Sadece geleneksel sunucular ve müşteriler değil; her tür endüstriyel tesis, bina, araç, makine ve cihazlar dahil her şeyin buluta bağlandığı bir geleceğe doğru yol almaktayız. Küresel ve her zaman açık ağlar oluşturma, tüm endüstrileri kökünden değiştirecek.
Citrix Türkiye Ülke Müdürü Altan Cengiztekin’e göre; ufukta görünen değişikliklere ve pazar gereksinimlerine ayak uydurmak için her CIO, Bilişim Teknolojileri (BT) Müdürü veya Ağ Yöneticisinin ajandasında bulunması gereken üç konu şöyle:
1. Ağ geleceğin iş ortamıdır. Önümüzdeki 5 ila 10 yıl içerisinde iş alanı, dijital teknolojiyle ilk bakışta aklımızın alamayacağı bir ölçüde değişecek. Her şey Nesnelerin İnterneti (IoT) adını verdiğimiz, küresel olarak birbirine bağlanmış bir BT altyapısının parçası haline gelecek. IoT, büyük veri analizleri için duyusal veri akışı sağlar ve gerçek zamanlı (veya neredeyse gerçek zamanlı) etkileşime olanak tanır. Hangi endüstri olursa olsun, BT ağı, her işletmenin temelini oluşturacak. Örneğin, otomobil üreticileri arabaların bizi sadece A noktasından B noktasına götüren bir araç değil, sürücülere kişiselleştirilmiş kullanıcı deneyimi yaşatan birbiriyle bağlantılı yazılım platformlarından oluşan bir geleceğe hazırlanıyorlar. Forklift üreticileri, bulut üzerinden yönetilebilen ve arıza kontrolü yapılabilen bir hizmet olarak forklift sağlayabilecekler.
2. Ağ, yazılım tarafından tanımlanıyor. Küresel ağ oluşturma altyapısının sadece bakır teller, fiber kablolar, devreler ve yönlendiricilerden oluşan devasa donanımsal bir birikinti olduğunu düşünmek doğal bir hata. Ancak bu donanım gün geçtikçe artan ölçüde yazılım tarafından tanımlanıyor. Yazılım tanımlı ağ oluşturma, veri yollarının artık önceden tanımlanmış bağlantılar olmadığı, bunun yerine yazılımın bu veri yollarını dinamik olarak belirlediği anlamına geliyor. Böylece ağ daha esnek bir yapı kazanır. Örneğin, şubeler eskiden kiralık hatların yanı sıra acil durumlarda yük devretmek için dar bantlı bir yöntem kullanarak genel merkezle bağlantı kurardı. Buna karşın modern şubeler çoklu IP bağlantıları vasıtasıyla iletişim kuruyor. Şubedeki bir cihaz, hangi bağlantı veya bağlantıların kullanılacağına karar vermek için yazılım algoritmalarından faydalanır. Bu şekilde veri yolları, ekonomik parametreler veya trafik yükünü birkaç hat üzerine yaymak gibi teknik gereksinimlere bağlı olarak çeşitlendirilebilir. Böylece çok daha güçlü ve düşük maliyetli bir ağ elde edilir. İdealde ağ, kullanıcı merkezli politikaların farklı uygulamalar, cihazlar ve uçtan uca ağların yapısını akıllıca kontrol etmesini ve güvenceye almasını sağlayan sağlam bir güvenlik mimarisinin parçasıdır.
3. Ağ performansı, iş performansı demek değildir. Ağın önemi ve performansını artırmanın yeni yolları hakkında bunca tartışma dönerken ağım ne kadar hızlı olursa iş süreçlerim de o kadar hızlı işler diye düşünmek mantıklı görünebilir. Ne yazık ki, bu tam da doğru değil. Ağ, sadece farklı uygulamalar arasında veri iletmenizi sağlayan bir araçtır. İş akışları ve hatta bazen tüm iş süreçleri, uygulamalarda yer almakta. Dolayısıyla başarılı bir dijital dönüşümde uygulamaların nasıl dağıtıldığı konusunda tam kontrol sahibi olmak çok önemli. Modern firmalar, bu amaçla “uygulama dağıtımı kontrol cihazları” olarak bilinen cihazları kullanıyor. Bu kontrol cihazları, hem uygulama kullanılabilirliğinin ve davranışının parçalı yönetimi hem de uygulama güvenliği ve güvenli dijital çevre güvenlik politikasının uygulanmasını sağlar.
Veri, yeni para birimidir. Bu yüzden sorunsuz bir veri akışı modern firmalar için gerekli bir ön koşuldur. Her zaman her yerde bulunan bulut hizmetleri, Nesnelerin İnterneti’ndeki artış sebebiyle oluşan küresel bağlanabilirlik ve tüm endüstrilerde hızlı ilerleyen dijital dönüşüm çağında ağ altyapısı, bugünün ve hatta geleceğin iş faaliyetlerinin altyapısını oluşturuyor. Bu durumda işletmeler için en temel gereksinim sağlam ağ bağlantısı. Bu altyapının değişen iş ihtiyaçlarına kolayca uyum sağlayacak kadar esnek kılmak için yazılım tanımlı ağ oluşturulması gerekiyor. Uygulama dağıtımı kontrol cihazları ise ağ, güvenlik ve iş uygulamaları arasında köprü kurmaya yardımcı oluyor. Böylece akıllı ağlar, başarılı bir dijital dönüşüm için zemin oluşturuyor.