Önümüzdeki iki yılda hayatımıza girmesi muhtemel yeni normallerden bahsedilebileceğini söyleyen Anadolu Efes CIO’su Murat Özkan, “Bu açıdan baktığımız zaman şirketlerin çok hızlı ve esnek hareket edebilmesi gerekiyor. Bu hız ve esnekliğin yanında da gerçekten veri odaklı bir şirket haline gelmek gerekiyor. Veri odaklı olmanın yanında veriyi iyi kullanmak, demokratikleştirmek ve mobil ortamlara da uyumlu olmak gerekiyor” diyor.
Uzun yıllardır profesyonel yaşamın bir parçası Murat Özkan. 26 yıl boyunca hızlı tüketim sektörüne hizmet vermiş başarılı bir profesyonel. Bu sürecin 17 yılında Philip Morris International’da çeşitli görevlerde yer aldı. Sonrasında 4,5 yıl boyunca Ülker’in de içinde bulunduğu Yıldız Holding ve Pladis Global’de kariyerine devam eden Özkan, ardından Nisan 2019’da Anadolu Efes ailesinde çalışmaya başladı. Bu tarihten sonra da şirketin dijital dönüşüm ve mükemmellik yolculuğunu başlatan Anadolu Efes CIO’su Murat Özkan ile teknoloji dönüşümünü, dijitalleşme sürecindeki verinin önemini ve geleceğin FMCG sektörünü konuştuk…
Grup olarak pandemi sürecini nasıl geçirdiniz? Şirketinizde ne tür önlemler aldınız?
Anadolu Efes olarak Mart 2020’de hazırlıklarını 2019’da yaptığımız dijital dönüşüm ve mükemmellik yolculuğumuzu başlattık. Bu yolculuğa başlamanın hemen ardından COVID-19 hayatımıza girdi. Bu süreç diğer tüm şirketlerde olduğu gibi bizim de beklemediğimiz bir dönem oldu. Ancak dijital dönüşüm yolculuğumuza daha önce yaptığımız yatırımlar sayesinde, sadece Türkiye’de değil bulunduğumuz tüm coğrafyalarda uzaktan çalışmaya çok kısa sürede uyum sağladık. Özetle; bu sürece hazırlıklı bir şekilde yakalanmış olduk. Elbette bu dönemde çeşitli zorluklarla da karşılaştık; ama bu zorluklara özellikle dijital dönüşüm yolculuğumuz ve aynı zamanda hazırlığını daha önce yaptığımız yatırımlar sayesinde hızla adapte olduk.
Bu süreçte yararlandığınız yeni teknolojiler oldu mu? Mevcut teknolojileri bu sürece nasıl entegre ettiniz?
2020 yılında başladığımız dijital dönüşüm yolculuğumuz kapsamında, 8 başlıkta 8 ayrı dönüşüm programımız var. Bunlar; finanstan satın almaya, planlamadan lojistiğe kadar bir dişli gibi birbirini tamamlayan parçalar. Örneğin; bunlardan bir tanesi Logos adını verdiğimiz programımızdır. Buradaki amacımız; zamandan ve mekandan bağımsız ancak güvenlik ile ilgili hassasiyetleri de göz önünde tutarak, sistemlerimize ve uygulamalarımıza çok yönlü erişim sağlayabilmektir. Bu amaçla gerekli hazırlıklarımızı yaptık, faaliyet gösterdiğimiz tüm coğrafyalarda Microsoft Teams’i hizmete sunduk. COVID-19 döneminde de uzaktan çalışma modeline başladığımız andan itibaren çalışanlarımıza gerekli eğitimleri verdik. Yatırımlarımız sayesinde pandemi süreci başladığında bir gün içerisinde tüm coğrafyalarımızda uzaktan çalışma yöntemine geçtik.
Mart 2020 itibariyle başlayan bu dönemin uzun sürebileceğinin farkındaydık. Bu nedenle stratejik iş ortaklarımızla, çalışanlarımızın donanımsal ihtiyaçlarını karşılamak ve bu yeni ortama hızlı uyum sağlamak amacıyla iş birliğine gittik. Yerinde ve uygun aksiyonlarımız sayesinde çalışanlarımızın yeni oluşan duruma beklentilerden ödün vermeden hızlıca adapte olmasını sağladık. Ayda 2 sefer değişik lokasyonlarda farklı kontrol gruplarıyla yaptığımız anketlerle COVID-19 dönemindeki verimliliğimizin ölçümlerini yaptık ve mutlulukla gördük ki çalışanlarımız ve projeler noktasında çıktılarımızdaha iyi bir noktaya ulaştı.
Pandemi döneminin devam etmesine karşın, yol haritanızda düzeltilmesi gereken noktalar var mı?
Pandemi dönemi herkes için çok ilginç bir deneyim oldu. Daha önce Türkiye’de ve dünyada buna benzer bir deneyim yaşamamıştı. Sürecin başlamasıyla birtakım kontrol listeleri hazırlayarak yatırımlarımızı revize ettik. Stratejik iş ortaklarımızla bahsettiğim çalışmalara ek olarak altyapı açısından da gerekli bütün hazırlıkları yaptık. İnsan sağlığı ve güvenliği birincil önceliğimiz olacak şekilde üretimimizi devam ettirdik ve satış ekiplerimiz için yeni çalışma yöntemleri oluşturduk. İç iletişimlerimizi Microsoft Teams ile gerçekleştirmeye başladık.
2019 yılında hazırlıklarını tamamladığımız dijital mükemmellik vizyonumuzu 2020 yılında büyük bir lansmanla tanıtmayı planlıyorduk; bunu çok hızlı bir şekilde online bir lansmana dönüştürdük. Önceden de bahsettiğim üzere, aralıklarla yaptığımız çalışan anketleriyle bizi daha iyiye yönlendirecek olan geri bildirimleri topladık. Paydaşlarımızla dijital plaftformları kullanarak etkin ve şeffaf iletişim kurduk. Bu amaçla teknolojinin sağladığı imkanlardan son derece aktif bir biçimde yararlandık. Örneğin; yapılan geri bildirimlerden biri de çalışanlarımızın yeni düzen çerçevesinde sosyalleşme fırsatları yaratılması noktasında beklentisiydi. Bu konuya dair çalışmalarımızı yaparak Anadolu Efes Sosyal Medya Platformu’nu hayata geçirdik. Böylece insanların birbiriyle daha fazla sosyalleşmesini teşvik edecek bir fırsat yarattık. Sosyal ortamın sağlanması, sosyal aktivitelerin hayata geçirilmesi ile beraber devam ettiğimiz anket sonuçları bize şunu gösterdi: Bu geri bildirimleri hayata geçirmenin etkisiyle, uzaktan çalışma modelinde verimlilik çok ciddi bir şekilde arttı.
Anadolu Efes’in dijitalleşme yolculuğunu CIO olarak nasıl değerlendirirsiniz? Bu yolculukta elde ettiğiniz deneyimler üzerinden diğer şirketlere verebileceğiniz tavsiyeler var mı?
Dijital dönüşüm yolculuğu sadece IT’nin ya da dijital departmanların sorumluluğunda olan bir görev değildir. Bu, özellikle üst yönetimden başlayıp tüm organizasyondaki en kılcal damarlara kadar herkesin sahiplenmesi gereken bir yolculuktur. Eğer bu sahiplenme herkes tarafından olmazsa, sadece IT’nin ya da CIO’nun liderliğinde olursa başarılı bir şekilde gerçekleşemez. Bu anlamda, Anadolu Efes’in yönetim kurulundan başlayacak şekilde icra kurulunun tüm üyeleri bu dönüşüm yolculuğunu fazlasıyla sahiplendiler. En kayda değer noktalardan bir tanesi de CEO’muz Can Çaka’nın bu yolculuğu kucaklamış olmasıydı. Kendisi dijital dönüşüm yolculuğumuzun mimarıdır diyebilirim. Sadece CEO’muz değil bütün icra kurulu üyelerimizle, iki haftada bir bütün şeffaflığı ile yolculuğumuzun hangi aşamada olduğunu, hangi sorunlarla karşılaştığımızı, bu sorunları nasıl çözebileceğimizi konuşmak üzere bir araya geliyoruz, destek ihtiyaçlarımızı paylaşıyoruz. Bu paylaşım ortamı ve aldığımız destekler neticesinde de sürecimiz planladığımız gibi devam etmektedir.
Biz de IDS ekibi olarak kendi kültürümüzü ve çalışanlarımızın yetkinliklerini, dijital dönüşümden sonraki döneme de adapte etme noktasında çalışmalarımızı başlattık. İnsanlara dokunuyoruz, onlara dinliyoruz, dönüşümü anlatıyoruz. Onları bilgilendirdikçe ve belirli periyotlarda sonuçları paylaştıkça herkesin bu dönüşümü sahiplenmesini sağlıyoruz. Sadece üst yönetim değil bütün organizasyondaki tüm ekip arkadaşlarımız ve bütün çalışanlarımız bu dijital dönüşüme gerçekten inanıyor ve kendisini sürecin bir parçası olarak görüyor. Dijital dönüşümün sonuçlarını kendi katma değerlerinde gördükleri için çok güzel bir noktaya geldik diyebilirim.
Dijital dönüşüm yolculuğunda yapılan birçok çalışma var. Sizce sektörü değiştirecek ana teknoloji hangisi?
Önümüzdeki dönemde ve yeni normallerin içerisinde şirketlerin çok seri olması ve anlık doğru tepkiler vermesi gerekiyor. Örneğin; COVID-19 döneminde insanların beklentilerinin değiştiğini gördük. Şu anda daha önce karşılaşmadığımız yeni normallerden bahsediyoruz, belki iki yıl sonra da başka normallerden bahsediyor olacağız. Bu açıdan baktığımız zaman şirketlerin çok hızlı ve esnek hareket edebilmesi gerekiyor. Bu hız ve esnekliğin yanında da veri odaklı bir şirket haline gelmeleri gerekiyor. Veri odaklı olmanın yanında veriyi doğru kullanmak, onu demokratikleştirmek ve mobil ortamlara uygun hale getirmek gerekiyor. Sadece içinde bulunduğumuz takımı veya departmanı değil tüm ekosistemi dijitalleştirmek bu kapsamda büyük önem arz ediyor; çünkü sadece katma değerli işlere odaklanıldığında dönüşüm eksik kalıyor. Bu minvalde bir ekosistem olarak hareket etmek çok mühim. Burada da süreçler ön plana çıkıyor. Sadece bir alana odaklanıp ona yönelik süreç(ler) geliştirildiğinde, yeni normaller ortaya çıktığı zaman süreçlerin adaptasyonu çok uzun soluklu olabiliyor. Bu sebeple, basit, yalın ama hızlı ve esnek olabilecek süreçlere sahip olmak gerekiyor. Kendi süreçlerimizden örnek vermem gerekirse; dijital dönüşümümüz içerisinde iki tane programın uçtan uca tüm departman süreçlerini elden geçiriyoruz ve bunu tüm ekosistem özelinde sağlıyoruz. Yani “piyasadaki en iyi uygulama(lar) nelerdir”, “bu uygulama(lar) için neler yapabiliriz?” diye kendimize soruyor ve değişiyoruz. Bu değişim, muhtemel yeni normallere daha hızla adapte olmamızı sağlayacaktır.
Bir diğer bir nokta ise yeni teknolojilerin adaptasyonunu çok hızlı bir şekilde gerçekleştirebilmek. Örneğin; bugün herhangi bir sunucu siparişi verdiğimizde teslimleri en az 2-3 ay sürmektedir. Hızdan, esneklikten bahsederken bu gibi gecikmeler, çözülmesi gereken sorunlar ortaya çıkarıyor. Şu andaki teknolojinin getirdiği yeniliklerden faydalanabilmek ve süreçlerimizi daha hızlı, daha esnek yapabilmek amacıyla hibrit (çoklu) bulut teknolojilerini kullanmayı planlıyoruz. Çok uzak değil, bir yıl gibi kısa bir zaman diliminde hedefimiz, Anadolu Efes’in kendi veri merkezi içerisinde herhangi bir şey kalmayacak şekilde tamamen hibrit (çoklu) buluta geçmesidir. Elbette mevut regülasyonlara uyacak şekilde hibrit (çoklu) bulut yapısına geçmeyi planladık ve bu amaçla da bütün uygulama altyapılarımızı değiştiriyoruz.
Veriyi eş zamanlı olacak şekilde farklı tip ve yetenekte kullanıcıya açmak kadar onu hızlı, doğru ve yerinde anlamlandırmakta “verinin demokratikleşmesi”nde giderek önemli bir hale geldi. Bu noktada ekseriyetle analitik ve yapay zeka ön plana çıkıyor. Bu teknolojileri, şirketimizi baştan aşağı değiştirebilecek noktalardan biri olarak görüyoruz. Bu kapsamda, programımıza analitik ve yapay zekayı ekledik. Örneğin; şu ana kadar rutin olan ve tekrar eden 16 sürecimizi robotlara devrettik. Örneğin; 50 gün sürecek bir çalışmayı, robot ile 10 günde tamamlar hale geldik. Projelerin tam kapasite hayata geçmesiyle beraber çalışanlarımızın verimliliği daha da artacak. Daha hızlı ve çevik olacağız. Yapay zeka ve veri analitiğini kullanarak karar alma süreçlerimizi otomatikleştireceğiz. Bir başka örnek de sistem üzerinden yapılan planlama ve yönlendirmeler sayesinde satış temsilcilerimiz satış noktalarında geçirdikleri operasyonel süreyi yarı yarıya düşürerek, tasarruf edilen süreyi yine satış noktası içerisinde iş ortaklarımıza ticari olarak katkı sağlayacak satış geliştirme danışmanlığı ve iş geliştirme süreçlerinde kullanabiliyor.
Bu sistemler, kendi verimizi gerçek anlamda doğru yerde, hızlı bir şekilde kullanmamızı ve yönlendirmemizi, herkesin bu veriden yararlanabilmesini yaniveriyi demokratikleştirmeyi sağlıyor. Bu perspektiften baktığımızda teknolojik olarak ilgili tüm süreçleri, bulut yapısını, hibrit entegrasyon platformlarını, iş akışlarını ve mobil geliştirmeleri değiştirdik; aynı zamanda veri analitiği ve yapay zeka anlamında kendi dijital asistanımızı yarattık.
Teknoloji baş döndürecek bir hızla değişiyor; süreçlerimizi sadeleştirdik, harmonize ettik. Veriyi kullanmaya ve daha hızlı, daha cesur biçimde kullanmaya başladık. Hızla mobil ve dijitalleşmiş bir şirket olma yolunda ilerliyoruz. Bütün bunları yaparken bayilerimizi, satış noktalarımızı da geliştiriyoruz; ancak başka bir ekosistemimiz daha var: Stratejik iş ortaklarımız, girişimciler ve üniversiteler. Her şeyi kendi başımıza takip etmemiz mümkün değil. Stratejik iş ortaklarımız sayesinde dışarıda neler olduğunu yakından takip ederek katma değer konusunda onlardan devamlı geri bildirimler alıyoruz.
Peki, sahip olduğunuz veriyi siz nasıl kullanıyorsunuz?
Dijital dönüşüm yolculuğumuzdaki programlardan biri de veriyi gerçek anlamda kullanmak, veri odaklı bir şirket haline gelmek ve veriyi demokratikleştirmek. Bu kapsamda bir veriyi daha etkin kullanmamızı sağlayacak bir insiyatif başlattık. Klasik anlamda bir veri ambarından ziyade büyük veri ve bulut teknolojilerini kullanan hibrit bir veri mimarisi oluşturduk. Hedefimiz, organizasyonumuz içerisinde 1,5 yıla kadar tamamen excel’in, ardından da raporlama ihtiyacının ortadan kalkmasıdır; çünkü çağımızda çok hızlı bir şekilde hareket etmek gerekiyor. Buradaki amacımız, yapay zekayla veriyi destekleyerek veriyi ilgili çalışana giriş olarak sunabilmek. Örneğin; 70 bine yakın satış noktamıza ticaretini geliştirmek için noktaya en uygun ürün ve ürün hacmi önerisinde bulunabiliyoruz. Tüm bunların arkasında ise yapay zeka ve büyük veri yer alıyor. Bu sistem, çalışanların satış yapma planlamalarını oldukça hızlandırdı. Veriyi, yapay zekayı ve analitiği kullandığımız için bazı önerilerde bulunuyoruz ve ekosistemimize de satış geliştirme açısından fayda sağlıyoruz. Dijital harita ve dinamik rutlama teknolojileri ile bayilerimizin sevkiyatlarının dağıtım mesafesinde, doğal olarak benzin tüketiminde 2019 yılında 255 bin km verimlilik sağlamasını, böylece 29 ton CO2 emisyonunu da azaltmasını sağladık. Başka bir değişyle dünyanın etrafını altı kez dönebilecek şekilde bir kazanım sağladık. Burada da sürdürülebilirlik açısından çok ciddi bir fayda elde ettik.
Yol haritamızı 2021’nin sonuna kadar Türkiye’deki tüm departmanlarımızı da bu şekilde dönüştürmek üzere belirledik. Burada veri ile beraber biraz daha yol kat etmek istiyoruz. Yapay zeka tabanlı dijital platformumuz aracılığıyla, satış temsilcilerinden başlayan bütün birimlere kadar verileri tüm çalışanlarımıza sunup onlara yardımcı olmayı sağlayacağız. Hatta yavaş yavaş onu da gerçekleştirmeye başladık. Karar verme süreçlerinde artık bir asistanımız var ve ilerleyen dönemde karar verme noktasında ekip arkadaşlarımıza yardımcı olacak ve yön gösterecek. Böylelikle herhangi bir şeye ihtiyaç kalmadan hızlı bir şekilde aksiyon almayı sağlayacak.
Dijital dönüşüm ve veri uzun bir yolculuk. Ama biz üç ayda bir ürün yaratarak, bir projeyi hayata geçirerek ilgili birimlerimize teslim ediyoruz. Böylece bize ve dijital dönüşüme olan inançlarını kuvvetlendirip bu heyecanı sahiplenmelerini sağlıyoruz ve katma değerleri de onlara yansıtıyoruz. Şu ana kadar finanstan, insan kaynaklarına ve satış ekibine kadar çeşitli projeleri veri yoluyla gerçekleştirdik. Bunun karşılığında insanlar kendilerindeki katma değeri gördükçe yeni fikirlerle bize geliyorlar ve bizler de dijital dönüşüm yolculuğumuza yeni projeler ekliyoruz.
FMCG sektöründe kendinize odaklanmanız yeterli değil, bütün ekosistemi geliştirmek gerekiyor!
Gelecekte, FMCG sektörünün ve CIO rolünün nasıl bir değişim geçireceğini öngörüyorsunuz?
26 yıldır FMCG sektöründeyim ve sektörde her şeyin başı artık deneyim. Marka ve bilinirliği çok önemli ama bunun yanında müşteri deneyimi de başarıya giden yolda fazlasıyla ehemmiyetli. Özellikle Z kuşağında, deneyimin yanında o deneyimi verecek olan şirketin sosyal sorumluluk kapsamındaki çalışmalarına da değer veriliyor. FMCG sektöründe sadece kendinize odaklanmanız yeterli olmuyor, bütün ekosistemi de geliştirmeniz gerekiyor. Bu da sosyal sorumlulukla beraber gelişiyor. Bunun yanında; gelecekteki CIO rolünün, sadece IT altyapısı ve uygulama destekleri gibi konularda kalırsa, çok yakın bir zamanda yok olacağını düşünüyorum. Ben CIO’lar ve CDO’lar için artık ‘CIDO’ diyorum; çünkü bu alanlara çok iyi odaklanmaları, işi çok iyi anlamaları ve katma değeri çok iyi görmeleri gerekiyor.
CIO ile kısa kısa…
İş hayatındaki en büyük motivasyonunuz nedir?
Takım halinde katma değer yaratmak, başarmak ve paylaşmak
Kendi alanınızda sizden sonra gelecek profesyoneller için önerileriniz neler?
Sürekli öğrenmeleri, insanlarla olan ilişkilerini güven ve dürüstlük üzerine kurmaları
Sektörünüzde ve çalıştığınız alandakilerin bilmesinde fayda olacak bir tecrübe söyler misiniz? Problemlerin bir fırsat olarak görmeye çalışın, çalıştığınız insanların değer ve kültürlerini öğrenin. Güney Afrika’ya ilk atandığımda kendi ekibime “ne zaman yapılabilir” diye sorduğumda hep “now now” cevabı alıyordum. Ben de bunu her seferinde hemen şimdi diye düşünüyordum. Günay Afrika’da bir işe “now now” diye cevap veriliyorsa onun hiçbir zaman bitmeyeceğini daha sonra öğrendim. Peter Drucker’ın dediği gibi ‘Kültür stratejiyi kahvaltıda yer’.
CIO görevinizden kalan boş zamanlarınızda vazgeçemediğiniz 3 özel uğraşınız nedir?
Golf oynamak, yelken ve oyun konsolunda çocuklarımla vakit geçirmek
İş yerinizdeki boş 1 saatinizi nasıl geçirirsiniz? Gündemi yakından takip etmeye çalışırım, mümkün olduğunca iş arkadaşlarıma koçluk yaparım
Röportajımıza bizim için kendinize sorulacak bir soru ekleyiniz, ne sorardınız?
Esinlendiğiniz birisi var mıdır? Cevabım: Öncelikle Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ayrıca özgür düşüncenin babası sayılan Aristo.