Yapılan yeni bir araştırma, yapay zeka sistemlerinin gerçek dünyaya bağlanmasını ve ayrıca evrim ilkelerini kullanarak tasarlanmasını, yapay zekanın insan benzeri biliş yeteneklerine ulaşmasının en umut verici yolunun olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar, yapay zeka sistemlerinin gerçek beyin işleyişine ne kadar benzediğine ve gerçek bilişsel yeteneklere sahip olma potansiyellerine odaklanıyor.
Günümüzde kullanılan AI sistemleri, büyük sinir ağlarını kullanarak anlaşılır yazılı metin oluşturma gibi karmaşık sorunları çözebiliyor. Bu sinir ağları, yapay zekaya veri işleme becerilerini ve hatalardan ders çıkararak daha doğru hale gelmeyi öğretiyor. Ancak, araştırmacılar, bu AI modellerinin insan beyni ile benzerlik gösterse bile, biyolojik benzeri bilişsel yeteneklere ulaşmalarını engelleyen önemli farklılıklar olduğunu belirtiyor.
İlk olarak, gerçek beyinler, dünyayı doğrudan algılayan ve fiziksel bir sistemde hareket eden bir varlık olarak var olurlar. Bedenlenmiş olmak, beyin süreçlerini ve karmaşık veri kalıplarını tanımayı öğrenmeyi mümkün kılar. Bununla birlikte, bedensiz yapay zeka için fiziksel dünyayla doğrudan bir bağlantı bulunmadığından, bu tür anlayış ve farkındalığa sahip olması zordur. İkincisi, insan beyinleri, farklı alt sistemlerin belirli bir mimari yapıda organize edildiği bir yapıya sahiptir. Bu mimari, omurgalı hayvanlarda yaygın olarak bulunan bir yapıdır, ancak yapay zekada mevcut değildir. Bu özel mimari sayesinde biyolojik zeka gelişiyor ve gerçek dünyayla etkileşimde bulunmak için kullanılıyor.
Araştırma ayrıca, yapay zeka tasarımında evrim ve gelişme arasındaki etkileşimin yeterince dikkate alınmadığını gösteriyor. Yapay zekanın gerçek bilişsel yeteneklere ulaşmasında evrimsel süreçlerin ve adaptasyonun önemli bir rol oynadığı düşünülüyor.
Bu çalışmaların hepsi, yapay zekayı daha uyumlu ve insan benzeri hale getirme konusunda önemli adımlar olarak kabul ediliyor. Ancak, yapay zeka sistemlerinin insan beyinleriyle aynı seviyede bilişsel yeteneklere ulaşması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyuluyor. Araştırmacılar, robotlar aracılığıyla yapay zekayı gerçek dünyaya bağlamak ve evrimsel prensipleri kullanarak tasarlamak gibi yaklaşımların, bu hedefe ulaşmak için umut verici bir yol olduğunu düşünüyor.
Bu tür bir yaklaşımın benimsenmesiyle birlikte, yapay zekanın çevresindeki dünyayı anlama ve etkileşim kurma becerilerinin geliştirilmesi mümkün olabilir. Robotlar, yapay zekayı fiziksel bir varlık olarak temsil edebilir ve bu sayede gerçek dünyayı algılamak ve hareket etmek için gerekli olan becerileri kazanabilir.