Bu noktada Minahan, şöyle bir eklemede bulunuyor: “Bunu bilmeyen birçok şirket var. Daha da kötüsü öğrenmeye nereden başlayacaklarını da bilmiyorlar. Onların öğrenmelerine yardımcı olacak, şeffaf araçlar konusunda bir model sunabileceğimize inanıyoruz.”
Ariba, 190 ülkede 1.8 milyon şirketten oluşan bir ağa sahip. Minahan, “Dünyadaki en büyük şirketler arası ticaret platformuna sahibiz. Global 2000 içinde yer alan şirketlerin yüzde 76’sı tedarik zincirleri ile iletişim kurabilmek için Ariba’yı kullanıyor. Böyle bir şirketler ağının yanında, Ariba, 16 yılda işlemler, ilişkiler ve topluluklar üzerinden biriken verinin de sahibi” açıklamasında bulunuyor.
Analitik nasıl yardımcı olabilir?
Made in Free World’ün sahip olduğu Köleleştirilmiş İşgücü Risk Belirlemesi & Azaltımı (Forced Labor Risk Determination & Mitigation – FRDM) veritabanı, çok sayıda ürün ve hizmet arasında materyallerin faturaları çıkarıp, bu faturaları hammadde fiyatları ve işgücü çıktılarına bölüyor. Tüm bu veri kaynaklarını bir araya getirerek analitik sayesinde şirketler, aşağıdaki değerlendirmelerde bulunabiliyorlar.
- FRDM veritabanına karşı kendi harcamaları ve tedarik zincirlerini değerlendirip, köleleştirilmiş işgücünün nerelerde olabileceği konusunda bir fikir edinebilirler.
- Tedarikçi performans derecesi, ödeme geçmişi gibi birçok veriden nirengi yaratarak gelecekte ortaya çıkabilecek risklere karşı tedbirde olabilirler.
- Riskleri azaltmak için şeffaflığa ve adil işgücü pratiklerine sahip alternatif tedarik kaynakları belirleyebilirler.
- Köleleştirilmiş işgücünü belirlemeye yardımcı olacak ve buna karşı çözüm sağlayacak genel adımları içeren, kategorilere özel taktik metinlerine erişebilirler.
Ariba Ürün Yönetiminden Sorumlu Başkan Yardımcısı Chris Haydon, “Ariba ve Made in Free World gibi şirketlerin ağlarının sunacağı iletişim ve bilginin bir araya getirilmesiyle şirketler tedarik zincirleriyle ilgili daha bilgiye dayalı karar alabilirler. Bu belki işlerini daha iyi hale getirmez, ama dünyayı daha iyi hale getirebilir. Bu sadece büyük bir fırsat değil, aynı zamanda büyük bir sorumluluk. Çünkü günün sonunda belki süreçleri veya üretiminizi dışarı verebilirsiniz, ama sorumluluğunuzu dışarı veremezsiniz” diyor.
Dillon ise son olarak şu açıklamada bulunuyor: “İşin önemli kısmı, tedarik zincirinizdeki işgücüyle ilgili problemleri keşfettiğiniz zaman, bu şirketle çalışmayı bırakmanızda değil; bu koşulları iyileştirmenizde. Bir değişim ekonomisi yaratmaya ihtiyacımız var. Bu değişim ekonomisini yarattığınız zaman tedarik zincirinizi etkileyebilirsiniz de. İstediğimiz şey, insanların iletişimi kesip uzaklaşmaları değil. Problem varken, iletişimi koparıp uzaklaşmak daha fazla problem yaratır. Karalama kampanyası yerine böyle bir iş aracını seçmemizin nedeni bu.”
Bu yazı IT PRO’nun 186. sayısında yayınlanmıştır.