Son birkaç aydır farklı sektörlerden farklı girişimciler ile bir araya gelme fırsatı buldum. Birebir görüşmelere ek olarak Facebook başta olmak üzere sosyal medya üzerinden yaptığımız görüşmelerde çok ilginç öykülere rast geldim.
Çoğu girişimcinin kafasındaki soruların ve yaşadıkları sorunların ortak olduğunu görmek için aslında derin araştırmalar yapmaya gerek yok. Temel sorunları özetleyecek olursak: Girişimciler fikirlerini veya geliştirdikleri ürünleri hayata geçirmek için maddi kaynaklardan ve desteklerden yoksunlar. Girişimciler, özellikle yazılım veya iş modeli gibi fikre dayalı işlerde, yenilikçi fikirlerini nasıl korumaları gerektiğini bilmiyorlar. Bu fikirlerini paylaşmak konusunda ciddi endişeler taşıyorlar. Girişimciler belirli bir noktaya getirdikleri fikirlerini ilerletmek için yeterli teknik ekipman ya da teknik personele ulaşmakta, bunları istihdam etmekte zorluk çekiyorlar. Girişimciler kendi çabaları ile geliştirdikleri hatta satışını yaptıkları işlerin tanıtımını yapamıyorlar.
Son olarak girişimciler, fikirleri ve projeleri ile o kadar çok meşgul oluyorlar ki bazen bu fikrin gerçekten iyi olup olmadığını, ya da pazarın dinamiklerini ve iş fikrinin gerçekten de bir ihtiyaç olup olmadığını anlamakta zorluk çekiyorlar.
Bu alanda onlara mentorluk edecek yani fikirleri ile rehberlik edecek liderlere ihtiyaç var. Bu rehberlerin ise bizzat sütten ağzı yanmış yani zamanında girişim fikirlerini inandırmak ve başarmak için birçok zorlukla baş etmek zorunda kalmış kişilerden oluşması gerekiyor. Bu alanda yapılacak çok iş var ve elini taşın altına sokmak isteyen herkesin görüşlerini dinlemeyi memnuniyetle isterim.
Klişe kalıplardan kurtulalım
İnternette sık sık karşımıza çıkıyor. Bir Whatsapp 30 kişi ile Türk Havayolları’nı geçti. Devir artık yazılım ve kodlama devri. Bir yazılım binlerce işletmeyi geride bırakabiliyor. Bu tarz paylaşımların ana fikrine saygı duymakla beraber getirdiği birkaç yanlış anlama da var. Evet bir iletişim yazılımı ve hatta bir oyun, Nasdaq borsasında işlem görürken yatırımcıların değerleme iştahları ile bir anda milyarlarca dolarlık değere ulaşabilir.
Hatta bu şirketlerin gözle görülür herhangi bir gelir modeli olmamasına rağmen. Ancak bu tarz girişimleri, milyonlarca yolcu taşıyan herhangi bir ulusal havayolu şirketi ile kıyaslamak mantığa sığmaz. Değerlemelerin nasıl yapıldığını bu tarz söylemleri TV başında rahatça yapabilen iktisat profesörleri benden çok daha iyi bilmesi lazım. Elma ile armutu kıyaslarken de dikkatli olmakta fayda var. Bir diğer sıkıntı ise eğitim dünyasına olan etkileri. Evet yazılım geliştirebiliyor olmak ve bu alanda istihdam edilecek nitelikli iş gücüne sahip olmak önemli. Ancak pedagojik bir araştırma bile yapmadan çocuklara kod öğretmeye çalışmak karmaşadan başka bir şey getirmez. Ülkemizden milyar dolarlık bir yazılım girişimi çıkması için herkese kodlama öğretmeye de gerek yok. Yine heyecanla bir şeyler yapıp, çocuklarımızın kafalarını bulandırmayalım.