Citrix EMEA Başkanı Sherif Seddik’e göre; çeşitli iş kolları mobil bulut sistemlerinin sunduğu esnekliği talep ederken, IT ise bu kurguyu merkezden, güvenli ve ölçeklendirilebilir şekilde yönetebilmek için bulut teknolojilerine ihtiyaç duyuyor.
Yakın geçmişe gidersek, bulut teknolojilerinin yerleşik kurumsal IT’ye meydan okumaya başladığı günleri anımsarız. Bu her ne kadar eskilerde kalmış gibi görünse de, NIST’nin (National Institute of Standards and Technology: ABD Ulusal Teknoloji ve Standartlar Enstitüsü) artık alışageldiğimiz “bulut hizmetleri”’nin -altyapı, platform ve yazılımı da içeren- bir hizmet olarak tanımını yapması ancak 2009’a dayanıyor.
Bugün bulut, kurumsal IT’nin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Kurumlar test ortamlarını Amazon Web Services ve Azure’daki Microsoft Office 365 üzerinden işletiyorlar; müşteri hizmetlerini bulut üzerinden Salesforce aracılığı ile sunuyorlar; yine bulut üzerinden IT hizmetlerini ServiceNow ile yönetiyorlar. İhtiyaç oldukça, pek çok farklı bulut servisten faydalanıyorlar.
Bazı IT organizasyonları ise halen katı bir “bulut kullanmama” politikasına sahip. Ancak IT departmanları ağları üzerinde tam ölçekli bir IT envanter analizi yaptıklarında büyük bir sürprizle karşılaşıyorlar: İş kollarının –IT’nin bilgisi olmaksızın- yüzlerce, hatta bazen binlerce farklı bulut hizmetten faydalandığını görüyorlar. Bu kavram “gölge IT” olarak tanımlanıyor. Eklemekte fayda var; bu rakamlar gerçek kurumlardan alınmış ve sağlık, finans gibi çok sıkı regülasyona tabi sektörlerde bile karşılaşabileceğimiz rakamlar. Bugün, ortalama bir kurumun çalışma ortamı buluta taşınma sürecini yaşıyor. IT departmanı halen, ERP sistemleri, kritik uygulamalar ve AR-GE ağları gibi önemli fonksiyonları lokal şekilde işletiyor olabiliyor. Ancak günümüzde, uzmanlar, yöneticiler, ve C-seviyesindeki idareciler de dahil olmak üzere çoğu çalışan, iş ortamında bulut bazlı sistemler kullanıyor. Bu gelişmeden çok da haberdar olmuyoruz, çünkü bulut teknolojileri her yerde ve bunları engellemek gibi bir şansımız bulunmuyor.
Gerçek şu ki, ortalama bir ofis çalışanı bulut hizmetleri sayesinde daha verimli, esnek, güvenli ve rahat çalışabiliyor. Ayrıca yoğun kontrol ve verimlilik arasında, örneğin hibrit bulut ortamı sayesinde, bir seçim yapmaksızın bu iki hedefe de ulaşmak mümkün. Bulutun olağanüstü başarısının sebeplerinden biri, bu sayede ihtiyaç duyulan IT kaynaklarına gitgide artan sayı ve çeşitlilikte cihaz üzerinden ve farklı ortamdan ulaşım imkânı tanıması. Bir zamanlar ofis ortamında kullanılan cihazlar PC, notebook ve BlackBerry’den ibaretti. Bugün ise her ortamda çalışabiliyoruz: uçaklarda, trenlerde, otel lobilerinde -ve bazen her şeye rağmen ofiste. PC, Mac, akıllı telefon, tablet ve Microsoft Surface Pro gibi hibrit cihazlar kullanıyoruz. Akıllı kol saatleri bize randevularımızı hatırlatırken, arabalarımız kontaklarımızı ve güzergâhlarımızı telefonumuzla senkronize edip randevumuza yetişmemizi sağlıyor; trafikte sıkıştığımızda arayıp haber veriyor.
Daha önce hayatı kolaylaştıran bu kadar imkanla iç içe hiç yaşamadık ve bütün bunlar akıllı uç noktalar ve bulut hizmetler arasında gerçek zamanlı etkileşimin sonucu. Uç noktaların çeşitliliği dramatik şekilde arttıkça, bunların bulut hizmetleri ile etkileşiminin karmaşıklığı da artıyor.
İşte bu yüzden, tüm kurumsal IT kaynaklarına merkezden yönetilen ve güvenli erişimi merkez üzerinden sağlanan bir yapı getirmemiz gerekiyor. Yönetim de bulut tabanlı olmalı; başka hiçbir çözüm artık mantıklı değil. Yerel kaynaklara odaklanmak konusunda ısrar etmek, mobil işgücünün bulut bazlı uygulamalara, dosya paylaşımına ve hizmetlere her an ulaşım ihtiyacını göz ardı etmek anlamına geliyor. Öte yandan bu kullanıcılar halen, uzakta da olsalar, güvenilir çalışma ortamları içinde yer alan yerel kurumsal kaynaklara da ihtiyaç duymaya devam ediyorlar. Bu ikileme cevap olarak sunulabilecek en mantıklı çözüm, hibrit IT ortamı olarak karşımıza çıkıyor. Hibrit IT, sanal kurumsal kaynakları bulut servisi ile birleştirerek, bu iki girdiyi ihtiyaca göre kombine edebiliyor ve bu süreçte bulut üzerinde gerçekleşen çalışma ortamı hayat süreci yönetiminden faydalanıyor. İş kolları mobil bulut sistemlerinin sunduğu esnekliği talep ederken, IT bu kurguyu merkezden, güvenli ve ölçeklendirilebilir şekilde yönetebilmek için bulut teknolojilerine ihtiyaç duyuyor.