Bunun haricinde alışveriş merkezlerimiz için geliştirmeye çalıştığımız bazı çözümler var. Beacon teknoloji konusunda ile Blesh ile birlikte bazı projeler yürütmeye çalışıyoruz.
Önemli teknoloji markaları ile iş ortaklıklarınız var.
Ana sağlayıcılarımız arasında HP, IBM, Huawei; ağ kurma alanında Huawei ile birlikte Cisco; yazılımda Microsoft, Oracle ve IBM; güvenlik alanında ise VMware, Websense gibi markalarla iş ortaklığı yapıyoruz. Ayrıca EMC, HP ve Huawei depolama ürünlerine yatırımlarımız var.
Bu iş ortakları ile özel projeler hayata geçirebiliyoruz. Örneğin geçtiğimiz yıl çok önemli bir projeyi gerçekleştirdik. Türkiye’nin en büyük, en güçlü bilgisayarını sattık, kurduk, çalışıyor. Huawei’nin High Performance Computer adı verilen bir ürünü. 2014 yılı içinde dünyanın ilk 500 High Performans bilgisayarından biri idi. Yıldız teknoparkta bir veri merkezine kuruldu.
Özellikle ne tür donanımlar sunuyorsunuz?
Her türlü donanım sağlayabiliyoruz. Sistem entegratörü olmamız nedeniyle anakarttan sunucuya, yazılım lisansından mimari yapının kurulması ve işletilmesine kadar bizden istenen her türlü IT bileşenini sağlayabiliyoruz. Tek bir markaya veya teknolojiye bağlı çalışmıyoruz.
Çok fazla alanda çalışma yürüttüğünüzü düşünmüyor musunuz?
Akkök Grubu içinde 20 şirket var. Bu şirketler için tüm bu teknolojileri zaten kullanmak zorundayız. Bu teknolojilere kendimiz zaten yatırım yapıyoruz. Müşterilerimize gittiğimizde de zaten bu deneyimi aktarmayı öncelikle arzuluyoruz. Müşterilerimiz ile güvene dayalı, uzun süreli bir ilişki oluşturmaya çalışıyoruz.
Donanım satmanın çok zor, çok düşük marjlı, çok meşakkatli bir iş olduğunun farkındayız. Riskli bir iş olduğunun farkındayız. Aynı yere, aynı tür donanımların satılamayacağının da farkındayız. O zaman değer yaratmak lazım. Uzun vadeli ilişki kurmamız lazım. Evet, çok fazla iş yapıyoruz, ama entegratörlük böyle bir şey. Çalışanlarımız da yeni işler yapmak istiyor. Yeni teknolojilere dokunmak, yeni çözümler bulmak istiyor. Onları da burada taze tutmak, canlı tutmak, iştahlı tutmak için böyle bir yaklaşım içinde olmak zorundayız.
Türkiye’de çok sayıda sistem entegratörü var ve onların da genelde belli alanda uzmanlaşma yoluna gittiklerini görüyoruz. Siz bu stratejinizi sürdürmeyi planlıyor musunuz?
Evet, böyle devam edeceğiz. Hatta bu daha da gelişecek. Belli alana odaklanmış entegratör sayısı çok az. Tam tersine ihtiyaçtan ve projelerin çok fazla yere dokunmasından dolayı entegratör kimliğinde olanlar, ana becerilerini içlerinde tutmakla beraber ihtiyaçları oldukça farklı sağlayıcılar ile çalışma yoluna gidiyorlar. Bir eko sistem oluşturup, alt yükleniciler ile çalışıyorlar. Bizim de etrafımızda alt yükleniciler var. Mesela, biz kablolama işi yapmayız. Bizim kablolama işimizi yapan güvendiğimiz 4-5 çözüm ortağımız vardır. Video-konferans sistemleriyle ilgili olarak yine bir altyüklenici ile çalışırız.
Ama ERP, bütçeleme gibi bizim veri merkezlerimizde etkin olarak kullandığımız ürünlerimizle ilgili böyle bir niyetimiz yok. Bunlar bizim zaten grubumuza vermek zorunda olduğumuz temel hizmetler. Bu bizi güçlü kılıyor. İnsanlarımızı, yeteneklerimizi, yetkinliklerimizi bu alanlarda geliştirmemizi sağlıyor.
Aslında entegratörlüğü Çin yemeği gibi düşünebilirsiniz. Tatlısı, tuzlu, acısı, ekşisi bir arada olmak zorunda. Entegratörlük de böyle çin yemeği gibi bir iş. Bilgiyi iyi karıştırıp diri tutmak zorundasınız. Bu kolay iş değil. Adı bile zor zaten. En-teg-ra-tör…
Farklı alanlarda birkaç büyük proje gelmesi halinde hepsini karşılayabilecek durumda mısınız? Niş alanlarda çalışma yapabiliyor musunuz?
Niş hareket ettiğimiz işler var. Örneğin mobil… Bizden çok daha başarılı, çok daha hızlı olan, birkaç çalışandan oluşan şirketler var. 0+ yaşında olan şirketler bunlar.
107