Finans sektöründe birçok ilki gerçekleştiren Halkbank Veri Merkezi ile altyapı dönüşümünü önceki yıllarda yaptıklarını söyleyen Halkbank IT Operasyon Daire Başkanı Namık Kemal Uçkan, “Yeni hedefimiz bu güçlü altyapımız üzerinde dijitalleşme ile ilgili dönüşüm projelerini gerçekleştirmek. En büyük dönüşümlerinden biri temel bankacılık yazılımımız. Yeniden yazdığımız bu projenin bir anlamda küllerinden doğduğunu düşündüğümüz için projeye ‘Anka’ adını verdik. Temel bankacılık alanındaki dönüşümü tamamen kendimiz yapıyoruz” dedi.
Yaklaşık 1000 kişilik bir ekibin yer aldığı devasa bir geminin önemli bir parçası Halkbank IT Operasyon Daire Başkanı Namık Kemal Uçkan. O, kamu bankası olmanın da verdiği hassasiyletle aslında zor olabilecek bir deneyimi, bilgisi ve becerisi sayesinde oldukça kolay hale getiriyor. Ekibiyle birlikte, pandemi koşullarında değişen müşteri alışkanlıklarına da bağlı olarak hem önemli dijital çözümler üretiyorlar hem de geleneksel müşterilerine uygun olarak şubelerinde tüm önlemleri alarak işlemlerin daha efektif yapılması adına çalışmalarını sürdürüyorlar.
Üstelik, devam eden pandemi sürecine rağmen, Halkbank IT rotasında bu yıl pek çok önemli proje yer alıyor. Namık Kemal Uçkan bu projelerden FinTech dünyasına kadar pek çok merak ettiğimiz noktayı okuyucularımız için yanıtladı…
Öncelikle Halkbank’ta rotasını belirlediğiniz IT altyapısını bize biraz anlatır mısınız?
Halkbank’ta Bilgi Teknolojileri olarak 1000 kişiye yakın çalışanımız var. Bilgi Teknolojileri Genel Müdür Yardımcılığı altında beş ayrı daire başkanlığı şeklinde yönetiliyor. Yazılımla ilgili iki daire başkanlığımız var. Biri temel bankacılık yazılımları yapan bir ekip, bir diğeri alternatif dağıtım kanallarını, internet şubesi, mobil şube, çağrı merkezi, kurumsal portal tarzında uygulamalarımızın olduğu bir ekip. Altyapı ile ilgili bir daire başkanlığımız var. Proje yönetimi planlama tarafında da daire başkanlığı var. BT Operasyon Daire Başkanlığı’nı ise ben yönetiyorum. Tüm bunların haricinde Dijital Dönüşüm Ofisimiz var. Dijital Dönüşüm Ofisi bilgi teknolojileri oluşumu dışında doğrudan genel müdüre bağlı bir daire başkanlığı.
Giderek dijitalleşen bir dünya söz konusu. Bu çerçevede bakıldığında sizden öncelikle pandemi sürecinin bir değerlendirmesini alabilir miyiz? Müşteri alışkanlıklarında ne tür değişimler oldu?
Pandemi koşullarını göz önünde bulunduracak olursak hem müşterilerimizin alışkanlıkları hem de kendi personelimizin çalışma şartları çok değişti. Halkbank bir kamu bankası olduğundan pandemi döneminde diğer bankalardan bir miktar ayrıştı ve o dönemde cansuyu kredileri gibi önemli ihtiyaçlara destek verebildi. Bilgi Teknolojileri ekiplerimiz yeni taleplere ve düzenlemelere cevap verebilmek için evden destek verdi. Kredi kullandırma prosedürlerinin belli kısımlarının dijitalleşmesi ve kolaylaştırılması anlamında önemli çözümler ürettik. Hem müşterilerimizin şubede daha az zaman geçirerek işlemlerini yapmasını sağlamak için hem de talepler çok fazla olduğu için süreçleri çok daha dijital hale getirip hızlandırdık. Hem işlem kapasitemiz hem de mobil ve internet şubesi tarafında işlem hızımız oldukça arttı. Şubelere gitmek istemeyen müşterilerimiz için önemli çözümler ürettik. Müşteri edinme tarafında da uzaktan çalışma imkanı bulduk. Bunun dışında Halkbank’ın dijitalleşme ile ilgili farklı bir açılımı oldu. Daha öncesinde Bilgi Teknolojileri ekiplerimiz dijitalleşme projelerine liderlik ediyordu. Geçtiğimiz 15 aylık zaman dilimi içerisinde bilgi teknolojilerinin dışında doğrudan genel müdüre bağlı dijitalleşme ile ilgili banka içerisinde ayrı bir oluşum yaptık. Dijital Dönüşüm Ofisi adında yeni bir daire başkanlığı kuruldu. Bu başkanlık, Halkbank’ın dijitalleşmesini hızlandıracak, iş birimleri ile Bilgi Teknolojileri arasındaki etkileşimi daha fazla artıracak bir vazife üstlendi. Onun da çıktılarını şu an da alıyoruz. Buradaki ekipte dijitalleşme projelerini ele alıyoruz ve şu anda çok daha fazla hızlandığını söyleyebilirim. Hem banka için hem de müşterilerimiz için çeşitli projeler geliştirmeye devam ediyoruz
Geçtiğimiz yıllarda dergimizde ‘Kasabanın yeni şerifi CDO’ başlıklı bir kapak yayımlayarak, CEO-CDO ilişkisini inceledik. Sizde de 7 aydır böyle bir deneyim var. Bunun çıktısını merak ediyoruz…
Bu ekiplerle şu ana kadar çok uyumlu bir şekilde çalıştık. Bu yıl içerisinde çıktılarını daha iyi alabileceğimizi düşünüyorum. Bu ekibin, Bilgi Teknolojileri ile iş birimleri arasında köprü vazifesini görmesi hem iş tarafının gözüyle bakmasına hem de bilgi teknolojileri ekiplerinin dilinden anlamasına yardımcı oluyor. Şu anda ekiplerle dijitalleşme konulu toplantılar yapıyoruz. Dijitalleşme başlığı altında devam eden 10-15 projeimiz var. Her hafta geniş bir proje ekibiyle ele alıp çıktılarını yavaş yavaş görüyoruz. Bu projelerin belli bir kısmını da devreye aldığımızı söyleyebilirim.
Günümüz ekosistemine bakıldığı zaman FinTech’ler çok hızlı bir şekilde büyüyorlar ve bunların bazıları da maalesef regülasyondan bağımsız. Digital Onboarding, yeni müşteri edinme tarafında bankalar açısından birtakım şeyleri kolaylaştırdı; ama halen birçok yönden kısıtlamalar var. Bankalar serbest dolaşan FinTech’lerle rekabet edebilecek mi sizce?
Ben onlara da bir regülasyonun geleceğini düşünüyorum. Çünkü regülasyon olmadığı zamanlarda bankalar tarafında çok fazla kriz yaşandı. Regülasyonlar; birçok soruna, krize, riske karşı hem insanları hem de bankaları koruması açısından çok önemli,bu tip regülasyonların olması iyi olabilir. Örneğin; 2008 yılında dünyayı etkileyen önemli bir kriz yaşandı. Türkiye olarak bu krizi teğet geçmemizin nedenlerinden biri yapılan regülasyonlardır. Regülasyonların sorunlara, krizlere, risklere karşı hem insanları hem de bankaları koruması çok önemli. FinTech tarafında da mutlaka bu tür regülasyonların olması gerektiğini düşünüyorum. Bankacılık lisansı almak, işletmek çok ciddi maliyetler gerektiriyor. Bu tarafta da mutlaka bir kural koyucu tarafından bazı şeylerin belirlenmesi gerekiyor.
Son zamanlarda altyapıda ciddi anlamda değişiklikler olduğunu görüyoruz. Şirketler otonom sistemlere geçiyor. Veri artmaya başladı, bu veriyi saklayacak, anlamlandıracak altyapılara da ihtiyaç söz konusu. 2021 ajandanızda bu tür altyapısal dönüşümler var mı?
Bizim en büyük dönüşümlerimizden biri temel bankacılık yazılımımız. Eski ama oldukça sağlam bir bankacılık yazılımımız vardı. Şu anda yazılımcılarımız bunun üzerinde çalışıyor. Yeniden yazdığımız bu projenin bir anlamda küllerinden doğduğunu düşündüğümüz için projeye ‘Anka’ adını verdik. Temel bankacılık alanındaki dönüşümü kendimiz yapıyoruz. Bankalarda temel bankacılık yazılım dönüşümü çok kolay olmuyor. Eski yazılımımızın 90’lardan kalma bir altyapısı vardı. Çok uzun yıllar o yazılımı kullandık. Şu anda temel bankacılık yazılım dönüşümünü hem temel anlamda devops mimarisi gibi yeni bir altyapı ile yazıyoruz. Bu bizim için önemli. Özellikle iş birimlerinin ihtiyaçları için chatbot gibi otomasyon projelerini çok dillendiriyoruz. Bunlarla ilgili bazı projelerimiz var. Kendi veri merkezimiz var, biliyorsunuz. Veri merkezimiz finans sektörünün ilk Greenfield, Tier III, Leed Gold sertifikalarına sahip veri merkezidir. Halkbank sektörün pek çok ilklerini barındırıyor. Veri merkezimizde yaptığımız yeni uygulamaları daha iyi seviyeye getirebilmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Altyapının değişiminden bahsettik ama bu dönem müşteri talepleri ve ihtiyaçları da değişiyor. Müşteriler dijital olarak bankaya kayıt olabiliyorlar. Geleceğe baktığınızda sizce başka neler değişecek? Yaklaşık 10 yıldır şubesiz bankacılıktan bahsediyoruz. Sizce oraya doğru gidiliyor mu?
Müşteri kitlemiz önemli. Halkbank’ın müşteri kitlesi biraz daha farklı, başka bankaların ya da yurtdışındaki bankaların müşteri profili çok farklı. Özellikle biraz daha kırsal kesimlere bakıldığı zaman oradaki insanlar daha çok çiftçi, esnaf oluyor. Oralarda Halkbank şubesi olması oranın ekosistemin çabuk değiştiriyor. Buralarda da belki şubesiz bankacılık noktasına gidilecek; ama ben bunun biraz daha zaman alacağını düşünüyorum. Bu bölgelerdeki değişim hızının daha yavaş olacağını öngörüyorum. Anadolu’daki şehirlerde halen bir şube talebi var. Bu nedenle çok fazla şube kapatmadık. Biz de 15 yıl içerisinde şubelerin azalacağını düşünüyoruz. Şube tarafına rağbet var; ama bir de dijitalleşmeyi seven, mobil bankacılık, internet şubesini kullanan bir müşteri profilimiz var. Bu kesimi de memnun etmek için o kanallarımızı da geliştirdik. Orada işlem sayımız sürekli artıyor. Halkbank’ın müşteri kitlesi olduğu için her iki tarafı da memnun etmemiz gerekiyor. Finans 4.0, 5.0’ı konuşuyoruz. Belki 2035 yılında içeriklerde çok daha fazla robotun olduğu bir dünyaya uyanacağız.
Peki uzaktan çalışma ile ilgili deneyimleriniz neler oldu?
Geçen sene Dünya Sağlık Örgütü pandemi ilan ettiğinden bu yana dünyadaki gelişmeleri takip ediyor ve bir şekilde bunun bizim kapımızı da çalacağını düşünüyordum. Ocak-Şubat döneminde özellikle video konferans alt yapılarımızın kapasitesini 30-40 katına çıkardık. Türkiye’de pandemi başladığında bütün bankayı video konferanslarla, VPN’lerle evden çalışabilir hale getirdik. Uzaktan çalışmada sorun yaşamadık. O dönemde çok başarılı bir operasyon yaptık, övgüler aldık. Tamamını Halkbank kadrosu ile yaptık. O dönem 8-10 bin kişinin evden çalışabilmesini sağladık. Sıkıntı da yaşamadık. Bizim iş birimlerimiz çok hızlı adapte oldu. Bilgi Teknolojileri olarak biz uzaktan çalışmaya çok çabuk adapte olduk. . Hazine birimlerimiz, çağrı merkezlerimiz çok hızlı bir şekilde %100’e yakın oranda evden çalışmaya adapte oldu. Bilgi Teknolojileri olarak bunun altyapısını sağladık ve sorunsuz bir şekilde tamamladık.
Yine FinTech konusuna dönecek olursak; birçoğu start-up şeklinde. Siz, FinTech ekosisteminde start-up’ların, girişimci gençlerin fikirlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Start-up’lara mutlaka fırsat veriyoruz. Start-up’lar ile görüştüğümüzde bir çalışma yapmasak bile onlara katma değer sağladığımızı düşünüyorum. Görüşlerimizi ve tecrübelerimizi firmalarla paylaşabiliyoruz. Ürün haline getirmiş yeni firmaların bazı çalışmalarımızın modüllerinde kullanmak gerekebiliyor. Onları da yeri geldiğinde kullanıyoruz. Fırsat verdiğimiz durumlar oldu. Taksilerde ödemenin kredi kartıyla yapılabiliyor olması yaptığımız işbirliklerinden biri… Takside POS uygulamasını FinTech ile yaptık. Bunun yanında; FinTech çalışması kapsamında kendi yaptığımız bir proje var. Bilişim A.Ş. ile birlikte Halkbank ve diğer kamu bankalarının yürüttüğü bir proje oldu. ATM’lerin merkezileşmesi çerçevesinde yapılan bu proje ile TAM adı altında 20 bin ATM’lik bir havuz meydana getirildi ve bir altyapı kuruldu. Bu altyapının tasarımını Halkbank yaptı. Bunu diğer bankalara ve firmalara hizmet verecek hale getirdik. Bu yıl içinde devreye alınacak.
Açık bankacılık olacak, bundan kaçmak mümkün değil!
Açık bankacılıkla beraber ortaya yeni FinTech’ler mi çıkacak? Geleceğe baktığımızda bankalarının rolü nasıl değişecek? Yalnızca parayı saklayan kurumlar haline mi gelecekler? Eğer Avrupa’daki gibi çıkarsa birçok veriyi de paylaşmak durumunda kalacaksınız. Sizce bankalar için bu bir tehdit mi yoksa bir fırsat mı?
Açık bankacılık olacak, bundan kaçmak mümkün değil. Türkiye’de regülasyonlar henüz buna adapte edilmedi; ancak yakın zamanda olacağını düşünüyorum. Eğer yeni düzene adapte olunabilirse şirketler var olmaya devam edecek. Ama inkar etmeye kalkarlarsa çok geride kalacaklar. Biz de bu konuda bir proje yürütüyoruz. Bu yıl içerisinde projeyi bitirmiş olacağız. Bazı hizmetlerimizi öncelikli olarak bu açık bankacılığa uygun hale getiriyoruz. Birkaç ay içerisinde bununla ilgili projelerin sonuçlarını almayı öngörüyoruz. Dijital ödemeler çok artacak, müşterilerle etkileşim çok daha fazla artacak, yeni iş modelleri ortaya çıkacak ve ekosistem değişecek. Bu ekosistemde bankaların etkin bir şekilde kalması ve bu ekosistemde var olabilmesi için buna adapte olması ve buraya kendisini hazırlaması gerektiğini düşünüyorum.