Medikal robotlar sağlık sektörünü nasıl değiştirecek?

Bir zamanlar hayallerde yer alan öngörüler, herkesi medikal robotlarla ulaşılabilecek noktalar üzerinde düşünmeye ve efsanevi söylemlerle gerçekleri ayırt etmeye çağırıyor.

Robotik sağlık uygulamalarıyla hasta bakımı ve tedavisindeki “öngörüsel” kavramı yeniden tanımlanıyor.

Teknolojiyi az veya çok takip eden tüm herkesin 3D yazıcı ve mobil teknolojilerle ilgili gelişmelerden haberdar olduğu şüphe götürmez bir gerçek. Fakat medikal nanobotlar ve nanomitler konusundaki gelişmeler hangi ölçüde takip ediliyor? Bu detayların ötesinde teknolojik gelişmelerin ortalama yaşam süresine olumlu yönde etki ettiği aşikar. Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (Centers for Disease Controls and Prevention – CDC) tarafından ortalama yaşam süresinin 1960’da 69,8 yıl, 1990’da 75,2 yıl iken günümüzde 78,8 yıl olduğunun belirtilmesi bu detayı doğruluyor. Sağlık sektörüne yönelik yeni yaklaşımlar opsiyonel seçenekler olmanın ötesinde bir zorunluluk haline geliyor. Robotik sağlık uygulamaları tedavi süreçlerinde pek çok soruya cevap verebilmeyi mümkün hale getiren imkanlar sağlıyor.

Telemedicine altyapısından biyoelektronik teknolojilere kadar pek çok yeni altyapıyla sağlık ekosistemi hızlı bir şekilde gelişmeye devam ediyor. Gen haritasının çıkarılması ve çıkarılan gen haritasının toplum sağlığına yönelik olarak kullanılması geçtiğimiz 100 yıl içerisinde sağlık alanındaki en önemli gelişme olduğu göz ardı edilemeyecek bir gerçek. Sağlık sektöründeki tedaviye ve teşhise yönelik buluşlarla bu konudaki yaklaşımın kişisel gen tanıları koymada kullanılması hedefleniyor. N-of-1 adını taşıyan yaklaşımla tek bir hasta için tek bir deney yapılması mümkün. Nanoidlerin, nanitlerin, nanomakinelerin bulunduğu bir ortamda nanobotlar ile kombinasyonlar oluşturularak kanser hücrelerinin tespit edilerek ortadan kaldırılabileceği biyolojik makineler yapabilmesi mümkün olabilir. Ortaya çıkan gelişmelerin dünya üzerindeki hastalıkları azaltmayacak olmasına karşın umut ışığı olacağı da şüphe götürmez bir gerçek.

Medikal nanoteknoloji sayesinde hastaların vücuduna enjekte edilen nanorobotların hücre düzeyinde çalışması hedefleniyor. Hazmedilebilir ve dahili olarak kullanılabilen cihazlar kablosuz teknolojiye sahip geniş bant özelliğine sahip yutulabilen “akıllı” hap formatındaki dijital araçların tedavi süreçlerinde vücuttaki tepkileri izlemede büyük fayda sağlayabileceğini söylemek mümkün. Medikal nanoteknoloji şu an için uçurumun kenarında uçmaya hazır bir alan olarak ön plana çıkıyor.

Cilde uygulanabilen dijital etiketler farklı fırsatlar sunan alanlardan bir diğeri olma niteliği taşıyor. Netatmo tarafından geliştirilen JUNE adındaki bilezik UV ve UVSunSense takibi ile güneş altında cildin verdiği tepkilerin takibini çok daha eğlenceli hale getiren bir ürün olarak kullanılıyor.

[blockquote style=”1″]Bir şeyler gerçekleşmeden önce çılgın bir fikir olarak görülebilir. – Peter Diamandis[/blockquote]

Robotik alanında her gün yaşanılan bu gelişmeleri yaşam kalitesini arttırabilecek etkenler olmalarına rağmen gündemde fazlaca yer bulmuyor olması bu konudaki ilginç detayların başında geliyor.

Hayalleri süsleyen pek çok öngörüden bahsedebilmek mümkün olmasına karşın hayali yenilikleri büyüleyici olanlardan ayırabilmenin hangi ölçüde mümkün olduğunu detaylandırmak önemli konular arasında yer alıyor. Robotik sağlık uygulamalarına yönelik çalışmalarda araştırmacıların bilim adamlarının olmasının ötesinde konuya meraklı olanların çevremizdeki kişilerden oluşuyor olması önemli bir detay. Nitekim bu uygulamaları geliştiren ve uygulamaları kullanan kişilerin daha sağlıklı yaşam sürmek gibi ortak bir amacı bulunuyor.

Simshaw, Terry Hauser ve Cummings tarafından medikal robotların ev ve hastane ortamında kullanımı konusunda hazırlanan raporda aile üyelerinin ve bakıcıların, sağlık kuruluşlarının, teknoloji sağlayıcılarının, yaşlı veya fiziksel engelli bireylerin benzer hedefleri olduğuna dikkat çekiliyor. Bu konuda istisnalar olmak birlikte kolektif hedefin serbestlik, temkinli olma ve tüm kullanıcılar için özel ihtiyaçları karşılayabilecek nitelikler sunma yönünde olduğunu söylemek mümkün.

Robotics Business Review tarafından kısa süre önce yayınlanan “Healthcare Robotics 2015-2020 Trends, Opportunities & Challenges” raporunda yer alan stratejik bilgiler robotik uygulamaların önemini net bir şekilde ortaya koyuyor. İlgi çekici ve robotik sağlık pazarındaki gelişmelere ışık tutacak pek çok detayın aldığı raporda robotik sağlık alanında üç önemli alan bulunduğuna dikkat çekiliyor:

  1. Doğrudan hasta bakımı robotları: Cerrahi robotlar(klinik uygulamaları gerçekleştirmek için kullanılan), Eksoskeleton (Ekso gibi biyonik eklentiler) ve protezler (kaybedilen azalara yönelik medikal çözümler). CDC verilerine göre ABD’de her gün 500 kişi azalarını kaybediyor ve ABD’de azalarını kaybeden yaklaşık 2 milyon kişi bulunuyor.

 

  1. Doğrudan olmayan hasta bakımı robotları: İlaç robotları (akış otomasyonu, personel maliyetlerini düşürmek için otomatik robotlar), teslimat robotları (hastane otomasyonu kapsamında tıbbi araç ve gereçlerin sağlanması), dezenfeksiyon robotları (enfeksiyona karşı alınan önlemler ve enfeksiyon etkileşimi)

 

  1. Evde hasta bakımı robotları: Robotik telepresence çözümleri (yaşlanan nüfusa yönelik olarak robot altyapısıyla destek sunulması).

 

2016 yılının Ocak ayında Population Reference Bureau tarafından yayınlanan “ABD’de Yaşlanma” raporuna göre şu anda sayısı 46 milyona ulaşan 65 yaş ve üzerindeki vatandaş sayısının 2060 yılında 98 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. Toplam nüfusta 65 yaş ve üzerindeki nüfus oranının yüzde 15’ten yüzde 24’e yükseleceği belirtiliyor. Artan yaşlı nüfusunun bakımının ne olacağı ise hala merak uyandıran konuların başında geliyor.

Medikal robotlar sağlık sektörünün geleceğini şekillendirecek. Ve buna ihtiyaç olduğu şüphe götürmez bir gerçek.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu