Çin’in devlet destekli 20 milyar dolarlık fonu, işlemci pazarında çok daha fazla söz sahibi olmak için kolları sıvamış durumda.
1996 yılında ilk x86 bilgisayarımı satın aldım. Daha öncesinde Commodore markasını ıskalayıp İngiliz üretici Acorn’un Electron modeli ile bilişim dünyasına adım atmıştım. Ancak 90’lara geldiğimizde artık günümüzün kişisel bilgisayar mimarisi olan X86 tabanlı bir bilgisayar almam gerekiyordu. Oyunlar, internet ve multimedya çok gelişmiş olmadığı için ses kartı, ekran kartı ya da anakart gibi seçenekler çok fark yaratmıyordu. Ancak işlemci önemliydi. Önümde ise 3 seçenek vardı: Intel, AMD ve Cyrix. Ben bu seçenekler arasından AMD K5 modelini tercih ettim. Uzun yıllar bilgisayarımı keyifle kullandım. Bu süre içerisinde de işlemci pazarında ciddi değişimler oldu. Örneğin piyasaya X86 tabanlı işlemci alternatiflerinin çoğu yok oldu. Geriye yalnızca Intel ve AMD kaldı. Zaman içerisinde AMD özellikle notebook yani taşınabilir bilgisayarlarda etkisini yitirdi. Zaten pazarda dominant olan Intel, pazar payını giderek daha da fazla büyüttü. Intel zaman içerisinde sunucu ve masaüstü pazarında neredeyse tekel konumuna geldi.
Ancak tüm bunları değiştiren önemli bir devrim yaşandı. Cep telefonlarının akıllanması ve tabletlerin ortaya çıkması ile birlikte işlemci pazarında da ciddi bir dönüşüm meydana geldi. Masaüstü PC, notebook ve sunucu pazarının oyuncuları hızlı bir şekilde bu küçük cihazlara adapte olamadılar. Belki de pazarın bu kadar hızlı büyüyeceğini tahmin edemediler. Intel Atom işlemcisi ile Windows tabanlı cep telefonlarında biraz yer edinmeye çalışsa da, pazarın hakimiyetini Apple, Qualcomm, Nvidia, Samsung, MediaTek, HiSilicon gibi firmalar elde etmeye başladı. Artık X86 değil ARM tabanlı işlemcilerin çağı başlamış oldu.
2000’li yıllarda BYTE dergisine de birkaç kez dosya konusu ve haber olarak işlediğimiz önemli konulardan biri yerli işlemcilerdi. O zamanlar kimi uzmanlar, işlemci pazarının artık doygun olduğunu ve Intel, AMD gibi rakiplerle baş etmek yerine daha farklı alanlara efor sarfetmemiz gerektiğini söylüyordu. Halbuki yerel ve milli işlemci, yalnızca pazarda yer alacak ve rekabet edecek bir ürün değil. Mikroişlemciler, gizliliği ve güvenliği tam olarak sağlanmış her türlü cihaz ve ekipmanın üretimi için anahtar rol üstleniyor.
Geçtiğimiz günlerde The Wall Street Journal’da yayınlanan bir haber bu açıdan oldukça önemli. Çin’in devlet destekli 20 milyar dolarlık fonu, işlemci pazarında çok daha fazla söz sahibi olmak için kolları sıvamış durumda. Devlet desteği biraz da gizli olan bu büyük fon, Intel ve Qualcomm gibi firmalar ile de iş birliği yapıyor. Ayrıca yerel işlemci üreticilerini destekliyor. Çin günümüzde mobil cihazların üretimi konusunda en büyük merkezlerden biri. Ancak işlemci konusunda halen Amerikan firmalarının liderliği devam ediyor. Çin muhtemelen ürettiği her mobil cihazda, kendi markalı işlemcilerinin olmasını istiyor.
Amerikalı ve batı devletlerinin büyük bir kısmı bu yatırımlar konusunda endişeli. Çünkü Çin’in bu kadar büyük bir mikroişlemci üreticisi olması durumunda pazarda dengeler ciddi anlamda değişebilir.
Amazon geliyor
Uzun zamandır görüşmeler devam ediyordu. Dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri olan Amazon nihayet Türkiye’ye geliyor. Amazon yalnızca e-ticaret değil, TV ve dijital yayıncılık, teknoloji altyapısı gibi farklı alanlarda hizmetler sunuyor. Amazon’un Türkiye’ye aktif olarak var olması hem elektronik ticaret hem de kurumsal teknoloji pazarında ciddi değişimlere neden olabilir. Bekleyip göreceğiz.
Merakla bekliyorum
Samsung bize tekrar bir nostalji yaşatacak. Akıllı telefonların giderek ekranlarının büyümesi ile birlikte kapaklı telefonlar tarihe karışmıştı. Samsung’un bu alanda yeni bir hamlesi var. Kapaklı ve akıllı telefonun ilk görüntüleri internete sızdı. Şimdilik yalnızca Asya pazarı düşünülüyor ancak gelen talebe göre durum değişebilir.