2007 yılı, iPhone’un hayatımıza girişi ile birlikte Apple’ın inovasyon açısından zirve yaşadığı yıl oldu. Geleneksel tuşları terk edip, dokunmatik ekrana geçtiğimiz o seneden sonra tüm akıllı telefon trendleri alt üst oldu. İlk iPhone’u tanıtan Steve Jobs telefonlardaki gelişim potansiyelini şu sözlerle özetliyordu: “Normal cep telefonları o kadar akıllı değiller ve kullanımları da o kadar kolay değil. Akıllı telefonlar kesinlikle biraz daha akıllı ama aslında kullanımı daha zor. Gerçekten karmaşıklar. İnsanlar temel şeyleri yapmak için bile zorlanıyorlar. Yapmak istediğimiz şey, şimdiye kadarki tüm mobil cihazlardan çok daha akıllı ve kullanımı son derece kolay, çığır açan bir ürün yapmak. iPhone budur. Bu yüzden telefonu yeniden icat edeceğiz.”
Peki, en son tanıtılan iPhone 15 ne kadar yenilikçi? Bu soruya yanıt bulmadan önce Apple’dan önce gerçekleşen bazı ilklere bakalım.
İlk dokunmatik akıllı telefon
Apple gerçekten de akıllı telefonu yeniden icat etti. Aslında sessiz bir kahraman LG Prada modeli neredeyse iPhone ile aynı özelliklere sahip olmasına rağmen yeterince karşılık bulmadı. 2006 yılında satışa çıkan LG Prada tabii ki önemli bir yere sahip. Jobs ve ekibinin LG’yi taklit ettiğini söylemek haksızlık olur. Zira Apple 2 seneyi aşkın bir süredir iPhone üzerinde çalışıyordu. Yalnız Jobs’un kullanım kolaylığı ilkeleri, inovasyonunun önünü tıkamaya başladı. Örneğin Jobs, her zaman büyük ekranlara karşıydı. Ona göre akıllı telefon küçük olmalıydı. Apple, 2016 yılında 5.5 inçlik iPhone 6 Plus’a kadar bu duruşundan taviz vermedi. Oysa ki Samsung, 2012 yılında Galaxy Note ailesi ile bu köşeyi çoktan kapatmıştı.
İlk çoklu kamera sistemi
Günümüzün amiral gemisi ve orta sınıf telefonları, çok yönlü bir fotoğrafçılık deneyimi yaratmak için çok sayıda kamerayla birlikte geliyor. iPhone her zaman yazılım ve donanım açısından üst seviye fotoğraf deneyimi sunuyor. Fakat donanımı zorlama konusunda rakipler aslında Apple’dan daha hızlı davrandılar. Yine LG markası 2011 yılında Optimus 3D modeli ile ilk kez çift kameraya yer verdi. 3D rüzgarının erken sönmesiyle bu model unutuldu. Daha sonra 2014 yılında HTC One M8 modeli çoklu kamera konusunda gönüllere taht kurmayı başardı. Apple cephesinde ise ilk çoklu kamera iPhone 7 Plus ile 2016 yılında oldu.
İlk yüksek çözünürlüklü ekran
Akıllı telefonlar uzun süreler boyunca düşük çözünürlüklü paneller kullandı. Apple da bu konuda maliyeti artırmak istemiyordu. Ancak rekabette rakibini yakalamak isteyen Samsung, 2011 yılında Galaxy SII HD LTE’yi pazara sunarak dünyayı sarstı. Bu telefon, etkileyici (o zaman için) 720p ekrana sahipti. 4,65 inçlik Süper AMOLED panelin piksel yoğunluğu inç başına 316 pikseldi. Apple’ın HD ekrana cevabı 3 sene sonra geldi. 2014 yılında çıkan iPhone 6 750 x 1334 çözünürlüğe ve 326 PPI seviyesine sahipti.
NFC’nin uzun yıllar değeri bilinmedi
Günümüzde güvenlik ve ödeme gibi alanlarda kullanılan NFC’nin de ilk kullanımı 2007 yılına gidiyor. Nokia 6131 modeli ile o zamanlar bu ileri teknolojiyi akıllı telefonda kullanıyordu. NFC’nin iPhone’a gelmesi yine 2014 yılında çıkan iPhone 6’yı buldu.
Suya dayanıklı ilk akıllı telefon
Geliyoruz günümüzde önceliğini yitiren bir özelliğe. Suya dayanıklılık konusunda ilk kez Motorola’ın Defy modeli ile 2010 yılında tanıştık. IP67 belgeli bu telefon 2 metre suyun altında yarım saat dayanabiliyordu. Apple kullanıcılarının bu özelliğe kavuşması için 2016 yılını ve iPhone 7 modelini beklemesi gerekiyordu.
İlk 120hz tazeleme hızı
Günümüzde orta ve üst segment telefonların çoğunda 120hz tazeleme hızı desteği geliyor. Oyun ve hareketli videolarda öne çıkan bu özellik 2017 yılında oyuncu ekipmanlarıyla tanıdığımız Razer Phone ile hayatımıza girdi. Apple ise bu ekranlar için 2021 yılını yani iPhone 13 Pro modelini bekledi.
Önemli olan ilk değil, kalıcı olmak
Yukarıda saydığımız özelliklerin dışında parmak ve yüz tarama gibi birçok özellik de yine başka firmalar tarafından denendi. Özetle birçok özellik gördüğünüz gibi Apple’a sonradan geldi. Fakat bu Apple’ın özgün imajına zarar verip onu taklitçi mi yapıyor? Aslında hayır. Apple, bize önemli bir pazarlama dersi veriyor. İlk olmaktan çok kitleyi etkilemek ve ikna etmenin önemini görüyoruz.
Birçok firma teknolojik özellikleri doğru zamanda ortaya çıkarmadığı için geri kalırken Apple, Ar-Ge konusunda çok başarılı. Şirketin bir özellik eklemeden önce müşterilerin nabzını çok iyi ölçtüğünü görüyoruz. Bu açıdan baktığımızda şirketi sanıldığı gibi inovasyon açısından değil pazarlama açısından tebrik etmek gerekiyor.