Yeni dijital dünyanın yeni düşünce yapıları gerektirdiğinin altını çizen Tam Finans CIO’su Seyit Ertuğrul, “Artık şirketlerini dijital ürünler ve çözümler ile donatanlar değil, paylaşım ekonomisini, merkeziyetsiz yapıyı ve işbirlikleri ile ekosistemler oluşturanlar ileri taşıyabilecek” dedi.
Dokuz yıl önce kurulan Tam Finans, bugün 25 farklı ilde 38 şubesi, 10 mobil ekibi, 400’ün üzerinde sahada olmak üzere 600’den fazla çalışanı ile sektörün önemli oyuncularından biri olarak dikkat çekiyor. 1,2 milyar TL’lik aktif büyüklüğe sahip Tam Finans’ın CIO’su Seyit Ertuğrul ile şirketin teknoloji alanındaki yetkinliklerinin yanı sıra finans teknolojilerinin geleceğini konuştuk…
Faktoring şirketlerinde alışık olmadığımız büyüklükte bir teknoloji birimine sahipsiniz bunun sebebi nedir?
Geldiğimiz noktada, müşterilerimizin yüzde 30’u ile sadece tek işlem yapabiliyoruz. Sektörde saha ekibimizin gücüyle de hiçbir firmanın dokunmadığı kadar işletmeye dokunarak, 8 yıl gibi kısa sayılacak bir sürede, 110 bin firmayla iş yaparak müşteri sayısında açık farkla lider konumuna geldik. Bunu yaparken de net kredi riskimizi kriz ortamlarında dahi %1’in altında tutmayı başardık. Bu yüksek müşteri ve işlem adetlerine ulaşırken, kredi riskini doğru hesaplamak, süreçleri hızlı bir şekilde tamamlamak ve veri güvenliğini sağlamak en büyük önceliğimiz oldu. Bu yapının arkasında çok ciddi bir teknoloji altyapısı var.
Tam Finans olarak bu yapıları en hızlı ve en iyi şekilde geliştirmek için kendi Ar-Ge merkezimizi kurduk. Burada şirketimizin ihtiyaç duyduğu tüm teknolojileri kullanıyor ve yine bu teknolojileri kullanarak müşterilerimize daha hızlı dönüş yapmamızı sağlayacak nitelikte katma değerli ürün ve hizmetler geliştiriyoruz. Geliştirdiğimiz ürün ve hizmetler, şirketimizin iş yapış şeklini ve hatta organizasyon yapımızı bile belirliyor. Şirketimizin büyüme hızını destekleyecek yapıların hızlı ve ihtiyaca uygun geliştirilmesini sağlamak, bilgi ve deneyimin şirket içinde kalması için de tüm bu yapıları iç kaynaklar ile geliştirme ve yönetmeyi tercih ediyoruz.
TamFinans teknolojiyi ve özellikle yapay zekayı nasıl kullanıyor?
Özellikle Müşteri edinimi, Kredi Kararları, Kredi İzleme, doğru zamanda doğru müşteriye erişim ve Fraud detection konularında yoğun olarak yapay zeka ve makine öğrenmesi yöntemlerini kullanıyoruz. Bunu yaparken karar yapay zeka tarafından tek başına değil, iş birimlerini deneyimlerini de sistemlerimize ekleyebildiğimiz altyapı ile beraber verilmektedir. Bu hibrit yapının bizi en doğru sonuca götürdüğünü deneme yanılma yöntemleri ile öğrendik.
Tam Finans Ar-Ge Merkezi’nde geliştirdiğimiz analitik kredi karar ve izleme altyapımız önümüzü görmemizi ve riski bilerek yönetmemizi sağlıyor. Geliştirdiğimiz kredi skor kartı ile 1000’in üzerinde kriter üzerinden sorgulama ve skorlama yapıyoruz. Bu yolla finansmana konu olan fatura ve çeki alıp almayacağımıza karar veriyoruz hem de skorlamaya göre risk bazlı fiyat teklifi veriyoruz. Böylece, her dakika 1 işlem yapıyoruz, üstelik bu işlemlerimizin yüzde 75’ini insan eli değmeden karşılayıp değerlendiriyoruz.
Yine sektörümüzde bir ilk olan Tam Finans Mobil uygulamamızla, hizmet verdiğimiz müşterilerimize ücretsiz olarak fatura ve çeklerin finansmana uygunluğunu 7/24 anında sorgulama olanağı sağlıyoruz. Ayrıca sahadaki 400 çalışanımıza verdiğimiz mobil uygulama ile de saha ekibimizin oldukları yerden çek sorgulama, portföy, işlem ve süreçlerinin takibini yapmalarına imkan tanıyoruz. Bu teknolojiler, sahadaki büyük ekibimizin de elini güçlendiriyor. İşlemlerin hızlı bir şekilde sonlandırılabilmesi için gerekli süreçlerin otomasyonunun sağlanması ve yardımcı uygulamaları geliştirilmesi için de Ar-Ge Merkezimizde geliştirmekte olduğumuz Süreç Yönetim Yazılımı’nı kullanıyoruz. Bu yapıyı kullanarak saha ve operasyon ekiplerine akıllı iş atamaları da yapıyoruz.
Fintech şirketleri ile bir işbirliğiniz var mı?
Kendimizi bir finans kuruluşu olmanın yanı sıra bir Fintech şirketi olarak da görüyoruz. 2017 yılında dünyada teknolojiyi en etkin kullanan 100 kurumdan biri seçildik; ama teknoloji kullanmaktan çok daha öte geliştiren bir şirketiz, üstelik geliştirdiğimiz teknolojiler şirketimizin iş yapış şeklini ve hatta organizasyon yapımızı bile belirliyor.
Ar-Ge merkezinde geliştirdiğimiz analitik kredi karar ve izleme altyapımızı, geliştirdiğimiz faktoring API sayesinde Fintech şirketleri ile hizmet olarak paylaşabilmekteyiz. Bu anlamda Fintech sektörünün eLogo gibi önemli bir oyuncusu ile yaptığımız iş birliği ile yine bu yönde yeni bir uygulama geliştirdik. Bu uygulama sayesinde Logo kullanıcıları, şubelerimize gelmelerine gerek kalmadan kullandıkları muhasebe ve ERP çözümleri içinden ücretsiz bir şekilde Tam Finans’a ulaşıp faktoring başvurularını kolayca yapabilecekler. Farklı Fintech firmalar ile görüşmelerimiz devam ediyor. Önümüzdeki dönemde de bu tarz katma değerli ürün ve hizmetlerimizi geliştirerek, esnaf ve KOBİ’lerimize tam zamanında tam destek olmaya devam edeceğiz.
Yakın gelecekte düzenlenecek olan Açık Bankacılık ile birlikte Faktoring şirketlerine yeni iş fırsatları çıkacak mı?
Yeni dijital dünya, yeni düşünce yapıları gerektiriyor. Artık şirketlerini dijital ürünler ve çözümler ile donatanlar değil, paylaşım ekonomisini, merkeziyetsiz yapıyı ve işbirlikleri ile ekosistemler oluşturanlar ileri taşıyabilecektir. Atılan tüm adımlarda tüketiciye sağladığı fayda gözünden bakmak ve ihtiyaçlara yönelik çözümler geliştirmek önemli. Bunun için de olası yasal düzenleme senaryolarını araştırıp bu senaryolara göre hazırlık yapmak önem arz ediyor.
Açık Bankacılık konusunda düzenleme öncesinde bankalar, API’lerini kullanıma açarak Açık Bankacılık için ilk adımları atmaya başlamışlardı. Bu uygulamalara baktığımızda, bazı bankacılık hizmetlerinin kendi iş modellerimize entegre edilmesiyle daha iyi bir müşteri deneyimi sunabileceğimizi, yeni ürün ve hizmetler geliştirebileceğimizi ön görüyoruz. Dijital işlem ve uzaktan müşteri ediniminin yanında açık bankacılık ile beraber özellikle ödeme, tahsilat ve sanal POS hizmetlerine erişebilmemiz, müşteri sürecinin uçtan uca dijitalleşmesine imkân vereceğini söyleyebiliriz.
Türkiye’de genel anlamda finans teknolojileri ekosistemini nasıl buluyorsunuz? Yurt dışında hızla gelişen sektör ile rekabet edebilir miyiz?
Fintech denildiğinde birçok kişinin aklına sadece finansal teknolojiler geliyor. Aslında Fintech kelimesi finansal hizmetler sektörünü daha erişilebilir ve kolay hale getirecek yenilikçi iş modelleri ile teknolojinin birleştirilmesini anlatmaktadır.
Ekosistem dediğimizde ise; yeni teknolojiler ve araçlar, Telekom ve teknoloji şirketleri, sosyal medya ve internet platformları, startup’lar, finansal kuruluşlar, finansal altyapı sağlayıcılar, kanun koyucular ve yatırımcıların birlikte oluşturduğu bir yapıdan söz ediyoruz. Tüm bu aktörlerin işleyişi birbirine bağlıdır. Ekosistem gücünü, bu aktörler arasında oluşan sinerjiden alıyor.
Türkiye bu konuya yurtdışından oldukça geç başlamış olmasına rağmen, son yıllarda Fintech ekosisteminin hızla büyüdüğünü ve bu alanda yatırımların giderek arttığını görüyoruz. Buna rağmen, nispeten yeni olan finansal teknolojiler alanı henüz yeterli büyüklüğe ulaşmış değil. Bu durum bir yandan Türkiye’deki Fintech alanındaki yüksek potansiyele de işaret ediyor. Türkiye’nin jeopolitik avantajını da kullanması durumunda gelecekte bölgesel bir finansal teknolojiler merkezi haline dönüşme potansiyeli bulunuyor.