Teknoloji ile birlikte büyüyen Y nesli, bize bambaşka şeyler öğretiyor.
Dijital dünyanın ürünleri ile ilk tanışan nesil olarak bizim için halen sahiplenmek, elimizin altında tutmak önemliydi. Disketler, diskler ve en sonunda optik medyalara biriktirdik dijital envanterimizi. Müziklerimiz, filmlerimiz, kişisel fotoğraf ve videolar elimizin altında olmalıydı. Yeni neslin böyle bir derdi yok. Fotoğraflarının hepsi Instagram, Facebook’ta zaten paylaşılmış durumda. Biliyor ki müziğe dilediği zaman erişebilecek, istediği filmi bir online servisten izleyebilecek. Arşivci, sahip olmayı seven insanların yerini bunlar bırakıyor. Bu yüzden bizim neslimiz yeni dünya düzenini tam olarak anlayamayıp, iTunes’dan satın aldığı müzik arşivini çocuğuna neden bırakamayacağını sorgulayıp dava açıyor. Bu arada bence Bruce Willis o konuda haklı, ancak dünya artık böyle işlemiyor.
Geçtiğimiz aylarda The Telegraph’da yayınlanan bir makale, İngiltere, İrlanda, İskoçya, Avustralya gibi Birleşik Krallık ülkelerinde, gençlerin ev satın almaya artık daha az meyilli olduklarından bahsediyordu. Fitch raporlarına göre son 10 yıl içerisinde ev satın almaya, uzun vadeli mortgage anlaşmalarına girmeye yönelik %15’lere varan azalma var. Ekonomik daralmadan ziyade, artık yükseköğretime daha fazla önem veren, geç evlenen ve farklı bir yaşam tarzı sürmek isteyen yeni neslin sahiplenmektense kiralamaya ve artan gelirine göre farklı yerleşim modelleri tercih etmesine dikkat çekiliyor. Yani mesele yalnızca dijital metalara sahip olmaktan vazgeçilmesi değil, mülk de giderek değersizleşiyor ya da en azından sahiplenme isteği azalıyor.
Çok daha agresif yaklaşımları otomotiv dünyasında görmeye başladık bile. Tüketiciler artık otomobillere sahip olmaktan ziyade, ihtiyaçları kadar kullanabilmeyi çok sevdiler. Kısa süreli self servis araç kiralama hizmetlerinde hızlı bir artış yaşanıyor. Araç paylaşımı da yine hızla gelişen trendler arasında. Bu konuda PWC tarafından yapılmış raporu okumanızı tavsiye ederim (The Shift From Ownership To Access).
Tüketici alışkanlıkları hızla değişip, sahip olmaktan ziyade kaliteli hizmet ve servis kiralamaya doğru yol alırken, bunu mümkün hale getiren tek şey teknoloji olacak. Ve sandığınızdan çok daha fazla sektör bu akımdan etkilenecek. Ve muhakkak teknoloji sektörünün kendisi de bundan fazlasıyla etkilenmeye başlayacak. Şöyle örnek vereyim, 3 asgari ücret maaşı ile satın alabileceğiniz akıllı cep telefonu, çok değil 2 yıl sonra hükmünü yitiriyor. Bugün 1000 TL altındaki birçok akıllı cep telefonu, 2 yıl önce piyasaya çıkmış amiral gemisi telefonların özelliklerini misli ile geçiyor. O halde 24 ay taksite girip, taksitlerin bittiği gün vasat hale gelecek bir telefona sahip olmanın mantığı nedir? Halbuki aynı marka, her ay alacağı sabit ücret ile en yeni modelini vermeyi garanti ettiği müddetçe birçok kişi için bu daha doğru bir plan olacaktır.
Sözün özü, markalar bunu yapmazsa perakende zincirleri, operatörler ya da daha doğrusu bankalar bunu yapıyor olacak. Doğru yaklaşım ile ev, araç, eşya kiralama hizmeti sunan, yani tüketim modelini değiştirenler, gelecek dünyanın lider şirketleri olacak.
48