Tüketim alışkanlıkları değişimi gibi bireyler özelindeki etkilerin deneyimlendiği bir dönemden geçtiğimizi hatırlatan Koç Holding CIO’su Oğuz Sezgin, “Müşteri deneyimini ön planda tutarak hizmet sunmanın önemi pandemi döneminde bir kez daha net bir şekilde görüldü. Ürün ve hizmetler geliştirilirken online ve offline bütünsel müşteri deneyimini odağa alarak hareket etmenin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum” diyor.
Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nden mezun olan Koç Holding CIO’su Oğuz Sezgin, 2018 yılından bu yana Koç Holding’in IT rotasını çizerken, dijital dönüşümüne de öncülük ediyor.
Bu noktada; Koç Holding’in 2016 yılında başlayan Dijital Dönüşüm programı, bugün tüm hızıyla devam ediyor. “Dijital teknolojilerin getirdiği fırsatlardan etkin bir şekilde yararlanarak faaliyet alanlarımızda değer yaratmayı, şirketlerimizin rekabet gücünü artırmayı ve dijital dünyanın ortaya çıkaracağı olası tehditleri bertaraf etmeyi amaçladık. Bu doğrultuda şirketlerimiz uzun vadeli stratejilerini destekleyen dijital dönüşüm yol haritalarını oluşturdular. Veri analitiği, makine öğrenmesi, nesnelerin interneti, artırılmış gerçeklik gibi dijital teknolojileri kullandığımız, müşteri deneyimi süreçlerini yeniden tasarladığımız, Endüstri 4.0 uygulamalarını içeren geniş bir yelpazede 300’den fazla projeyle yola çıkmıştık” diyen Oğuz Sezgin, şu anda portföylerindeki 1000’in üzerindeki proje ile önemli kazanımlar sağladıklarını vurguluyor.
Koç Holding CIO’su Oğuz Sezgin ile pandemi sürecini, dönüşüm üzerine yol haritalarını ve gelecek planlarını konuştuk…
Koç Topluluğunda uzun zamandır devam eden bir dijital dönüşüm ajandası var. Biraz geriden bugüne gelerek bakacak olursak neler yaptınız?
Dijital dönüşüm yol haritalarımızı stratejilerimizle uyumlu bir şekilde her yıl güncelliyoruz. Hayata geçirdiğimiz projeler, yeni proje fikirleri için örnek teşkil ediyor. Bu, proje sonuçlarından güç ve cesaret aldığımız, bir yandan da öğrenmeye devam ettiğimiz, kendimizi sürekli geliştirdiğimiz bir yolculuk. Grup sinerjisinin bize önemli faydalar sağladığı bu yolculukta ekosistemin bütünündeki paydaşlarımız ve iş ortaklarımızla birlikte ilerliyoruz. Programın başından beri titizlikle uyguladığımız yönetişim modelimizin başarılı ilerleyişimizdeki etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum.
Dijital dönüşümü salt teknoloji dönüşümü olarak görmüyoruz. Dijital dönüşüm bizim için teknolojik dönüşümden ziyade odağında insan bulunan kültürel dönüşüm programımızın en önemli parçası. Bu kapsamda çalışma arkadaşlarımızın dijital farkındalığının artırılması, dijital teknolojilerin kullanımı için yetkinliklerinin geliştirilmesi ve dijital yalın çalışma ortamlarının yaratılması için çalışıyoruz. Dijital dönüşümle birlikte kültürel dönüşüm programımızın diğer inisiyatifleri arasında yer alan çevik dönüşüm, sıfır bazlı bütçeleme, inovasyon ve kurumiçi girişimcilik gibi inisiyatifler birbirini tamamlayor. Tüm bu inisiyatiflerle. Topluluğumuzu geleceğe hazırlamak için kararlılıkla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Dijital dönüşüm yolculuğunda bundan sonra neler yapacaksınız? Hangi teknolojilere ağırlık vereceksiniz? Yapay zeka, IoT gibi teknolojiler artık çok daha sık konuşuluyor, siz Koç ekosisteminde bu teknolojileri realize edebiliyor musunuz?
Dijital dönüşümü geçmişte yaşadığımız tüm diğer dönüşüm dalgalarından ayıran iki temel özellik var: Hız ve yüksek ölçeklenebilirlik. Bu iki özellik sebebiyle kısa bir zaman dilimi içinde önemli fırsatlar yaratma ya da tehdit oluşturma potansiyeli barındırıyor, rekabet içinde olduğunuz aktörler değişebiliyor. İş liderleri olarak bu gerçeğin bilincinde olarak stratejimizi belirlememiz ve harekete geçmemiz gerekiyor. Sıklıkla vurguluyorum, dijital dünyada yapılmaması gereken en büyük hata harekete geçmemek.
Dijital dönüşümde kat ettiğimiz mesafeden güç alarak, önümüzdeki dönem için hızımızı kesmeden devam etmeyi hedefliyoruz. Dönüşüm etkisi yüksek projeler her zaman değerli ve bu projelere özel önem veriyoruz. Diğer yandan büyüklüğünden bağımsız olarak her bir projeyi de dikkatle ele alıp etki alanına ve potansiyeline odaklanıyoruz.
Dijital Dönüşüm programımızı başlattığımızda ortaya çıkan pek çok projenin ortak noktası veri analitiği ve nesnelerin interneti oldu. Bu alanlarda yapılan optimizasyon çalışmalarıyla verimliliği yüksek projeleri hayata geçirdik. Zaman ilerledikçe sahip olduğumuz veri de katlanarak artıyor. Veriyi kullanarak üretim, tedarik zinciri, satış, planlama, müşteri deneyimi gibi temel iş süreçlerinde değer yarattık, bundan sonra da veriyi kullanarak verimliliğimizi artırmak için projelerimize devam edeceğiz.
Yapay zeka ve makine öğrenmesini risk değerlendirmesinden talep tahminlemesine kadar pek çok farklı süreçte etkin bir şekilde kullanıyoruz. Veri analitiğinde olduğu gibi makine öğrenmesi ve yapay zeka teknolojilerini kullanarak faydalarını hızla gördüğümüz ve maliyetlerini kısa sürede amorti eden projeler geliştiriyoruz.
Endüstri 4.0 ise çalışmalarımızı yoğunlaştırdığımız bir başka alan. Koç Topluluğu olarak çok sayıda fabrika ve tesisimiz var. Nesnelerin interneti sayesinde fabrika ve tesislerimizin dijital ikizlerini oluşturuyoruz. Bu sayede elde ettiğimiz verilerle verimliliğimizi ve kalitemizi artıracak projeler gerçekleştiriyoruz. Bu alanda başlattığımız her proje başarılı sonuçlara ulaşıyor. Topluluk şirketlerimizden Arçelik’in Romanya ve Ford Otosan’ın Gölcük fabrikaları Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından “Global Lighthouse” olarak seçildi. Üretim tesislerimizin tümünü nesnelerin interneti ile donatarak akıllı fabrikalar haline getirmeyi amaçlıyoruz.
Tabii ki tüm bu başarı yetkin insan kaynağımız ile mümkün oluyor. Veri analitiği, makine öğrenmesi, nesnelerin interneti gibi dijital teknolojiler uzmanlık gerektiren, tecrübe gerektiren konular. Dijital dönüşüm projelerini hayata geçirmek için gerekli yetkinliklere sahip olan çalışma arkadaşlarına ihtiyaç var. Sadece Türkiye’de değil dünya genelinde bu konularda ihtiyaca cevap verecek yetişmiş, deneyimli insan kaynağı ise sınırlı. Şirketlerimiz bu ihtiyacı karşılamak için üniversitelerde veri analitiği merkezleri kurulması, start-up’larla işbirlikleri gibi çeşitli çalışmalar yürütüyor. Çalışma arkadaşlarımıza sunduğumuz eğitimler, dünyanın önde gelen üniversiteleri ile geliştirdiğimiz programlar bu alana Koç Topluluğu olarak verdiğimiz önemi gösteriyor. 2018 yılında küresel bir vizyonla kurduğumuz KoçDigital, ileri veri analitiği ve nesnelerin interneti konularında nitelikli insan kaynağıyla şirketlerimizin çözüm ortağı olarak önemli bir görev üstleniyor. Kısa zamanda pek çok başarılı projeye imza atan KoçDigital sadece Topluluk şirketlerimizle değil Türkiye’deki pek çok şirket ile de proje geliştiriyor.
Dijital dönüşüm yolculuğunda Koç Holding’in karşı karşıya kaldığı en büyük zorluklar ve fırsatlar nelerdi?
Dijital Dönüşüm yolculuğunda elbette bazı zorluklarla karşılaştık. Dijital Dönüşümü kültürel dönüşümün bir parçası olarak ele aldığınızda öncelikle iş yapış şekillerinin düşünülmesi, yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Bu büyük bir zihniyet değişimi demek. Hem üst yönetimin hem de her bir Topluluk çalışanının aynı amaç uğruna yola çıkmasını sağlamak en önemli konulardan birisiydi. İnsan bu konuya inandığı zaman onu sahipleniyor ve değişimi daha çabuk kabullenerek kendisinden başlayarak işini ve şirketini dönüştürmeye başlıyor. Tabi, dijital farkındalık her kişi için aynı hızda gelişmiyor. Okumak, dinlemek, araştırmak gerekiyor. Sorumluluk alanımız ile sınırlı kalmayarak dijitalin tüm iş süreçlerimiz ve şirketimiz için fırsatlar yaratabileceği bilinciyle öğrenmek gerekiyor. Bir diğer konu ise sabır. Dijitale yapılan yatırımların tamamı ilk günden meyvesini vermeyebilir. Orta ve uzun vadede faydalarını görebileceğiniz projeler oluyor. Bu tip projeler için zamanında gerekli adımlar atılmazsa günü geldiğinde daha yüksek maliyetlere ve çabaya katlanmak zorunda kalabilirsiniz. Bazı projeler de öncü bir rol üstlenebiliyor. Getirisi hemen realize edilmeyecek olsa bile, yarattığı etki diğer proje fikirlerini tetikliyor, bu projeler için ihtiyaç duyulan deneyimin elde edilmesini sağlıyor. Yani harekete geçmek konusunda hızlı, sonuçlarını görme konusunda sabırlı olmanız gereken durumlar söz konusu olabiliyor.
Dijital dönüşümde zorlu konulardan birisi de bir şirketin bulunduğu sektörün dışında da yeni iş geliştirme fikirlerini ortaya çıkarabilmesi. Yolculuğumuzun başından beri bu konunun önemine dikkat çektik, çekmeye de devam ediyoruz. Start-up’ların uzun yıllardır faaliyet gösteren şirketlerin iş alanlarına girerek nasıl yenilikler getirdiğinin örnekleri malum. Bu yüzden herhangi bir iş, herhangi bir sektör dijital dünyadan gelecek tehditlere maruz kalabiliyor. Bu tabi aynı zamanda bir fırsat alanı. Çünkü siz de gerek şirketinizin yetkinlikleri ve varlıkları gerekse yeni yatırımlarla farklı alanlarda ürün ve hizmet geliştirip kendinize yeni oyun alanları yaratabilirsiniz. Topluluk olarak farklı sektörlerde faaliyet göstermemiz sebebiyle bunu fırsata çevirebiliyoruz ve yenilikçi projelerimizi şirketlerimizin işbirliğiyle hızlı bir şekilde hayata geçirebiliyoruz.
Koç Topluluğu olarak yıllar boyunca teknolojik altyapımıza yaptığımız yatırımlar Dijital Dönüşüm programımızda yapısal bir çerçevede hızlı adımlar atmamızı mümkün kıldı. Üretim ve operasyonlardaki süreç bilgimizi dijital teknolojiler ile buluşturup hayata geçirdiğimiz projelerle hızlıca ilk yatırımların meyvelerini topladık. Yine, çok önceden başlatmış olduğumuz siber güvenlik programımız ve bu konuda yaptığımız yatırımlar dijital dönüşüm projelerimizi hayata geçirirken oluşan güvenlik ihtiyaçları için sağlam bir zemin oluşturdu.
Dijital Dönüşüm gibi şirketlerin geleceğini etkileyen bir konuda üst yönetimin, iş liderlerinin konuyu birinci elden sahiplenmesi başarı için şart. Bizim başarılı ilerleyişimizde de bu kuvvetli sahiplenme etkili bir yer buluyor, karşılaşılan zorlukların aşılmasını kolaylaştırıyor. Sahiplenme ile birlikte grup sinerjisi, şirketler arası koordinasyon, bilgi birikimi aktarımı, başarıların, öğrenilerin derslerin paylaşılması bize önemli faydalar sağlıyor.
IT’nin dijital dönüşümdeki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Dijital dönüşümü teknoloji dönüşümünden ziyade bir kültür dönüşümü olarak gördüğümüzü ifade etmiştim. Bununla birlikte dijital dönüşümde başarıya ulaşmak için bilgi teknolojilerini en büyük katalizör olarak görüyoruz ve stratejik öneminin farkındayız. 2020 yılında yoğun bir çalışmanın sonucu olarak yayınladığımız Bilgi Teknolojileri Stratejimizi de bu bakış açısıyla hazırladık. Oluşturduğumuz stratejide amacımızı iş faaliyetlerimizin kesintisiz ve güvenli bir şekilde yürütülmesini sağlarken, değer yaratan çözümler üretip dönüşümün yenilikçi gücü olmak şeklinde tanımladık. Bilgi Teknolojilerini dönüşümün yenilikçi gücü olarak konumlandırdık. Operasyon yönetimi ve hizmet sürekliliği kapsamındaki sorumluluklarımızı eksiksiz yerine getirirken, işe değer katmak ve işi ileriye taşımak için üstlendiğimiz role ağırlık verdik.
BT stratejimiz siber güvenlikten insan kaynağına, kullanıcı deneyiminden değer odaklı çözüm geliştirmeye kadar geniş bir bakış açısıyla altı ana bileşen ve bu ana bileşenlere bağlı 18 farklı inisiyatiften oluşuyor. Hazırlık aşamasında güncel teknolojileri, ihtiyaçları ve Topluluğun hedeflerini göz önünde bulundurduk. Bundan sonraki süreçte de benzer bir yaklaşımla bu stratejileri güncel tutacak çalışmaları yürüteceğiz.
Stratejimiz üzerinde çalışırken Topluluğumuzun sinerjisinden ve konu uzmanlarımızın görüşlerinden faydalandık. Her bir şirketimiz hazırlanan stratejileri özümsedi ve sahiplendi. Bu durum inisiyatiflerin başarılı bir şekilde hayata geçirilmesi konusunda büyük bir güç sağlıyor.
Uzaktan çalışma pandemi süreciyle birlikte herkesin en önemli gündem maddelerinden birine dönüştü. IT tarafında nasıl bir süreç yürütüldü? Bugün geldiğiniz noktada pandeminin de tahminlerden daha uzun sürmesiyle birlikte özellikle teknoloji alanında aldığınız kararlar ve yatırımlarda değişim ve dönüşümler yaşadınız mı?
Yürüttüğümüz dönüşüm programlarımız sayesinde belirsizliğin en üst düzeyde yaşandığı pandemi dönemine Topluluk olarak hazırlıklı yakalandık. İlk vakaların görülmeye başlamasından itibaren iki hafta içerisinde uzaktan çalışabilecek olan tüm çalışma arkadaşlarımız evlerinden çalışmaya başladı. Yani yaklaşık 50 bin çalışma arkadaşımıza iki hafta içinde uzaktan çalışma imkanı sunduk. Teknolojik altyapımızın hazır olması uzaktan çalışma modeline geçerken bize önemli bir avantaj yarattı. Bulut teknolojileri üzerinde çalışan video konferans araçları ve ortak çalışma uygulamalarıyla güvenli bir şekilde işlerimizi yürüttük. Bunun yanında yine kültür dönüşümümüzün önemli bir parçası olan çevik dönüşümün de ne kadar faydalı olduğunu pandemi döneminde bir kez daha gözlemledik. Ekiplerimiz tıpkı ofiste olduğu gibi proje ve çalışmalarına değişen ihtiyaçlara göre önceliklerini ayarlayarak ara vermeden devam etti.
Topluluk CIO’larımızla bir arada olduğumuz çok değerli bir iletişim ve paylaşım ağımız var. Özellikle pandemi döneminin başlangıcında CIO’larımızla sık sık bir araya gelerek değerlendirmeler yaptık, aldığımız tedbirleri paylaştık, ihtiyaç durumunda birbirimize destek sağladık. Uzaktan çalışmada sağladığımız deneyimin üst seviyede ve yüksek güvenlikli olması için ortak çalışmalar yürüttük.
Dijital dönüşüm pandemiyle birlikte her bir birey ve şirket için kaçınılmaz bir hale geldi. Biz özellikle müşteri ihtiyaçlarının hızlı bir şekilde değiştiği, belirsizliğin son derece yüksek olduğu bu dönemde teknoloji yatırımlarımıza hiç ara vermedik, proje çalışmalarımıza devam ettik.
Bu yıl Türkiye’de kendi sektörlerinizde ve teknoloji alanında nelerin değişmesini öngörüyorsunuz, 2021 planlamalarınızı da merak ediyoruz…
Belirsizlik son yıllarda dünya genelinde artan bir şekilde kendini göstermeye başlamıştı, pandemiyle birlikte belirsizliği en üst seviyede yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Tedarik zincirindeki global problemler gibi makro seviyedeki etkilerin yanında tüketim alışkanlıkları değişimi gibi bireyler özelindeki etkileri de deneyimlediğimiz bir dönemden geçiyoruz. Normalleşmeyi bile kendi içinde fazlara ayırıyoruz. Tüm bunlar sektörleri ve yapılan planları etkiliyor.
Müşteri deneyimini ön planda tutarak hizmet sunmanın önemi pandemi döneminde bir kez daha net bir şekilde görüldü. Ürün ve hizmetler geliştirilirken online ve offline bütünsel müşteri deneyimini odağa alarak hareket etmenin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Bilgi Teknolojileri olarak iç müşterilerimiz yani çalışma arkadaşlarımız için sunduğumuz hizmetler için de bu geçerli. Uzaktan çalışma ile birlikte erişim ve uygulama kullanılabilirliği çalışan deneyiminin çok daha önemli bir parçası haline geldi. Biz de çalışma arkadaşlarımızın her yerden güvenli ve kolay bir şekilde çalışmalarını desteklemek için projeler geliştiriyoruz.
Hem ülkemiz hem dünya için pandemi tüm sektörlerde teknolojinin kullanılarak fark yaratılması için ilave bir tetikleyici oldu. Tabi bunu sadece uzaktan çalışmaya veya online alışverişe indirgememek lazım. Dijital dönüşüm çalışmalarının başlatılamadığı veya ilerletilemediği yerlerde bunu bir fırsat olarak değerlendirip dönüşüm projelerinin gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda öncelikli olarak veri kullanımının daha da artacağı ve bir kaldıraç etkisi yaratacağına inanıyorum.
Şirketler risk yönetimi konusuna daha bütünsel yaklaşmak ve dayanıklılıklarını uçtan uca geliştirmek için çalışmalarını artıracaklar. Bu kapsamda siber güvenliğe özel önem vermemiz gerekiyor.s Teknolojinin uygulanma sahası ve tüketimi arttıkça siber tehditlere daha fazla maruz kalıyoruz. Güvenliğini sağlamak zorunda olduğumuz erişim noktası sayısı artıyor. Siber güvenlik üzerine hem teknoloji hem insan kaynağı yatırımlarında artış gözlemliyoruz.
Dijital dönüşüm programımızda geçtiğimiz yıl başlattığımız bir inisiyatifle tüm Topluluk şirketlerimizde veri yönetişimi ve veri analitiği üzerine kapsamlı çalışmalar yürüttük. Teknik veri yönetiminden iş senaryolarına kadar konuyu tüm detaylarıyla ele aldık. Bu çalışmaların neticesinde ortaya çıkan ve Topluluk genelini ilgilendiren başlıklardaki projelerimizi yine grup sinerjisini kullanarak hayata geçirmeyi planlıyoruz.
Vendor konusunda, sürdürülebilir işbirliği bizim olmazsa olmazımız!
Vendor seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Koç ekosistemine bir vendor’un dahil olabilmesi için nasıl bir süreç işliyor?
İş ortaklarımızla olan işbirliğimiz bizim için çok değerli. Projelerimizi bu işbirlikleri sayesinde başarıyla hayata geçiriyoruz. Koç Topluluğunda uzun yıllardır birlikte çalıştığımız iş ortaklarımızın hepsi kendi alanında yetkin, kaliteli ürün ve hizmet sunan, iş sorumluluğu yüksek, etik değerlere saygılı ve sürdürülebilir işbirliğine önem veren şirketler. Bunlar arasında özellikle sürdürülebilir işbirliğine dikkat çekmek istiyorum. Topluluk geneline hitap eden bir ürün veya hizmet sunan iş ortaklarımızın bunu sürdürülebilir bir biçimde sağlayabilmesi uzun vadeli bir iş birliğinin olmazsa olmazı. Topluluk şirketlerimizin iş süreçlerine, faaliyet alanına hakim olanlar. Bu iş ortaklarımız ihtiyaçlarımıza yönelik çözümler sunma ya da katma değer yaratma konusunda proaktif davranabiliyor. Bu çok memnuniyet verici. İşbirliğimizi bir üst seviyeye çıkarmanın ve daha yapılandırılmış bir çerçevede yönetmenin karşılıklı olarak fayda sağlayacağını düşündüğümüz iş ortaklarımızla görüşmeler yürütüyoruz. Zaten bu noktaya gelinmeden önce Topluluğumuzda başarılı projeler yapılmış oluyor. Bu projeler gelecekteki projeler için bir nevi referans oluyor. Özellikle yerel destek ve duruma göre global destek modellerini çalışıyoruz. Topluluk CIO’larımızdan üyelerimizin yer aldığı Bilgi Teknolojileri Kurulumuzda konuyu görüşüyoruz. İhtiyaç durumunda konu uzmanlarının yer aldığı çalışma gruplarında detay başlıkları değerlendiriyoruz. Nihayetinde işbirliğimiz büyüyüp gelişiyor.
CIO ile Kısa Kısa
1. Ekip kültürünü tanımlar mısınız?
Ekip kültürünü hedeflere ulaşmak için birlikte çalışan kişilerin oluşturduğu ortak değerler olarak görüyorum. Bizim ekip kültürümüz aslında kurum kültürümüzün de bir yansıması. Kendini ve ekibi geliştiren, profesyonel bilgi paylaşımına önem veren, yeniliklere açık ve değişen koşullara hızlı adapte olabilen bir kültürümüz var.
2. Sizce, dünya devleri arasında gösterilen teknoloji şirketlerinin ve lider kabul edilen CEO’larının sırrı nedir?
Değişimin çok hızlı yaşandığı günümüzde esnek hareket kabiliyetine sahip olmanın ve bununla birlikte değişim ile beraber gelen riskleri de iyi yönetmenin önemli olduğunu düşünüyorum.
3. Günlük hayatınızda iş dışında teknoloji ile içli dışlı mısınız? Kendinize bir limit koyuyor musunuz?
İş dışında da bilgisayar karşısında zaman geçiriyorum. Teknolojik yenilikleri araştırıyor, gelişmeleri takip ediyorum. Kendime bir limit koymuyorum, teknolojiyi aynı zamanda yaşamın bir parçası olarak görüyorum. İş dışındaki zamanlarda doğada vakit geçirmeyi seviyorum. O zamanlarda teknolojiden uzak duruyorum.
4. Sektörünüzde ve çalıştığınız alandakilerin bilmesinde fayda olacak bir tecrübe söyler misiniz?
Teknoloji liderleri olarak fırsatları iyi değerlendirmeli ve cesur adımlar atabilmeliyiz. Bir teknoloji liderinin kendisini geri planda görmemesini bekliyorum. “İşin mutfağındayız” söylemi eskide kaldı. İşin tam merkezindeyiz, değilseniz çaba göstermeniz gerekiyor.
5. Şirketinizi ve kendinizi kısaca nasıl ifade edersiniz?
Koç Topluluğu deyince aklıma gelenler: ülkesine ve çevreye duyarlı olan, insana değer veren ve bunu her zaman çalışanlarına hissettiren, her alanda liderlik eden.
Kendimi değişime öncülük eden, derin bilgi sahibi ve detaylara hakim olan, kendimi ve ekibimi geliştirmeyi önemseyen bir lider olarak görüyorum.