Makinelerin dünyasında işler nasıl yürüyecek?

Önümüzdeki 20-30 yıl arasında yaptığımız işlerin yüzde 30’u ile 50’si makineler tarafından yapılıyor olacak. Peki ama bu süreçte hangi işler en yüksek güvenceye sahip olacak?

Geçtiğimiz yıllardan bu yana yeni teknolojilerle birlikte hangi mesleklerin ve hangi meslek gruplarının değişime uğrayacağı ya da ortadan kalkacağıyla ilgili pek çok şeyler yazıldı, söylendi.

Meslek gruplarının ve mesleklerin yaşayacağı değişimle ilgili farklı şeyler hala yazılmaya devam ediyor. Hatta gelecekte mavi yakalılar tarafından yapılacak işlerin robotlaştırılması sayesinde çalışmaları yürütmek adına robotları koruyacak bir köpek ve köpeği besleyecek bir kişinin yeterli olacağına dair bilim kurgu vari şeyleri öngörüsü yaşanılacak değişimlerle ilgili düşüncelerin ne kadar büyük ölçekte olduğunu ortaya koyuyor. Şu anda günümüzden 50 yıl sonrasına yönelik olan söylemlerin inandırıcılığı olmamasına karşın, zamanla iş ortamına dair neredeyse tüm detayların değişebileceğini söylemek mümkün.

Teknolojinin iş gücü üzerine etkisi konusunda çalışmalar yapan araştırmacılar, önümüzdeki yirmi ile otuz yıllık süreçte küresel iş gücünün yüzde 30 ile 50’sinin risk altında olduğunu belirterek, iş kollarının önemli düzeyde değişeceğini ve iki yeni iş kolunun ortaya çıkacağını söylüyor.

Dönüşüm sürecinde insan

Teknolojinin iş pazarına etkisi konuşulduğunda ortaya çıkacak teknolojilerin işimizin yerini nasıl alacağı sıkça dile getirilen konulardan birisidir. Fakat teknolojinin işimizin yerini alma konusunda yanlış anlaşılan nokta yaşanılacak değişimle sağlanabilecek gelişmenin ötesinde, şirket yöneticilerindeki tutum, pazardaki etkenler ve ekonomik koşullar nedeniyle bizlerin işini daha iyi ve daha düşük maliyetle yapacak yeni nesil makinelerin kullanılmasıdır.

Şu an için fikir olarak ilginç gelmesine karşın yaşanılacak gelişmelerin günümüzün ve yarının yöneticileri tarafından belirli bir kademe veya bölümdeki iş gücünü ortadan kaldırma konusundaki tercihlere bağlı olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. “Dönüşüm sürecinde insan” söylemi doğrultusunda sosyal sorumluluklarımızın olduğuna ve birbirimizin hayatını önemseme zorunluluğuna dikkat edilerek işinden olan kişilerin aile hayatlarında ortaya çıkabilecek güçlüklerin yok sayılmaması kritik noktaların başında geliyor.

Teknolojinin iş hayatına ve iş hayatındaki değişimin yaşantımıza etkisi konusunda verilebilecek pek çok sosyal mesaj olduğu aşikar. Peki ama bu alanda ortaya çıkabilecek gelişmelerle ilgili yaşanabilecek gelişmeleri göz ardı etmememiz gerektiğini hiç düşündünüz mü?

Hızlandırmanın geriye dönüş kanunu

Günümüz teknolojisi hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde gelişmeye devam ediyor. Şu anki hızla teknolojinin gelişmesi halinde 100 yıl içerisinde yaşanılacak teknolojik gelişimin 20 bin yıllık gelişime karşılık geleceğini söylemek mümkün. Geçmişteki 200, 100, 10 ve hatta sadece 5 yıllık teknoloji ve platform gelişimlerini düşündüğümüzde ortaya çıkan değişim hızını kolaylıkla fark edebilirsiniz. Tüm bunların sonucu olarak her bir endüstriyel dalganın geçerli olduğu zaman dilimi ve sosyal bozulmanın daha kısa zamanda gerçekleşiyor olması bugün olmasa dahi yarın işinizi tehlikeye atabileceği gerçeğini ortaya koyuyor.

Arada kalma

İçerisinde bulunduğumuz zaman diliminde rekabeti kızıştıran farklı teknolojilerin her zaman olduğu gibi var olduğunu söylemek mümkün. Ancak günümüz ve geleceğin teknolojilerinin daha önceki süreçten farklı olarak mavi yakaların yerini alacak beceriye ve belirli düzeyde karmaşıklık yönetebilecek niteliğe sahip olmasının ötesinde beyaz yaka çalışanların yerini alabilecek niteliklerde olması önemli bir ayrıntı olarak ön plana çıkıyor. Bunun sonucunda ise ilk defa beceri ve uzmanlık konusunda her geçen gün daha endişeli hale gelen arada kalmış bir kitle ortaya çıkmış durumda.

İş pazarına önemli düzeyde etki edecek teknolojilerin iki grup olarak tanımlanabilir: Yapay Zeka, Bilgisayarla Görüş ve donanım ya da yazılım tabanlı robotların olduğu “Tekil Gelişen Teknolojiler” ve Otomatik Sürüş, Avatarlar, Bulut, Bağlı Ev, Her Şeyin İnterneti, Daha Akıllı Şehirler, Giyilebilir Teknolojiler ve Telesağlık gibi farklı teknolojileri bir araya getirerek platform oluşturulan “Kümeleşerek Gelişen Teknolojiler”.

Dünyanın kendi kendine öğrenen en iyi Yapay ve Sezgisel bilgisayar sistemleri hali hazırda danışmanların, sanatçıların, yorumcuların, doktorların, araştırmacıların, müzisyenlerin, katiplerin, öğretmenlerin, çevirmenlerin ve hatta algoritmik modeller geliştiren veri bilimcilerin yerini almış görünüyor. Diğer taraftan bilgisayarla Görüntüleme sitemlerinin kalite inspektörlerinin, güvenlik analistlerinin ve güvenlik görevlilerinin yerini aldığını da söylemek mümkün. Benzer şekilde donanımsal robotların fabrika sahalarında, depolardaki çalışmalarda, askeri alanda, garsonluk ile ilgili işlerde ve cerrahi operasyonlarda kullanılması yaygın olarak karşılaşılan durumlar arasında yer alıyor. Son olarak yazılım altyapılarının müşteri hizmetleri çalışanlarının, yönetici personellerin ve simsarların görevlerini yerine getirebilecek nitelikte olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor.

Otomatik Araç teknolojisi karayolundan uçaklara, uçaklardan yarım milyon tonluk kargo gemilerine kadar her türlü taşıma aracında sürücülere, operasyon ekibine, pilotlara ve hatta trafik işaretlerine olan ihtiyacı azaltan teknolojilerin başında geliyor. Avatarlar aktörlerin, banka memurlarının, çağrı merkezi elemanlarının, öğretmenlerin ve destek personelinin yerini alabilecek nitelikler sunuyor. Bulut altyapısı yöneticilere, kurumsal mimariye ve operasyon ekibi içerisinde değişikliğe olan ihtiyacı düşürüyor. Nesnelerin internet teknolojisini kullanan cihazlar mühendislere, bakım ve onarım operasyonlarını gerçekleştiren personele ve yöneticilere olan ihtiyacı azaltmasıyla biliniyor. Daha Akıllı Şehir teknolojileri polise, sokak temizleyicilerine ve diğer kamu hizmetlerine; giyilebilir teknolojiler ve telesağlık gibi araçlar hekimlere, bakıcılara olan ihtiyacı en aza indiriyor. Bu konudaki listenin uzatılması ve sürdürülmesi mümkün.

 

 

Bugün bir kenarda oturmuş gelecekle ilgili kaygılar konusunda gelgitlerin yaşandığı dönemi izliyoruz. Bu süreçte güç dengesinin farklı yönelimlerde makinelerden yana değişeceğini söylemek mümkün.

Güvenli limanlar

Teknolojinin üstel oranda gelişmeye devam ederken insanlar çalışma ortamından uzaklaşıyor. Peki ama bu sayede işlerin daha güvenli şekilde yürütülmesi veya en azından önümüzdeki yirmi yıl içerisinde daha güvenli limanlarda yer almasının sağlanabilmesi mümkün mü?

Ayrıntılarını belirlemenin güç olan ve üst düzey uzmanlık gerektiren veya farklı disiplinlerin bir araya geldiği meslekler otomasyonu en zor olan branşlar olarak ön plana çıkıyor. El çabukluğu, Duygusal Zeka, Uzlaşı, Orijinallik, Algı, İkna Kabiliyeti ve Sosyal Zeka gibi kriterler otomasyonun mümkün olmadığı kriterler olarak dikkat çekiyor. İş hayatında bizleri pek çok değişiklik bekliyor.

Girişimcilik yükselişte olacak

Teknolojinin iş dünyasını etkileme sürecini kuşkuyla izliyorsanız ufukta yeni hamlelere yönelik hala yapılabilecek bir şeyler var. Nitekim teknolojideki gelişmelerle birlikte şirketlerde çalışma yerine bireysel olarak çalışma yönündeki imkanların daha kolay haline geleceğini söylemek mümkün.

Geçtiğimiz beş yıl içerisinde kayıt altındaki girişimcilik başlangıçlarında teknolojinin daha hızlı, daha kolay, daha basit ve daha rahat kaynak bulabilme yönündeki katkısı girişimcilerin elini güçlendiren etkenler olarak ön plana çıkıyor. Ortaya çıkan gelişmelerle uzmanlık sağlamak, kaynak oluşturabilmek, toplu pazarlar için gelişmiş yazılım ve donanım prototip teknolojileri kullanılabiliyor.

Brian Acton’un hayalinin gerçeğe dönüşme sürecinin düşünün: Uygulamayı oluşturmak için harcanan 200 dolar, sıfır pazarlama bütçesi, sosyal medya üzerinden tanıtım ve 19 milyar dolarlık kazanç. Evet, WhatsApp’ın mükemmel çıkışının dışında bahsedilebilecek 218 farklı multi milyarlık proje bulunuyor. Bu rakam insanlık tarihinde multi milyarlık projeler gerçekleştiren şirketlerden kırk kat daha fazla olmakla birlikte oluşturuldukları şirketler tarafından 1.5 trilyonluk yeni bir değer ortaya çıkararak bulundukları alanda lider konumda olmalarıyla dikkat çekiyor.

Geleceğin insanları

Ancak girişimcilik fikri düşünceleriniz arasında yer almıyorsa gelecek konusunda karamsar olabilirsiniz. Önümüzdeki 50 ile 100 yıl içerisinde gerçekten “insanlığın” var olacağını düşünüyor musunuz? Çağımızda ortaya çıkan “Teknolojik tekillik” kavramı ile insanlık tanımının hangi ölçüde değişeceğini öngörebilmek oldukça güç.

Günümüzde akıllı cihazlarımızdan istediğimiz verilere erişebiliyoruz. Fakat gelecekte beyinden bilgisayar ara yüzüne aktarma yaparak doğrudan web ortamına dahil olmayı sağlayan ara yüzler kullanıyor olacağız. Aynı süreçte CRISPR gibi yeni genetik teknolojilerle “insanüstü” niteliklere sahip olarak kendi genetik kodumuzu yeniden yazarak doğal özelliklerimizi geliştirebiliyor olacağız.

Makineler korkutucu olabilir. Fakat hibrit insan makinelerinin geleceği daha da korkutucu olabilir. Kim bilir belki de 1980’lerdeki ilk robot-insan hibriti “Cyborg” hayatımızın bir parçası haline gelebilir.

Sonuç

Makinelerin işinizi elinizden alması yönündeki sürece kısa vadeli olarak bakmak yapmanız gereken en son şey. Birey olarak gücünüzün geride kaldığını ve dönüşümün bir parçası olduğunuzu kabul edin.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu