Sınıftaki iPad’ler başarıyı arttıracak mı?
Los Angeles Birleşik Bölge Okulu 640,000 öğrencinin tamamının ellerini iPad’lerle donatmaya hazırlanıyor. Amaç etkileşim üzerinden öğrenmeyi geliştirmek.
Ülke çapındaki okullarda öğretmenlere iPad’leri kullanmak zorunda oldukları söyleniyor ki bu yıllar boyunca öğrenilen, öğrencilerin nasıl eğitileceğine ilişkin her şeyi altüst edeceğe benziyor. Eski bir lise öğretmeni olan ve şimdilerde Santa Barbara Birleşik Bölge Okulu teknoloji direktörü olan Todd Ryckman, iPad’i çok daha olumlu bir ışık altında görüyor.
Ryckman onun küçük iPad pilot projesinin öğretmenlerin umudunu kırmayacağını aksine onlara güç vereceğini ve işlerini kolaylaştıracağına inandığını söylüyor. iPad’in basit dokunmatik arayüzü ve kullanımı kolay uygulamalarının altında Amerikan sınıflarında devrim yaratma yeteneği yattığını ifade ediyor. Bir de şunu belirtiyor: Liselerdeki iPad’ler düşük gelirli aileler için dijital eşitliğe yardımcı olabilir. “Bu olağanüstü bir yeni araç” şeklinde konuşuyor Ryckman.
Her sırt çantasına bir iPad
Üç yıllık bir planlamanın ardından Santa Barbara Birleşik Bölge Okulu bu ay üç ilkokul ve bir liseye 1,200 iPad’i dağıtacak. Güneydeki Los Angeles Birleşik Bölge Okulu de mültimilyon dolarlık bir planın tam ortasında; yıl sonuna kadar 640,000 öğrencinin tamamının ellerine iPad vermeyi planlıyorlar.
Okullardaki iPad’in amacı elbette sınıflara yeni bir şekil vermek ve onları dijital çağ içerisine çekmek. iPad tüm öğretmen ve eğitmenlerin etkileşimini değiştirmeye hazırlanıyor; onların öğrenmelerinde öğrencilerin büyük bir rolü var. Ryckman, öğretmenlerin sonunda öğrencilerin konuları ezberlemesi oyunundan kurtulabileceğini (sonuç olarak Google ve Siri aramayı kolaylaştırıyor) ve bunun yerine öğrencilerin bu konular üzerinde daha dikkatli bir şekilde düşünmelerine yardımcı olabildiklerini söylüyor. “Yönetim kurulu eskiden nerede olduğumuzun farkına varıyor” diyor 15 yıl boyunca lisede tarih dersi veren Ryckman. Beş yıl zarfında herkesin iPad ya da benzeri bir cihaza sahip olacağını söylüyor ve Santa Barbara Birleşik Bölge Okulu öğrencilerinin bu geleceğe hazır olmaları gerekiyor.
Ders kitabı yayıncıları ve MDM firmaları destekliyor
İlk etapta istemeye istemeye yaptıktan sonra ders kitabı yayıncıları sonunda e-kitap sürümleriyle uygulamaya katılıyor. Birkaç yıl önce tanıtımı yapılan Apple’ın iBooks Author’u öğretmenlerin çoklu ortam kitaplar oluşturmasına imkan sağlıyor ve bu Santa Barbara Bölge Okulu’nde popülerlik kazanıyor, diyor Ryckman.
Apple, kayıp ya da çalınmış iPad’leri kullanılmaz hale getiren Apple Care Plus adlı hizmetle hırsızlıkla mücadelede önemli bir adım attı. Ve mobil cihaz yönetimi (MDM) firmaları liseleri hedef alan araçlarla geliyor. Geçtiğimiz ay AirWatch öğretmenlere öğrencilerin iPad’leri üzerinde bazı kontroller sağlayan Teacher Tools’u çıkardı. Bunlar arasında tek bir uygulama modunda sınav yapmak, sınıfa dokümanlar göndermek ve öğrencilerin testleri arkadaşlarıyla paylaşmasını önlemek için kamerayı kapatmak ve ekran görüntülerini devre dışı bırakmak yer alıyor. Diğer yandan liselerdeki iPad’lerin yolu üzerinde çok sayıda engel varlığını koruyor. Los Angeles Birleşik Bölge Okulu söz gelimi öğrencilerin MDM profillerini iPad’lerden çıkarması gibi güvenlik problemleri yaşadı. iPad’lerin bozulduğu ve çalındığı hatta dağıtılmayı bekleyen iPad’lerle dolu kolilerin toz içinde bekletildiğine dair söylentiler de var.
Fakat en büyük bariyer maliyet olmayı sürdürüyor (tüm o iPad’lerin parasını kim ödeyecek?) ve bilhassa öğretmenler iPad’leri benimsemeyi reddediyor. iPad sınıflarda bir yaklaşım değişimini temsil ediyor ve ortamlarının kontrolünü tümüyle elinde bulundurmak isteyen öğretmenler için bu rahatsız edici, diye konuşuyor Ryckman.
iPad ödeme planları
Maliyet meselesinin üstesinden gelmek için, ya da en azından hafifletmek için, Santa Barbara Birleşik Bölge Okulu iPad’leri öğrencilerin ellerine teslim etmek için iki planla geldi. İlk planda öğrenciler ve onların aileleri kendilerine verilecek iPad’leri yıl sonunda yönetime geri teslim etmek zorunda. iPad’lerin kaybolması, çalınması veya bozulması durumunda ise bunun sorumluluğunu üstlenecekler (planın gelişmesiyle birlikte bu değişebilir de).
İkincisi ise sahip olmak için öde planı. Söz konusu plana göre üç yılın ardından iPad’e tamamen sahip olmak için aileler okula her ay azar azar ödeme yapmak zorunda. Aileler yine kayıp, çalıntı ya da bozuk iPad’ler için sorumlular ve nihai ödeme yapılana dek iPad’in sahibi olmuyorlar. Bölge Okulu tabi ki bu plandan da kar etmiyor.
Her iki plan öğrencilerin iPad’leri eve götürmesine müsaade ediyor ve aileler bunların korunmasından sorumlu. Eğer bir öğrenci AirWatch profilini kaldıracak olursa (Los Angeles Bölge Okulu öğrencilerinin yaptığı gibi) veya kabul edilen ilkelerin herhangi birini ihlal ederse, o zaman öğrenci ağa bağlanmama yasağıyla cezalandırılacak.
İlginç bir biçimde ikinci plan dijital eşitsizliğin kapanmasına yardımcı oluyor. Ryckman, düşük sosyoekonomik okullarda ailelerin yüksek oranlarda (yüzde 80) sahip olmak için öde planına katılmak istediğinin görüldüğünü, diğer taraftan daha zengin okulların ise maliyet yükünü doğrudan Bölge Okulune yükleyen birinci plana yöneldiğini, ifade ediyor.
“Bir Apple Store’a bırakmak için 600 dolara sahip olmayan ebeveynler sahip olmak için öde planının bu teknolojiyi çocuklarına sağlamanın bir yolu olarak gördü. Apple bunun olabileceğini söyledi ama bizim yönetim kurulumuz gerçekten şaşkınlığını koruyor.” şeklinde konuşuyor Ryckman
Öğretmenleri iPad programına katmak
Öğretmenlerin desteğini almak bir diğer önemli problem; bu ilk öğrencinin iPad’in esintisini dahi almazdan çok evvel Ryckman’ın çözmeye başladığı bir sorun. Ryckman, öğretmenler için iPad temini için yola koyulduğunda, lise öğretmenliğinden teknoloji direktörlüğüne henüz geçiyordu. Ryckman Öğretmen Birliğini ve daha sonra da öğretmen iPad’lerinin yarı parasını karşılaması için varlıklı bir bağışçıyı ikna etti. Öğretmen iPad’i yarı fiyatına satın alabilir ki bu kendi kişisel iPad’leri olabilir, Bölge Okulunun değil; tabi birkaç kabul gerekiyor: Öğretmenler Ryckman’ın iPad eğitimlerini kabul etmeli ve sınıflarındaki eğitimi geliştirmek için iPad’i kullanmalı.
Ryckman’ın büyük bahsi işe yaradı ve birçok öğretmen katılmaya karar verdi. iPad’ler kendi kişisel cihazları olduğundan öğretmenler onlar tarafından tehdit ediliyor hissine kapılmadı. Çoğu iPad kullanıcısı gibi onlar iPad’lerini günlük olarak kullandı ve kısa zamanda onun dokunmatik arayüzüne alıştı ve uygulamaların heyecan verici dünyasıyla büyülendiler. Üç yıl kadar sonra, iPad’ler şimdi tüm öğrencilere verilmeye hazırlanıyor.
“iPad’ler uzun bir süredir öğretmenlerimizin elinde; öğrencilerden çok evvel. Diğer okul bölgelerinin bunu aynı anda yapmaya çalışarak hata yaptığını düşünüyorum.” diyor Ryckman.
Diğer yandan bu iPad eğitimin ilacı demek değil. Platform halen üstesinden gelinmesi gereken kısıtlamalara sahip. Örneğin, AirWatch’ın Teaching Tools’u öğretmenlerin öğrencileri birden çok değil, Calculator ve Pages gibi belirlenmiş tek bir uygulama açmaya zorluyor. Öğretmek dersin başında öğrencilere bir uygulama verebilse ve ardından dersin sonunda uygulamayı iPad’den çıkartabilseydi güzel olurdu. Kısıtlamalara rağmen iPad okullar için bir lütuf olmalı. Ryckman’ın Santa Barabara Birleşik Bölge Okulu’ndeki 15,000 öğrencinin tamamına iPad vermek isteyebileceğini düşünebilirsiniz. Ama güç bir durum. Birçok okul iPad istiyor ama onlar bunun için henüz hazır değil, diyor Ryckman.
Ryckman ilgi seviyelerini ölçmek için öğretmenlerle görüşüyor ve halen bir miktar tereddüt görüyor. Bir iPad dağıtımının onaylanabilmesi için öğretmenlerden yüzde 100’e yakın bir mutabakat gerekiyor. “Zorlamayla değil sadece organik ve öğretmenin onayı varsa işe yarayacaktır” şeklinde konuşuyor.
Kendisi de bir öğretmen olarak Ryckman, öğretmenlerin katılımını sağlamanın en iyi yolunun onların eğitim değerlerini cezp etmekten geçtiğini biliyor ki işte bu nedenle iPad eğitimlerini sunuyor. Bu zaman alacak ama nihayetinde eğiticiler olarak zamanla birlikte kendilerinin de değişmeye ihtiyaç duyduklarını biliyorlar, diyor Ryckman.
“Öğretmenlerin kendileri yaşam boyu öğrenciler olma eğiliminde” diyor Ryckman ve ekliyor: “25 yıllık bir öğretmen sınıflarımdan birinin ardından bana, ‘Eğitim hayatımda uzun bir süredir bu kadar heyecanlanmamıştım’ dedi.”