Dünyadaki teknolojinin ivmesine baktığımızda açıkça görülen bir şey var; 1990 ile 2000 yılı arasındaki 10 yıl ile, 2007 ile 2017 yılları arasındaki 10 yıl aynı 10 yıl değil.
Öyle bir çağa girdik ki, artık her geçen gün bilim ve teknolojide eski yıllara oranla aylar geçiyor. Artık dünyada ciddi ciddi robot teknolojisinin ileride insanlığın başına açabileceği sıkıntılar konuşulur hale geldi. Bu konuya da önümüzdeki yazılarımda değinmek istiyorum.
Geçtiğimiz günlerde çok ilginç bir liste yayımlandı; “Dünyanın en yüksek gelire sahip 40 devlet ve şirketi.” Bu listenin başını tabii ki ABD, Çin, İngiltere, Japonya, Almanya gibi dünyada bilim ve teknoloji üreten ülkeler çekiyor. Asıl ilginç olan ise bu listede dünyadaki yüzlerce ülkeden büyük şirketlerin var olması. Mesela Türkiye 175 milyar dolar ile 37. sırada yer alırken, Apple 234 milyar dolar ile 25. sırada, Güney Kore’deki Samsung Electronics şirketi ise 177 milyar dolar ile Türkiye’nin üzerinde yer alıyor. Rakamlarla konuştuğumuzda bu şu anlama geliyor; Türkiye’ye 1 tır iPhone ithal edebilmek için, dışarıya yaklaşık 2000 tır dolusu demir satmamız gerekiyor. Dünyadaki bu bilim ve teknoloji trenine ne kadar uzaksanız bu katsayı da o oranda artıyor.
Peki asıl soru; dünya bu hızla ilerlerken, bilim teknoloji treni hızını almış giderken, biz Türkiye olarak bu yolculuğun neresindeyiz. Bu sorunun cevabı biraz acıklı açıkçası. Çünkü hala daha toplum olarak bu çağda tüm güç dengelerinin, refah seviyelerinin, tamamen elinizde tuttuğunuz bilim ve teknolojiye bağlı olduğunu tam olarak algılayabilmiş değiliz. Hala bu konuları gerektiği ölçüde tartışmıyoruz, tartışamıyoruz. Bugün Finlandiya, Estonya, İsveç, Hollanda gibi Türkiye’nin birçok şehrinden küçük ülkeler yüzünü tamamen bilim ve teknolojiye dönerek, yola çıkmış bu trenin son vagonlarına tutunabilmiş durumda. Öyle ki çoğu bu trenin yönetiminde söz sahibi bile olmaya başladı. Türkiye hiç vakit kaybetmeden, eğitim ve AR-GE ile elindeki genç ve parlak nüfusunu topyekün bilim ve teknolojiye yönlendirmeli ve bu trenin son vagonlarına tutunmalıdır. Yoksa istasyona geldiğimizde, ufukta gözden kaybolmakta olan trenin arkasından el sallamaktan başka şans bulamayabiliriz. Bu da birkaç sene sonra 1 tır iPhone ithal etmek için 5000 tır dolusu demir ihraç etmemiz gerektiği anlamına geliyor. Maalesef…