede çevik bir işletmeye dönüşen firmalar, kaynaklarının tamamını online olarak izleyebiliyor ve kayıpların nereden kaynaklandığını görebiliyor. Veriye dayalı izleme, analiz etme ve metodolojik iyileştirme yapabilen proaktif işletmeler, maliyet analizi yaparak kârlılığını artırabiliyor. Proaktif işletmesini bir adım öteye taşımak isteyen firmaları ise gelecekte ‘’Kestirimci (Prediktif) İşletme’’ modeli bekliyor. Bu modelde olaylar olmadan önce elimizdeki göstergelere bakarak olacakları kestirmeyi ve önlem almayı hedefliyoruz. En sonunda ise preskiriptif model geliyor. Bu noktadaki amacımız ise olayları olmadan önce tespit etmek, yaşananlardan bilgi alarak sürekli öğrenmeyi devam ettirmek ve firmaların ne yapmaları gerekiyorsa bu noktaları tespit etmek.
ProManage Cloud, rekabet ortamında nasıl bir fark yaratıyor?
Türkiye’nin sanayide dijitalleşme alanındaki ilk Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştirmiş bir teknoloji şirketi olarak ProManage Cloud’u tamamen 21. yüzyılın rekabet yapısında fark yaratacak inovatif argümanlar üzerine kurguladık. ProManage Cloud ile yola çıkarken aklımızda tek bir hedef vardı; dijitalleşmeyen sanayicinin kalmaması… Dolayısıyla uluslararası standartlarda tasarlanmış Türkiye orijinli bir akıllı üretim yönetimi sistemi olan ProManage çatısı altında yer alan ProManage Cloud, işletmelerin kendilerini sürekli ve otomatik olarak geliştirebilmesini sağlayabilmesi üzerine geliştirildi.
Üretim yönetimini uzaktan yaparak küçük işletmelerden büyük sanayi işletmelerine kadar her ölçekten firmanın verimli ve kârlı üretime devam etmelerini destekleyen ProManage Cloud, darboğaz ve kayıplarını tespit etmeye başlayarak reaktif, proaktif, prediktif, preskriptif dönüşümlerinin en doğal ve pratik yolunu açıyor. Görünmeyeni görünür kılan bu sistem, işletmelerde üretim planlamadan sevkiyata kadar tüm üretim, kalite test, bakım yönetimi konulu operasyonların şeffaf bir zeminde ilerlemesini sağlıyor. Bu teknoloji sayesinde sanayiciler işletmelerini mobilden izleyebiliyor, üretim miktarını ve makinelerin çalışıp çalışmadığını takip edebiliyor. Dijital dönüşüm ile işletme kültürü ve iş yapış biçimlerinde emin adımlarla ilerlemesine ve kârlılığını ikiye katlayarak büyümesine olanak sağlayan sistem, operasyonları anlık olarak takip ederek belli kriterlere göre yetkililere sürekli geri bildirimler sunduğu için daha iyi organize olan işletmede ciddi miktarda verimlilik artışı oluşturuyor.
Normal şartlarda fark edilmeyen birçok durum ProManage Cloud ile görünür hâle geldiğinden firmaların analiz yapabilme yeteneği artıyor. Kök nedenler tespit edilip süreçler uygun stratejilerle optimize edildiğinde ise işletmelerde üretim hızlanıyor. Üretim miktarı artıyor, kayıplar azalıyor ve maliyet ciddi oranda düşüyor. Verilere dayalı fark edilme işletmelerin üretim kapasitelerini en az yüzde 50 artırarak faaliyetlerini yerine getirmelerini sağlıyor. Bu şu demek; aşamayı tamamlayan sanayiciler aynı kaynakla yüzde 50 daha fazla üretim yapıyor ya da mevcut üretimini en az yüzde 30 daha az zamanda yani daha hızlı yapabiliyor. Dijitalleşmenin önündeki birçok engeli ortadan kaldırarak KOBİ’lerin dijitalleşme süreçlerini kolaylaştıran bu sisteme sadece bir adet makine ve bir aylık kullanımla başlanabiliyor. Esnek makine adedi ve süre kullanıma kadar ölçekli şekilde büyütülebilen dünyadaki en ekonomik dijitalleşme sürecini başlatan ProManage Cloud, hazır şekilde üretim sahalarına teslim ediliyor. ProManage Cloud, firmalara kendi ihtiyacına göre sürekli dönüştürme şansı sağlayarak yatırımın zamanla düşük fonksiyonlu kalma riskini de ortadan kaldırıyor.
Endüstri 4.0 Türkiye’de henüz olgunlaşma aşamasındayken 5. sanayi devrimi gelişmiş ülkelerde şimdiden konuşulmaya başladı. Gelecekte Endüstri 5.0’a hazır olmak için akıllı üretim tesisleri ve dijital fabrikalar, Endüstri 4.0’a kıyasla nasıl bir altyapıya sahip olmalı?
Sanayideki dönüşüm baş döndürücü bir hıza ulaşmış durumda. Sürekli bir metamorfoz halindeyiz ve dinamikler çok değişiyor. Bu noktada endüstriyel beklentiler ve ihtiyaçlar da kendini sürekli yenileyerek bu kabuk değişimine adapte olmaya çalışıyor. Biz Endüstri 4.0’ı konuşurken gelecekte ortaya çıkması beklenen Endüstri 5.0’ın ayak seslerini duymaya başladık. Toplumu merkeze alan insansız teknolojiler olarak tanımlanan Endüstri 5.0, yaşlanan ve sürekli kirlilikle mücadele etmek zorunda kalan dünyamızın kurtarıcısı olan teknolojiyi konumlandırıyor. Akıllı toplum inşasında bir mentor olmaya hazırlanan Endüstri 5.0, yapay zekâ, sensör teknolojisi, insanlarla çalışan robotlar, otonom sistemler, inisiyatif alan, anlık kararlar verebilen insansı robotlar artık “gerçek normal” olacak. İnsan fonksiyonlarını yerine getirebilen yapay zekâ temelli robotlar, kendi aralarında iletişim kurarak müthiş bir esneklik yaratacak. Fabrikaların Endüstri 5.0’a hazır olabilmesi için öncelikle Endüstri 4.0 olgunluğuna erişmesi ve kurumların teknolojik değişime ayak uydurabilecek, inovatif düşünebilecek, yeniliklere açık, değişime uyumlu iş gücüne daha çok yatırım yapması gerekiyor.