1929’da Rusya ve Macaristan göçmeni Yahudi kökenli bir çiftin çocuğu olarak dünyaya gelen Kirsch sırasıyla New York Üniversitesi, Harvard Üniversitesi ve MIT’de eğitim aldı. Sonrasında ise Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü’nde 50 yıl boyunca görev yaptı. Kirsch’ün 50 yıllık meslek hayatı ve geriye kalan emeklilik yıllarında imza atmış olduğu tüm başarılar bir araya getirildiğinde bunlardan en büyüğü şüphesiz ilk dijital kameranın çıkışından on yıllar önce taramış olduğu ilk dijital görüntüydü.
Çalışmada, o zamanlar neredeyse oda büyüklüğünde olan bilgisayarların insan zihnini ve algısını simüle edebileceği düşüncesiyle yola çıkılmıştı. Bilim insanları hala bunun üzerinde çalışmaya devam ediyor ve Kirsch’ün 1957’de gerçekleştirdiği şey görsel algılamayı dijital olarak simüle etme yolundaki ilk çalışmaydı. 1957’de Kirsch ve ekibi fotoğrafların yüzeyleri üzerindeki yoğunluk değişimlerini izlemek için bir dijital görüntü tarayıcısı geliştirdi ve ilk dijital taramaları yaptı. Taranan ilk fotoğraf Kirsch’ün üç aylık oğlu Walden Kirsch’ün fotoğrafıydı. 5 cm x 5 cm ölçülerindeki bir alanı kaplıyordu ve 176 x 176 piksel çözünürlüğe sahipti. Bu da fotoğrafta toplamda 30,976 piksel olduğu anlamına geliyor. Bit derinliği ise piksel başına sadece bir bitti.
Başlangıçta elde edilen görüntüler yalnızca siyah veya beyaz renklerdeymiş ancak Kirsch ve ekibi, görüntüyü farklı eşiklerde birden çok kez tarayıp, sonrasında bu taramaları üst üste dizerek gri rengi de elde edebilmeye başlamışlar. Bu temel çalışma, dijital görüntülemede kullanılan yöntemlerin, algoritmaların ve depolama tekniklerinin oluşturulmasına ve gün geçtikçe gelişerek bugünkü hallerine gelmesine zemin hazırladı.
Dijital fotoğrafçılığın geliştirilmesindeki önemi sebebiyle 2003 yılında Kirsch’ün oğlunun taranmış fotoğrafı, Life World tarafından “Dünyayı Değiştiren 100 Fotoğraf”tan biri seçildi ve hala Portland Sanat Müzesi’nde sergileniyor.