CK Enerji Bilgi Teknolojileri Grup Direktörü Savaş Ergen: “Dışarıdan hizmet alımlarının artması, ‘Chief Information Officer’ kavramının “Chief Sourcing Officer” gibi bir kavrama dönüşmesini tartışma konusu haline getirdi. Bu nedenle CIO’lar risk yönetimi, talep yönetimi, program yönetimi, performans yönetimi gibi bir dizi beceriyi de tamir çantasında taşınması gerekenler listesine eklemeli.”
Savaş Ergen’in teknoloji liderliğindeki CK Enerji akıllı enerji sistemleri, yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanımı ve enerji depolama çözümleri gibi inovatif alanlarda öncü projelere imza atıyor. Sadece şirketlerini değil, aynı zamanda sektörü de daha yenilikçi ve teknoloji odaklı bir geleceğe taşıma hedefiyle çalıştıklarını vurgulayan Ergen, proje süreçlerinde katılımcı bir yönetim anlayışıyla, her bir projenin başarılı olabilmesi için gerekli kaynakları ve desteği sağlamanın en önemli önceliklerinden biri olduğunu belirtiyor ve bu başarıların arkasında şirket yönetiminin sürekli desteğinin de altını çiziyor.
Teknoloji dünyasında önemli bir oyuncu olmaya devam eden Savaş Ergen’in liderliğindeki CK Enerji’nin dijitalleşme vizyonun, kullanılan ürün ve hizmetleri, CIO rolünün dönüşümünü ve çok daha fazlasını konuştuk…
Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Kısaca özgeçmişinizi anlatır mısınız?
1997 yılında İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Profesyonel kariyerime, Çanakkale Seramik firmasında 1997 yılında uzman olarak başladım. 2003 yılı sonuna kadar Sistem Yöneticisi olarak görev aldım. Bu dönemde, bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeleri yakından takip ederek, şirketin bilişim altyapısını güçlendirmek adına çeşitli projelerde görev aldım.
2004 yılında, Sistem Analiz Uzmanı olarak görev yaptığım HSBC Bankası’ndan Birim Müdürü olarak ayrıldım. Bu süre zarfında, finans sektöründeki dinamiklerle birlikte çalışarak, bilişim sistemlerinin güvenliğini ve etkinliğini sağlamak üzere stratejik projeler yönettim. Global bir kültürün parçası olarak çalışmak kariyerime olumlu yönde etki etti. Bu dönemde edindiğim hem teknik bilgi hem de yönetsel bilgiler benim bu noktalara gelmemde yardımcı oldu.
Kasım 2013’e geldiğimizde, CK Enerji’de Sistem Mimari Müdürü olarak göreve başladım. Enerji sektöründeki öncü projelere liderlik etmek, enerji sektörünü ileri teknolojiyle buluşturmak amacıyla, bilişim altyapısının güçlendirilmesi ve inovasyon projelerinin hayata geçirilmesi gibi projelerde görev aldım. 2017 yılı itibarıyla, CK Enerji’nin hızla büyüyen yapısında tüm bölgelerden sorumlu Bilgi Teknolojileri Altyapı Direktörü olarak atanarak, şirketin teknoloji altyapısını daha geniş bir perspektifle ele alma fırsatı buldum. Bu süreçte, sadece şirket içinde değil, aynı zamanda sektör genelinde de öncü projelerin hayata geçirilmesine liderlik etme şansını elde ettim.
2021 yılında CK Enerji Bilgi Teknolojileri Altyapı Grup Direktörü olarak terfi ettim. Yeni görevimde enerji sektöründeki dijital dönüşümün liderliğini üstlenerek sektördeki yenilikçi projelerin tasarımına rehberlik etmeye çalıştım. Ekip çalışması, inovasyon ve sürdürülebilir teknoloji stratejilerine olan bağlılığımı sürdürerek, enerji sektöründe sadece bugünü değil, aynı zamanda geleceği şekillendirmeye odaklanıyorum. 2023 Eylül ayı itibarıyla CK Enerji’nin Bilgi Teknolojileri Grup Direktörü olarak aldığım terfi ile artık altyapı ekiplerinin yanında, uygulama ekiplerine de liderlik etme şansına sahip oldum.
CK yönetimi ve ekip arkadaşlarımla birlikte, güçlü projeleri hayata geçirme vizyonuyla hareket ediyoruz. Enerji sektöründeki dinamikleri yakından takip ederek, geleceğin ihtiyaçlarına yönelik çözümler üretmeye odaklanıyoruz. Güçlü projelerimiz arasında akıllı enerji sistemleri, yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanımı ve enerji depolama çözümleri gibi inovatif alanlarda öncü projeler bulunuyor. Bu projeleri sadece şirketimizi değil, aynı zamanda sektörü daha yenilikçi ve teknoloji odaklı bir geleceğe taşıma hedefimizle birleştiriyoruz. Ekip çalışması ve stratejik yönetimle birlikte, projelerimizi titizlikle planlıyor, sektör liderleriyle iş birliği yaparak geleceğin enerji ihtiyaçlarına çözümler sunmayı amaçlıyoruz. Bu süreçte, takımımızın vizyonunu dinleyerek, katılımcı bir yönetim anlayışıyla, her bir projenin başarılı olabilmesi için gerekli kaynakları ve desteği sağlamak en önemli önceliklerimizden biri.
Bu başarıların arkasında, şirket yönetiminin devamlı desteğini gördüğümü belirtmek isterim. Üst düzey yöneticilerimiz, bu projelerde gösterdiğimiz çabayı takdir ediyor, bize güveniyor ve yönlendirmeleriyle başarılı sonuçlara ulaşmamıza katkıda bulunuyorlar. Bu destek, sadece bireysel başarıları değil, aynı zamanda şirketimizin genel başarı hikayesini güçlendiren kritik bir unsur.
CK Enerji’yi okurlarımıza anlatır mısınız? CK Enerji’deki rolünüz nedir, burada nasıl bir teknoloji organizasyonu var?
Türkiye’nin üç bölgesinde, yedi ilde 8,4 milyon elektrik tüketicisine hizmet veren CK Enerji’nin yılda 40 milyar kilovat saatlik elektrik dağıtım ve satış gücü bulunuyor. CK Enerji, bünyesinde toptan elektrik satışı alanında CK Enerji Ortaklığı Toptan Elektrik Satışı A.Ş.’nin yanı sıra, elektrik dağıtımı alanında Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş., Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş. ve Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş. ve perakende elektrik satışı alanında ise CK Akdeniz Elektrik Perakende Satış A.Ş., CK Boğaziçi Elektrik Perakende Satış A.Ş. ve CK Çamlıbel Elektrik Perakende Satış A.Ş. bulunduruyor. Dünyanın en hızlı büyüyen enerji piyasasına sahip Türkiye’nin lider enerji şirketi olmanın gururunu taşıyan CK Enerji, “Her An Sizinle” sloganıyla iş gücüne, teknik altyapısına ve elektronik donanımına yatırım yapmaya devam ediyor.
CK Enerji, bünyesinde farklı yatırımları da destekliyor. Özellikle ülkemize fayda sağlayabilecek, enerjide yurt dışı bağımlılıklarını ortadan kaldıracak Beefull şirketimiz, elektrikli şarj istasyonu ağını ülkede geliştirmek amacıyla kuruldu ve faaliyetlerini sürdürüyor.
2013 özelleştirmesinden sonra yönetim bu büyük organizasyonun ve süreçlerinin dijitalleşme olmadan yönetilemeyeceği konusunda bir vizyon çizdi ve tüm süreçleri kapsayan büyük bir dijitalleştirme projesi başladı. Bu çerçevede, hedeflenen iş süreçlerinin haritası çıkarılarak bunların dijitalleşmesi konusunda 5 yıllık dönüşüm projesine başlandı. “Entegre Bilişim Sistemleri” adını verdiğimiz bu proje ile SCADA, şebeke yönetimi, kesinti yönetimi, coğrafi bilgi sistemleri gibi operasyonel teknolojilerden bilgi sistemlerine ve altyapıya uzanan teknoloji yatırımlarımızla yenileme ve entegrasyon süreci tamamlandı. 2013’de çizilen bu vizyon, CK Enerji’nin 2023’te dijital dönüşüm konusunda sektöründe lider kurumlardan biri olmasının önünü açtı.
2023’de yenilenen Bilgi Teknolojileri organizasyonumuz dijital dönüşüm vizyonumuzla uyumlu hale geldi. Uygulama Direktörlüğümüz, Yazılım Geliştirme ve Analitik Direktörlüğümüz, Sistem, Ağ ve Bilgi Güvenliği, Servis Yönetimi Müdürlüklerimize ek olarak 2023’de Proje Yönetim Ofisi birimimizin de yapılanması tamamlandı.
Enerji sektöründe dijital dönüşüm dendiğinde ne anlamalıyız? Bu sektörün gelecek ajandasında neler var?
Dijital dönüşüm, bir organizasyonun değer yaratmak hedefiyle teknolojiyi mütemadiyen etkin şekilde kullanarak yeniden yapılanmasıdır. Bu tanım verimlilikten müşteri deneyimine ve hatta yeni iş kollarından parasallaşmaya kadar tüm konuları kapsayabilir. Enerji sektöründe de dijital dönüşümü bu açılardan ele almak faydalı olur.
- Verimlilik ve maliyet optimizasyonu, tüm şirketler için ayakta kalabilmek için en kritik konu başlıklarından biridir. CK Enerji gibi Türkiye’nin en büyük enerji gruplarından birinin dağıttığı 40 milyar kWh enerji, hizmet ettiği 8 milyondan fazla tüketici, binlerce çalışanı, geniş araç filosu, işlettiği şebekenin kapsadığı coğrafi alan göz önüne alındığında, kaynakların verimli kullanılabilmesi için teknolojiyi etkin kullanması kaçınılmazdır.
- Rekabet ve gelir yaratmak, sektörün ve bizim ajandamızda bulunan diğer bir dijital dönüşüm hedefidir. Dünyanın fosil yakıtlara alternatif araması ve ilerleyen teknoloji ile elektriğin gazdan petrole pek çok yakıt türünün yerini alabilen bir alternatif güç kaynağı olmasıyla gündelik hayatımıza elektrifikasyon, e-mobility gibi kavramlar hızla giriyor. Örneğin, bizim de Beefull markamızla yürüttüğümüz şarj istasyonu işletmeciliği hem operasyonel hem de dijital bir iş alanı olarak 2015 yılından itibaren sektör paydaşlarının ajandasına girdi. Diğer taraftan elektrik maliyetinin artması, panel teknolojilerinin ilerlemesi tüketiciler açısından enerji üretiminin uygulanabilir hale gelmesi anlamına geliyor. İngilizcedeki “prosumer” yani kendi elektriğini üreten tüketici kavramı bu anlamda sektördeki dijital dönüşümün etkenlerinden biri haline geldi. Yine bu başlıklarla da ilişkili olarak enerji verimliliği, kamunun ve kurumların tasarruf önlemleri, bu önlemleri hayata geçirecek çözümlerin teknolojiye dayalı olması ve dijital yönetilmesi sebebiyle sektördeki dijital dönüşüm ürün, hizmetler ve iş kolları ajandasında yerini alıyor.
Tüketici davranışlarının değişmesi de sektör paydaşları olarak bizleri dijital dönüşüm başlığı altında inovasyon çalışmaları yapmaya teşvik ediyor. Paylaşım ekonomisinin yeni bir model olarak girmesi, tüketicimizin paylaşımlı elektrikli scooter, Uber gibi modellere gösterdiği ilgi bizim de yine Beefull markamız altında paylaşımlı powerbank ürünümüzü yaratmamıza sebep oldu. Şirketimizin “Her An Sizinle” sloganıyla uyumlu olarak, şu an tüm metro istasyonlarında, pek çok kafe ve restoran işletmesinde paylaşımlı powerbank ile cep telefonu ve tabletinizi şarj edebilirsiniz.
Gelişen teknoloji, değişen tüketici davranışları ve talepleri, enerjide liberalleşmenin etkisi ile sektör paydaşları arasındaki rekabetin ve pazar geçişkenliğinin artması göz önüne alınırsa, gelecekte enerji sektöründe dijital dönüşümün hızla devam etmesi bekleniyor. Bu durumda dijital dönüşüm daha akıllı ve sürdürülebilir enerji sistemlerinin oluşturulması, enerji verimliliğinin artırılması, şebekenin analitik kararalarla yönetilmesi, karbon ayak izinin azaltılması ve enerji kaynaklarının daha etkili bir şekilde kullanılması gibi bir dizi konu başlığını barındıracak demektir. Örneğin, şu an şebekeden aracın beslenmesini konuşuyoruz, buna yönelik dijital dönüşümü tamamlamaya çalışıyoruz. Bu süreç tamamlandığında, elektrikli araç piyasası olgunlaştığında, regülasyonla desteklendiğinde bir sonraki aşama olarak sektör akıllı şebeke unsurlarından yani araçtan şebekeyi besleme (V2G-Vechile to Grid) sürecinden bahsediyor olacak.
CK Enerji’nin son birkaç yıldır teknoloji ajandasında neler oldu? Hangi projeleri yaptınız, hangilerine yer verdiniz?
Pandemi dönemi, sağlam bir teknoloji altyapısının şirketlerin değişen ve öngörülmesi zor şartlara uyum sağlaması açısından ne kadar önemli olduğunu kanıtladı. Sistem ekiplerimizin duruma hızlı adaptasyonu sayesinde “Şirket İçi İş Birliği” projemizle uzaktan çalışma altyapısı ve sistemleri hızlıca çalışma hayatımıza kazandırıldı. Böylelikle hizmet ve kalite standartlarımızda kesinti olmaksızın uzaktan çalışmayı modeli başarıyla uygulamaya alındı. Süreç o kadar verimli ilerledi ki pandemi sonrasında da başta pilot olarak bilgi teknolojileri çalışanları, sonrasında da şirketin diğer birimleri kalıcı olarak hibrit model ile çalışmayı sürdürmekte. Yine bu süreçte hem çalışanlarımızın hem de tüketicilerimizin ve elektrikçiler gibi paydaşlarımızın sağlığı düşünülerek, enerjilendirme talebi başvuru süreci “Talep Yönetim Sistemi”yle uçtan uca dijital ortama taşındı. Talep Yönetim Sistemi’ni dijitalleştirme deneyimi, bize regülasyonla belirlenen “Ticari Hizmet Kalitesi” parametrelerine uyumun açısından da iyileşme sağladı. Ticari Hizmet Kalitesi’ne uyum, dağıtım şirketinin önemli gelir kalemlerinden biridir. Dış paydaşlı benzer süreçlerinin dijital ortama taşınması konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Hatta bazı durumlarda düzenleyici kurum, şeffaflık ve eşitliğin sağlanması adına süreçlerin dijitalleşmesini zorunlu tutuyor. Bu yıl yayınlanan yönetmelikle birlikte tüm sektör, lisanssız üretici santralleri başvuru ve çağrı mektubu süreçlerini dijitalleştirdi.
2023 yılı iki kritik sürecimizde teknolojimizi ve sistemlerimizi yenilediğimiz bir yıl oldu. Bunlardan ilki Otomatik Sayaç Okuma Sistemimizin yenilenmesidir. Eski sistemin kısıtlarından dolayı manuel ilerleyen birçok süreç dijital ortama taşındı, kullanıcıların hatalı veri işlemesi diğer sistemlerle sağlanan entegrasyonlar sayesinde, otomatik hesaplamalar yoluyla engellendi. OSOS okuma ve sistem kullanım faturalama süreçleri daha kısa sürede ve hatasız olarak tamamlanmaya başladı. Özellikle Antalya ilimizde çok sayıda güneş santrali var. Lisanssız üreticilerle aramızdaki mahsuplaşma süreci, bu proje sayesinde çok daha hızlı bir şekilde tamamlanabiliyor. Yine derin öğrenme modelini kullanan “Gelir Güvence” modülünün kullanıma başlanmasıyla kayıp kaçak sürecimizde de iyileşme görmeyi bekliyoruz.
Bu senenin bir diğer önemli projesi ise “Android Mobil Saha Uygulama” projesi idi. Endeksör cihazlarımız ve uygulamamız mobil teknolojiye geçirildi. Sahada okuma, faturalama, kesme açma, sayaç değişikliği ve kaçak tespit süreçlerimiz Android tabanlı yeni uygulamamıza taşındı. Ekiplerimizin işlem başına harcadığı zaman hem hızlanan altyapı hem de kullanıcı arayüzündeki iyileştirmeler sayesinde azaldı. Saha operasyonlarımızı daha kısa sürede tamamlayabiliyoruz.
İSG bizim için en kritik konulardan biridir. Dağıtım saha çalışanlarımız, özellikle orta gerilim hatlarında yaptıkları müdahalelerde müdahale öncesi belirli prosedürleri yerine getirmek, gerekli ekipmanı yanında bulundurmak ve güvenlik amacıyla özel giysi ve ekipmanla donamış olmak zorunda. Bas-Konuş Görüntülü Teyit uygulamamızla merkez ile yapılan görüntülü görüşme ve uygunluk teyidi, iş bazında sistemde kaydediliyor ve raporlanabiliyor.
Uygulama ve yazılım tarafında yapılan projelerimizin yanı sıra servis yönetimi, bilgi güvenliği, sistem ve altyapı alanında da pek çok proje gerçekleştirdik. 2018 yılında 9 şirketimizi destekleyen “Servis Yönetimi ve Saha Operasyonları” birimimizin kurulmasıyla 3 bölgede ve 7 şehirdeki toplam 120 hizmet noktasına yardım masamızla destek veriyoruz. BT Çağrı Merkezimizin de kurulmasıyla kullanıcılara verdiğimiz hizmet seviyesi %99’lara yükseldi.
Saha operasyonlarında birçok noktaya değen bir süreç yönetildiği için birimlerimizin ve bölgelerin ihtiyacı olan, aynı zamanda ekosisteme fayda sağlayan projeleri belirleyip hayata geçirme imkanı oluşuyor. Bunlardan en öne çıkanı ise şirketimizin karbon ayak izini oldukça düşüren çevreci projemiz Güvenli Baskı Tarama Sistemi. Yaklaşık %45 seviyesinde baskı sayılarında tasarruf sağladığımız bu proje ile oldukça iyi bir sonuç elde ettik.
“Sanal Platform Revizyon – HCI (Hyper Converged Infrastructure) Dönüşümü” projemizle sistem yönetim eforunu ve iş gücünü minimize ederek kaynakların daha verimli kullanılması amaçladık. Mevcut sanallaştırma platformundan daha performanslı ve yüksek kapasiteli bir platform sahibi olduk. Server ve storage sayısında yapılan konsolidasyonla, işletim/operasyon maliyetlerinde avantaj sağladık.
“Sechard Projesi” sayesinde IT ve OT sistemlerimizdeki tüm ekipmanların konfigürasyonlarında, haberleşme protokollerinde ya da versiyonlarındaki muhtemel eksikleri tespit ederek anlık olarak tarafımıza bildirilmesi ve akabinde gerekli aksiyonların alınarak güvenlik yamalarının geçilmesi ve sıkılaştırma süreçlerinin icra edilmesi mümkün oldu.
Olası fidye saldırılarına ek önlem için değiştirilemez yedekleme kopyası oluşturuldu. “Yedekleme Sistemleri Tekilleştirme Projesi” ile destek yaşam döngüsü bitmiş ve birden fazla teknolojiyle kullanımda olan yazılımları, tek sunucu üzerinde yedekleme ve replikasyon yazılımında tekilleştirme yapıldı.
Weblogic FMW (Fusion Midleware) ailesindeki ürünlerin performans ve sağlık durumlarını izleme ile servislerin görünürlüğü artırmak için “WLSDM” uygulama projesini ve “PRIMEON Projesi” ile veri tabanları performans ve sağlık izleme uygulama projesini hayata geçirdik. “DBrunner Projesi” ile veri tabanları erişim ve operasyonel kontrol, onay ve kayıt altına alınmasını sağlayan web tabanlı platform kullanmaya başladık.
Bilgi güvenliği ve ağ altyapımızda ise Sechard EKS ve BT ortamlarına Güvenlik Sıkılaştırma ve Yetkili Hesap Yönetim Sistemi Projesi (PAM), SIEM Projesi, Antiphishing, Deception (Tuzak Sistemler) Projesi, Atak Simülasyon ve Detection Projesi, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Denetim ve Uyumluluk Çalışmaları gibi başarılı işlere imza attık.
Şirketimize yönelik siber tehditleri izlemek, anlamak ve bu tehditlere karşı savunma geliştirmek, güvenliğimizi artırmak, siber saldırılara daha etkin bir şekilde karşı koymak amacıyla çeşitli istihbarat kaynaklarından topladığı ve analiz ettiği şirketimize ait bilgileri, güvenlik açıklarını, kötü amaçlı yazılımları, saldırı kampanyalarını, hacker grupları ve genel olarak siber tehditlerle ilgili bilgileri içeren ve sürekli olarak tarafımıza güncel gelişmelerle ilgili bilgileri bir platform üzerinden sağlayan siber tehdit istihbaratı çözümü EchoCTI’yı kullanıyoruz. Güncel siber tehditleri simüle ederek güvenlik altyapımızın değerlendirilmesine ve optimize edilmesine imkan sunan Picus atak simülasyon ve detection sistemleriyle mevcutta kullandığımız güvenlik sistemlerimize düzenli ataklar yaparak ürünlerimizin güvenlik skorlarını ve sıkılaştırmalarını sağlıyoruz. Bu atak simülasyonları şirketlerimizin siber tehditlere karşı savunmalarını ve önleme katmanının güçlendirilmesine yardımcı olan çözümlerdir.
Yukarda bahsetmeye çalıştığım çözümlerin çoğu yerli yazılımlar. CK Enerji olarak, yerli yazılımı hem destekleme hem de ileri noktalara götürmek bizim ana stratejilerimizden biri oldu.
2024 ve sonrasında hangi projeler var?
Saha iş gücü planlamamızı yapay zeka ve gerçek zamanlı trafik verisi ile destekleyecek bir optimizasyon projesi başlattık. Günlük değil, saatlik hatta dakikalık dinamik planlama yapmayı hedefliyoruz. Sahanın değişen koşulları, operasyonun dinamiklerinin değişkenliğini en iyi yönetebileceğimiz, bunu yaparken de saha çalışanlarımızın performansını ölçebileceğimiz bir çözümü hayata geçireceğiz.
Verimlilik konusunda RPA projemiz ile beyaz yaka çalışanların üzerindeki iş yükünü azaltmayı, insana bağlı hataların önüne geçmeyi hedefliyoruz. 2024 yılında iş birimlerimiz ile birlikte bu konuya ağırlık vereceğiz.
Akıllı sayaçlar, akıllı şebekenin önemli unsurlarından biridir. Sahada akıllı sayaçların artışının tahsilat oranımızı artırmak ve okuma maliyetini azaltmak anlamında sağladığı kazanımları düşünerek, önümüzdeki dönemde bu alanda yatırımlarımız devam edecek.
İş Geliştirme Grup Direktörlüğümüz ile birlikte düzenleyicinin izin verdiği ölçekte yeni ürün/hizmet ve iş kollarındaki çalışmalarımız devam edecek. Beefull organizasyonumuzu güçlendiriyoruz. Şarj istasyonu ve paylaşımlı powerbank uygulamalarının yol haritasına, sektöre yeni açılımlar kazandıracak özellikler eklemeye devam edeceğiz.
Yeni ürünler, iş ortaklıkları ve hatta yatırımlar için girişimlerle buluşmaya ve ekosistemi desteklemeye devam edeceğiz.
Saha operasyonları anlamında son kullanıcılarımıza değen teknolojik altyapılarımızı güncel tutmak adına envanter parkurlarımızda bulunan teknolojik ve ekonomik ömrünü tamamlamış BT envanterlerimizin yenilenmesine devam edeceğiz.
Zero Trust Network Access, şirketimizin siber güvenlik stratejisini güçlendirmek, esnek çalışma modellerine uyum sağlamak ve verilerimizi daha etkin bir şekilde korumak ve yaşanılacak saldırılara karşı etkin bir koruma sağlamak, her kullanıcı ve her bağlantıya mesafeli yaklaşarak, tüm ağı belirli mikrosegmentlere ayırarak daha korunaklı bir siber güvenlik altyapısı kurmak için güçlü bir adımdır. Bu projenin başlatılması, şirketimizin siber güvenlik alanında lider bir konumda olmasına katkı sağlayacak.
Bununla birlikte yeni çıkan teknolojileri yakından takip ederek fayda sağlayacağını düşündüğümüz, şirketlerimize katkı sağlayacağını gördüğümüz çözümlere her zaman açığız.
Birçok CIO proje gerçekleştiriyor ancak bunların bazıları başarılı, bazıları da başarısız oluyor. Başarısız projelerde neler ıskalanıyor? Projeleri başarıya taşıyan ve dikkat edilmesi gereken konular nedir?
1997’den beri sektördeyim o dönemlerde birçok iş manueldi, dijitalleşme dendiğinde manuel operasyonları bilgisayar ortamında yürütmeyi anlıyorduk ancak artık sektör dönüşümünü tamamladı. Tüm kurumlar ERP, CRM, abonelik sistemleri, mobil uygulamalar gibi temel sistemleri yazılım envanterlerine kazandırdılar. Şimdi dijitalleşme dendiğinde bulut, yapay zeka, robotik, IoT gibi yeni teknolojiler yardımıyla süreçlerin iyileştirilmesi akla geliyor. Ama değişmeyen tek şey; 90 yılların sonunda da şimdi de başarıya götüren etkenler veya başarısızlığa neden olan etkenler. Onları da şöyle özetleyebilirim:
Başarısız projelerdeki yaygın sorunlar;
Yetersiz planlama: Planlama aşamasına yeterince zaman ayrılmaması en temel sıkıntılardan biri. Başka kültürlerde ön hazırlık, analiz aşamalarına oldukça önem verildiğini görüyoruz, ancak bizim kültürümüzde durum pek öyle değil. “Türk gibi başlayıp Alman gibi iş bitirme” diye bir söz vardır. Akdenizli bir millet olduğumuz için işlere bir an önce başlamak motivasyonu kuvvetli. Bu durumda en önemli konu, yetkin ve deneyimli kişilerin projelerde görevlendirilmiş olması ve öngörüleriyle oluşabilecek problemleri minimum seviyeye indirmesi olacaktır.
Metodoloji: Projenin kapsamına ve organizasyonun özelliklerine uygun metodolojiyi kullanmamak. Geniş kapsamlı ve uzun süreli projeler değişen şartlar nedeniyle başarısızlığa uğrayabiliyor. Özellikle kapsamın net olmadığı durumlarda çevik ilerlemek, küçük parçaları hayata geçirmek başarı için önemli. Ancak çevik metodoloji de iyi organize olmuş, o işe dedike ekiplerle başarılı olabiliyor. Çevik olmayan bir organizasyonda çevik proje yapmak da başarının anahtarı olmuyor.
Proje yönetimi eksikliği: Projelerin başarılı olması için yetkin proje yöneticilerine ihtiyacınız var. Proje yöneticisi o projenin başarılıyla tamamlanmasından birincil derecede sorumlu olan roldür. Proje yöneticisinin liderlik vasfının olması gerekir. Yöneticinin teknik ekip tarafından yeterince doğru yönlendirilmemesi de bir diğer başarısızlık sebebidir. Bu nedenle çoğu şirkette proje yöneticisiyle birlikte teslimat müdürü de projenin başarısında sorumluluk sahibi bir rol olarak eklenebilir.
Değişiklik yönetimi eksikliği: Projenin ilerledikçe ortaya çıkan değişikliklerin etkili bir şekilde yönetilmemesi, projenin başarısızlığını tetikleyebilir. Bu anlamda proje yönetiminin en kritik görevlerinden biri de değişiklik yönetimini doğru şekilde yönetmektir.
Başarılı projeler için dikkat edilmesi gereken konular:
Açık ve ölçülebilir hedefler: Projenin başlangıcında net, ölçülebilir ve ulaşılabilir hedefler belirlemek önemlidir.
Etkili planlama ve yönetim: Projeyi planlamak ve kaynakları etkili bir şekilde yönetmek, projenin başarılı bir şekilde tamamlanması için faydalıdır.
İyi iletişim: Proje paydaşları arasında etkili iletişim sağlamak, bilgi akışını güvence altına almak ve olası sorunları önceden belirlemek için önemlidir.
İlgili tarafların katılımı: Proje paydaşlarının belirlenmesi, onların beklentilerinin anlaşılması ve sürekli katılımı, projenin başarısını artırabilir.
Teknolojik yetkinlik: Projede kullanılacak teknolojinin seçimi, uygunluğu ve eğitimi iyi bir şekilde yönetilmelidir.
Esneklik ve değişiklik yönetimi: Projede ortaya çıkan değişikliklere hızlı bir şekilde adapte olmak ve bu değişiklikleri etkili bir şekilde yönetmek, projenin başarısını etkileyebilir.
Risk yönetimi: Projede olası riskleri belirlemek, değerlendirmek ve bu risklere karşı önlemler almak önemlidir.
Sürekli iyileştirme: Proje sürecini ve sonuçlarını düzenli olarak değerlendirmek, öğrenmek ve sürekli iyileştirmeler yapmak gerekir.
Bu faktörlerin dikkate alınması, proje yönetiminde daha başarılı sonuçlar elde etmeye yardımcı olabilir.
Şu anda CIO’ların en büyük sorunu yetenekleri içeride tutabilmek. Dış kaynaktan hizmet almak bir çare olabiliyor. Burada dikkat edilmesi gereken hususlar neler? Hizmet yönetim modeli personel bağımlılığını azaltabilir mi? Hizmet almak için doğru yönetişim nasıl olmalı?
Çok haklısınız gerçekten de en büyük zorluklardan bir tanesi yetenekleri bulmak bulduktan sonrada tutabilmek oldukça zorlaştı. Öncelikle sorunu kabul etmek gerekir doğru tespit yapılamadığı takdirde doğru çözümlerde bulamazsınız. Bu olguyu ortaya koyduğumuzda neler yapabiliriz, yönetim ile birlikte detaylı masaya yatırdık. CK Enerji olarak yaklaşık 6 yıldır yeni mezun programı ile birlikte düzenli olarak Bilgi Teknolojileri birimlerine yetiştirilmek üzere personeller alıyoruz. Her birime büyüklüklerine bu yerleştirmeleri yapıp hem kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak, hem de ülke için yetişmiş personel ihtiyacını giderme konusunda destek oluyoruz. Şuan bir çok yönetsel pozisyonlarda bu ilk aldığımız personelleri görmeye başladık buda bize haz vermektedir.
Bir de artık kendi organik kadro büyümeleri ile işleri sağlıklı yürütmek , yeni teknolojileri öğrenmek ve kullanmak oldukça zorlaştı. 2000’li yıllarda çözümlere bakıldığında hem az hem de gelişimleri bu kadar hızlı değildi. Günümüzde her gün onlarca yeni çözümler duyuyoruz. Bunlara hakim olmak iç kaynaklar ile imkansız noktalarda. Bu gibi sebepler ile hizmet yönetimi konularına son 2-3 yıldır hız verdik. Hizmet yönetimi ile birlikte hem sektördeki “knowhow” ı CK Enerji şirketlerine daha hızlı aktarabiliyoruz hem de içeride oluşacak kaynak yetersizliğini hizmet aldığımız firmalar ile kapatabiliyoruz. Buradaki zorluk hizmet anlaşmalarının ve takibin yakından yapılması ölçme ve ölçeklendirmelerin belirli değerler çerçevesinde ilerlemesini oturtabilmek. Bu konuda hem bizlerin hem de hizmet verecek firmaların iyileşme konusunda daha yolu var.
Enerji sektörü akıllandıkça siber güvenlik önemli bir konu haline geliyor. Burada neler yapıyorsunuz?
Enerji sektörü, endüstri 4.0 ve dijital dönüşümle birlikte ciddi bir yenileme ve transformasyon sürecine girdi. Haliyle, OT ve IT ortamındaki etkileşimler ve veri paylaşımları ve entegrasyon ihtiyacı sürekli olarak artıyor. Bu ihtiyaçları karşılarken de siber güvenlik yaklaşımının sürekli ön planda tutulması ve planlamaların da buna göre yapılması gerekiyor. Paralel süreçte de regülatif kurumlar tarafından özellikle de hem EPDK hem de Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi tarafından yayınlanan siber güvenlik yönetmelikleri ve takip ettiğimiz uluslararası ISO 27001, ISA/IEC 62443 gibi standartlar bu dönüşüm sırasında bize yol gösterici oluyor. Şirketlerimiz, enerji sistemlerine yönelik siber olaylara karşı sürekli hazırlıklı halde olmak, bu olaylardan olabilecek en az hasarla çıkmak, siber güvenlik risklerini yönetilebilir ve kabul edilebilir düzeylerde tutmayı amaçlıyor. Bunun için başta SCADA/OMS /DMS gibi kontrol sistemleri olmak üzere enerji sistemlerinde siber güvenliği sağlamak maksadıyla çalışmalar yapıyoruz ve bu hususlara siber güvenlik strateji ve politikalarımızda ciddi derecede önem veriyoruz.
Teknoloji birimleri ile iş birimleri arasında doğru bir iletişim kurmanın stratejisi nedir?
Bu konuda pek çok şey söylenebilir. Ortak bir dil kullanmak önemlidir. Teknik terimlerin iş birimi tarafından anlaşılabilir bir dilde açıklanması, öngörülebilirlik ve şeffaflık iletişimi kolaylaştırır. İş birimi proje, destek ya da geliştirme talebi olsun, ihtiyacının hangi kriterlere göre öncelik aldığını, ne zaman teslim edileceğini, planlaması konusunda bilgilendirilmelidir. Açık iletişim sayesinde sorunların gizlenmemesi, birlikte çözülmesinin önünü açar. Ortak hedefler yani bilgi teknolojilerinin stratejik planlamanın bir paydaşı olması, şirket hedeflerinin iş birimlerinde olduğu kadar bilgi teknolojileri çalışanları tarafından da bilinmesi, birlikte çalışma kültürünün oluşmasına hizmet eder. Bu saydıklarımız mümkün olduğunda, tarafların birbirlerine duydukları güven pekişir ve iletişimin dili yumuşar.
Yapay zeka, özellikle Generative AI işletmeleri hızla dönüştürüyor. Burada bir yol haritanız var mı?
Akıllı sayaçlar, elektrikli araçlar veya IoT tabanlı ev aletleri yaygınlaştıkça Generative AI yardımıyla daha kesin talep tahmini yapmak, tüketicinin davranışını analiz etmek, buna göre tarife geliştirmek ya da şebeke yatırımı yapmak daha kolay bir hal alabilir. Generative AI’ın patern çözümlemekteki yetkinliği dikkate alınırsa, sürekli değişen şebeke altyapısının dijital ortamda güncellenmesi daha dinamik şekilde yönetilebilir. CBS, DMS gibi sistemlerin güncellenmesi Generative AI önerileriyle hızlanabilir. Bizim strateji olarak “bu teknolojiyi nereye uygulayabiliriz” gibi bir yaklaşımımız ve teknoloji bazlı yol haritamız olmuyor, bunu tercih etmiyoruz. “Bu sorunlarımız var, bunları hangi teknolojilerle çözebiliriz” yaklaşımı yol haritamız oluyor. Bu kapsamda, OT sistemlerinin Generative AI yardımıyla güncel tutulması, yaklaşımımıza örnek verilebilir. Halihazırda çeşitli analitik yaklaşımları bu manada deniyoruz.
Geleceğe baktığınızda CIO rolünde, hangi alanlarda yetkinliklerin daha da artması gerekecek?
Klasik anlamda bir CIO; bilgi teknolojisi sistemlerini, altyapıyı ve araçları yönetme, geliştirme ve geleceğe taşıma sürecinden sorumludur. Bu tanımdan yola çıkarsak CIO’nun mevcut sistem ve altyapıları anlaması için teknik bilgi birikimi, finansal planlama yeteneği, tedarikçi yönetimi yetkinliği, ekip kurma ve yönetme için idari yetkinliklere sahip olması beklenir. Bunlar temel yetkinlikler ancak günümüzde bilgi teknolojileri fonksiyonun şirkete katma değer yaratmasına liderlik edebilmesi, bir CIO’nun bundan çok daha fazlasını kendinde barındırması ve bu yönde kendini geliştirmesi gerekiyor:
- Liderlik, elde tutma: Pandemide uzaktan çalışmanın global bir olgu haline gelmesi kalifiye personellerin yurt dışı çalışma imkanlarıyla buluşmasına fırsat verdi. Türkiye’nin ekonomik şartlarında geçtiğimiz birkaç yılda yaşanan sıkıntılarda çalışanların tercihini bu yönde kullanması yönünde hızlandırıcı bir etki oldu. Bir lider olarak, CIO’nun nitelikli çalışanı bulma, elde tutma, yeni mezun iş gücünü yetiştirme gibi konularda neredeyse bir CHRO kadar mesai harcaması ve kendini bu alanda geliştirmesi kaçınılmaz oldu.
- Teknolojik trendleri takip etme: Hızla değişen dünyada ayakta kalabilmek ve rekabet edebilmek için teknolojiden her anlamda faydalanmak kurumlar için bir zorunluluk halini aldı. Bununla birlikte, teknoloji de hızla gelişiyor. CIO’lar yeni teknolojileri takip etmek, bu teknolojilerin kurumunun sektöründeki en iyi uygulamalarını araştırmak durumundadır.
- Stratejik düşünme ve liderlik: Stratejik düşünme ve liderlik becerileri üst düzey her yöneticinin sahip olmak zorunda olduğu becerilerdir. CIO’lar teknolojiyi işletmenin stratejisinin bir parçası olarak kullanmak, teknolojiyi işletmenin hedeflerine ulaşmasına yardımcı olacak şekilde kullanmak durumundadır. Ancak önümüzdeki dönemde CIO’lardan beklenti, bunların bir adım ötesine geçerek teknolojiyi şirket hedeflerine yeni bir vizyon katacak şekilde dönüştürücü tarafıyla da kullanmak olacak. Dijital dönüşüm bu demektir. CIO’lar başarılı dijital dönüşümün sorumluluğunu omuzlarında taşıyan, dönüşümün elçisi olan lidelerdir.
- İş birliği ve İletişim: Yine bu çerçevede CIO’nun iş birimleriyle etkili bir iletişim kurarak teknolojinin işletme genelinde başarılı bir şekilde benimsenmesini sağlamaya yardımcı olacak iş birliği ve iletişim becerilerine hakim olmaları, gelecekte daha da önem kazanacak.
- Etik ve sorumlu teknoloji kullanımı: Şirkette teknolojinin sorumlu ve etik bir şekilde kullanılması ve teknolojinin potansiyel risklerinin yönetilmesi önümüzdeki dönemde CIO’nun en kritik konuları arasında olacak. Özellikle veri işleme hacminin arttığı, veriyi ürünleştiren ve parasallaştıran yeni iş modellerinin doğduğu, sahip oldukları verinin şirketlerin değerini belirlediği fakat paralel olarak KVKK gibi regülasyonların da giderek sıkılaştığı bu yıllarda, şirketin sahip olduğu verilerin etik kullanımı hukuk ve uyum departmanlarının olduğu kadar CIO’nun da sorumluluk alanına giriyor. Bu anlamda, CIO’ların sadece verinin korunması değil, etik kullanılmasının denetiminden de sorumlu olduğu için hukuki konularda bilgi sahibi olması gerekiyor.
- Paydaş yönetimi: Tüm bunlarla birlikte, dışarıdan hizmet alımlarının artmasıyla, “Chief Information Officer” kavramının “Chief Sourcing Officer” gibi bir kavrama dönüşmesi de tartışma konusu haline geldi. Bu perspektiften değerlendirildiğinde risk yönetimi, talep yönetimi, program yönetimi, performans yönetimi gibi bir dizi beceriyi de CIO’nun tamir çantasında taşıması gerekenler listesine ekleyebiliriz.
Meslektaşlarınıza tavsiye edebileceğiniz yerli bir üretici, start-up veya hizmet sağlayıcı var mı?
CK Enerji olarak, yerli üreticileri desteklemekle birlikte, ürünlerin gelişiminde de yardımcı olmak görevimizin bir parçası oldu. Meslektaşlarıma kullandığımız birçok ürünü gönül rahatlığıyla önerebilirim;
- Yetkili hesap yönetimi (PAM) – Sechard
- IT ve OT güvenlik sıkılaştırma – Sechard
- Siber Tehdit İstihbaratı – EchoCTI
- EKS ortamlarına ait anomali tespit sistemleri – ICSFusion
- Atak simülasyon ve detection sistemleri – Picus
- Weblogic/OSB/SOA gibi ortakatman izleme sistemler – WLSDM
- Veritabanı izleme ve yetkilendirme – PrimeON/DBrunner
Ayrıca bu yıl Dağıtım Ar-Ge departmanımızla birlikte hızlandırma programı gerçekleştirdik. Burada yerli teknoloji girişimleriyle iş birimlerimizi tanıştırdık, problem-girişim eşleştirmesi yaptık. Süreci başarılı tamamlayan girişimlerle tedarikçi ya da iş ortağı olarak çeşitli alanlarda birlikte çalışacağız. İlerleyen dönemde yatırım da yapabiliriz, buna da açığız.
Ayrıca diğer iş kollarının süreçlerinde kullandığı yerli tedarikçiler arasında; talep tahmini için TNA Yenilenebilir Enerji, Inavitas, Algopoly; uzaktan sayaç okuma yazılımı için NAR Sistem ve hukuk yazılımı için “etcBASE” bulunuyor. Yazılım geliştirme konularında da Volthread, United Software Technologies, iKnow Technology ve Sirdaryo Danışmanlık ile çalışıyoruz.
Kullanmayı sevdiğiniz teknoloji cihazları
Teknoloji alanındaki liderlik rolümde, günlük yaşamımda ve iş dünyasında kullandığım teknolojik cihazlar, hem iş süreçlerimi yönetmemde hem de kişisel yaşamımı kolaylaştırmam da büyük role sahip. İş dünyasından günlük yaşamımda sıkça başvurduğum teknolojik cihazlar genellikle akıllı telefon, kablosuz kulaklık, akıllı saat, taşınabilir şarj cihazları ve not alma tabletleridir.
- İş dünyasında sürekli olarak iletişim halinde olarak hızlı kararlar almak ve anlık gelişmeleri takip edebilmek artık kritik bir öneme sahip. Ben de iş süreçlerimde etkili iletişim kurabilmek için güçlü/hızlı bir akıllı telefon tercih ediyorum. Mail trafiği, anlık hızlı toplantılara katılma, online görüşmeler gibi hızlı erişim ihtiyacım olduğunda akıllı telefon ile her an her yerde bağlantıda kalabiliyorum.
- İş seyahatleri, toplantılar sırasında kesintisiz iletişim kurmak ve odaklanmak amacıyla tercih ettiğim kablosuz kulaklık, teknolojik araçlarımın vazgeçilmezi haline geldi. Sadece mobiliteyi artırmakla kalmayıp aynı zamanda gürültü engelleme özelliğine sahip bir model kullanarak, iş odaklı konuşmalara ve toplantılara daha etkili bir şekilde katılırken, gürültülü ortamlarda anlık gelişebilen toplantılara da hızlı ve etkili bir şekilde dahil olabiliyorum.
- Akıllı saat kullanmak, yoğun bir programın içinde iş ve kişisel yaşam dengesini muazzam bir şekilde koruma olanağı sunuyor. Toplantı saatlerini hatırlamak, bildirimleri anlık takip etmek ve aynı zamanda sağlık verilerimi izlemek için akıllı saatim, hem profesyonel hem de kişisel hayatımdaki dengeyi sağlama konusunda önemli bir katkı sağlıyor.
- Sürekli hareket halinde olan bir profesyonel olarak, cihazlarımın şarj seviyelerini belli bir düzeyde tutmak, özellikle seyahatlerde ve yoğun iş günlerimde her an cihazlarıma erişim sağlayabilmem için kritik bir unsurdur. Cihazlarımın her zaman hazır ve kullanıma uygun olmasını sağladığı için taşınabilir bataryalar benim için vazgeçilmez yardımcılar.
- Toplantılar sırasında hızlı ve etkili not almak, iş süreçlerimi daha verimli hale getiriyor. Bu gibi durumlarda dokunmatik ekranlı not alma tabletim, el yazısıyla not alabilmemi sağlayarak takip ettiğim işlerime büyük kolaylık sağlıyor. Anlık olarak bilgisayarımda da görüntüleyebildiğim bu notlar, aksiyon almamı kolaylaştırıyor. Böylelikle iş akışımı daha düzenli ve etkili kılmamda büyük rol oynuyor.
Tavsiye edebileceğiniz kitap ya da filmler
Kişisel hayatımda kitaplar, filmler, diziler ve belgeseller sadece eğlence için değil, aynı zamanda yeni dünyaların keşfi ve farklı perspektifleri anlama fırsatlarını yakalama araçlarıdır. Kitaplar, beni başka zamanlara, mekanlara ve farklı karakterlerin dünyalarına götürerek, kelimelere dökülen düşüncelerle etkilenmeme olanak tanır. Film ve dizi gibi görsel anlatım gücüne sahip yapılar, farklı kültürleri anlama ve duygusal bağ kurma şansı sunar. Belgeseller ise gerçek hayatlardan ilham alarak, yeni bilgiler edinme ve çeşitli konularda daha derinlemesine bilgi sahibi olmama imkan sağlar.
- Ken Follet’in “The Pillars of the Earth” adlı sürükleyici tarihi romanı; gotik bir katedralin inşası etrafında şekillenen hikayesi, beni tarihi detayları ve etkileyici karakterleriyle içine çekti. Orta Çağ’ın derinliklerine götürerek unutulmaz bir macera deneyimi sundu.
- Schindler’s List, Steven Spielberg’ün yönetmenliğinde çekilmiş bir başyapıttır. Film, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sında yaşanan gerçek bir hikayeyi temel alarak, insanlık dışı koşullar altında bile iyiliğin ve insanlığın zaferini anlatan etkileyici bir dramadır.
- Stanley Kubrick’in yönettiği bilim kurgu filmi 2001: A Space Odysses, insanlığın evrendeki konumunu sorgulayan, zihinsel bir deneyim sunan önemli bir yapımdır. Filmin yayınlandığı yıl göz önüne alındığında görsel efektleri, sembolizmi ve müziği, bilim kurgu sektöründe belirgin bir etki bırakmıştır.
- Ridley Scott tarafından yönetilen ve Andy Weir’in aynı adlı romanından uyarlanan The Martian, bilim kurgu ve hayatta kalma temalarını başarıyla birleştirerek astronot Mark Watney’in Mars’ta mahsur kalmasını ve hayatta kalma mücadelesini konu alır. Film, bilimsel doğruluğu ve mizahi tonuyla dikkat çekerken, Matt Damon’un oyunculuğu izleyiciye büyük bir seyir zevki sunar.
- Love, Death & Robots, bilim kurgu ve animasyon türündeki en üst düzey dizilerden biridir. Her bir bölüm, farklı konularda ve benzersiz bir animasyon tarzıyla ilerleyerek izleyiciye özgün bir deneyim sunar. Teknolojinin ve hayal gücünün sınırlarını zorlayan kısa hikayeleri, yaratıcı anlatımı ve görsel estetiğiyle bu dizi, eğlenceli ve unutulmaz izlenimler bırakır.
- Sosyal medyanın ve diğer dijital platformların kullanıcı davranışları üzerindeki etkilerini derinlemesine inceleyen The Social Dilemma belgeseli, teknolojinin toplum üzerindeki etkilerini ele alarak dijital çağın getirdiği zorlukları ve sorunları gösterir. Dijital dünyanın perde arkasını gözlemleyerek teknolojinin kullanımıyla ilgili bilinçlenmeye yönlendiren düşündürücü bir belgeseldir.
Mesleğinize katkı sağlamış olan bir kişi veya olay
Üniversiteyi bitirdikten sonra ilk iş olarak girdiğim şirkette birlikte çalıştığım yöneticim, rahmetli Ali Hoşgör, mesleki gelişimime önemli katkılarda bulundu. Ali Bey gerçekçi ve iş odaklı bir yaklaşım sergilerken, aynı zamanda insani yönleri de yüksek bir yöneticiydi. Bu yaklaşımı, benim de mesleki hayatımın şekillenmesine yardımcı oldu. Yöneticimin gerçekçi ve iş odaklı yaklaşımı, bana iş dünyasının gerçeklerini öğretti. Bu yaklaşımı sayesinde, iş ortamında karşılaşabileceğim sorunları daha iyi anlama ve bunlara karşı hazırlıklı olma fırsatı buldum. Ali Bey’in insani yönleri ise bana insan ilişkilerinin önemini öğretti. Bu yaklaşım sayesinde, iş arkadaşlarımla ve müşterilerimle daha etkili ilişkiler kurma ve iş ortamında daha mutlu ve verimli olma fırsatı buldum.
Ali Hoşgör’ün bana kazandırdığı bu yaklaşımlar, kariyerim boyunca bana yol gösterici oldu. Yöneticilik rolümdeki ilk iş hayatımda büyük katkı sağladı. Çalışma hayatım boyunca da bu yaklaşımı benimsemeye devam ettim. Ben de onlardan aldığım bayrak ile bunu daha da geliştirerek insan odaklı bir yönetim kurgulamak için çaba harcadım ve harcamaya devam ediyorum.
İnsan odaklı yönetim anlayışı, benim için iş dünyasında başarıya ulaşmanın en önemli unsurlarından biri. Bu anlayışa göre, bir yöneticinin öncelikli görevi, çalışanlarına değer vermek ve onlara destek olmaktır. Çalışanlarının potansiyelini ortaya çıkaran ve onları mutlu bir şekilde çalıştıran bir yönetici, aynı zamanda iş başarısına da katkıda bulunur. Ben de yöneticilik rolümde bu anlayışı benimseyerek, çalışanlarımın gelişimine ve mutluluğuna katkıda bulunmaya çalışıyorum. Bu anlayışın hem çalışanlarım hem de işimiz için faydalı olduğuna inanıyorum.