İngilizcede üretim, yani “Manufacture” kelimesi, Latin kökenli “Manu” – “El ile” ve “Factura” – “Bir şey yap” kelimelerinin birleşiminden oluşur.
Ancak konunun öznesi olan elin illa organik, yani insan eli olması şartı yoktur. 1954 yılında George Devol ve Joe Engleberger ilk programlanabilir robot kolu geliştirdiklerinde üretim sektöründe büyük bir devrime imza atmış oldular. Otomotiv ve elektronik başta olmak üzere birçok endüstride mavi yakalı çalışanların yerini robot kollar ve otomatik süreçler almaya başladı. Bu robotlar asla işlerinden şikayet etmediler, mızmızlanmadılar, geç kalkmadılar ya da iş yapmamak için bahane üretmediler. Onları üreten mühendislerin bakım ve becerileri doğrultusunda 7 gün 24 saat kesintisiz olarak çalışmaya, insanların bıkacağı veya güç yetiremeyeceği işleri yüzde yüz doğrulukta yapmaya devam ettiler.
Günümüzde robotlar birçok üretim sahasında faaliyet gösteriyor ve kusursuza yakın bir iş çıkarıyorlar. Hızla artan rekabet koşullarında robotlar ülkelere inanılmaz avantajlar kazandırabiliyor. Çin ve benzer Uzakdoğu ülkelerdeki inanılmaz düşük işçi ücretleri ile baş edebilmek için ABD hükümeti daha verimli ve sürekli çalışabilen robot teknolojilerine yatırım yapılmasını milli politika haline getiriyor.
Robotların mavi yakalı çalışanların işleri için büyük bir tehdit oluşturması yeni bir gündem değil ancak daha fazla konuşulmaya başlanıyor. Ancak daha da önemlisi artık yalnızca mavi yakalılar için değil, farklı iş kollarında da robotları daha fazla görmeye başlayacağız. İnsan hayatının riske edilmesinin tehlikeli olduğu itfaiye, arama kurtarma ve güvenlik gibi konulardan sağlık, temizlik ve lojistik gibi sektörlere kadar her alana uygun robotların üretimine geçilmiş durumda. Ancak çok daha önemlisi artık beyaz yakalılar için de hayat eskisi kadar kolay olmayacak.
Perakende sektöründeki kasiyerler, sekreterler, gişe memurları, bankacılar ve hatta muhasebeciler için de robotlar ve akıllı sistemler ciddi tehdit oluşturmaya başladılar bile. Köprü geçişlerinde veya otoyol girişlerinde gişe memurlarına para uzattığımız günler çok eski değil. Bugün kimi süpermarketlerde insan çalışanı bulunan kasalar hizmet vermeye başladı bile. Bankalar yeni nesil bankacılık yöntemleri dijital kanallar ve ATM’ler sayesinde banka çalışanlarının sayısını düşürmeye başladılar. Lojistik sektöründe insansız hava araçları ile ulaşım metotları deneysel olmaktan çıktı.
Oxford Üniversitesinden Carl Benedikt’e göre yalnızca Amerika’daki işlerde çalışanların %47’si, bilgisayarlaşma, zeki sistemler ve robotlar yüzünden işsiz kalma tehdidi altında. McKinsey’in araştırmasına göre ise 2025 yılına geldiğimizde profesyonel servislerin bu makinalara teslim edilmesi ile birlikte elde edilecek verim artışı %40’ları bulabilecek.
Sistemler akıllanıyor, daha da zekileşiyor ve farklı işleri yapabilir hale geliyorlar. Önce üretim, sonra otomatik hale gelmiş masa başı işler ve daha sonra da karar verme süreçlerini yönetiyor olacaklar. Bundan sonraki işinizde müdürünüz, amiriniz veya belki de CEO’nuz bir insan değil de, yapay zekâya sahip bilgi işlem sistemi tarafından kontrol edilen bir robot yüz.