Yurtdışında yapılan bir araştırmaya göre, tipik ofis binalarının maliyet kalemlerinin dağılımına bakıldığında, ofis maliyetinin büyük çoğunluğunu çalışan giderlerinin oluşturduğu göze çarpıyor. Araştırma doğrultusunda, ortam değerlerinin yetersizliği nedeniyle çalışanların performansında meydana gelecek %10’luk bir düşüşün, diğer maliyet kalemlerinin 3 katı zarara neden olabileceği öngörülüyor. Bu durum ülkemizde de benzerlik gösteriyor. Dolayısıyla, verimliliği artıran ideal ortamı yaratmak için, bina otomasyon teknolojileri alanındaki çalışmalara hız verilmesi gerekiyor. Alarko Carrier olarak, bu noktada Çevre Göstergesi uygulamasının verimliliği artıran bir anahtar olduğuna, daha fazla verimlilik sağlamak adına önemli adımlar atılacağına inanıyoruz. Bu alandaki çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor.
Şirketler, çevre göstergesi sistemini kullanmak için nasıl bir altyapı oluşturmalı? Bu altyapıyla ilgili teknik detayları paylaşır mısınız?
Öncelikle, iç çevre kalitesini sağlayan sıcaklık, nem ve iç hava kalitesini ölçen sensörleri sisteme eklemek gerekir. Türkiye’de genelde uç üniteler adı verilen fankoil, değişken debili hava kutusu gibi elemanlarla ilgili olarak, genellikle bilgisayarla haberleşemeyen türde en ucuz termostatlar kullanılıyor. Doğal olarak Çevre Göstergesi uygulaması olanağı ortadan kalkıyor. Bu termostatların kesinlikle Bina Otomasyon Sistemi’yle haberleşebilen türde olması gerekiyor. En azından, her alanın sıcaklığını ölçen termostatın otomasyon ile haberleşmesi, bölgeyle ilgili Çevre Göstergesi tahmini yapmamızı mümkün kılıyor.
Türkiye’de bina otomasyon teknolojileri pazarı son 5 yılda nasıl bir gelişim gösterdi? Önümüzdeki dönemde bu alanda ne gibi gelişmeler yaşanmasını bekliyorsunuz?
Gelişen teknolojiyle birlikte artan ihtiyaçlar, diğer alanlarda olduğu gibi bina otomasyon teknolojilerinde de birtakım gereksinimler doğuruyor. Giderek “akıllanan” binalar yeni nesil teknolojilerle donatılarak, otomatikleşmeye başlayan bir sistem haline geliyor. Ülkemizde, bina otomasyonu anlamında akla ilk olarak, ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemleri geliyor ki bunların kontrolü, daha fazla enerji tasarrufu sağlamak adına mekanik olmaktan çıkıyor. Her ne kadar çalışmalar sürse de, şu an hâlâ izlenen ve kontrol edilen noktaların büyük çoğunluğunun mekanik otomasyon olduğu göze çarpıyor. Haliyle bu alanda önümüzdeki yıllarda tam otomasyon sağlanacak.
Teknolojinin gelişmesi ve standartlaşma, Bina Otomasyon Sistemi uygulamalarında görev paylaşımının değişmesine yol açıyor. Mekanik cihazların gittikçe akıllı olmaya başlaması, otomasyona bağlanmak için kapılarının bulunması işi değiştiriyor. Haberleşme protokollerinin RS485 ve IP network’lerle sınırlanması ve standartlaşması, BACnet’in standartlaşması, Modbus’ın kullanımı, yapısal kablolamanın tercih edilmesine yol açıyor.
LEED, BREAM, Green Star gibi yeşil bina sertifikalarının en önemli kriterleri arasında yer alan bina otomasyon sistemleri, etkin kullanıldığında personel maliyetinde %5-25, stok maliyetinde ise %10-20 oranında tasarruf sağlıyor.
Türkiye’de bu yazılımı kaç şirket kullanmaya başladı?
Alarko Carrier, bina otomasyon sistemleri alanında bugüne kadar TBMM Ek Binaları, Avrupa Yakası Adalet Sarayı, TAI gibi pek çok önemli projeyi hayata geçirdi. Alarko Carrier’in gerçekleştirdiği otomasyon sistemi sayısı 500’ü aştı.
70