Teknoloji, 2020 yılından beri yeni çalışma biçimlerinin ortaya çıkmasında büyük bir öneme sahip. Aynı zamanda yaşam koşulları ve pandemi de çalışma yöntemlerinin değişmesinde ciddi etken oluşturuyor. Hibrit çalışma yöntemi benimsendikçe iş ve özel yaşam arasındaki sınırlar siliniyor. Bazılarımız için hibrit çalışma, iş ve ev hayatı arasında daha az fiziksel ayrımla daha uzun saatler çalışmak anlamına geliyor.
Bazı kişiler için de çalışma günü, her ikisi de genel deneyimi hatırlatmaya yardımcı olan arka arkaya sanal toplantıları içeriyor. Çalışanların çoğu, kendilerini bağlantısız ve desteksiz hissedebiliyor. Firmalar için de işe alma ve öğrenme, yüz yüze iletişim eksikliği sebebiyle zorluklar yaşanıyor. Ancak bunlara ek olarak birçok kişi, evden çalışma ve belli günlerde işe gitme şeklini beğeniyor. Kendilerine daha fazla zaman ayırabildiklerini söylüyor.
Pandemi sırasında evden çalışmanın etkilerine yönelik çok fazla araştırma yapıldı ve hibrit çalışma modeline yönelik araştırmalar yapılmaya da devam ediyor. Raporlar, toplam saatin yüzde 30 artmasına rağmen ortalama çıktının önemli ölçüde değişmediğini ortaya koyuyor. Uzmanlar, “Araştırmamız, evde daha fazla dikkat dağıtıcı şey olduğunu ve iletişim maliyetlerinin ofis dışında önemli ölçüde daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor.” diyor. Ayrıca koordinasyon faaliyetleri, çalışanların kesintisiz çalışabildiği zamanlarda odaklanma süresini bozuyor gibi görünüyor.
Konuyla ilgili uzmanlara göre, uzaktan çalışanların işi ile kişisel yaşamları birleşiyor. Bu gelişme pandemi sonrasında da devam ediyor. Her zaman açık olan teknolojilerin bu sorunu nasıl daha da kötüleştirdiğine dikkat çeken uzmanlar, işlere evlerinin rahatlığından erişebilenlerde bu sınırın kalktığını belirtiyor.
Buna ek olarak teknoloji, yeni tükenmişliğe katkıda bulunan önemli bir faktör. Bütün bunlardan yola çıkarak hibrit çalışma, bizleri fazlasıyla tüketiyor olsa da yine de çoğu firma bu yöntemi kullanıyor.