Starbucks Mobil Uygulaması ile sadece kahvenizi daha çabuk almıyorsunuz, aynı zamanda ödemenizi de hızlı ve kolay bir şekilde yapabiliyorsunuz. Starbucks Mobil Uygulaması’nın, hali hazırda ilerlemekte olan daha geniş bir dijital dönüşümün bir parçası olduğunu söyleyen Shaya IT Direktörü Suad Candır, “Bu sadakat programı, misafirlerimizle olan dijital ilişkimizi genişletmek için geliştirildi. Starbucks Türkiye’de ödeme yöntemi olarak kripto para birimi sunmak şu an planlarımız arasında bulunmuyor; ancak Starbucks’ta kesintisiz olarak müşterilere yeni ve benzersiz ödeme yöntemlerini sürekli olarak göz önünde bulundurmak ve sunmak için eşsiz bir konumdayız.” diyor.
Bünyesindeki tüm markaları aslında çok yakından tanıyoruz.Victoria’s Secret, The Body Shop, Bath and Body Works gibi neredeyse her gittiğimiz alışveriş merkezinde rastladığımız tabela isimler. Ancak bizim Shaya Grup bünyesinde en yakından tanıdığımız marka kuşkusuz Starbucks. Dünyada 1971 yılından bu yana hizmet veren Starbucks’ın Türkiye serüveni ise 2003 yılına dayanıyor.
Binlerce kahve çekirdeğinin birbirinden farklı eşsiz lezzetini her gün evlerimize, ofislerimize hatta adımladığımız sokaklara kadar getiren Starbucks’ta işin temelinde her zaman insan yer alıyor. Ki, Starbucks Shaya’nın deneyimli IT Direktörü Suad Candır da bunu özellikle vurguluyor.
Dünyada daha az şahit olduğumuz; ancak Türkiye’de çok daha sık rastladığımız, kahve eşliğinde sohbet edebildiğimiz geleneksel kafe örneğini ülkemizdeki mağazalarında yıllardır uygulayan Starbucks, pandemi dönemiyle birlikte mağaza deneyimini yenilikçi dijital ürün ve hizmetlerle harmanlıyor. Bunların içinde en dikkat çekenlerden biri olan Starbucks Mobil Uygulaması başta olmak üzere, Suad Candır ile pandemiyle birlikte Shaya’nın IT süreçlerindeki değişimden tutun da dijital dönüşüm odaklı pek çok projenin detayını bu sohbetimizde masaya yatırdık…
Suad Bey, öncelikle Shaya’nın IT süreçlerinden biraz bahseder misiniz? Neler yapıyorsunuz?
Alshaya’nın Türkiye’deki IT ekibi olarak, işletmecisi olduğumuz Starbucks, Victoria’s Secret, The Body Shop, Bath and Body Works, Shake Shake, Le Pain Quotidien ve Pinkberry markalarının yanı sıra, şirket içerisinde destek sunduğumuz tüm diğer departmanlara da hizmet veriyoruz. Operasyonunu yürütmekte olduğumuz 600’den fazla mağazamızın altyapı, donanım ve yazılım ihtiyaçlarını, ekip arkadaşlarımız ve dış tedarikçiler ile iş birliği içinde yönetiyoruz.
Pandemi öncesi ve sonrası olarak iki ayrı dönemi düşündüğünüzde, Shaya’da neler değişti? Dönüşüm noktasında yenilikler oldu mu? Özellikle dijital dönüşüm konusunda nerelerde ivmeyi artırdınız?
Tüm dünyayı etkisi altına Covid-19 salgını herkesi hiç beklemediği bir anda yakaladı. Hiçbirimiz bir gün böyle bir süreci yaşayacağımızı düşünmüyorduk. Biz de tüm mağazalarımızın kapanmasıyla, merkez ofisimizde çalışmak zorunda olanlar dışında birçok kurum gibi, tamamen uzaktan çalışma modeline geçtik. 2020 Mart ayında tüm kullanıcılarımız ile aynı anda yük testimizi yapıp altyapı olarak hazır olduğumuzu gördükten çok kısa bir süre sonra tamamen uzaktan çalışmaya başladık. Hiç kolay bir süreç olmamasına rağmen, ekiplerimiz ofisten çalışıyormuş gibi projelerine, gündelik işlerine devam ettiler.
Yurt dışı merkezli bir firma olduğumuz ve yabancı markalar ile çalıştığımız için zaten sık sık yurt dışı ekipleri ile görüntülü görüşmeler yapıyorduk. Bu açıdan bazı ekiplerimiz Microsoft Teams ve Zoom uygulamalarına alışıktı. Ancak bu süreçte bulut teknolojilerini hiç olmadığı kadar fazla kullanmaya başladık. Çok kısa bir sürede e-ticaret sitesi olmayan 2 markamızın e-ticaret projelerini hayata geçirdik. Kahve ve yiyecek içecek markalarımızın eve teslimat firmaları ile entegrasyonlarını sağladık. Böylece mağazalarımızın kapalı olduğu dönemde farklı ticaret imkanları yakaladık.
Pandemi döneminde tüketim şekilleri ve alışkanlıkları da değişti. Biz de iş yapış şekillerimizi gözden geçirdik ve yeniden değerlendirdik. Tüm ekiplerimizde dijital farkındalığı artırmaya çalışıyoruz. Her aşamada müşteri deneyimini ön planda tutuyoruz. Aynı zamanda iç müşterilerimiz olan çalışanlarımız için de her yerden güvenli ve rahat çalışabilecekleri projeleri araştırıyoruz.
Bu süreçte Alshaya olarak, siber güvenliğimize de çok daha fazla önem verdik. Dijital teknolojilerin yayılımını destekleyebileceğimizden emin olmak için yetkinliklerimizi geliştiriyoruz. Özellikle bu dönemde, verimlilik çok ön plana çıktı. Biz de veriyi daha iyi kullanarak verimliliğimizi artırdığımız projeleri hayata geçirdik. Bundan sonraki süreçte de IoT ve AI yardımı ile akıllı mağazalar yaratarak verimliliğimizi daha yukarıya taşımak istiyoruz.
Pandemi dönemi bize bazı şeyleri fırsat olarak da gösterdi. Geriye dönüp baktığımda, bu krizden güçlenerek çıktığımızı söyleyebilirim.
Shaya’nın birden çok markası var ve uluslararası arenada hizmet veriyorlar. Bu açıdan bakıldığında; dünyada teknolojik olarak pandemi sürecinin yönetimini Türkiye ile kıyaslandığında nasıl yorumlarsınız?
Shaya olarak, pandemi sürecinde değişime çok hızlı tepki verdik. Markalarımızın yurt dışı ekipleriyle yaptığımız görüşmelerde şunu gördük; Shaya olarak, daha esnek hareket kabiliyetine sahibiz. Risklerimizi iyi yönettik, fırsatlarımızı çabuk değerlendirdik. Verimlilik sağladığımız bazı projelerimizi de diğer markalarımızla paylaştık.
Pandemi döneminde en büyük sorunlardan biri de tedarik zinciri tarafında oldu. Siz bu süreçte tedarik zinciri noktasında nasıl bir yol izlediniz, tedarik zinciri yönetiminde neler yaptınız?
Müşterilerimize ürünleri yerinde ve zamanında sunabilmek her zaman önceliğimizdir ki, bunu gerçekleştirmekte de oldukça başarılıyız. Tedarik zinciri süreçlerini ve planlamaları sürekli gözden geçirip, süreç içerisinde farklı senaryolar geliştirerek daha sık kararlar alıyoruz. Çağın gerekliliklerine uyum sağlayıp tedarikçi havuzumuzu genişleterek iş süreçlerimizi sorunsuz bir şekilde yönetiyoruz.
Özellikle mağazalarınızın lokasyonunu belirlerken verilerden faydalanıyor musunuz? Bu noktada; veri analizini de sormak isteriz. Veri analitiği tarafında neler yapıyorsunuz?
Mağaza lokasyonlarımızın belirlenmesinde GIS verileri kullanılarak her lokasyonun nüfus, potansiyel müşteri sosyo ekonomik grup analizleri yapılıyor. Lokasyonu, yatırım yapmayı düşündüğümüz markamızın dinamiklerine göre farklı yönlerden ele alıp ona göre bir karar veriyoruz. O bölgeye yakın yerlerde bulunan farklı mağazalarımızın satış analizleri de bu karara etki ediyor.
Starbucks mobil uygulamasını da oldukça merak ediyoruz. Bize ondan da bahseder misiniz? Türkiye’de ve dünyada farklı olduğu noktalar neler? Aynı zamanda Starbucks için ‘artık sadece bir kahve zinciri değil, tıpkı bir finans şirketi gibi çalışıyor’ deniliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Starbucks’ta işimizin temelinde her zaman insanlarla bağ kurmak var. Mağazalarımızı ev ve iş yerinden sonra dışarıda bir bardak kahve eşliğinde bağlantı kurulabilecek ve hoş karşılandığımız “üçüncü adres” olarak tanımlıyoruz. İleriye baktığımızda, geleneksel bir şekilde oturmak ve beklemek için kafelere her zaman ihtiyaç olacak; ancak biz bu fiziksel mağaza deneyimini dijital inovasyonlarla harmanlıyoruz.
Bir misafir ister hafta sonu Starbucks drive-thru noktalarını ziyaret etsin, ister okula giderken bir kahve almak için mobil ödemeyi kullansın, ister bir arkadaşıyla mağazamızda buluşsun veya ister Starbucks® Delivers ile bir arkadaşına kahve göndersin; insanlar arasındaki bu bağı geliştirmek için teknolojiyi kullanıyor ve gün boyunca Starbucks’ın misafirlerinin farklı ihtiyaçlarını zahmetsizce karşılanmasını sağlıyoruz.
Misafirler giderek daha uygun ve temassız perakende deneyimlerini ararken Starbucks Mobil Uygulaması, hali hazırda ilerlemekte olan daha geniş bir dijital dönüşümün bir parçası. Bu sadakat programı, misafirlerimizle olan dijital ilişkimizi genişletmek için geliştirildi ve kullanıcılara daha kişiselleştirilmiş şekilde faydalar sunuyor. Tüm Starbucks Mobil Uygulama kullanıcıları, sadakat programına katıldıkları ilk günden itibaren yıldız kazanmaya başlıyor ve misafirlerimize anında değer katıyoruz. Starbucks Mobil Uygulaması, geliştirilmiş bir Starbucks deneyimi sunarken, sadık misafirlerin ücretsiz içeceklerini hızlı bir şekilde almalarını daha da kolaylaştırıyor ve misafirlerin dönemsel içeceklerin ilk tadımlarını herkesten önce yapabilmesi gibi özel fırsatlar sunuyor.
Dünyada Starbucks mobil uygulamasında pek çok ödeme seçeneği bulunuyor. Bunlardan en çok dikkat çekenlerden biri de kuşkusuz kripto para ile ödeme. Türkiye’de bu seçenek yok sanıyoruz, bunun nedeni nedir? Türkiye’de Starbucks özelinde böyle bir ödeme seçeneğini hangi vadede görebiliriz?
Starbucks Türkiye’de ödeme yöntemi olarak kripto para birimi sunmak şu an planlarımız arasında bulunmuyor. Dünya çapında 16 milyondan fazla Starbucks Mobil Uygulaması kullanıcımız ile mobil ödemelerde lider rolümüz sayesinde, Starbucks’ta kesintisiz olarak müşterilere yeni ve benzersiz ödeme yöntemlerini sürekli olarak göz önünde bulundurmak ve sunmak için eşsiz bir konumdayız.
Dünya ile kıyasladığınızda, içinde bulunduğunuz pazarın Türkiye’de eksilerini ve artılarını nasıl değerlendirirsiniz? Bu noktada önerileriniz olur mu?
Dünya genel olarak, dijital öncelikli ekonomik modellere doğru yöneliyor. Bu kapsamda Türkiye genç nüfusu sayesinde teknoloji alanında büyük potansiyele sahip bir ülke. Dijital cüzdanların hayatımıza girmesi, büyük verinin müşteri iç görüsünü desteklemek için kullanımı ve bunlar gibi yeni teknolojilere uyum zorunluluk haline geldi. Açıkçası pazardaki eğilimin bu yönde olmasıyla iş gücü ve yetkinliklerin de aynı şekilde odaklanması gerekiyor. Bu değişimin yarattığı potansiyeli işimize yansıtmak ve müşterilerimizin ihtiyaçları ile örtüştürmek için büyük heyecan duyuyoruz.