Asteroid Ryugu’dan toplanan örnekler, organik moleküllerin kökenleri hakkında yeni ve heyecan verici bilgiler ortaya koydu. Araştırmacılar, bu örneklerde bulunan polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH’lar) üzerinde detaylı analizler yaptılar. Bu moleküllerin izotopik bileşimleri incelendiğinde, soğuk kozmik bulutlarda oluştuğu sonucuna varıldı.
Evrenin uçsuz bucaksız derinliklerinde, yıldızlar arasında sürüklenen buzlu moleküler bulutların ortasında çığır açan bir keşif, yaşamın yapı taşlarının kökenlerine ışık tuttu. Caltech tarafından yürütülen yakın tarihli bir çalışma, bildiğimiz şekliyle yaşamın varlığı için hayati önem taşıyan organik moleküller olan polisiklik aromatik hidrokarbonların (PAH’lar) aslında bu soğuk yıldızlararası fidanlıklarda oluştuğunu gösteren kanıtları ortaya çıkardı. Bu açıklama, Japonya’nın Hayabusa2 misyonu tarafından 2020 yılında Dünya’ya getirilen ve güneş sistemimizin ilk günlerine dair bozulmamış bir pencere sağlayan asteroit Ryugu’dan elde edilen örneklerin analizinden geliyor.
Caltech’te doktora sonrası araştırmacı olan Sarah Zeichner, Ryugu’dan toplanan örnekler içindeki bulunması zor PAH’ların izotopik bileşimlerini incelemek için yenilikçi analitik kimya tekniklerinin geliştirilmesine öncülük etti. İnanılmaz derecede düşük konsantrasyonlarına rağmen, John Eiler’in laboratuvarında yürütülen araştırma, PAH’lar içinde şaşırtıcı derecede bol miktarda karbon-13 kümesini ortaya çıkardı. Bu izotop imzası, bu moleküllerin soğuk, düşük enerjili ortamlarda oluştuğunu öne sürüyor ve bunların yalnızca yıldızların yakınındaki yüksek sıcaklık koşullarında yaratılabileceği yönündeki önceki inanışa meydan okuyor.
Ünlü Science dergisinde yayınlanan bu bulguların sonuçları, laboratuvarın sınırlarının çok ötesine uzanıyor. Bizi Dünya’daki organik maddenin kökenini düşünmeye ve kendi güneş sistemimizin oluşumu sırasındaki mevcut koşulları yeniden düşünmeye sevk ediyorlar. Bu çalışma, yalnızca dünya dışı organik bileşiklerin araştırılmasında örnek iade görevlerinin önemli rolünü vurgulamakla kalmıyor, aynı zamanda uzayın en uzak noktalarında meydana gelen kimyasal süreçlere dair kirlenmemiş bilgiler sunma yeteneklerini de vurguluyor.
Bu araştırma Ulusal Bilim Vakfı, NASA ve Japonya Bilimi Teşvik Derneği dahil olmak üzere çeşitli kaynakların desteğiyle mümkün oldu. Thermo Fisher Scientific ve Caltech Karşılaştırmalı Gezegensel Evrim Merkezi’nin ek katkıları, bu bilimsel araştırmanın ilerlemesinde hayati bir rol oynadı. PAH’ların göksel kökenlerine ilişkin anlayışımız gelişmeye devam ederken, bu çalışma insanlığın sınırsız yıldız okyanusunda yaşayan gizemleri çözmeye yönelik sarsılmaz arayışının bir kanıtı olarak duruyor.