Geçtiğimiz günlerde tüm dünyayı saran bir bilgisayar virüsü vakası yaşandı ve bize şunu gösterdi; biz zamanla daha korunaklı olduğumuzu düşündükçe, daha da fazla korunaksız hale geliyoruz.
Hatırlayanlar bilir, 98’li yıllarda Çernobil virüsü adıyla anılan virüs şimdiye göre çok çok geride olan teknolojide bile en az 80 milyon dolarlık bir hasar meydana getirmişti. Virüsün o zamanlar yaptığı, 26 Nisan günü (Çernobil kazasının yıl dönümü) bilgisayar açıldığında anakartın BIOS hafızasına ulaşarak BIOS u zedelemek veya silmek ve harddisklerin bölümlerini kullanılmaz hale getirmekti. Bu tip saldırılar genelde kötü amaçlı yazılım işi ile uğraşan kimselerin isim duyurmak ve ego tatmini amacı ile yaptıkları saldırılardı. Bu işin tabii ki büyük ihtimalle antivirüs firmalarının pazar yaratma, büyütme, bazı donanım firmalarının yeni ürünlere zorunlu kılma politikaları gibi dolaylı sebepleri de vardı. Gelişen teknoloji ile birlikte, üreticiler bu tip açıkları kapatarak, eski virüslerin etkilerine karşı ürünlerini daha korumalı hale getirdiler. Fakat tıpkı biyolojik virüsler gibi, her antibiyotik üretiminde virüslerin DNA yapıları güncellenmeye devam etti. Virüs yazan hackerlar her seferinde yeni açıklarla yeni giriş kapıları buldular.
En son dünyada ses getiren WannaCry isimli virüs, bize virüslerin artık ne kadar ciddi derecede hayatımızı etkileyebileceklerini gösterdi. Tam olarak konuya hakim olmayanlar için özetlemek gerekirse, ransomware (fidyeci) bu virüs, bilgisayarınıza bulaştığında tüm dosyalarınızı kırılması neredeyse imkansız bir yöntemle şifreliyor, ve sizden 3 saatten geri sayan bir sayaç göstererek belirtilen BitCoin hesabına 300 ile 600 Dolar arasında para göndermenizi istiyor. Korkutucu kısmı da burada başlıyor. Çünkü bulaştığı bilgisayarlar arasında hastane bilgisayarları, emniyet merkezi bilgisayarları, pek çok üniversite, bilim merkezleri, devlet daireleri, telekom sistemleri gibi aksadığında tüm hayatımızı duraklatabilen, temelinden etkileyen kurumlar var. Örneğin İngiltere başta olmak üzere, virüsün bulaştığı hastanelerde, çoğu hastanın sağlık geçmişleri, tedavi sürecinde geçmişe ait aldığı ilaçlar, alması gereken ilaçlar gibi bilgilerin bağlı olduğu sistemler virüsten etkilendi, pek çok veri silindi ve bazı hastaneler 2-3 gün sistemleri kullanmama, hizmet verememe sorunları ile karşılaştılar. Yapılan bir röportajda İngiltere’de bir sağlık görevlisi bu sistem aksaklığının pek çok insanın tedavi sürecini etkileyeceğini ve hatta bu sebepten ölümlerin gerçekleşme ihtimali olduğunu belirtti. Üniversitelerde ve bilim kurumlarında telafi edilmeye çalışılsa da pek çok sistem zarar gördü, TeraBaytlarca dosya kurtarılamadan silindi. Pek çok özel şirket hizmet aksaklıkları yaşadı, verilerini kaybetti ve milyon dolarlık zararlara uğradılar. Eskiden maddi, manevi olarak zarara uğratan virüsler gün geçtikçe, gösterdiler ki artık dolaylı olarak da olsa insan kitlelerinin yaşamlarını hatta direk canlarını bile tehlikeye sokacak seviyelere geldiler. Teknolojiyle organizma daha da bütünleştikçe, yapay zeka gelişerek hayatımıza daha fazla entegre oldukça, gelecekte kitlelere direk müdehalelerin bile mümkün olacağı günler göreceğimiz aşikar. Kim bilir belki de 50 yıl sonra insanoğlu bugün AIDS’e, kansere verdiği mücadeleyi yarın WhoWannaDie isimli bir bilgisayar virüsüne karşı verecek..