Kadınların profesyonel hayata değerli katkıları tartışmasız bir gerçek. Detayları önemsemeleri, organizasyon noktasında başarılarının yanı sıra hızlı ve doğru karar verebilme yetenekleri, onları iş hayatında önemli bir noktaya taşıyor. Özellikle Teknoloji ve IT sektöründe erkek egemen istihdamın ağırlıklı olduğu savunulsa da bugün pek çok kadın lider, şirketlerine ve sektöre yaptıkları katkı ile göz doldurmaya devam ediyor.
Derya COŞKUN
Pek çok sektörde olduğu gibi Teknoloji ve IT sektöründe de kariyer süreçleri cinsiyet temelli olarak ilerlemeye devam ediyor. Günümüzde bu durum her ne kadar gözle görülür şekilde azalmış olsa da özellikle teknoloji sektörünün erkek egemen bir alan olduğu düşünülürse, kadınların buradaki pozisyonlarının daha düşük olması yadsınacak bir konu gibi görünmüyor.
Teknoloji ve IT sektöründe kadın istihdamının sektörün kalkınmasına olan etkisi göz önüne alındığında, ‘kadın liderler’in sektördeki öneminin de her geçen dönem daha kritik hale geldiği gerçek.
TÜİK’in Haziran 2020 verilerine göre, Türkiye’de erkekler arasında istihdam oranı %58,9 iken kadınlarda aynı oran %26,3 olarak gerçekleşti. Geçtiğimiz 5 yıllık döneme baktığımızda rakamlar yine benzer oranları işaret ederken, biz de bu kapsamda önde gelen sektör temsilcilerine ve CIO’larımıza kadınların iş hayatındaki yerini sorduk…
İşte birbirinden çarpıcı yanıtlar…
K. Erman Karaca, TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı
Uzaktan çalışma, iş yaşamında ilerleme fırsatı bulamayan kadınlar için önemli değişimler yaratacaktır!
Teknoloji, birçok önyargının aksine, kadınlar için çok uygun bir sektör. Duygusal ve pratik zekâları, inovasyon becerileri, liderlik özellikleri, sahiplenme ve paylaşım duyguları ile kadınlar bu sektörde çok başarılı oluyorlar. Onlar aslında bu sektörün kurucuları da… Yazılan ilk algoritmadan Bluetooth’a kadar pek çok teknolojik gelişimde kadınların imzası var. Ancak teknoloji risk katsayısı yüksek alanlardan biri olarak görülüyor ve riskli görülen alanlarda erkeklere daha fazla güven duyuluyor. Kadın ve erkek arasında bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımındaki eşitsizlik de ülkemizde oldukça yüksek. TÜBİSAD’ın ilk kadın başkanı olarak en temel dileğim gelecekte sektörümüzde kadın sayısının artmasıdır.
Sektörümüzdeki kadın çalışan oranı yüzde 32. Bu oranı yetersiz buluyorum. BM’nin kadınların aleyhine olan bu durumun 2030 yılında dengeleneceğini beklemesine karşın bugün S&P 500 şirketleri ve Büyük teknoloji şirketlerinin orta seviye yönetim pozisyonlarının sadece yüzde 25’i kadın yöneticilerden oluşuyor. Daha üst kademelerde bu oran maalesef daha da düşük. TÜBİSAD yönetim kurulunun kadın üye sayısını en yüksek orana taşıyarak bu alandaki farkındalığı yükseltmeyi amaçladık. Sektörün geleceği için dijital eşitsizliklerin giderilmesine ve dijital yetkinliklerin geliştirilmesine odaklanmak büyük önem taşıyor. Teknolojide çalışan kadın-erkek sayılarının eşitliği ancak okul yıllarında kız öğrencileri daha fazla teknik alanlara yöneltilmesiyle başarılabilir.
Dijital dönüşümün sadece teknolojiden ibaret olmadığını, insanın ve iş süreçlerinin de dahil olduğu bir bütünlük içinde değerlendirilmesi gerektiğini salgın sürecinde daha iyi anladık. Bu dönemde edindiğimiz yeni alışkanlıkları geleceğe taşıyacağımızı düşünüyorum. Dijitalleşme ile birlikte bilişim sektörü; sağlık, finans, eğitim ve üretim sektörleri başta olmak üzere birçok sektörle etkileşimini artırdı. Zira dijital dünyada, çok daha dinamik, değişken ve akışkan bir üretim ve dağıtım süreci yaşanıyor. İşte bu sürecin farklılığı, yeni iş modellerinin de ortaya çıkmasını sağladı ve sağlayacak. Yeni teknolojiler sayesinde yeni iş modelleri yaratılırken, ortaya çıkan iş modelleri de yeni teknolojilerin ve yenilikçi ürünlerin pazara çıkışını hızlandırıyor.
Bir çalışma tarzının avantajlarını cinsiyetler üzerinden değerlendirdiğimiz dönemleri geride bırakmamız gerektiğini düşünüyorum. Bununla birlikte uzaktan çalışma yaklaşımı, yerleşik cinsiyet rolleri nedeniyle iş yaşamında ilerleme fırsatı bulamayan kadınların kendi kariyerlerini kontrol altında tutabilmeleri için önemli değişimler yaratacaktır. Kadın liderlerin sayısının ve görünürlüğünün artırılması hem teknoloji şirketleri hem de genel iş dünyası için çok önemli. Sektöre daha fazla kadın çekilmesi için çalışanlar için rol model olacak kadın lider örneklerinin görünürlüğünün artırılması gerekiyor.
Deniz Kırca, Micro Focus Türkiye & Yunanistan & Kıbrıs Genel Müdürü
Kadın-erkek sayılarının eşitliği okul yıllarında kız öğrencilerin daha fazla teknik alanlara yöneltilmesiyle başarılabilir
Deloitte’un TÜBİSAD iş birliğiyle hazırladığı ‘Teknoloji Sektöründe Kadın’ raporuna göre; teknoloji sektörüne emek veren beyaz yakalı kadınların %85’i bu sektörde olmaktan memnun. Bu oran diğer sektörlerde yapılan araştırmalardaki bulguların oldukça üzerinde. Teknoloji sektörünün global, dinamik, değişen, gelişen, geliştiren, yaratıcı insanlardan oluşan ve geleceğe yön veren yapısı teknoloji sektöründeki kadınlar için sektörün en cazip yönleri olarak. İş-özel yaşam dengesinin olmaması, kariyer alanında ilerleme ve terfi/yükselme fırsatlarının azlığı, ücret ve yan hakların yetersizliği ve sektörün erkek egemen yapısı gibi konular ise teknoloji sektöründe kadın olmanın zorlukları arasında yer alıyor. Liderlik pozisyonlarında kadınların azlığı konusu teknoloji sektöründe de ön plana çıkıyor. Kadın liderlerin sayısının ve görünürlüğünün artırılması hem teknoloji şirketleri özelinde hem genel anlamda sektör için çok önemli. Sektöre daha fazla kadının çekilmesi için en başta çalışanlar için rol model olacak kadın lider örneklerinin görünürlüğünün artması gerekiyor. Ne mutlu bana ki dünyanın en önemli yazılım şirketlerinden olan Micro Focus’a Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs’ta bir kadın olarak liderlik ediyorum ve rol model olabiliyorum.
Ancak tabi sektörde kadın istihdamı hala yeterli düzeyde değil. Şöyle ki; Türkiye’de yönetici pozisyonlarının %16,7’sini kadınlar oluştururken, bu oran BT sektöründe maalesef %9 civarında. Türkiye’de Bilgi ve İletişim sektöründe kadın çalışan oranı ise %27. Türkiye’deki bilgisayar mühendisliği bölümlerinin %15’i, tüm mühendislik fakültelerininse %30’u kız öğrencilerden oluşuyor. Geleceğimizi şekillendirecek yapay zeka, büyük veri, bulut bilişim, makine öğrenmesi ve 5G başlıklarının altını doldurabilecek güçlü bir gençlik yaratmak zorundayız. Bu da ancak kadın erkek el ele vererek teknoloji sektöründe çeşitlilik yaratarak mümkün olacaktır.
Türkiye, dijital devrimin yarattığı başlıca tehditlerden olan eşitsizliklerin derinleşmesinde risk altında olan ülkelerden biri. Teknoloji ise risk katsayısı yüksek alanlardan biri olarak görülüyor ve ne yazık ki toplumumuzda, riskli görülen alanlarda erkeklere daha fazla güven duyuluyor. Kadın ve erkekler arasında bilgi ve iletişim teknolojileri kullanımındaki eşitsizlik, Türkiye’de oldukça yüksek. Teknolojide çalışan kadın-erkek sayılarının eşitliği ancak okul yıllarında kız öğrencileri daha fazla teknik alanlara yöneltilmesiyle başarılabilir.
Artık hepimiz daha hızlı, dinamik ve daha rekabetçi bir dünyanın parçasıyız. Kadınlar artık ne istediğini biliyor ve bu konuda kendine yatırım yapıyor. Dijital dönüşüm de teknolojiyi her geçen gün daha cazip bir sektör haline getiriyor. Bu nedenle kadınlar için teknoloji sektörü artık hem daha çok pozisyon hem daha cazip bir kariyer seçimi anlamına geliyor. Micro Focus’ta çalışanlarımızın önemli bir kısmını kadınlar oluşturuyor ve bu dengenin başarımızda önemli bir rol oynadığına inanıyoruz. Farklı fikir, bakış açısı ve tarzların bir araya geldiği takımlarda performansın arttığını görüyoruz. Kadın çalışanlar yeniliklere açık olmaları, değişimlere hızlı ayak uydurmaları, olaylara pozitif bakış açıları ve çözüm odaklı yaklaşımları ile fark yaratıyor.
Teknoloji sektörü kadınlar için en ideal sektör. Baktığınız zaman bu sektörde çalışanların eğitim seviyesi yüksek. Çalıştığınız kurumlar, şirketler, bayiler diğer sektörlere göre daha iyi bir çalışma ortamı sunuyor. Teknolojiyi kullanarak işinizi her zaman, her yerden yapma şansınız var. Bu da ev ve iş hayatını dengelemeniz için fırsat veriyor.
Çiler Ay, CBOT Kurucu Ortağı ve CMO
Maaş politikaları ve negatif cinsiyet ayrımcılığı sektörü kadınlar açısından dezavantajlı kılıyor
Bir kadın olarak teknoloji sektöründe çalışmanın pek çok faydası olduğunu düşünüyorum. Büyük çoğunluğu erkeklerden oluşan teknoloji takımlarında tek kadın olmanın verdiği baskı aslında kadınları daha güçlü kılıyor ve benzersiz bir sese sahip olmayı ve fikirlerinin değerli görünmesini sağlıyor. Öte yandan; bilgisayar biliminde kesinlikle eril ya da dişi bir konu söz konusu olmamasına rağmen bu duruma yapay olarak erillik enjekte etmeye çalışılarak algı yönetimi yapılıyor ve bunun sonucunda diğer birçok erkek egemen endüstri gibi teknoloji alanı da bugün kadınlar için zorluklar barındıran bir yapı haline geliyor. Pek çok kadın bu algı yüzünden erkeklerle aynı ya da daha üstün özelliklere sahip olsalar bile işverenler tarafından tercih edilmeme korkusu yaşıyor. Maaş politikaları ve negatif cinsiyet ayrımcılığı da sektörü kadınlar açısından dezavantajlı kılıyor.
Öte yandan; Teknoloji sektörünün kadınlar tarafından tercih edilmediğini düşünüyorum. Keza bunu yapılan araştırmalar da net olarak gösteriyor. UNDP’nin verilerine göre; Türkiye’de STEM alanlarından mezun olanlar arasında kadınların oranı %34.7 olmasına rağmen teknoloji alanında kadın çalışan oranı düşük seyrediyor. Bu durum STEM alanlarından mezun olan kadınların iş alanlarını ve çeşitliliğini tanımamalarından kaynaklanıyor. Dolayısıyla teknolojide kadın oranı düşük demek yerine aslında kadınların bu alanın sunduğu fırsatlardan ne kadar haberdar olduğunu saptamak, mühendislik ve bilim insanlığı dışında ne tür mesleklerde istihdam edilebileceklerini anlatmak gerekiyor. Kadınların bu alanları tercih etme oranı artarsa, kadınların başarı oranları da aynı ölçüde artacaktır.
Sürekli gelişen bir sektörden bahsediyoruz. Dolayısıyla işlerin kolaylaştığını söyleyebilirim. Hele ki bizim gibi yapay zeka teknolojileri üzerine çalışan şirketler için işlerin 10 yıl öncesinden kat kat daha kolay olduğunu söyleyebilirim. Zorlandığımız bir noktada bir algoritmadan yardım alma lüksü bizim için işleri giderek daha da kolaylaştırıyor. Zira yenilikler ihtiyaçtan doğuyor o ihtiyacı karşılayabilecek bir teknolojiniz varsa hem kendi iş süreçlerinizi kolaylaştırıyor hem de iş ortaklarınıza iş süreçlerinde hız ve kolaylık avantajı sunabiliyorsunuz.
Uzaktan çalışma pek çok yönden pek çok insan için olumlu bir süreç. Özellikle teknoloji sektörü uzaktan çalışmaya çok uygun. Kadınların uzaktan çalışması noktasında şu an bir adaptasyon süreci yaşandığı için bazı zorluklar la karşılaşıyor; ancak geniş bağlamda düşündüğümüzde bu sistemin kadınlar için de zaman içinde çok faydalı hale dönüşeceğini düşünüyorum. Şu an okullar kapalı, ev yardımcıları pandemi dolayısıyla tercih edilmiyor ve tüm işler kadınlar sorumlu hale gelmiş durumda. Süreçler normale döndüğünde kadınlar için uzaktan çalışmanın avantajları tam olarak anlaşılabilecek.
Neslihan Özbuğutu Ortakasapbaşı, Identify Türkiye Kurucu Ortağı
Pazarlama alanında kadınlar görünürken Ar-Ge yapan, teknoloji geliştiren, yazılım yapan kadın oranı çok çok düşük!
Teknoloji sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösteren bir profesyonel olarak sektörün kadınlara pek çok avantaj sunduğunu düşünüyorum. Kadınların bakış açısıyla kendilerine alan yaratabiliyorlar. Öte yandan; erkek egemen bir alan olarak öne çıktığı için bir kadın olarak burada yer almak önerilerinizin, taleplerinizin daha çok dinlenmesini sağlıyor. Kadınların titiz bakış açısının sektörü de şekillendirdiğini söyleyebilirim. Elbette dezavantajları da sıralamamız gerekiyor; cinsiyet eşitsizliği, maaş eşitsizliği, pozisyon eşitsizliği gibi dezavantajlarla karşılaşılabiliyor sektörde.
İstihdam noktasında ise, teknolojide kadın istihdamının aslında biraz karışık bir konu olduğunu söyleyebilirim. Zira kadınlar aslında STEM alanlarına ilgi gösteriyorlar ki, STEM’den mezun olanların oranı %35’lere yaklaşıyor. Ancak kadınlar mezuniyet sonrası teknoloji alanında çalışmıyorlar. Asıl sorun burada başlıyor. Yani genele baktığımızda ağırlıklı olarak pazarlama alanında kadınlar görünürken Ar-Ge yapan, teknoloji geliştiren, yazılım yapan kadın oranı çok çok düşük. Bunun nedenleri arasında elbette cinsiyet eşitsizliği, ücret eşitsizliği gibi nedenler başı çekiyor; ama kadınların bu alanda gerekli yönlendirmeleri almamaları da önemli bir neden. Teknoloji alanında çalışmak isteyen pek çok kadın yeterli mentor ya da danışman desteği almıyor. Ne iş yapabileceğini anlamıyor. Bu da farklı alanlara kaymalarına neden oluyor. Teknoloji şirketlerinin kadınların bu alanda yapabilecekleri işleri anlatan, erişebilecekleri fırsatları gösteren çalışmalara imza atmaları gerekiyor.
Teknolojinin temelinde gelişim ve yenilikleri tetikleme motivasyonu yer alıyor. Dolayısıyla teknolojide ortaya çıkan her yeni gelişme aynı zamanda bir kolaylık anlamına geliyor. Mesela bizim yaptığımız işi düşündüğümüzde önceden insanların bir banka müşterisi olmak için bankaya uğramaları gerekiyordu ancak şimdi video ile kimlik doğrulama süreçleri ortaya çıktı ve artık bir hesap açmak için bankaya gitmeye gerek kalmıyor. Bu çözümler hem bizim işlerimizi hem de müşterilerimizi işlerini kolaylaştırıyor.
Uzaktan çalışma konusu da gündemde. Uzaktan çalışmanın bir zorunluluk haline geldiği pandemide en fazla istihdam kaybı ne yazık ki kadın çalışanlarda yaşandı. Çünkü iş ve özel hayat dengesi ortadan kayboldu ve pek çok kadın mesai saatleri içinde hem anne, hem öğretmen, hem ev hanımı hem de çalışan rolünü üstlendi. Ancak bu sürecin bir geçiş ve adaptasyon aşaması olduğunu düşünüyorum. Ben pandemi sonrası uzaktan çalışmanın devam edeceğini ve hemen hemen her ülkede kadın istihdamının yeniden normal seyrine dönmesi için özel programların hayata geçirileceğini öngörüyorum. Identify olarak şu an %65 olan kadın çalışan oranımızı artırmak üzere bu anlayışı biz de destekleyeceğiz.
Şehlem Akbulut, Paymes Kurucu Ortağı
Algoritmaların cinsiyeti yok ve algoritma geliştirmekte cinsiyete bağlı bir yetenek değil
10 yıl öncesine baktığımızda teknoloji sektöründe kadın olmak zor diye düşünüyordum; ama günümüzde bu kanının yıkıldığı düşüncesindeyim. Aksine kadınların bu alanda daha şanslı ve avantajlı olduğunu düşünüyorum. Farklı bakış açılarının, yenilikçi faaliyetlerinin desteklenmesi kadınları bu alanda avantajlı kılıyor. Tabii dezavantajları da mevcut ancak ben artık günümüzde ve çok yakın gelecekte tüm sektörlerde kadın erkek eşitsizliği algısının yıkılacağı kanaatindeyim, bu yıkımın ilk başlayacağı alanda teknoloji olacak. Zira algoritmaların cinsiyeti yok ve algoritma geliştirmekte cinsiyete bağlı bir yetenek değil. Biz şirket olarak her anlamda cinsiyet eşitliğine inanıyor, olabildiğince farklı görüşte insanla çalışmayı tercih ediyoruz. Artık sadece erkeklerin konuştuğu herhangi bir sektörün kalacağına da inanmıyorum.
Teknoloji sektörü kadınlar için önemli fırsatlar sunsa da sektörde belirli alanların dışında kadın istihdamı düşük. Bu durum sadece ülkemize özgü de değil. Silikon Vadisi’ne de gitseniz aynı oranlar ile karşılaşıyorsunuz. Burada aslında kadınlara yönelik istihdam alanlarının gözle görülür hale getirilmesi, kadınlara özel pozisyon ilanlarının açılması gerekiyor. Çünkü kadınlar her ne kadar teknolojiyle ilgili bir alandan mezun olsa da sektörde satış ve pazarlama dışında ne iş yapacaklarını pek kestiremiyorlar. Teknoloji şirketlerinin bu konuya ağırlık vermesinin sektörde kadın istihdam oranının artıracağını düşünüyorum. Biz de Paymes olarak %65’lerde olan kadın çalışan oranımızı hızla artıracağız.
Teknoloji her geçen gün gelişiyor üstelik bu gelişim tek yönlü de gerçekleşmiyor. Teknoloji gelişirken aslında hemen hemen her sektörü her alanı da dönüştürüyor. Teknoloji sektöründeki kariyerim boyunca, sıfırdan evinden bir şeyler üreterek başlayan birçok kadının markalara sahip olduğunu işyerleri, butikler açtığını görme şansım oldu. Bu dönüşümde bizim teknoloji sayesinde sunduğumuz hizmetler çok çok etkili. Bu nedenle teknolojinin gelişimi sürdükçe sektörler ve iş yapış şekilleri değişmeye yeni alışma alanları ortaya çıkmaya devam edecek.
Tuğba Şişik Reis, Zyxel Networks Türkiye Ülke Müdürü
Bilişim hala erkek egemen bir sektör ve daha fazla kadın istihdamı gerekiyor
Teknoloji sektöründe bir kadın profesyonel olarak çalışmanın en büyük avantajları, entelektüel açıdan tatmin edici ve bağımsız olabileceğiniz kadar para kazandığınız bir kariyere sahip olmak. En büyük dezavantajları ise hâlâ erkek çoğunluklu bir sektör olması ve kadınların erkeklerle eşit ücretler alamaması. Bilişim hala erkek egemen bir sektör ve daha fazla kadın istihdamı gerekiyor. 2019 verilerine göre; Türkiye’de bilişim sektöründe çalışan kadın sayısı 24 bin 300. Türkiye’de kadınların tam zamanlı çalışma hayatına katılımında yüzde 6’lık bir artış yoksulluğu yüzde 15 oranında azaltıyor. Kızların ilk ve orta öğrenimine eklenecek her 1 yıl, ileride onların gelirini yüzde 15-25 artırıyor, ülkenin GSMH artış oranına her yıl 0,37 puan katkı yapıyor. McKinsey tarafından paylaşılan verilere göre, cinsiyet eşitliğine önem veren firmalar sektör ortalamalarından yüzde 15 daha fazla gelir elde ediyor. Kadınların hakları ve refahı için harcanacak her 1 dolar, ekonomiye 20 yılda 30 dolar olarak geri dönüyor.
Son 10 yıl içinde teknoloji kullanımı neredeyse hayatımızın her aşamasında artık zorunlu hale geldi. Bundan 10 yıl önce internetin ne önemli bir buluş olduğunu tartışırken artık giyilebilen yenebilen teknojilerden, akllı şehirlerden, uzayda yaşamaya kadar birçok konuyu tartışıyoruz. Şirketlerin özellikle pandemi döneminde teknolojik alt yapılarının güçlendirilmesi ve teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanmalarının zorunluluğuna ikna olduklarını görüyoruz. Dijitalleşme konusunda kişilerin ve kurumların bu konuda kendilerine doğru yatırım yapmamaları durumunda ayakta kalma şanslarının rekabet etme şanslarının olmadığını görüyoruz. Yaşamın her aşamasında teknoloji kullanmak artık bir tercih olmaktan çıkıp bir zorunluluk haline geldi ve hızla değişim devam ediyor.
Uzaktan çalışma noktasında ise, dünyaca zorunlu olarak sosyal bir deney gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Yıllardır büyük şirketlerin çalışanların evden çalışma nasıl olur ve verimliliği nasıl etkiler, sorularının cevaplarını aldık. Evden çalışma bazı şirketlerin asla gündemlerinde olmamasına rağmen, bazı şirketler ise şu anda ofislerini kapama kararları aldılar. Değişim böyle bir şey. Bazen şartlar sizi bambaşka kararlar almaya zorlayabiliyor. Kadınlar açısından bu olaya bakacak olursak evden çalışmak şu anda en zor dönemini geçiriyor. Çünkü şu anda yaşanan şey evden çalışma değildir. Çocukların okula gidemedikleri, eşlerin ofislerini eve taşıdıkları, ev işlerinde veya çocuk bakımında destek alacak kişileri belli sebeplerle bulamadıkları bir dönem yaşıyoruz. Hepimiz evdeyiz ve her şeyi evde yaşıyoruz. Bu çok sürdürülebilir bir durum değil sadece geçici bir süre ayakta kalmak ve yaşama tutunabilmek için yapılan bir önlemdir. Pandemi bitince evden çalışmanın şartları da değişecek. Sürekli evde yaşamak sosyalleşememek sürdürülmesi ne yazık ki mümkün olmayan bir durum. Evden çalışmaya devam edebiliriz ama bu şekilde değil. Bu dönem kadınlara çok daha fazla yükler yükledi.
Kadınlar her alanda ikinci plana atılarak haksızlığa uğruyor. Örneğin; bir işe başvurduğunda ve evli ise acaba doğurur mu? endişesiyle yaklaşılıyor. Kadınların daha dişli olmaları ve ‘biz de buradayız’ demeleri gerektiğine inanıyorum. Teknoloji gibi erkek egemen sektörlerde çalışan pek çok kadın, toplantılarda, ekip çalışmalarında ve yeni profesyonel fırsatların dağıtımında kendini dışlanmış hissedebiliyor. Bir kadın eğer üst pozisyonlara ulaşmak istiyorsa, yaptığı iyi işleri daha çok öne çıkarmalı ve talepleri konusunda cesur olmalı. Mütevazi yaklaşımlar kadınların profesyonel yaşamda geri planda kalmasını kolaylaştırıyor. Örneğin; erkekler, yönetim kurulu üyeliği için kadınlara göre çok daha talepkâr davranıyor. Kadınlar ise çoğu fırsatı talep etmek yerine, bunların kendilerine teklif edilmesini bekliyor. Ancak hepimizin bildiği gibi profesyonel dünyada işler bu şekilde ilerlemiyor.
Alev Akkoyunlu, Bitdefender Türkiye Operasyon Direktörü
Kadınların teknoloji sektöründe baskın oranlarda yer aldığını gözlemliyorum
Yıllar önce kadınların seçme seçilme hakkı yoktu. Erkeklerin yaptığı birçok şey de kadınlar için yasaktı. Bir kadın olarak iş dünyasında güçlü olmak gerçekten zor ve sektörel olarak ayrım yapmak ise bana çok doğru gelmiyor. Yine de yıllar önceki cinsiyet ayrımcılığının oldukça fazla olduğu dönemlerde yaşayan kadınlara göre bu zamanda iş dünyasında var olabildiğim için kendimi şanslı buluyorum.
Teknoloji sektörü uçsuz bucaksız konuları içinde barındıran bir sektör. Hayatımızın her alanında teknoloji var. İstihdam anlamında da nüfusumuzun büyük bir çoğunluğu teknoloji sektörüne yöneliyor. Kadınların da teknoloji sektöründe baskın oranlarda yer aldığını gözlemliyorum. Teknoloji sektöründe özellikle fiziksel bir güç gereksinimi olmadığı için cinsiyete göre istihdam ayırımı yapılmasının bir anlamı yok.
Çalışmaya başladığım ilk yıllarda teknik servis departmanında işe başlamıştım. Bilgisayarlarında teknik bir sıkıntı yaşayan bir müşterimizin sorununu çözmek için ben gitmiştim. Firmanın yetkilisine sorunlarını açıklamasını istediğimde, gözlerini devirerek baktığı anı hala hatırlıyorum. Bana “Siz mi arızayı çözmek için geldiniz?” diye küçümseyen ve buna inanmayan bir soru sormuştu. Benim için gerçekten can sıkıcıydı. İçimdeki öfkeyi dışarıya yansıtmamaya çabalamıştım. “Bu sorunu çözüp bu adama alması gereken cevabı vermeliyim” demiştim. Kısa süre sonra da sorunu giderdim ve bilgisayar sistemleri artık çalışmaya başlamıştı. Sanırım iş hayatım boyunca başardığım bir şeyden duyduğum en büyük hazzı, o gün hissetmiştim. Eminim bu ve buna benzer birçok şeyi hemcinslerim hala yaşıyor. Ben, bu tip önyargıları kırmanın yolunu çalışıp zor olanı erkeklerden daha da iyi yaparak buldum.
Her sektörün kendine göre farklı dinamikleri var ama bizim sektörümüzün COVID-19 döneminde iş yükünün arttığını söyleyebilirim. Teknolojik altyapısını geliştirmeyen, değişime ayak uydurmayan şirketlerin yaşam ömrü COVID-19 döneminde giderek kısalıyor. Değişime ayak uydurmak için hızlı, çevik ve dikkatli olmanız gerekiyor. Hiç mütevazı olmadan söyleyebilirim ki bu özellikler erkeklerden çok kadınlarda var. Biz aynı anda ev idare edip, çocuk bakıp, işimiz de çalışıp başarılı olabilen varlıklarız. Multi Tasking, dediğimiz aynı anda birçok işi dikkatli ve hatasız yapabilme özelliğimiz, bence Covid-19 döneminde karşı cinsimize göre fark yaratmamıza neden olacak.
Profesyonel olarak bizim cinsiyetimizin değil kendi kişiliğimizin ve yarattıklarımızın ön planda olduğuna inanıyorum. Kendi adıma iş hayatımda yaşadığım en zorlu dönemim, çocuğumun doğduğu ilk yıllardı. Hem işimi aksatmadan devam etmeye çalışıp hem de sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan bir anne olmak benim için gerçekten çok zorluydu. Çalışan annelerin çocukları ile ilgili aldıkları sosyal desteklerin profesyonel yaşamda artırılması gerektiğine inanıyorum.
Serap Günal, Siberasist Genel Müdürü
Kadınlar titiz ve detaycı yaklaşımları sayesinde teknolojik alanlarda daha fazla tercih edildiler
Çalışma hayatında kadın olmak, Türkiye’de genel olarak zor koşulları beraberinde getiriyor. Fiziksel görünümün en çok fark yarattığı ülkeler arasında ilk beşte olduğumuzu düşünüyorum. Son yıllarda sivil toplum hareketleri sayesinde yapılan pozitif ayrımcılıkla birlikte bir nebze de olsa kadının çalışma hayatındaki yeri ve önemi biraz daha iyileşmiş olabilir. Yine de genel kültürümüzün, örf, adet, gelenek ve göreneklerimizin etkisi kolaylıkla silinmez gibi geliyor. Belki sosyo-kültürel olarak gelişmiş şehirlerdeki bakış açısı sayesinde Türkiye’nin geneline bu anlayış yayılır, Türk kadınının çalışma hayatındaki yeri giderek sağlamlaşır ve toplumun kadına bakış açısı pozitif yönde değişir.
Teknoloji sektörü özelinde konuya baktığımızda ise bundan 20 yıl önceki anlayış tabii ki değişti ama çok değil. Türk kadını daha çok teknik konulara ilgi duyup üniversitelerin ilgili bölümlerini daha çok tercih etmeye başladı. Titiz ve detaycı yaklaşımları sayesinde teknolojik alanlarda daha fazla rağbet gördüler ve tercih edildiler. Ama yine de yeterli değil. Toplumumuzun teknik konularda bilgi veren kişinin kadın olması konusunda hala katı bir tavrı var. Kadınlar teknik konularda inanılmaz ve güvenilmez bulunuyor. Umarım hızlıca bunu da aşarız.
Teknoloji tarafında kadın istihdamı henüz yeterli düzeyde değil. Keşke üçte iki oranında olsaydı. O zaman erkek egemen toplumun genelinde de bu iş çoktan aşılmış bir standart olurdu. Anadolu’da kadın çalışan, maalesef “Müşteri Hizmetleri” bölümlerinin pek de ötesine geçemiyor. Bu durum tüm sektörler için geçerli. Batıya doğru bu durum biraz daha değişiyor. Teknik konularda, yönetici pozisyonlarında, şirket sahipliği gibi konularda kadınımız da artık ciddi oranda söz sahibi. Hatta tercih edilen bir durum halini almış durumda. Kadın hem estetik hem de zeka ve detaycılığın birleştiği bir varlık. İş hayatında, her kesim ve her sektörde kadın daha çok olmalı.
Teknoloji hızla gelişiyor. Bundan sonraki 10 yıl, bu hız üçe katlanacaktır. Bilgi, artık büyük veri olarak kullanılıyor. Tüm sektörler için işler daha kolaylaşmış gibi gözüküyor ama teknoloji pahalı. Bir yandan da teknoloji, bir mağduriyet yaratmaya başladı. Verinin kıymetlenmesiyle birlikte hırsızlığı arttı. Alım gücü artarsa kimse teknolojinin mağduru olmayacak ve nimetlerinden faydalanacaktır çünkü veri hırsızlığı için kesin, net çözümler geliştirildi ve düzenlemeler getirildi. İyi araştırıp, konuya hakim olmak ya da konuyu bir profesyonel ile çözmek en doğrusu.
Uzaktan çalışmanın kadınların çalışma hayatına kolaylık getirdiği fikrine katılıyorum. Hem kadın hem erkek çalışanlar için kolaylaşacak. Ancak psikolojik boyutuna baktığımızda kadının evde hapsolması pek de iyi sonuçlar doğurmayabilir. Dışarda olmak, sosyalleşmek tüm insanlık için lüzumlu bir ihtiyaç. Evde bir süre ilgi çeken bu çalışma sistemi, belli bir müddet sonra sıkıcı olabilir. Dikkat dağınıklığı, sıkıntı, depresyon gibi sonuçlar oluştuğunda çalışanların verimi de düşecektir.
Duygu Holat, Multiplayer Genel Müdür Yardımcısı
Erkeklerin şansını deneme eğiliminin yüksek olması sektörde daha çok erkek olmasının sebeplerinden biri olabilir!
Benim kişisel olarak teknoloji sektörüne girmek istememin sebebi hayatım boyunca bir şeyler üretmeyi sevmem oldu. Teknoloji ise bu yolculukta benim için “ifade etmenin” daha iyi yollarını bulmak adına attığım ilk adımdı. Teknoloji alanında kadın olmanın en büyük dezavantajları aslında kadınlara olan ön yargıdan kaynaklanıyor. Teknoloji alanında çalışanlarla ilgili çok sabit kişilik kalıpları var. Daha önce hiç tanışmadığınız biriyle karşı karşıya geldiğinizde – özellikle gençseniz ve nerd bir dış görünüşe sahip değilseniz – mutlaka bir yerde sizinle alakalı bir sorun olduğunu düşünebiliyorlar. Bir diğer konu ise bazı pozisyonlarla ilgili hala “bu kadın işi”, “bu erkek işi” diye bir önyargının olması. “Yazılımcı arıyorsanız erkek, pazarlama departmanına birini arıyorsanız kadın olmalı” mı gerçekten? Bu ön yargılar yüzünden o işe girmeyi başaran kadın kendini kanıtlamak adına erkeklerden iki kat fazla çalışıyor. Şartlar hiçbir şekilde adil olmuyor aslında.
Burada bizim yapmamız gereken, bu ön yargılarla savaşmak, onların düşündüğü biri gibi olmadığımızı kanıtlamak ya da yeteneklerimizi göstermek için iki katı çalışmak olmamalı. Burada bizim değil, bu ön yargıya sahip kişilerin bu düşünce yapılarını değiştirmeleri gerekiyor. Teknoloji alanında çalışmanın avantajlarından da bahsetmek isterim. Ancak bunlar herkes için geçerli avantajlar olabilir. Teknoloji kendini çok hızlı yenileyen bir alan, günden güne her şey değişebiliyor. Ben bu dinamik ortamda çalışmayı seviyorum. Çünkü bu dinamizm, her gün yeni bir şey öğrenmenize ve yeni bir şey üretmenize ortam sağlıyor. Dünyanın her yerinden insanlarla iletişim kurmayı ve bu network sayesinde becerilerimi geliştirmeyi seviyorum. Teknoloji bu açıdan bizlere inanılmaz fırsatlar sunuyor.
Yapılan bir araştırmaya göre; teknoloji alanında çalışan kadınlar, diğer sektörlerde olduğu gibi %100 uygun olmadıklarını veya tam olarak doğru deneyime sahip olmadıklarını düşündüğü bir işe genellikle başvurmuyorlarmış. Aslında doğru olan bu olsa da erkeklerin şansını deneme eğiliminin yüksek olması bu sektörde de daha çok erkek olmasının sebeplerinden biri olabilir. Okuduğum başka bir rapora göre de teknoloji alanında çalışan her iki kadından biri yönetici olmayı hedeflerken, her on kadından sekizi ise bu yolda önünü açık görüyormuş. Kendi kızını da teknoloji sektörüne yönlendirecek kadınların oranı ise %92 seviyesindeymiş. Tüm bu bilgiler ışığında, Türkiye’de teknoloji sektöründe kadın istihdamında ilerlemeler olduğunu görmek mutlu edici olsa da hala gidecek yolumuzun olduğu çok açık. Özellikle bazı şirketlerdeki ataerkil yapıları yıkmak ve kadınların hem liderlik hem de teknik becerilerini kabullenmek, sektörü daha da ileriye taşıyacaktır. İlk sorunun cevabında da dediğim gibi bu ataerkil yapıyı kırmak da ancak bu sektörde çalışan ön yargılı kişilerin düşünce yapılarını değiştirmeleri ile mümkün.
Benim teknolojide kadın olarak deneyimim aslında oldukça olumlu. Teknolojiye ilgi duyduğunu düşünen ve onu profesyonelce sürdürmek isteyen kadınların da bu sektöre girmesi en büyük beklentim ve temennim olur. Daha sağlıklı bir iş ortamı için de herkesin haftanın birkaç akşamı kendisini geliştirebileceği eğlenceli projeler yapıyor olmasını öneririm. Bu, sürekli değişen bir sektör – becerilerimizi taze tutmamız gerekiyor. Bir diğer beklentim ise, inisiyatif almamıza ve belki de konfor alanının dışına çıkmamıza izin verilmesi olur. Bir kadın olarak bu sektörde arka planda sessiz kalmamak ve yeni deneyimlere açık olmak gerekiyor diye düşünüyorum. Son ve en önemli olarak da, kadınlara karşı olan ön yargıların yıkılmasını dilerim. Ön yargı sahibi insanların düşünceleri sadece kendilerini ilgilendirir, ancak sonuçları tüm sektörü etkileyebilir. Teknoloji sektöründeki kadın istihdamı ve ön yargı sahibi olmayan erkek sayısı arttıkça daha iyi bir noktaya geleceğimize inanıyorum.
Uzaktan çalışmak konusunda da kadın ya da erkek hepimizin hayatına bazı kolaylıklar getirdiğini düşünüyorum. Örneğin; yolda geçirdiğimiz zaman kaybı ve stresi ortadan kaldırdı. Böylece daha sakin, daha üretken ve daha yaratıcı bir çalışma düzenine sahip olduk. İş saatleri öncesi / sonrası kendimize ayıracağımız daha fazla zamanımız oldu. Böylece kendimizi besleyeceğimiz başka kaynaklarımız oldu. Çocuğu olan aileler, çocuklarıyla daha fazla zaman geçirme şansına sahip oldu. Yeni düzende üretkenlik araçlarını daha aktif kullanmaya başladık ve tüm işleri bu araçlar sayesinde kontrol etmeye başladık. Bu araçları pandemi öncesinde de kullanan şirketler vardı, ancak bir türlü o dünyaya adım atamayan şirketler için de bu dönem bir fırsat oldu.
Öte yandan; çocukların da evde olmasıyla birlikte, çalışan annelerin bu süreçte zorlandıklarını, ev içerisinde işle birlikte çeşitli diğer rolleri de üstlenmek durumunda kaldıklarını hem Türkiye’de hem de diğer ülkelerde okuyor ve görüyoruz. Bu anlamda özellikle çalışan annelere daha fazla esneklik gösterilmesi, esnek çalışma saatleri tanınması oldukça önemli diye düşünüyorum. Teknoloji sektörü ise bu tür esnekleri sağlayabilecek bir altyapıya sahip.
Berna Çeliktürk Tan, Mayen COO’su
Toplumsal kalkınmanın ancak toplumsal cinsiyet eşitliği ile var olabileceğine inanıyoruz
Bir kadın yönetici olarak, Mayen’in yenilik üretmekten güç alan ortamı sayesinde ekibimle birlikte çok önemli teknoloji projeleri hayata geçirme şansı buldum. Teknolojiyi kadınların önündeki engelleri kaldırmaya yardımcı olacak bir araç olarak görüyorum ve ilgili bir sektörde olmaktan mutluluk duyuyorum. Mayen’deki kadın çalışan oranı 2016 yılında yüzde 53 iken, 2020 yılında bu oran yüzde 63’e çıktı. Bu oranın yükselmesindeki en büyük etkenlerden biri özellikle Anadolu şehirlerinde yarattığımız istihdam. Şu anda 10 ilde, 12 lokasyonda, 4 bini aşkın çalışanımızla Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen kurumları için çağrı merkezi ve teknoloji temelli BPO hizmetleri sağlıyoruz. Ayrıca, Anadolunun dört bir yanındaki operasyonlarımızda kadın yöneticilerin eğitimini ve konumlarını da destekliyoruz. İş hayatlarının yanı sıra, toplumun her alanında temsillerini destekliyoruz. Ancak her sektör bu anlamda böylesine şanslı ve kadın istihdamını destekleyen oranlarda çalışmıyor.
Dijitalleşme artık iş dünyası için bir zorunluluk. Özellikle bizim alanımızda, hem verimlilik hem de en iyi çalışan ve müşteri deneyimi sağlamak açısından çok önemli. Mayen olarak dijital transformasyon ve dijitalleşmeyi destekleyen ürün ve hizmetlerimize yatırımlarımız devam ediyor. Geliştirdiğimiz uygulamalar ve teknoloji bazlı müşterilere özel katma değerli uygulamalarımız ile alanındaki başarılarımızı ödüllerle de tescilliyoruz. Dijital eğitim ve gelişim platformumuz Maylantis, farklı sektörlerdeki RPA uygulamalarımız gibi dijitalleşmeyi ve evden çalışmayı destekleyen teknolojiler ile farklı kategorilerde birçok uluslararası altın ödüller kazandık.
Özellikle içinden geçtiğimiz şu dönemde teknolojik alt yapının el vermesi ile evden çalışabilmek ve bu şekilde farklı konulara daha fazla zaman ayırabilmek teknoloji ile hayatımızda sağlayabildiğimiz en önemli değişim. Bunun kadın istihdamına da önemli katkısı olduğunu görüyoruz.
Uzaktan çalışma modeli konusunda Mayen’de 40’tan fazla ilde evden çalışan ekiplerimiz var ve bu illere her gün bir yenisi ekleniyor. Dolayısıyla evden çalışma modeli, kadınların da esnek çalışma koşullarıyla tercih ettiği bir çalışma modeli oluyor. Mayen olarak, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadının güçlendirilmesi ve üst yönetimde temsili bizler için çok önemli ve öncelikli konular. Toplumsal kalkınmanın ancak toplumsal cinsiyet eşitliği ile var olabileceğine inanıyoruz. Bu nedenle Geleceğin Kadın Liderleri Management Trainee programını tasarladık ve programı yalnızca yeni mezun genç kadınlara açtık. Aramıza katıldıkları ilk günden itibaren fark yarattıklarını görmekten gurur duyuyoruz. Yakın zamanda yönetimde kadın temsili oranımızı arttırmayı hedefliyoruz.
Sağlıklı bir iş ortamı için öncelikle hem kadınların hem erkelerin farkındalıklarının artması gerekiyor. Ancak farkında olduğumuz zaman bakış açımızı, dilimize yansıyanları, alışkanlıklarımızı değiştirmemiz mümkün. Dolayısı ile farkındalığı arttıran çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları ile şirketlerin işbirliklerini çok önemsiyorum.
Emel Yaşar Tural, Bosch Türkiye IT Direktörü
Kadınlara pozitif ayrımcılık sağlanması ile enerji ve verimliliğin artacağına inanıyorum
IT sektörünün kadınlar için çok uygun bir çalışma ortamı sunduğuna inanıyorum. IT; altyapıdan, sunucu sistemlerine, analizden uygulama geliştirme ve proje yönetimine kadar çok geniş bir yelpazede çalışma imkanı sağlıyor. Son dönemde adı daha fazla duyulan güvenlik, IoT ve I4.0 sistemleri gibi örneklerin tamamında kadınlar titiz yaklaşımları, detaylara odaklanabilmeleri ve analitik düşünme tarzları ile çok başarılı olabiliyorlar. 25 yıldır sektörün pek çok alanında çalışmış bir kadın olarak herhangi bir dezavantaj ile karşılaşmadım.
İstihdam noktasında ise, malesef IT sektöründe, hatta genel olarak mühendisliğin pek çok alanında kadın istihdamının yeterli olmadığını düşünüyorum. Mühendisliğin ve teknik konuların önyargılar ile kadınlara uygun olmadığı inancı var ve uzun zamandır üniversite eğitiminde de öncelikli tercihler arasında yer almadı. Son dönemde bu yaklaşımın değişmeye başladığını ve dijitalleşme döneminde gençlerin tercihleri arasında önceliklendirildiğini gözlemliyoruz.
Değişimlerin en hızlı yaşandığı bir sektörde olmanın avantajlarını yaşıyoruz. Bağlantı&işlemci hızları ve uygulamaların sayısının artmasıyla, pek çok sektör için dijitalleşme ve IT, en öncelikli gündem olmaya başladı. IT projelerinin sayıları ve öneminin artmasıyla iş yoğunluğumuz arttı. Yeni teknolojileri takip etmek ve yetkinliklerimizi hızla artırmamız gerekiyor, bu yoğunlukla enerjimiz de artıyor.
Bir de uzaktan çalışmak var tabii. Uzaktan çalışmanın sağladığı esnekliğin iş hayatını kolaylaştırmanın yanı sıra evde daha uzun süre çalışmak gibi bazı yan etkileri de oldu. İş yaşam dengesini sağlamak biraz daha zor olmaya başladı. Diğer taraftan uzaktan çalışma, yaşadığınız lokasyondan bağımsız projelerde yer alma şansı ve kendini geliştirmeye olanak sağlıyor. Özellikle İstanbul’da trafikte kaybettiğimiz zamanı evde çocuğumuzla geçirme şansı yakaladık, çalışan anneler için çok büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum…
Esnek çalışma saatleri, uzaktan çalışma modellerinin önümüzdeki dönem kadın çalışanların hayatını kolaylaştıracağını düşünüyorum. Kadınlara pozitif ayrımcılık sağlanması ile pozitif iletişimin, çeşitliliğin getireceği yaratıcılığın, enerji ve verimliliğin artacağını, bunun sonucunda da şirketlerin çok daha başarılı sonuçlar elde edebileceklerine inanıyorum.
Gülsen Bayramusta, Bilgi Teknolojileri Danışmanı
Kadınlar yetenekleriyle, iş ve özel yaşantı dengesiyle, performanslarıyla ön plana çıkmayı hedeflemeli!
IT sektörünün değişen, global, dinamik, hızlı, geliştiren, gelişen, çeşitlilik, geleceğe yön veren ve yaratıcı, eğitimli insanlardan oluşan yapısı gibi özellikleri bu sektörün avantajı olarak sayılabilir. Ancak; Günümüzde IT’nin dinamik yapısı ve hızlı değişimi ile bu yeni teknolojilerin şirket iş süreçlerinde çalışan iç/dış müşterilerine kabul ettirilmesinde yaşanılan zorluklar, kariyer alanında ilerleme ve terfi/yükselme fırsatlarının azlığı, özel-iş yaşam dengesinin olmaması, ücret ve yan hakların yetersizliği ve sektörün erkek egemen yapısı gibi konularını da bu sektörün dezavantajları olarak karşımıza çıkıyor.
Bunun yanında bir de istihdam sorunu var tabii. IT’de kadın istihdamını yeterli bulmuyorum. Artırılması için ilk ve lise eğitim süreçlerinin değişmesi ve yenilenmesi gerekir. Erkek egemen bir yapı söz konusu olsa bile kadınlar da yetenekleriyle, iş ve özel yaşantı dengesiyle, iş performanslarıyla ön plana çıkmayı hedeflemeli ve işlerini sahiplenmelidir.
IT dünyası son 10 yılda inanılmaz hızlandı ve çeşitlendi. Yazılım, donanım, telekomünikasyon, veri saklama, paylaşma, güvenlik teknolojileri hatta bu sektörde çalışan işgücü bile çok değişti. Yeni nesil teknolojiler (Mobil, Bulut, 4G, 5G, Web, Sanal/Artırılmış Gerçeklik, Nesnelerin İnterneti, BlockChain, Yapay Zeka, Veri Madenciliği vs.) tüm sektörlerde ve alanlarda kullanılır ve vazgeçilmez hale geldi. Hatta sürekli iyileştirme ile yenilenmekte ve çeşitlenmektedir. Teknolojinin çeşitliliği nedeniyle;
—— daha kolay ve hızlı ürün üretilebilebilir hale gelindi. Örneğin; web ve mobil için ayrı teknolojiler kullanarak yazılım geliştirmek yerine aynı platformları kullanarak uygulama geliştirmek çok daha kolaylık ve hızlı ürün çıkarmayı sağladı.
—— küçük firmaların artık büyük firmaları hızlı yakalamaları ve hatta geçmeleri nedeniyle IT sektöründeki çalışanların bu teknoloji değişim hızına uyum için kendilerini güncel tutmaları da işin zor tarafı.
Son dönemde uzaktan çalışmanın kadınlarımıza bir hayli kolaylık sağladığını da söylemem gerekir. Özellikle metropol kentlerde çalışan kadınların işe gidip gelirken yolda geçirdikleri vakti evlerinde geçirmeleriyle ailesine daha fazla vakit harcayarak özel yaşantısında sevgi, daha fazla birliktelik ve huzur sağlamış olduğunu düşünüyorum. Bunun yanında; daha sağlıklı bir iş ortamı yaratmak için de çalışanlardan fikir alan daha demokratik, çalışanları kararlara dahil ederek daha motive eden ve bu sayede daha fazla sorumluluk almasını sağlayan, açık iletişimli ortamlar yaratılarak IT süreçlerinin işletilmesinin ve yönetilmesinin daha fazla katkı sağlayacağını değerlendirmekteyim.
Özge Sağlam, Samsun Teknopark Genel Müdür Yardımcısı, İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Bilişim Teknolojileri Bölüm Başkanı
Kadınların detaycı olup olaylara farklı açılardan bakabilmesinin olumlu etkileri olduğunu düşünüyorum
Kadın ve erkek olmanın temelde bilişim sektörü açısından çok fark yaratmadığını düşünüyorum. Planlama, analiz ve süreç geliştirme konularında yetenekliyseniz başarı da beraberinde gelecektir. Sektörün erkek sektörü olarak anılıyor olması, gerçekte bir farkın olmadığını ortaya koyuyor. Ancak kadınların detaycı olup olaylara farklı açılardan bakabilmesinin olumlu etkileri olduğunu düşünüyorum fakat bunu IT sektörü için kısıtlayarak kadının bir avantajı olarak değerlendirmek mümkün değil. Özel hayat ve iş hayatı baz alındığında yoğun tempolu çalışma koşullarında ya da büyük projelerde kadınların dengeyi kurmak adına bazen daha fazla fedakârlık yaptığına şahit oluyoruz. Bu kadınların dezavantajlarından biri sayılabilir. Fakat her sektörde olduğu gibi bu sektörde de planlama doğru şekilde yapıldığında, dezavantajların avantaja dönüştüğünü görebilmek mümkündür.
Türkiye, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki IT sektöründeki kadın istihdamı konusunda ortalamanın altında yer almaktadır. Kadın istihdam oranının artması için destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Türk şirketlerinde genel anlamda ataerkil bir yapı olmakla beraber, artık IT sektörünün klasik iş alanlarından biraz farklı olduğunu, daha genç dinamik şirketler sayesinde bu algının ortadan kalkacağına inanıyorum. Kız çocuklarının özellikle mühendislik alanlarına olan ilgilerinin artırılmasına yönelik güzel gelişmeler var. Özellikle kodlama, robotik, yazılım ve tasarım alanlarında küçük yaşlardan itibaren verilmeye başlanan eğitimler, STEM vb. çalışmalar, kız çocuklarına yönelik projeler geleceğin bu kalıplaşmış yapıyı kırabileceğine dair inancım oldukça fazla. En azından bizler bunun böyle olması açısından fazlaca çalışıyoruz. Z kuşağından oldukça umutluyum.
IT sektörü hızla gelişen büyüyen ve potansiyeli oldukça yüksek olan bir sektör. Teknolojinin insan hayatında aldığı rolün artması, tabana yayılması, insanların benimsemesi gibi faktörler nedeniyle hızlı bir büyüme içinde olan bir sektör. Bu bağlamda bakıldığında ben IT sektöründe çalışmaya başladığımdan bu yana gerileyen bir durum ile karşılaşmadım. Şanslıyım ki kadın çalışan olarak hep desteklendim. IT sektörünün daha da önem kazanması işlerimizi yoğunlaştırmakla beraber yapmak istediklerimizi ya da geliştirmek istediklerimizi geliştirmemiz adına avantaj sağladı. Son zamanlarda içinde bulunduğumuz Pandemi nedeniyle de yeni bir pencere açılmış oldu. Gerek uzaktan çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerek dönüşümlü çalışma özellikle bilişim alanını daha hızlı gelişmesine ve büyümesinde sebep oldu. Benzer bir şekilde, kendi iş yapış alanlarımızda da olumlu yönde etkilerini görmeye devam ediyoruz.
Uzaktan çalışma noktasında ise, sadece kadın için değil özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar için kolaylık getirdiğini düşünüyorum. Trafik, stres, yoğunluk, sosyalleşememe, ailesiyle yeterli ve verimli zaman geçirememe, mesai saatleri daha birçok faktör iş geliştirmeyi dolaylı yönden olumsuz etkileyen faktörlerdi. Bankalar gibi birçok sektör ve firmalar Pandemi sonrası da bazı departmanların uzaktan çalışma, dönüşümlü çalışma koşullarında devam edeceğini açıkladı. İş akışında bir problem yaşanmadığı, aksine verimliliğin arttığı departmanlar için bu kararların daha da artacağını çoğu firmanın bu yönlü girişimlerde bulunacağını düşünüyorum. Her ne kadar başta adaptasyon süreci yaşansa da ilerleyen zamanlarda sosyal yönden insanların daha mutlu olacağını, bunun da iş performansına olumlu etki edeceğini düşünmekteyim.
Özlem Kumuk, Koç Finansman Bilgi Teknolojileri ve Ar-Ge Direktörü
Erkek mühendislerin istihdamından, cinsiyet farkı gözetmeksizin yeteneğe ve tecrübeye dayalı istihdam yaratma boyutuna geçildi
IT alanında çalışan bir kadın olarak avantaj veya dezavantaj olarak kategorize edebileceğim türde bir deneyimim olmadı diyebilirim. Bununla beraber IT yöneticiliğinde bulunduğum sektörlerin yarattığı farklılaşmalar oldu. Örneğin; otomotiv nispeten daha az kadın istihdamının olduğu bir sektördür, bu sektörde yöneticilik yaparken farklı hissettiğim deneyimlerim oldu. Öte yandan Finans sektöründe ise kadın istihdamı çok daha fazla, dolayısıyla bu sektördeki deneyimimde herhangi bir olumsuzluk yaşamadım hatta kadın yönetici olmanın pozitif etkisini daha fazla tecrübe ediyorum.
Kadın çalışanların ve yöneticilerin daha ağırlıklı olduğu ortamlarda önyargıların olmadığını örneğin anneliğin buradaki varoluş için bir engel yaratmadığını ortak bir kültür olarak hissedebiliyorsunuz. Sizin gibi cesur başka kadınlarla çalışmak ve aynı pencereden bakmak oldukça motive ediyor.
Kadın istihdamı konusunda sektörde son yıllarda olumlu gelişmeler yaşanıyor; ancak buna rağmen istidam oranı henüz yeterli seviyede değil. Koç Grubunda çalışıyorum veTopluluğumuz nezdinde kadın çalışan istihdamına öncelik verildiğini ifade edebilirim. Türkiye genelini değerlendirdiğimde ise ataerkil bir yapının olduğunu, çoğu sektörde kadın istihdamının yeteri kadar ön planda tutulmadığını üzülerek gözlemliyorum.
Sadece erkek mühendislerin istihdamından, cinsiyet farkı gözetmeksizin yeteneğe ve tecrübeye dayalı istihdam yaratma boyutuna geçildi. Ayrıca kadınların mühendislik fakültelerini daha fazla tercih etmesi ve mezuniyetlerin artması bunun bir diğer önemli nedeni oldu.
Aslında iş hayatında, bir kadın olarak değil, bir çalışan olarak her zaman başta insan odağı olmak üzere eşitlik, adalet ve empatik yaklaşımların daha sağlıklı bir iş ortamı için ön planda tutulması gerektiğini düşünüyorum. Hepimize de böyle bir çalışma ortamı ve dünya diliyorum.
Fatma Candan Asal, Bilişim ve Eğitim Teknolojileri Danışmanı
Bilişim dünyası kadınlara geçmiş yüzyıllardaki kaybını eşitlemesi için mükemmel bir fırsat sunuyor
Türkiye’de kadınların istihdama katılımı, uzun yıllardır kadınların toplumdaki statüsünü fazlasıyla etkileyen sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Kadınların işgücüne katılmasında görülen değişimler toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı işgücü piyasasının işleyişiyle doğrudan ilişkili. Ben 58 yaşındayım. IT sektöründe profesyonel olarak çalışmaya başlayan ilk grupların içinde yer alıyorum. Doğal olarak bu ilk yıllarda erkek veya kadın olmamız çok fark etmiyordu, aramızdaki dayanışma potansiyeli yüksekti, istisnasız hepimiz zorluklar yaşadık ve bunları aşmak için mücadele verdik.
İTÜ İnşaat Mühendisliği mezunuyum, bu alanda da kadın sayısı erkeğe oranla azdır; ama profesyonel çalışmanın hakkını veriyorsak her zaman istihdam imkânı vardır diye düşünürüm. Avantaj ve dezavantaj göreceli bir kavram, bir mesleğin cinsiyeti yoktur, kişi bir mesleği cinsiyet penceresinden icra etmeyi seçiyorsa o zaman cinsiyete dayalı avantaj ve dezavantajdan kişiye özel söz etmek mümkün olabilir. Bir kadın için IT sektöründe çalışıyor olmak, kendisini bir erkekle eşit ifade etmeye uygun fırsatlar yakalama şansının daha çok olması anlamına geliyor benim için. İnşaat Mühendisliği ile kıyaslama şansına sahip olduğum için de bunu söyleyebiliyorum. Bu ifadeyle IT sektöründe kadın olmanın mesela inşaat sektörü gibi bazı sektörlerden daha avantajlı olabileceğini de vurgulamak istiyorum.
TÜİK Haziran 2020 verilerine göre; nüfusun işgücünde bulunanların sayısı 30 milyon 632 bin kişi iken, bu sayının 9 milyon 718 binini kadınlar, 20 milyon 914 binini ise erkekler oluşturuyor. Bir başka deyişle işgücüne katılım oranı kadınlar arasında yaklaşık %32 iken erkeklerde bu oran %68,2. Pek çok sektörde kadın istihdam oranı erkek istihdam oranı ile eşit olmaktan henüz çok uzak. Bazı istisnai sektörler var eğitim, finans gibi. Bu sektörlerde de yönetici pozisyonlarına baktığımızda eşitlik kadınların aleyhine bozuluyor, erkekler bir anda üst basamaklarda yine çoğunlukta.
Yine İnşaat Mühendisliğinden örnek verecek olursam, halen ülkemizde kadın mezun oranı %15-20 seviyelerinde. Yani isteseniz de eşit bir istihdam söz konusu olamaz. IT alanında eğitim alan kadın sayısı daha yüksek; ancak yine de bildiğim kadarı ile erkeklerden daha az. Bence istihdam oranından ziyade istihdamın o sektörde hangi alanlarda yoğunlaştığına odaklanmak gerekir. IT sektöründe de eğitim, satış ve tanıtım alanlarında daha çok kadın istihdam edilmiş gibi bir algım var. Sistem, yazılım ve yöneticilik söz konusu olduğunda kadın istihdamı seyrek algılanıyor. Bunun nedeni talep azlığı mı? Kadının cinsiyetinden dolayı tercih edilmeme durumu mu? Bilimsel araştırma verilerine bakmak gerekir. 93-96 yıları arasında ABD’de yaşıyordum orada da ataerkil şirket yapılarına şahit oldum. Ülkemizde de her ülkede olduğu kadar çalışma hayatında cinsiyete dayalı ayrımcılık gözeten şirket yapıları mutlaka vardır. Ancak 1985 yılından beri aktif çalışma hayatının içinden gelen bir kadın olarak yine ilk sorudakine paralel bir cevap verebilirim. Eğer işinizi, işinizin gerektirdiği kabuller çerçevesinde icra ediyorsanız ve buna rağmen haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız; bu sorunu cinsiyetten ziyade, yaptığınız işi yapma biçiminiz, insan ilişkileriniz, icra ettiğiniz meslek ile ilgili eksik alanlarınızın olma ihtimalini göz önüne alarak çözmeye çalışmalısınız.
Yapılan işin hacmi ve çeşitliliği çok büyüdü. Sürekli gelişime açık olsanız ve eğitim alsanız da “insan zamanı” ile bilişim alanındaki “gelişim ve ilerleme zamanı” örtüşmüyor, özetle bu iş bir takım işi. Gittikçe daha takım işi olmaya başladı, daha çok bilişim elemanıyla yol almanız gerekiyor. Bu nedenle de yöneticinin görevi çok zorlaştı. Artık daha çok iş yükünün yanı sıra çok sayıda iş çeşitliliğini de yönetmek söz konusu. Bir enstrümanı çalmak zor olsa da zamanla hakimiyet kurar ve ustalaşırsınız. Ama orkestrayı yönetiyorsanız ve bu öyle bir orkestra ki, sürekli yeni bir enstrüman ekleniyorsa işiniz iyice zorlaşır.
Kadınların çalışma hayatında bazı iş kollarında olmaması ile ilgili bahane edilen fiziki güç yetersizliğinin, özellikle IT sektörü için pek bir anlamı olmadığı düşünülürse, bilişim dünyası kadınlara geçmiş yüzyıllardaki kaybını eşitlemesi için mükemmel bir fırsat sunuyor diye düşünüyorum. Daha çok sayıda yeterli donanıma sahip kadın bu alanda hak ettiği yeri almak için talep göstermeli, bilişim alanındaki iyi pozisyonlara kendini hazırlamalı ve başvurmalıdır.
Liyakat ve çalışma disiplini sağlam bir karakter ve iletişim becerileri ile harmanlanırsa; kadına ve cinsiyet ayrımına yönelik az sayıdaki fanatik düşünce tarzı dışında, kimsenin yaptığınız işle ilgili cinsiyetinizi önemseyeceğinizi sanmıyorum. İstihdam alanında cinsiyetçilik kendini iki biçimde gösteriyor, şirket yapısı geleneksel bakış açısı ile cinsiyetçi bir yaklaşım gözetebiliyor veya çalışan kendi cinsiyetini vurguladığı farklı imtiyaz ve isteklerde bulunabiliyor. Aynı işyerinde çalışan erkek ve kadının kendini meslektaş olarak eşitlemesi liyakat, eşit işe eşit imkanlar gibi en temel ilkelerin sağlanmasından sonra, kendilerini eşit algılayıp, öyle konumlandırması ile mümkün olabilir. Bu eşit algı yalnız, bilgi, eğitim ve beceri konularında değil, aynı zamanda risk alma, karar verme, ekstra çalışma zamanlarına sırası geldiğinde riayet etme, bir takımda yer almanın gereğini aksatmama, sorumluluk alma gibi konularda da eşitlik algısının içselleştirilmiş olmasını gerektirir.
Bilişim işi “yalnız bir çalışan” görüntüsü verse de gerçek aslında büyük bir takım çalışması işi olduğudur. Bilişim dünyasındaki bir yöneticinin kendisini sürekli özel bir odada konumlandırması uzun zamandır dünyada kabul gören bir yönetim biçimi değil. Daha eski ve geleneksel bir çağa ait. Uzaktan çalışma ile de evlerimizi bir anlamda büyük ofis sistemine dahil ederek aslında çok katmanlı bir yapıyı birlikte oluşturuyoruz. Esnek çalışma saatleri öyle görülüyor ki özellikle IT sektöründe gittikçe kaçınılmaz olacak. Takımının zayıf ve güçlü yanlarının farkında olan, yönetici veya lider değil bunun her ikisinin özelliklerine sahip lider-yönetici profili bilişim dünyasının en çok ihtiyaç duyduğu yönetici profili olacak diye düşünüyorum. IT sektöründe kadın istihdamı her alanda arttığında iş ortamları da kadın çalışanlar için buna paralel olarak pozitif yönde iyileşme gösterecektir.
Evren Öcal Karatuna, Hedef Filo CIO’su
Teknik yatkınlığı yüksek kadınları mutlu olacakları teknik rollere yönlendirmek gerekiyor
IT sektöründen çalışmanın büyük bir dezavantajını gördüm diyemem. Ama tabi CIO veya teknik yetkinlik gerektiren bir IT yöneticisi olmak özverili, adrenalini yüksek, sorumluluk sınırları çok geniş bir meslek ve bu işi yapan çok kadın olmadıgı için tuhaf karşılanıyor. Yetkinlik ve becerileri daha fazla ispatlamak gerekiyor. Bu da yetkinlikleri geliştirdiği için rekabette avantaj olarak değerlendirilebilir.
Yönetsel beceri, güçlü iletişim aynı zamanda teknik beceri gerektiren IT rollerinde kadın sayısının giderek arttığını görüyorum. Ancak ileri teknik uzmanlık gerektiren konularda kadın sayısının oldukça az olması dikkatimi çekiyor. Mesela kadın network uzmanı, siber güvenlik uzmanı, veritabanı yöneticisi, yazılım uzmanı gibi rollere kadınların pek rağbet etmediğini görüyorum. Burada da iş yine biz kadın yöneticilere düşüyor diye düşünüyorum, teknik yatkınlığı yüksek kadınları mutlu olacakları teknik rollere yönlendirmek gerekli.
Tüm IT’den sorumlu IT yöneticisi olarak 10 yıl öncesine göre sorumluluk alanımız çok genişledi, giderek de genişliyor. Akıllı siber güvenlik teknolojileri, bulut, veri bilimi, IoT, VR, RPA, DevOps gibi yeni kavramlar hayatımıza girdi ve sorumluluk alanımıza da girmiş oldular. Eskiden çok fazla insan müdahalesi gerektiren bazı işler vardı, bunlar şimdi azaldı diyebiliriz ama simdi de artan çeşitlilikten dolayı daha fazla çeşit teknik uzmanlık ihtiyacı var. Tüm bu teknolojik çeşitliliği birbiriyle ahenkli çalışacak şekilde yönetebilmek şu an yaşadığımız en büyük zorluk diyebilirim.
AdColony EMEA&LATAM IK Müdürü Canten Akdağ
Olumlu gelişmeleri yavaşlatan ana etkenlerden biri kadınların sektörde varlığını destekleyen üst yönetimin yeterli düzeyde olmaması!
Dijitalleşen dünya düzeni ile birlikte teknoloji sektörü en gözde sektörlerden biri haline geldi. Bu yükselişle birlikte önceki yıllarda erkek hakimiyetinin çoğunlukta olduğu bir sektör olarak görülürken, iş dinamiklerinin sürekli yenilenip, gelişim alanlarına imkan tanıması ve inovasyon anlamında sınırsız fırsatlar sağlamasıyla kadın çalışanları da bu sektör içinde yer alma konusunda teşvik etti ve günümüzde kadın yönetici hâkimiyetinin de olduğu bir sektör haline geldi. Teknoloji sektörüne genel olarak bakacak olursak ilk olarak söyleyebileceğimiz kadınlara değişimin ve globalleşmenin bir parçası olma avantajını getirmesi ve iş-yaşam dengesi sağlaması konusunda esneklik sağladığını söyleyebilirim. Bunun dışında sektör dinamikleri sebebiyle tüm yeni gelişen teknolojileri takip etmelerine olanak sağlaması ve dijitalleşme konusunda kendilerini kolaylıkla geliştirebilecekleri ve günümüzün en önemli yetkinliği haline gelen “çeviklik” kazanmalarında kolaylık sağladığını söyleyebiliriz.
Diğer bir taraftan uzun bir dönem ataerkil bir sektör olarak görülen bu sektörde, günümüzde halen kadınlar kariyer gelişimi fırsatları ve terfi noktasında karşılarına çıkabilecek engeller nedeniyle birtakım zorluklarla karşılaşabiliyorlar. Ayrıca start-up şirketlerin ağırlıkta yer aldığı bu sektörde çalışanlar uzun süren mesai saatlerinde çalışabiliyorlar. Kadınların üstlendikleri annelik veya diğer sosyokültürel rolleri düşündüğümüzde sektörün mesai saatleri dezavantaj oluşturabiliyor.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de maalesef teknoloji sektöründe istihdam edilen kadın sayısı yeterli değil. Bu sayı her geçen gün artsa bile diğer sektörlerle kıyaslandığında hala çok geride kalmış durumda. Tüm bunların kesinlikle üzerinde durulması gereken konular olduğunu düşünüyorum. Bu noktada STEM eğitimi alma noktasında kadınları yönlendirmek ve sektöre başlayacak donanımlı kadınlarımızın sayısını da artırmamız gerekiyor.
Son 10 yılda kadınların teknoloji sektöründeki konumları güçlenmekle beraber, hala beklenilen düzeyde değil. Günümüzde hem teknoloji hem de diğer sektörlerde yer alan şirketler için “Çeşitlilik ve Kapsayıcılık” en önemli konulardan biri. Özellikle yetenekli personel istihdam etme noktasında en büyük mücadeleyi veren teknoloji sektöründe, artık iş arayan bu adaylar şirketin işveren markasına, kültürel gelişime verdiği öneme, şirketteki çeşitliliğe ve iş-özel yaşam dengesi fırsatlarına bakıyor. Bu da şirketleri kadınların lehine olan doğal bir dönüşüm sürecinin içine sokuyor. Bu süreçteki olumlu gelişmeleri en çok yavaşlatan ana etkenlerden biri kadınların sektörde varlığını destekleyen üst yönetim desteğinin yeterli düzeyde olmaması diyebilirim.
Esnek ve uzaktan çalışma şartları kesinlikle kadınların çalışma hayatlarına oldukça büyük katkı sağladı diye düşünüyorum. İş dünyası, pandemi sürecinde uzaktan ve esnek çalışmanın iş gücü ve üretkenlik anlamında negatif bir etkisinin olmadığını, hatta çalışan motivasyonu ile birlikte verimlilikteki artışı görme fırsatı buldu. Bu sayede ebeveynlik ya da farklı sorumlulukları olan kadınlar iş-yaşam dengelerini sağlıkla koruyabildiler ve bu durum iş hayatına kesinlikle pozitif etki yaptı diye düşünüyorum.
Sektörde kadınların sesini daha fazla duymalı ve başarılarını daha görünür kılmalıyız. Bu şekilde kadınlara bakış açısı zamanla değişecek ve kadınlar da bu sektörde tamamen eşit fırsat elde edebilecekler. Üst yönetimde ve yönetici rollerinde daha fazla kadına yer vermemiz gerekiyor. Başarılı, rol model kadın yöneticilerin sayısı arttıkça kendine güvenen ve teknoloji dünyasında kariyer fırsatları olduğuna inanan kadınların sayısının da artacağına inanıyorum. Bu süreçte şirketlerin çeşitlilik ve kapsayıcılık yönündeki çalışmalarını da arttırmaları oldukça önemli diye düşünüyorum. Farklılıklar her zaman zenginlik ve yeni bakış açıları kazandırır. Bu sebeple teknoloji sektöründe yer alan firmaların kadınların eğitim ve gelişmelerine destek olacak bir kültür oluşturulması gerekli. Gelişen ve sektör dinamiklerine hızlı adapte olan kadınlar; iş-yaşam dengesi konusunda da yeni stratejiler ve yöntemler geliştikçe, yaratıcılıkları ve yüksek sosyal becerileri ile teknoloji dünyasına büyük katkı sağlayabilirler.
Ceyda Özkul, ALJ Finansman Sistem Geliştirme ve Kurumsal Hizmetler Direktörü
Kadın ve teknoloji arasındaki bağ, dünyadaki teknolojik gelişmeler sonrası artmaya devam ediyor
Dijital dünyanın gelişmesi ile birlikte IT sektörü geçmişe göre çok daha ön planda ve çalışma hayatına adım atmış olan herkesin ilgi çekmeye devam ediyor. Özellikle son dönemlerde teknolojik gelişmelerle dönüşen iş yapış şekillerimiz, stratejilerimiz yeni bir kırılımın eşiğinde… Her güne yeni bir gelişmeyle başlıyoruz. Bu hızla değişen ve dönüşen dünyada yenilikçiliğe, problem çözmeye getireceği çeşitlilik açısından IT sektöründe de kadının varlığının artması için desteklenmesine yönelik çalışmaların önemli olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’de kadın ve teknoloji arasındaki bağ, özellikle son zamanlarda dünyadaki dijital ve teknolojik gelişmeler sonrası yoğun ilgi ile artmaya devam ediyor. Kadınların kariyer ve aile hayatları arasında denge kurabilme, iş yerinde bir profesyonel, evde bir eş, bir anne olabilme gibi yoğun sorumluluklarla var olabilmeyi doğal güçleri ve yüksek enerjileri sayesinde yönetebildiklerini görebiliyoruz. Bu sayede de sektör içerisinde bu tecrübeleri ile daha detaylı ve titiz çalışıyor ve fark yaratıyorlar.
IT sektörünün erkek egemen olarak algılanması sebebi ile zorluklar olduğuna dair önyargılar olmasını dezavantaj olduğunu düşünebiliriz; ancak bulunduğumuz dönem itibari ile bu süreçlerin sonuna geldiğimizi, bilgi çağında kadın- erkek ayrımı yerine insana yatırım bakış açısı ile çalışanlar için daha yaratıcı ortamlarda yer alacağımıza inanıyorum.
IT sektörü makulen bir duruş sergiliyor olsa da bulunduğumuz yaşam ve çalışma şekillerimizin hızla dönüştüğü ortamda bu duruşun giderek azaldığını ve kadın profesyonellerin ve üst düzey yöneticilerin artarak, niceliksel anlamda gelişme başladığını söyleyebilirim. Niteliksel olarak değerlendirdiğimizde ise hem ülkemizde hem de ülkemizde öğrenimini tamamlayıp, yurt dışında başarılı pozisyonlarda çalışan pek çok kadın IT profesyoneli bulunuyor. Birçok kurumsal firmada kadınların yeniliklere çok daha hızlı adapte oldukları, birden fazla konuyu aynı anda takip edip değerlendirebildikleri ve daha pozitif bakabildikleri, organizasyon becerisinin yanı sıra çözüm odaklı yaklaşımları sayesinde sadece IT sektörü özelinde değil, birçok alanda başarılı olduklarını gözlemliyoruz. Bununla birlikte “Teknoloji ve Kadın” konusunda hala kültürel faktörler, farklı bakış açısı vb. sebeplerle önyargılar zaman zaman devam ediyor. Bunu değiştirebilmek de bizim elimizde, rol model olabilecek kadın liderlerin ve kadın istihdamına yönelik platform ve programların desteklenmesi ile kadınları çok başarılı ve verimli sonuçlar üreten IT gibi birçok alan ve pozisyonda yükselen oranda görebileceğimizi düşünüyorum.
Geçtiğimiz 10 yıl içerisinde teknoloji dünyasında ciddi gelişmeler yaşandı, bu gelişim ile beraber alışkanlıklarımız, tercihlerimiz değişirken; şirketlerin de stratejileri ve vizyonu doğrultusunda dijital inovasyona yönelik yapay zekâ, makine öğrenmesi, dijital asistan, robotik süreçler, biyometrik kimlik tespit yöntemleri gibi teknolojik gelişmeler, tüm organizasyonların merkezinde yer aldı. Diğer taraftan dijital teknolojilerin yaygınlaşması ile beraber bilgi güvenliğinin korunması da bir o kadar en üst sırada yer alan stratejik öncelik haline geldi. Siber güvenlik riskleri kurumlar için ciddi bir tehdit oluşturmaya devam ediyor ve artan güvenlik zafiyetleri karşısında güçlü bir güvenlik kontrol sistem yapısı geliştirmek gerekiyor.
Uzaktan çalışmanın kadınların çalışma hayatlarında kolaylıklar sunacağına kesinlikle katılıyorum. Daha öncede belirttiğim gibi kadınların yeniliklere hızlı adapte olabilme, pozitif yönetim ve iç güdüsel olarak sorun çözme yetkinlikleri ile kolaylıklar sunacağını hatta iş ve aile hayatlarında dengelerin çok daha sağlıklı kurulabileceği görüşündeyim.
Tüm dünyada yaşanan pandemi süreci nedeni ile evden çalışma sistemlerinin tecrübe edildiği ve iş yapılış şekillerinin değiştiği, farklı bir bakış ve anlayış ortamının deneyimlendiği bir dönem yaşadığımızı düşünüyorum. İş ve yaşam dengesinin yeniden oluştuğu, sosyal ve profesyonel düzenin iç içe olduğu bu yeni ortamı, iletişim seviyesini en üst tutarak yönetebileceğimizi ve çalışanın motivasyonunu arttıracağını düşünüyorum. Yeni normale geçiş ile birlikte esnek çalışma saatleri, evden çalışma devamlılığı gibi ihtiyaçların yoğunlaşacağını bekliyorum. Teknolojik altyapılar sağlıklı ve yeniden düzenlemelere yatkın olarak oluşturulduğu sürece çalışma yöntemlerindeki esneklikler motive edici olacaktır.
Fulya Bıçak Muştu, Zorlu Enerji BT ve İş Geliştirme Grup Müdürü
IT sektörü sürecin kalitesinin sonucun kalitesine oldukça fazla etki ettiği, sürekli değişen ve dönüşen bir sektör. Ekiple birlikte, çalışığı şirketi bir noktadan ileri başka bir noktaya taşımaya odaklı, sürekli değişim ve gelişim peşinde olan ve bununla motive olan benim gibi insanlar için teknoloji sektörü birçok fırsat sunuyor. Gelişmeleri takip etmek ve müşteri beklentilerinin bir adım ötesini görebilmek bu sektördeki en önemli noktalardan biri.
Kadınlar, doğasında bulunan “multi-tasting”, analiz becerisi ve adaptasyon özellikleri sayesinde bu hızlı değişim ve dönüşüme uyum sağlayabiliyor. Özellikle projelerin canlı kullanım hazırlıkları ve canlı kullanımında yoğun çalışma süreleri özellikle çocuklu annelerin iş yaşam dengesini oturtmakta dönemsel olarak zorlanmasına sebep olabiliyor.
60 yıl önce, ikinci dünya savaşında kodlama yapan ve şifre çözen çalışanların neredeyse tamamı kadınlardan oluşmaktaymış. Teknoloji sektöründeki kadın sayısının artması ile birlikte, kadınların detayları daha çabuk fark edebilmesi; çok yönlü ve katmanlı analiz yapabilmesi; aynı anda birden fazla durumu yönetebilme becerileri ile şirketlere sağladıkları katkı daha çok ortaya çıkmakta. Bu nedenle son dönemlerde özellikle kurumsal teknoloji şirketlerinin yönetimini kadınların üstlendiğini sıklıkla duymaktayız.
Bir önceki soruda bahsettiğim özellikleri sebebiyle işverenler kadınların bu sektörde ne kadar başarılı olabileceklerini keşfetmeye başladı ve sektördeki kadın çalışanlara talep artmaya başladı. Ben birden fazla Büyük, kurumsal Türk şirketinde çalıştım. Ataerkil bir yapı ile karşılaşmadım, ancak Küçük ve orta ölçekli bir çok firmanın ataerkil bir yapıda yönetildiğini çevremden duyuyorum.
Her bir bireyin kendine has kişilik özellikleri olduğunun farkında olmakla birlikte, her iki cinsiyetin genel olarak bazı özelliklerinin birbirinden farklı olduğunu kabul ediyorum. Bu aşamada iki cinsiyetin birbirini bütünlediğini ve bir sinerji oluştuğunu düşünüyor ve özellikle IT gibi ekip çalışmasının kaçınılmaz olduğu disiplinlerde ekip kurarken cinsiyet dengesinin gözetilmesine önem veriyorum.
Bu konuda değerlendirme yaparken, son dönemdeki deneyimlerimden yola çıkarak şunu söyleyebilirim; Müşteri beklentilerinin bir adım ötesine geçmek her geçen gün daha da zorlaşmakta çünkü gelecek çok daha hızlı gelmekte. Sürekli kendini “güncel” tutma becerisi gittikçe daha daönemli olacak. Yeni nesil teknolojilerin ve akıllı sistemlerin devreye alınması sonrası oyunun oynanış biçimi, yani aslında süreçler, yeniden yazılıyor. Bu gidişatın gerisinde kalmamak gerekiyor.
Akıllı telefonların ve mobil uygulamaların hayatımıza girmesiyle birlikte kadınlar kendilerindeki gücü farketmeye başladı. Bulunduğu aile ve ortam gereği ev kadını olmak zorunda olan birçok kadın bu sayede dünyadaki gelişmeleri daha yakından takip etmeye ve kendini bu değişime dahil etmeye başladı. Örneğin, birçok kadın internet üzerinden satış yapmaya başladı, ya da farklı konular hakkında videolar hazırlayarak takipçileri ile paylaşmaya ve bu sayede para kazanarak kendi ayaklarının üzerinde durmaya başladı. Dijital dönüşüm yalnızca kurumlarda değil bireylerin kendi evlerinde iş pozisyonlarının oluşmasını sağladı.
COVID-19 salgını ile birlikte hepimizin deneyimlemek durumunda kaldığı uzaktan çalışma, çocuklu anneler için evden çalışmayı ilk etapta zorlaştırmış gibi görünmekle birlikte, hasta olma kaygısıyla destek sistemlerini devreye almama kararı veren çalışan annelerin çalışmaya bir şekilde devam edebilmesini sağladı. Evde çalışma performansını yönetebilen kişiler bu çalışma ortamını, yazın yazlık evlerine dahi taşıdı. Yolda harcanan vakit yerine ev işlerine vakit harcanmakta ve denge bir şekilde korunmaya çalışılmakta.
Salgın, mesafe kavramını dönüştürdü. Şirkette yan odadaki çalışma arkadaşımız ve İngiltere’deki danışmanımız, “online toplantılarda” artık eşit şartlarda çalışabilmekte.
Şu an yurt dışında yaşayan birçok kişi online bağlanarak Türkiye’deki işlerine devam edebilmektedir.
Ben Endüstri Mühendisi’yim. Çalıştığım her yerde “bu işi daha verimli hale getiririm”, “nasıl çözerim” ve “nasıl daha az kaynakla yönetirim” şeklinde düşünerek ilerledim. Hep değer katmak, kalıcı işbirlikleri geliştirmek, ekibime örnek olan bir kişi ve şirkete örnek olan iş sonuçlarına imza atan kişilerden biri olmak için çalıştım. Çok çalıştım. İşimi geliştirmek için farklı disiplinler, yeni nesil teknolojiler ve farklı deneyimleri dinledim izledim harmanladım.
Hayat da kariyer de bir yolculuk. İşimi hobim gibi yapmaya çalışırım. Bu yolculukta katabildiğim kadar değer katmaya, kalıcı iş sonuçları üretmeye ve kazanımlarımı genç arkadaşlarımla paylaşarak kendilerine örnek olmaya ve “kendilerini gerçekleştirmelerine “ destek olmaya devam edeceğim.
Hamide Zeynep Kepenek, Siemens Finansal Kiralama IT Müdürü
Eşit işe eşit ücret konusunda bizim ülkemiz de dahil olmak üzere çoğu ülkede durum kadınlar aleyhine!
Bireysel olarak kurumsal ve global şirketlerde çalışmış bulunduğum için kariyerim üzerinde cinsiyet kaynaklı olumlu veya olumsuz etkiler yaşamadığımı söyleyebilirim. Ancak konuya makro bakarak yanıt vermem gerekirse; IT sektörüne özel cinsiyete bağlı bir avantaj veya dezavantaj olduğunu düşünmüyorum ancak cinsiyet kaynaklı sektör ve hatta ülke bağımsız kimi dezavantajlar olduğundan söz etmek ise sizlerin de bildiği gibi ne yazık ki günümüzde hala mümkün.
Global araştırmaların da işaret ettiği üzere öncelikle eşit işe eşit ücret konusunda bizim ülkemiz de dahil olmak üzere çoğu ülkede durum kadınlar aleyhine, bunun dışında kadın işgücünün aynı zamanda annelik rolü ve hatta bazen anne olmayan adayların dahi bu ihtimali dolayısıyla kimi pozisyonlar için tercih edilmemesi, terfi sıralamalarında bu nedenle geriye düşmeleri, iş görüşmelerinde dahi bu konuların açılabilmesi gibi 21.yüzyıl açısından utanç verici olarak nitelendirebileceğimiz kimi durumlar oluşabilmekte halen maalesef.
Sektörde kadın istihdamını henüz yeterli görmemekle birlikte 17 yıl önce sektöre ilk kez girdiğim günlerle kıyasladığımda geçmişe göre çok daha iyi bir noktada bulunduğumuzu düşünüyorum. Sadece Türk şirketleri değil, dünya üzerindeki çoğu ülkedeki şirketlerin yönetim kurullarındaki ağırlıklı cinsiyete baktığımızda ataerkil bir yapının bulunduğunu söyleyebiliriz.
Siemens için çeşitlilik kavramı son derece önemli; tüm çalışanlar, cinsiyet, kültür ve tüm diğer bireysel niteliklerinden bağımsız olarak kurumsal zenginliğimizin bir parçası olarak görülmekte. Geçtiğimiz 10 yılda Siemens’te çalışmakta olduğumdan ötürü cinsiyetim dolayısıyla diğer erkek meslektaşlarımdan farklı bir profesyonel deneyimim olmadı bu bağlamda izninizle bir kadın profesyonel olarak değil sadece bir IT profesyoneli olarak yanıtlamak isterim sorunuzu. Hızla gelişen teknolojiler ve bunları kullanarak yapılan uygulamaların işletmelere getirdikleri faydaların apaçık görülmesi sayesinde IT alanında uygulanmak istenen projelerin iş birimlerinin mutlak istekliliği ve katılımıyla gerçekleştiği, yönetim kadrolarının projelerin uygulanmasına sadece onay vermekle kalmayıp konunun bilfiil takipçisi olduğu sektörümüz açısından son derece keyifli bir dönemin içinde bulunduğumuzu söyleyebilirim. Zorlaştıran gelişmelere gelince istenen implementasyonları yapabilecek yetkinlikte iş gücünün bulunması noktasında sıkıntılar yaşanmakta, mevcut bulunan yetişmiş eleman eksikliğine ek olarak yetişmiş çalışanları da beyin göçü dolayısıyla kaybettiğimizi ülkemiz adına üzülerek belirtmek isterim.
İçinde bulunduğumuz dönem itibariyle değerlendirmem gerekirse mevcut durumun varsa çocukların online eğitim eforu, bakımı ve ev içi görevler gibi bazı ek yüklerin ağırlıklı olarak kadınların sırtına yüklenmiş olması dolayısıyla kadınların çalışma hayatına şimdilik bir kolaylık getirdiğini söylememiz ne yazık ki mümkün değil. Ancak ilerleyen dönemlerde uzaktan çalışma pratiğine tamamen alışıldığında ve pandemi süreci sonrasında uzaktan çalışmanın kolaylık getireceği fikrine ben de katılıyorum.
Daha sağlıklı bir iş yaşamı için beklentim tüm çalışanlar gibi iş ve özel yaşam dengesinin bulunduğu , iş için ailenin veya aile için işin arka plana atılmasının gerekmediği , kadın olsun erkek olsun tüm kademelerdeki çalışanların efor ve hakları hakkaniyetli paylaştığı bir yaşam.
Şirin Aktaş, Unilever Türkiye Orta Asya ve İran IT Direktörü
Ücret ve yan haklarda hala kadın erkek arasında daha iyi bir dengenin olabileceğini düşünüyorum
Teknolojinin gündelik hayattaki rolü arttıkça IT sektörü de gelişmeye ve daha fazla istihdam yaratmaya başladı. IT organizasyonlarında roller de daha fazla çeşitlenmeye başladı ki bu da hem erkek hem kadınlar açısından seçim yapma ya da seçilme şansını arttırdı.
TÜBİSAD teknoloji sektörü araştırması gösteriyor ki, bu alanda çalışan beyaz yakalı kadınların % 85’i bu sektörde olmaktan memnun. Ben de kendimi bu memnun grubun içinde sayıyorum. Araştırmaya katılan mutlu çoğunluk gibi teknoloji sektörünün global, dinamik, değişen, gelişen, geliştiren, yaratıcı insanlardan oluşan ve geleceğe yön veren yapısı katılımcılar için sektörün en cazip yönleri olarak görüyorum.
Ücret ve yan haklar konusunda hala kadın erkek arasında daha iyi bir dengenin olabileceğini düşünüyorum. Kadınların sektörün ana işi teknoloji olan şirketlerde ve startup’larda daha fazla lider ya da kurucu rollerde çalışabileceği de muhakkak. Bunlar bir dezavantaj olmanın ötesinde gelişmesi gereken alanlar ve zamanla da iyiye gittiğini görüyorum.
Kadın istihdam oranlarının oldukça fazla arttığını ve birçok şirketin bunun için özel bir program yarattığını görüyorum. Kadınların iki uçta; biri riskli ve operasyonel işler diğeri de karar verici sorumluluklar, daha az temsil edildiğini gözlemliyorum. Global şirket ya da lokal şirket diye ayırmamakla beraber sektörün orta ve üst seviye liderlik pozisyonları için erkeklere daha meyilli olduğu da bir gerçek.
Özellikle okullardaki STEM programları sayesinde ve birçok sosyal sorumluluk insiyatifi ile genç kadınların çok daha erken yaşlarda bu sektöre girmek için cesaretlendiğini görüyorum. Aynı zamanda şirketlerin de sadece IT için değil genel kadın, erkek, engelli, mülteci gibi çeşitlilik unsurlarının dengesini sorgulamasıyla IT dünyasının kapıları kadınlara daha fazla açılmaya başladı.
İçinde yaşadığımız pandemi bize daha dengeli bir iş hayatı için fiziksel, duygusal, ruhsal sağlığımıza bir bütün olarak bakmamız gerektiğini öğretti. Şu anda şirketlerin bir çoğu bu faktörleri değerlendiriyor, bireysel farklılık ve esenlik ihtiyaçlarına uygun yeni çalışma modellerini oluşturuyor.
Burada bir başka önemli faktör de yine pandemi ile beraber kadınların ve erkeklerin iş dışında, kişisel hayattaki görev ve sorumluluklarının artması ve kadın-erkek sorumluluk dengesinin bozulması. İşin eve taşındığı bu dönemde şirketler kadar toplumun da bakış açısını değiştirmesi çok kritik. Şirketlerin bu anlamda topluma da örnek olması ve farkındalık artırıcı çalışmalar yapması gerektiği kanısındayım.
Pelin Öner, Adidas – Gelişmekte Olan Pazarlar Altyapı Hizmet Yönetimi Direktörü
Arzın da az olmasından kaynaklanan bir kadın istihdamı yetersizliği görüyorum!
IT sektörünün özellikle teknik alanda yetişmiş az sayıdaki hemcinslerimize güzel bir alan açtığını düşünüyorum. IT sektörünün avantajları; hep güncel olmak, yeniliklerle beslenmek, gelişmelere açık olmak, iş fırsatlarının dünya çapında artıyor olması… Ancak bir yandan da bu alanda kadın istihdamını da yeterli bulmuyorum. Bunda arzın azlığı da söz konusu. Bir de dikkatimi çeken, bu alanda çalışan kadınların da satış, pazarlama alanlarına daha ağırlık vermeleri. Böyle olunca da IT organizasyonlarında kadınlar azınlık kalabiliyor. IT dünyasını geçmiş 10 yıla kıyasla teknik olarak değerlendirmek gerekirse; bulut tabanlı çalışma, fırsatları ve hızı artırdı. Diğer taraftan pek çok proje artık IT değil iş projesi oldu. Bu da iş dünyasıyla IT’nin arasındaki ilişkiyi şekillendiriyor; iletişimi çok kuvvetli tutmak, talep yönetimi yapmak, hızlı hizmet ve ürün geliştirmek gerekiyor. Son olarak evden çalışmaya alışmamızla biraz rahatlık, online eğitimlerle kendimizi geliştirmemiz için fırsatlarımızın çok çeşitlenmesini de ekleyebilirim.
Sağlıklı bir iş ortamı dürüstlüğün temel değer olduğu, bilgi ve beceriye göre değerlendirmelerin olduğu bir ortamdır. ‘Mış’ gibi yapılmayan, korkunun ve kayırmacılığın barınamadığı bir ortam olmalıdır. Böyle bir kültürün yerleşmesi için kadınların öncülük edeceklerini düşünmek istiyorum. Alışık olunan çalışma şekillerinden şikayetimiz varsa, sıra bize geldiğinde bunları değiştirmeyi düşünmeliyiz. Son olarak kadınların özellikle genç kızlarımıza meslek seçiminden başlayarak destek olmalarını, örnek olmalarını ve başka dünyaların olduğunu fark etmelerini sağlamalarının geleceğimiz için fark yaratacığını eklemek isterim.
Bidar Özgür Tombuloğlu, DSOURCE Kurucu- Genel Müdür
İş hayatına katılabilecek 20 milyon kadın var. Bunların 6 milyonu iş hayatında. Haydi kadınlar üretmeye, yaratmaya!
IT sektöründe çalışırken erkek egemen bir sektörde olduğunuzu bulunduğunuz her ortamda hissediyorsunuz. Ancak 25 yılı aşkındır bu alanda çalışan bir kadın olarak hiçbir dezavantaj olduğunu düşünmedim; hatta tam tersine annelik gibi ulvi bir görevin yanında toplumun kadına yüklediği evin idaresi gibi sorumluluğun da kolaylıkla birlikte yürütelebildiği bir sektör olduğunu söyleyebilirim. Özellikle teknolijideki gelişmeler ve altyapılarında güçlenmesi ile uzaktan çalışma imkanlarının artması IT alanında çalışmak isteyen kadınlar için fırsatlarla dolu diyebilirim.
Bir yandan da maalesef kadın istihdamının en düşük olduğu alanlardan biri de IT sektörü. Özellikle satış dışındaki alanlar. IT alandaki kadın istihdamı, üniversiterin bu alanda çalışabilecek bölümlerinde okuyan kadın oranına paralellik gösteriyor, dolayısıyla üniversitelerdeki Elektrik-Elektronik, Bilgisayar, Haberleşme alanlarındaki kadın oranını artıramadığımız müddetçe sektördeki oranı artırabileceğimizi düşünmüyorum.
Kurumsal hayattaki son iki şirketim Türk şirketiydi ve ben IT’yi İcra Kurulu’nda temsil eden üyeydim, ataerkil bir yapı olduğunu düşünmüyorum ben karşılaşmadım ve bunun hiçbir yerde olduğuna da inanmak istemiyorum.
Bu süreçte, teknolojideki gelişmeler çok hızlı ilerledi ve bizler teknolojinin ana haber bültenlerinde konuşulduğu, ülkelerin teknoloji yol haritalarının olduğu bir dünyaya evrildik. Bu durum aslında IT çalışanlarını daha görünür kıldı ve IT’ye olan ilgiyi artırdı bizlere de sesimizi duyurma fırsatı verdi. Belki de en önemlisi, IT yöneticilerinin uzun süredir arzu ettikleri IT fonksiyonlarının C seviyede temsil etme fırsatını vermesi oldu.
Uzaktan çalışma konusuna gelince; kadınların çalışma hayatına kolaylık getirdiği fikrine katılıyorum. Daha çok kadının iş hayatına katılabileceğine inanınıyorum. Ülkemizde potansiyel iş hayatına katılabilecek 20 milyon kadın var. Günümüzde bunların sadece 6 milyonu iş hayatında. Haydi kadınlar üretmeye, yaratmaya. Sadece kadınlar için değil tüm insanlık için çalışma hayatında merkeze, insana ve topluma değer katmak birincil hedef olarak konulmalı diyorum, diğer tüm hedefler bu iki ana hedefin etrafında kurgulanmalı.
Banu Sürek, İndeks Bilgisayar Genel Müdürü
Teknoloji sektörü kadınların kendisine daha rahat yer bulduğu sektörlerden biri!
Teknoloji sektörü kadınların kendisine daha rahat yer bulduğu sektörlerden biri. Sanıyorum kadınlar açısından en önemli avantajı da bu. Ancak temel anlamda insanın profesyonel hayatında koşulları zorlayarak, üstün çaba ve sebat göstererek istediği yere gelmesinin sektör ve cinsiyet bağımsız bir olgu olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple her noktada mücadele sadece teknoloji sektöründeki kadınlara özgü bir başarı koşulu değil. Dolayısıyla, teknoloji sektörünün kadınlar için avantaj ve dezavantajlarının diğer sektörlerden çok farklı olduğunu söyleyemem.
Teknoloji sektörü, diğer sektörlerle kıyaslandığında kadın istihdam oranının nispeten yüksek olduğu bir sektör. Ancak oranlar yüzde 50-50 eşitlenmeden sektörümüzde kadın istihdamı yeterlidir diyemeyiz. İndeks Bilgisayar olarak halihazırda beyaz yakalı çalışanlarımızın yüzde 51’ini kadınlar oluşturuyor. Bu anlamda sektör ve ülke ortalamasının oldukça üzerinde bir kadın istihdamı sağladığımızı söyleyebiliriz. Benzer bir tablo, yüzde 53 oran ile orta kademe yöneticilerimiz ve yüzde 20 oran ile üst kademe yöneticilerimiz için de geçerli. Bu durumdan gurur duyduğumu söylemek isterim. Hedefimiz, üst kademe yöneticilerimizin oranını daha da artırmak.
Ülkemizde iş dünyasının belkemiğini oluşturan KOBİ ve OBİ’lerde genel olarak ataerkil bir yapı olduğunu gözlemliyoruz. Şirketlerimiz ancak büyüme ve kurumsallaşma yoluna girdiğinde cinsiyet eşitliği ön plana çıkmaya başlıyor. Hem bu sebepten hem de kadına öncelikli olarak yüklediğimiz farklı rollerden dolayı halihazırda kadınların kariyerinde ilerleme koşullarının ağır olduğu bir coğrafyadayız. Ülkemizde kadın istihdamının oldukça düşük seyreden yüzdesi sebebiyle önemli bir açığımız bulunuyor. Elbette sivil toplum kuruluşlarının ve büyük sermaye gruplarının kadın istihdamı ve kadın yönetici sayılarının artırılması yönünde önemli çabaları var. Ancak bu konunun ülke kalkınması için arz ettiği önem itibariyle düzenli bir devlet politikası olarak ele alınmasının hızlı ve sürekli bir sonuç açısından elzem olduğunu düşünüyorum.
Uzaktan çalışma konusuna gelince; pandemi koşullarında uzaktan çalışma ağırlıkla evlerden çalışma olarak gerçekleşiyor. Bu da maalesef kadınların üstlendiği çoklu rollerin zaman açısından çatışmasına sebep oldu. Okulların kapalı olmasıyla evlerde sağlanmaya çalışılan bir eğitim düzeni var. Yemek ve temizlik gibi günlük temel ihtiyaçların giderilmesi, bir yandan işe dair sorumlulukların aksatılmaması gerekliliği kadınların üzerine gerçekten ciddi yükler bindirdi.
Ayrıca psikolojik olarak da ofiste sadece kendisi olarak varolan ve kabul gören kadın, son bir senedir evde anne, eş veya hizmet veren tanımlarında kapalı kalarak önemli bir psikolojik zorluk da yaşıyor. Tüm bu sebeplerden dolayı uzaktan çalışmanın kadınlar için dezavantajlı olduğunu düşünüyorum. Ancak bir yandan da uzaktan çalışma yaşadığımız metropollerdeki trafik sorunundan bizleri kurtardı. Ev ile işimiz arasında ya da toplantılara gidip gelirken harcadığımız zamanları bu süreçte geri kazandık. Bu da bizlere bu zamanı iş dışı sorumluluklarımıza ya da kendimize ayırabileceğimiz zamanlar olarak döndürdü. Bunu da bir avantaj olarak belirtebiliriz.
Özetle şunun altını çizmek isterim ki; ofisten ya da uzaktan çalışılsın veya hibrit modele geçilsin, erkeklerin de yaşam ile ilgili sorumlulukları paylaşmaya gönüllü olmaları gerekiyor. Bu konu sadece kadınların sorumluluğuymuş gibi algılanmamalı. Ancak o zaman herhangi bir model kadınların çalışma hayatına kolaylık getirebilir.
Bugün tüm dünya sağlıklı iş ortamını, çeşitliliğin uyum içinde çalışabilmesi olarak tanımlıyor. Bu çeşitliliğin getirdiği farklı bakış açılarıyla gelen başarının kalıcı olduğunu biliyoruz. Ülkemizde bu konuda gidilecek yol olduğu kesin. Henüz kadınların iş hayatında kendilerine kolay yer bulamadıkları bir coğrafyada yaşıyoruz. Öncelikle kadınların erkeklerle eşit oranda istihdama ve şirketlerin yönetimine katılması için tüm sivil girişimlerin yanında düzenli devlet politikalarına olan ihtiyacın altını bir kez daha çizmek isterim.
Filiz Akdede, HP Avrupa Geniş Formatlı Yazıcılar Genel Müdürü
Kadın yöneticiler daha kolay empati kurabiliyorlar. Bu da sorunların hızlı çözümü ve takım çalışması gibi alanlarda fayda sağlıyor
Bilişim sektörü dinamizmi yüksek, yeniliklerle dolu, yaratıcılığı ve öğrenmeyi sürekli kılan bir sektör. Benim de önceliğim her gün yeni şeyler öğrenmek, kendimi geliştirmek ve bilgilerimi işime, takımıma yansıtarak katkı sağlamak. Bu heyecanla çalışıyorum. Teknoloji sektörünün dinamizmi sayesinde problemlere değil çözümlere odaklanmayı ve konuları farklı perspektiflerden inceleyip yaratıcı fikirler üretmeyi öğrendim. Her yeni konuya bir öğrenme fırsatı olarak bakıyorum ve farklı fikirler üretmeye çalışıyorum.
HP kültüründe sadece kadın değil aynı zamanda farklı din, dil, cinsel yönelim, ırk gibi çeşitliliklere hak temelli bir yaklaşımımız ve herhangi bir ayrımcılığa izin vermeyecek şekilde şirket içi kurallarımız bulunuyor. Çeşitliliği şirket kültürünün ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. HP olarak sahip çıktığımız çeşitlilik kavramının uygulanması için Türkiye ofisi olarak da çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Farklı görüşlere sahip, farklı yaş ve cinsiyet gruplarındaki kişilerin bir araya gelmesinin yaratıcılığı artırdığına inanıyoruz. HP’nin çeşitlilik yelpazesi pazar dinamiklerine de daha hızlı adapte olmasını sağlıyor.
Genel olarak bakacak olursak, Türkiye’de ve dünyada orta ve üst düzey kadın yönetici sayısı halen çok düşük seviyelerde. Teknoloji ve kurumlar altyapıyı şekillendirirken, kadınlar da cesaretle üst düzey görevler için aday olmalı. HP olarak bu alanda attığımız adımlarla sektöre örnek olmak bize gurur veriyor.
Dünyada ve Türkiye’de hızlı bir dönüşüm yaşanıyor. Değişen dünyada dijital dönüşüm ile birlikte nasıl yaşadığımız, nasıl ürettiğimiz, nasıl tükettiğimiz değişiyor. Daha akıllı şehirlerde, daha akıllı ofislerde, inovasyonu daha çok kullanarak yaşıyoruz. Dönüşüm daha entegre edici, bütünleştirici bir yaşamı beraberinde getirdi. Dönüşüm ile birlikte; mobilite, yapay zeka, makine öğrenimi, IoT gibi insanların yaşamlarını ve şirketlerin iş yapış biçimlerini kolaylaştıran yeni nesil teknolojilerin önemi de yadsınamaz.
Dönüşümün temel amacının hayatı kolaylaştıracak, hızlandıracak, verimli hale getirecek bir yaşam yaratmak olduğunu söyleyebiliriz. HP olarak her zaman hedefimiz hayatı her yerde ve herkes için kolaylaştıracak teknolojiler yaratmak.
Genel anlamda mobil çalışmanın avantajlarından faydalansam da küçük çocuğu olan iş arkadaşlarımın, uzaktan eğitim sebebiyle evde de ağır bir tempoda çalıştıklarını görüyorum. Evde iş bölümünün önemine vurgu yapsak da hala çocuk, ebeveyn ve ev işleri ile ilgili olarak kadınlar daha fazla sorumluluk alıyor.
Araştırmalar gösteriyor ki, kadın yöneticiler daha kolay empati kurabiliyorlar. Bu da sorunların hızlı çözümü, takım çalışması ve fikir ayrılıklarında uzlaşı sağlanması ve mentorluk gibi alanlarda ek fayda sağlıyor. Empati kurulabilen, yeniliğe ve değişime açık olan, zorluklar karşısında mücadeleye devam eden bir iş ortamının her zaman iyi sonuçlar doğuracağına inanıyorum.
Pınar Bamyacı, Platin Bilişim Genel Müdürü
Kadınların iş hayatındaki yerinin 21. yüzyılda sorgulanmaması gerekiyor
20 yıldır teknoloji sektöründe çalışan bir kadın profesyonel olarak, çalışma hayatına başladığım yıllara göre günümüzde çok daha fazla kadını teknoloji sektöründe görüyorum. Sadece yönetim kadrosunda değil, artık kadınlar teknik kadrolarda da daha çok var olmaya başladılar. Bu durum, çalışan bir kadın olarak beni motive ediyor ve geleceğe olumlu bakmamı sağlıyor.
Tabi ki çalışma hayatında cinsiyet gözetmeksizin herkes profesyonel ama kadın ve erkek çalışanların belirli noktalarda farklı bakış açılarına sahip olmasının da pek çok avantaj yarattığını düşünüyorum. Özellikle kadınların daha pratik, çok yönlü ve detaycı bir bakış açısına sahip olmasının, iş hayatına önemli katkılar sağladığı kanaatindeyim.
Bunun yanı sıra teknoloji sektörü; yapısı gereği sürekli değişen ve gelişen bir sektör. Kadınların değişen ve gelişen durumlara daha hızlı adapte olabilmesi, sektörümüzü de oldukça besliyor. Bu anlamda kadınların çalışma hayatında dezavantaj olarak görüldükleri pek çok konuyu artık avantaj haline getirdiklerini düşünüyorum.
Teknoloji sektöründeki kadın istihdamının gün geçtikçe artmasına rağmen hala yetersiz olduğunu düşünüyorum. Hayatın her alanında başarılı olabileceğini gösteren tüm kadınların Platin Bilişim çatısı altında olmasından bizler gurur duyarız. Bu doğrultuda geçtiğimiz yıl kadın çalışanlarımızın oranı %35 civarındaydı, bu oranın %50 olacağı günleri de görmek arzusundayız.
Tabi ki kadınların yönetim kadrolarında daha fazla olduğunu, mühendislik ve teknik alanlarında ise çalışma sürelerinin daha esnek olması nedeni ile daha az yer aldıklarını görüyoruz. Fakat işin hem teknik hem de yönetim kademesinde sektörümüzdeki kadın çalışanlarda da son 10 yılda ciddi bir artış var.
Türkiye’de bazı sektörler doğası gereği daha ataerkil olabiliyor fakat 20 yıldır çalışma hayatında bulunan bir kadın olarak bu durumun teknoloji sektörü için geçerli olmadığını düşünüyorum. Teknoloji sektörünün diğer sektörlere göre daha global olması, kadının ve erkeğin uzun bir süredir bir arada çalışması nedeni ile böyle bir ayrım bulunmuyor.
Eskiden aynı niteliklere sahip ama farklı cinsiyetlerde olan iki insandan birinin işe alımı veya terfisi konu olduğunda, kadınların tercih edilmemesi söz konusu olabiliyordu. Ama artık başarılı olan herkesin cinsiyet ayrımı gözetmeksizin aynı düzeyde olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca erkeklerin iş hayatındaki yeri nasıl günlük hayatımızda alışılagelmiş bir durum olarak kabul ediliyorsa, kadınların da iş hayatındaki yerinin 21.yy’da sorgulanmaması, artık gündem olmaktan çıkması gerekiyor.
Uzaktan çalışma sistemi; dijitalleşme ile birlikte hayatımıza giren ama hala yabancı olduğumuz bir kavramdı. Pandeminin etkisi ile hızla adapte olmaya çalıştığımız bu sistemin artık kalıcı olarak hayatımızda yer edineceğini düşünüyorum. Tabi bu süreç, ev ve iş hayatlarında birden fazla sorumlulukları olan kadınlar için biraz daha zor geçti. Fakat pratikliğe, hızlılığa ve çok yönlülüğe sahip olan kadınlar, daha fazla çalışarak bu açığı kısa sürede kapadılar.
Bunun yanı sıra zaman ve mekan bağımsız çalışma sisteminin cinsiyet gözetmeksizin tüm çalışanlar için belirli noktalarda daha verimli olduğu kanaatindeyim. Diğer taraftan eskiden müşterilerimiz kendi ofislerinde hizmet vermemizi isterlerdi, biz ise uzaktan çalışmayı tercih ederdik. Şimdilerde bu yaklaşım değişti. Uzaktan çalışma modeli, teknoloji sektörünün tüm dünya ile daha kolay iş yapabilir hale gelmesine, önümüzdeki günler için ise yeni fırsatlar yaratmasına zemin hazırladı.
Sağlıklı bir iş ortamının da pandemi ile birlikte tamamen bir transformasyondan geçtiğini söyleyebilirim. Ağırlıklı olarak uzaktan çalışacağımız, ofis kavramının yavaş yavaş ortadan kalkacağı yeni dünya düzeninde, ideal bir iş ortamı anlamının da değişeceğini düşünüyorum. Zaman ve mekan bağımsız çalışma modeli, artık dijital kaynakları daha çok kullandığımız ve bu kaynaklar üzerinden iletişime geçerek işlerimizi yürüttüğümüz yeni bir sanal ofis ortamı yarattı.
Bu ortamda da doğru bir iş akışının sağlanması her zaman gerekli olacak. Fakat cinsiyet gözetmeksizin, çalışan her bireye kendini geliştirecek fırsatlar yaratmak, onu tanımak ve önemli günlerinde yanında olmak, başarısını ödüllendirmek gibi çalışanı motive ederek bağlılığını arttırmak da, sağlıklı bir iş ortamı kavramının önemli parçalarıdır.
Teknoloji, özellikle son 20 yıldır çok hızlı değişiyor ve gelişiyordu. Fakat yakın zamanda pandeminin etkisi ile daha da hızlanan bir dijitalleşme sürecine girdik. Artık sadece bilgisayarlar ve telefonlar ile ilgili gelişmelerden değil, yapay zeka teknolojilerinden ve hatta insan vücuduna yerleştirilecek çiplerden konuşulmaya başlandı. Özellikle teknolojinin üretimde kullanılmaya başlanması ile birlikte daha az yetenek ve beden gücü gerektiren işlerde çalışan insan kaynağının yerini robotlar ve bilgisayarlar alacak gibi gözüküyor. Bu noktada hem üretim hem de hizmet sektöründe dijital teknolojilerin önümüzdeki günlerde daha da ön plana çıkacağını düşünüyorum. Tüm bu gelişmeler hem yurt içinde hem de yurt dışında dijital altyapıyı oluşturan bilişim sektörünün çok daha önemli ve stratejik bir hale gelmesine yol açacaktır.
Aytül Erçil, Vispera Kurucu Ortağı ve CEO’su
Uzaktan çalışma kadınların çoklu rollerini aynı anda yaşamalarını zorunlu kılıyor!
Bilgisayar teknolojileri ve elektronik gibi sektörlerde erkeklerin ağırlıkta olduğu artık herkes tarafından kabul edilen bir durum. Bu yüzden teknoloji alanında çalışan bir kadın olmanın en önemli avantajlarından birisi, kadınların bu alana yönelmesine öncülük etmek. Sektörün dezavantajı olmasa da gelişmesi gereken en önemli yanı, kadınlara yöneticilik pozisyonları için daha fazla fırsat tanınması olabilir. Sektörün geleceğinin olması ve gelişme fırsatları barındırması da olumlu imkanlar arasında yer alıyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun araştırmasına göre; son 10 yılda kadın çalışan sayısının arttığı görülüyor; ancak oldukça düşük seviyelerde. Aynı araştırmaya göre; artış bu hızla devam ederse, aradaki fark ancak 95 yıl sonra kapanabilecek. Dolayısıyla aradaki bu uçurum, bize sadece Türk şirketlerinde değil, tüm dünyadaki şirketlerde ataerkil yapının var olduğunu gösteriyor.
Uzaktan çalışma konusuyla ilgili olarak da bu çalışma yönteminin cinsiyet bağımsız her çalışana farklı etkileri olduğu için tamamen faydalı ya da tamamen faydasız olarak belirtmek çok doğru değil, bunu söyleyebilirim. Uzaktan çalışma hepimiz için öncelikle trafik yükünü ortadan kaldırdı. Ancak uzaktan çalışmayı evden çalışmak olarak ele alırsak, yapılan araştırmalar bundan en olumsuz etkilenen grubun kadınlar olduğunu gösteriyor. Çoğu kadın, çalışan olmanın yanında aynı zamanda ev ve aile düzenine dair sorumluluğu tek başına üstelenmiş olan taraf maalesef. Bu durum kadınların çoklu rollerini aynı anda yaşamalarını zorunlu kılıyor. Bu bazen yıpratıcı olabiliyor. Ama sorumlulukların eşit olarak paylaşıldığı bir aile düzeninde, uzaktan çalışmanın kadın için zorluk getireceğini düşünmüyorum.
Genel bir çerçeveden baktığımız zaman iş ortamında kadınların desteklenmesi gerekiyor. Kadın kotalarının konulması, toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini benimsemiş bir yönetim anlayışı önemli. Daha detaylandırırsak; kreş olanakları, esnek çalışma saatleri, eğitim programlarıyla kadınlara da fırsat sunulması gibi seçeneklerin kurumlarda yer almasının kadınlar için daha sağlıklı bir çalışma inancı yaratmada etkili olabileceğini düşünüyorum.
Eylem Zağlı Sağlam, FedEx Avrupa Müşteri Hizmetleri Planlama ve Mühendislik Müdürü
En büyük avantajımız doğamızdan getirdiğimiz güçlü özellikler: Yaratıcılık, iletişim, empati!
Teknoloji alanındaki en büyük avantaj, bu alanda kendini geliştirmek isteyen genç kızlarımıza, kadınlarımıza rol model olabilmek diye düşünüyorum. Deniz yıldızı misali, tek bir kişi bile olsa ilham verebildiğimiz, gelecek ile ilgili hayallerini değiştirebildiğimiz, “Teknolojiode Kadın” olgusuna önemli katkılar sunacaktır. İkinci büyük avantajımız ise doğamızdan getirdiğimiz güçlü özellikler: “yaratıcılık’’, “iletişim’’, “empati’’, “dayanıklılık’’ gibi… Doğanın bize sunduğu bu hediyeleri doğru kullanarak sektörümüze ve topluma çok yönlü katkılar sunabiliriz. Sahip olduğumuz değerleri ispat etmek için erkek meslektaşlarımıza göre çok daha fazla çaba göstermek durumunda kalmamız ve daha düşük ücretle çalıştırılmamız en büyük iki dezavantajımız. FedEx’te çalışıyor olmak benim için son derece değerli; çünkü FedEx’teki çalışma kültürümüzde yukarıda bahsettigim dezavantajların yeri yok.
Teknolojide Kadın Derneği’nin yayınladığı istatistiklere göre; Türkiye’de teknoloji sektöründeki kadın istihdam oranı %10. Dünya genelinde ise bu oran %25. Dolayısıyla ne dünya çapında ne de Türkiye’de, teknolojide kadın istihdamı henüz istenen düzeylerde değil. Kadının teknoloji alanındaki eğitimini ve istihdamını geliştirmeye yönelik bireysel, kurumsal ve STK’lar çerçevesindeki çabaları çok önemsiyorum. Atılan tohumlar, hızlıca meyveye dönüşüyor. Fakat daha büyük çaplı atılımlar için devletlerin de doğru politikalar hayata geçirmeleri şart.
10 yıla kıyasla gerçekten çok büyük gelişmeler oldu ve ben bir tüketici, bir birey, bir profesyonel, bir anne, bir kadın olarak bütün bu gelişmelerden çok memnunum. Hızlı ve mobil haberleşme, sanal işbirliği ortamları, yapay zeka, öngörülebilirlik, otomasyon, robotik, uzaktan eğitim, e-ticaret, bankacılık, lojistik, sağlık hizmetleri, multimedya gibi hayatımızı temelinden değiştiren yenilikler hep IT dünyasındaki gelişmeler sayesinde. Elbette bu kadar yenilik ilgilenilmesi gereken birtakım riskleri de beraberinde getirdi: İş-özel yaşam dengesinin doğru kurgulanabilmesi, gerekli altyapı yatırımlarının adil bir şekilde herkese ulaştırılabilmesi, bilgi güvenliği, çocuklarımızın sağlıklı gelişimi gibi…
Esnek, güvene dayalı ve insana saygılı bir çalışma kültürünün her kurumda oluşturulması en büyük beklentim. Gelişen teknolojinin de yardımıyla, özel ve iş yaşamını kendi ihtiyacı doğrultusunda planlayabilmiş, konuşabilen, konuştuğu aktif şekilde dinlenen, gelişim imkanlarıyla desteklenen çalışan işine daha iyi odaklanan, daha motive, daha mutlu bir çalışandır. Endişe edilenin aksine, böyle ortamlar başarılı sonuçlar üretmek konusunda klasik yöntemlere göre çok daha verimlidir. Bunu FedEx’te çalıştığım uzun yıllar boyunca gözlemleme şansı buldum ve eminim ki pek çok baska şirket de çalışanları için bu örneği takip edebilecek “olgunluk’’ seviyesine ulaşmış durumdalar.
Zehra Öney, Teknolojide Kadın Derneği Başkanı
Pandemi döneminde kadın istihdamı erkeklerden % 19 daha fazla risk altında!
Teknoloji sektörünün erkek egemen bir sektör olarak benimsenmesi elbette ki en büyük dezavantaj. Yeteneklerinizi kabul ettirebilmeniz, güçlü görünmeniz için erkek gibi davranmanız ve duygusal zekânızı geri plana atmanız bekleniyor. Ancak ben buna hep karşı çıktım. Sahip olduğum duygusal zekânın iş dünyasında yaratacağı detaycılığı ve analitik düşünme üzerindeki etkisini en büyük avantajlarımdan biri olarak gördüm. Teknoloji mutfağında üreten bir kadın olarak kadın gibi görünmekten, düşünmekten ve davranmaktan vazgeçmedim.
Dünya genelinde iş gücünün %46’sını oluşturan kadınlarımızın teknolojideki istihdamında temsiliyetleri maalesef ancak %25 oranında. Bu konuyla ilgili Avrupa Komisyonu’nun 2018 yılında yaptığı araştırmalara göre ise her 1000 kadından sadece 24’ü teknoloji alanında okuyor ve bu 24 kişinin ise sadece 6’sı bu sektörde istihdam ediliyor. Bu bağlamda, teknoloji sektöründe kadın istihdamı tüm dünya genelinde yeterli değil. Türkiye özelinde ise 2018 Honeypot raporuna göre Türkiye’de 30.52 milyon istihdam içerisinde teknoloji alanında 245 bin kişi olduğunu ve bunun ise sadece 24 bininin kadın olduğunu görüyoruz. Aynı rapora göre Türkiye STEM alanında mezun kadın oranı açısından %37.11 ile ilk sırada yer alsa da istihdam açısından listede geriye düşüyor. Biz de Teknolojide Kadın Derneği olarak çok yakın zamanda bu konudaki araştırmalarımızla güvenilir veriler ortaya koyacağız. Kadın istihdamının ciddiye alınması ve üzerinde çalışmalar yapılması gerekiyor. Zira, istihdamlar kadının toplum içerisinde görünürlüğünü arttırmakla kalmıyor aynı zamanda OECD ülkeleri için yılda 6 trilyon dolar gelir öngörüyor.
Dünya Ekonomik Forumu’nun da bahsettiği gibi dört önemli dönüşüm teknolojisi (5G, Yapay Zeka & Makine Öğrenmesi, Büyük Veri / Büyük Veri Analizi ve Bulut Teknolojileri) hayatlarımızı oldukça değiştirdi. Elbette ki bu teknolojiler sayesinde hem sosyal hem profesyonel hayatlarımız oldukça kolaylaştı. Veriyi daha hızlı ve doğru işleyebilir aynı zamanda daha fazla veriyi depolayabilir hale geldik. Bu gelişmelerin zor olan tarafı bu değişim hızına ayak uydurabilecek yeterlilikte çalışan yetiştirebilmek. Zaten Teknoloji Kadın Derneği ’de tam da bu anlamda kolaylık yaratabilmek için eğitim faaliyetlerini hayata geçiriyor.
Uzaktan çalışmanın kadınların çalışma hayatına kolaylık getirip getirmeyeceğine dair ise hem evet hem hayır diyebilirim. Evet; çünkü e-ticaret gibi başlarda düşük sermaye ve kısıtlı bağlantılara sahip olsanız bile kendi işinizi kurabileceğiz dijital ortamların yaygınlaşması girişimci kadınlar için kolaylık sağlayabilir. Ancak uzaktan çalışmanın getirdiği ev içi sorumlulukların toplumumuzda hala yalnızca kadının üzerine yıkılması kadınlarda performans kaygısı ve düşüklüğü yaratabiliyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün yayınladığı raporda tam da bu sebepten pandemi döneminde kadın istihdamı erkeklerden % 19 daha fazla risk altında.
Cinsiyet eşitsizliğinin ve buna bağlı ücret eşitsizliğinin ortadan kalktığı bir düzen sağlıklı bir iş ortamı için zorunluluktur. Böylece iş ortamında çeşitlilik artar ve birçok farklı bakış açısı bizi günden güne ileriye taşır.
Serra Yılmaz, Paynet CMO’su
Kadın istihdam oranı yüzde 10’un altında. Bunu yeterli bulmamız mümkün değil!
Sektörün geliştirici, yaratıcı insanlardan oluşan ve geleceğe yön veren yapısı, en cazip yönleri. Kadınlar için cam tavanların hala sektörde varlığını sürdürmesi, sektörün erkek egemen yapısı gibi konular ise teknoloji sektöründe kadın olmanın zorlukları arasında yer alıyor.
Teknoloji sektöründe kadın istihdam oranı yüzde 10’un altında. Bunu yeterli bulmamız mümkün değil. Teknolojinin erkeklerin üstün olduğu bir meslek dalı olduğu düşünülüyor; ancak bilgisayar ve teknolojinin temelini kadınlar oluşturmuş. 1961 yılında Mary Allen Wilkes dünyanın ilk programlanabilir genel amaçlı bilgisayarını yaptı. İki yüz yıl önce de ilk bilgisayar kodunu Lady Ada Lovelace yazmış. İnternetin temellerini Radia Perlman attı. Programlama dilleri için ilk derleyiciyi ve ilk yüksek seviyeli programlama dillerinden Cobol’u Grace Hopper geliştirdi. 1980’lerde kişisel bilgisayarların evlere girmeye başlamasıyla kadınların bu alandaki etkisi de azalmaya başlamış, çünkü bilgisayarlar erkekler için tasarlanmış bir elektronik oyuncak olarak tanıtılmış. Ebeveynler de bu algıyı destekleyip bilgisayarları erkek çocuklarına hediye almış. Kızlara aslında bu sektörün kurucularının onlar olduğunu gösterip, toplum normlarından dolayı bu alandan uzaklaşan genç kızlar geri kazanılmalı.
Teknoloji sektöründe kadın istihdamı her şeyin dijitalleşmesiyle birlikte her geçen gün daha artıyor. Paynet’te çalışanlarımızın yüzde 43’ünü kadınlar oluşturuyor. Araştırmalara göre; erkekler motor becerilerde öne çıkarken kadınlar duygusal zeka tarafında öne çıkıyor. Başarılı işletmelerde bugün artık her iki yetkinliğe de eşit fırsat veriliyor. Endüstri 4.0 sonrası otomasyonun artmasıyla birlikte, duygusal zekası yüksek işletmeler farklılaşacak ve kendi sektörlerinde lider konuma gelecekler. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde kadınlar açısından iş dünyasında daha çok fırsat olacak.
Pandemi döneminde uzaktan çalışanların oranı beyaz yakada yüzde 70’e ulaştı. Koç Holding, 35 bin çalışanının bundan sonra sürekli olarak uzaktan çalışacağını açıkladı. Öte yandan okulların kapanması ve yaşlıların korunması için alınan önlemlerle kadınların iş yükü arttı. Pandemi sona erdiğinde 6 yaşında en az bir çocuğu olan bir ailede kadının işe dönmesi erkeğin dönmesine göre 3 kat daha uzak bir ihtimal olarak değerlendiriliyor. Ama bu risk uzaktan çalışma seçeneğiyle fırsata dönüştürülebilir. Gig-ekonomi (paylaşım ekonomisi) kavramının da hem kadınlar hem erkekler için fırsat olduğunu düşünenlerdenim. Artık proje bazlı çalışmalara, kendi çalışma saatlerimizi ayarlama esnekliğiyle erişiyoruz.
Kadınlar, maddi koşullarından ve medeni durumlarından bağımsız, mutlaka iş hayatında yer almalı. Benim de içinde bulunduğum Turkish WIN ve WTech Turkey gibi pek çok STK var. Bu organizasyonlarda kadınlar hem cinslerini eğitim, danışmanlık ve mentorluk yoluyla destekliyor. Hatta yatırımcı kadınlar için ayrı organizasyonlar, iş hayatına ara vermiş kadınların yeniden işe hayatına dahil olması için çalışan dernekler de mevcut. Yaptıkları iş veya eğitimi ile ilgili tutkusu olan kadınlar için önümüzde pek çok fırsat var. Kadınların tutkuyla yapacağı işi bulmaları ve peşinden gitmeleri yeterli.
Başak Kural, eLogo Genel Müdürü
Teknolojik gelişmelerin kadının yanında olduğunu düşünüyorum
Bir profesyonelin çalıştığı ortamda ya da sektörde değer katabilmesi için öncelikle huzurlu ve mutlu olabilmesi gerekiyor. Bunun için ihtiyaçların kişiliklere ve beklentilere göre farklılaşması mümkün olmakla birlikte temelde tüm profesyoneller kadın/erkek ayrımı olmaksızın fikirlerini rahatça belirletebildiği, kendilerini gerçekleştirebildiği, kapsayıcı bir ortama ihtiyaç duyuyor.
Bu nedenle çalışanın kadın ya da erkek olmasından ziyade katma değerinin önde tutulduğu ortamlar önemli. Ben teknoloji sektörünü bu anlamda avantajlı buluyorum. Her ne kadar hala teknoloji alanında çalışan kadın sayısı erkek sayısına oranla az olsa da aslında insanın değerli olduğu bir alan teknoloji sektörü. Hatta hala günümüzde ev, aile, çocuk dengesi kadının aleyhine de olsa uzaktan çalışabilme, freelancer olabilme gibi birçok avantajı da olan bir sektör. Üstelik kadının bu alanda güçlü özellikleri sebebiyle yeni dünyada daha da kolay fark yaratabileceğine inanıyorum. Soft skill dediğimiz kadının doğası gereği barındırdığı iş hayatında fark yaratacak ve teknoloji sektöründe öne çıkartacak yetkinlikleri olduğuna inanıyorum. Örnek verecek olursak; kadın problem çözme, karmaşık konuları yönetme gibi konularda ciddi değer yaratabilir, duygularını tanıma, ortaya koyma becerisiyle de liderlik vasıflarıyla öne çıkıp ekipleri birleştirip kültürel bir birliktelik sağlayabilir. Kapsayıcılığıyla farklı fikirleri değerlendirerek en iyi çözümlere ulaşabilir.
Teknoloji sektöründe kadın oranını yeterli bulamıyorum. Bu nedenle de bu konuda hepimize görev düştüğüne inanıyorum. Bu amaçla kurulmuş Teknolojide Kadın Derneği kurucu üyelerindenim ve dernekte aktif görev alıyorum. Ailelerin bilinçlenmesi, teknoloji alanını daha çok kadınının seçmesi, çalışan kadınların bu alanda yeteneklerini artırması kritik önem taşıyor. Bu amaçla yetenek ihtiyacı olan teknoloji alanlarında eğitimler düzenlenerek kadrolar yetiştirilmesi, teknoloji alanında çalışan kadın girişimcilerin desteklenmesi vb. konularda mentorluk, eğitim bütçesi bulma, bu alanda farkındalık yaratma gibi birçok projenin geliştirilmesi için diğer üyelerimizle birlikte çalışıyorum.
Logo Yazılım içinde ise iyi bir oranımız olmakla birlikte daha teknik birimlerdeki kadın çalışan sayımızı da artırmayı hedefliyoruz. Kadın çalışan oranımız toplamda %44, sadece Logo Yazılım Türkiye’de ise %42. Güncel durum itibarıyla üst yönetimimizin %44’ü kadın. Çalışanlar ve yöneticiler arasında kadınlara yönelik eşit fırsat ve olanaklar sunulması Grubumuzun prensipleri arasında hep yer almış ve iş süreçlerimizin önemli bir parçası olmuştur. İşe alım süreçlerimizden başlayarak %50 kadın-erkek oranına hassasiyet gösteriyoruz. HR analiz ekibimizle de bu oranı düzenli takip ediyoruz.
KPMG’in bir araştırmasına göre zengin bir iş ağına sahip kadın profesyoneller liderlik pozisyonlarında daha fazla rol alıyor. Dijitalleşen dünyada teknik uzmanlık alanları kadar sosyal beceriler de önemli. Yeniliklere hızlı uyum sağlayabilen, iletişim kabiliyeti ve ikna gücü kuvvetli, motivasyon sağlayan, etkili ekip çalışmaları yönetebilen ve bilişsel yeteneği yüksek profesyonellerin revaçta olacağı bir dönem başlıyor. Birçok araştırmaya göre kadın profesyoneller bu alanlarda oldukça güçlü. OECD’in “Kadınlar ve Geleceğin Çalışma Modeli” başlıklı raporuna göre kadınlara esnek çalışma fırsatları ve koşullarının tanındığı ülkelerde kadın istihdam oranlarının da daha yüksek olduğu belirtiliyor. Böylece geleneksel çalışma modelinde çalışamayan veya çalışmak istemeyen kadınlar iş dünyasına aktif katılabiliyor.
Logo olarak toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinden birçok geliştirme yaparak çeşitliliği destekliyoruz. Bu kapsamda hedefimiz tüm seviyelerde kadın-erkek çalışan oranımızı eşitlemek. TurkishWIN ile kadın ve gençlik odaklı iş birlikleri yapıyoruz. Platformun hem mentorluk hem de tersine mentorluk programlarına dahil olduk, ayrıca Genç Kadın Kariyer gününe sponsor olduk. Sabancı Üniversitesi tarafından düzenlenen İş Dünyası Aile İçi Şiddete Karşı Projesine katıldık. Bu alanda iç eğitmenler yetiştirdik ve kurum içinde sunum ve bilinçlendirme çalışmaları devreye aldık. Boğaziçi Üniversitesi’nin düzenlediği Kadın Liderler Zirvesi, Dünya Kadınlar Günü Zirvesi, Avrupa Dijital Kadın Çeşitlilik Bildirgesi Tanıtım Toplantısı, Hayata Şekil Veren Kadınlar Konferansı gibi çeşitli etkinliklere dahil olduk.
Teknolojik gelişmelerin kadının yanında olduğunu düşünüyorum. Teknoloji sadece kadın için değil aslında tüm fırsat eşitliği ihtiyacı olan kesimler için önemli. Uzaktan eğitim, uzaktan çalışabilme ile artık bölge, şehir fark etmeden hatta saat fark etmeden yani zaman ve mekan bağımsız öğrenebilecek, eğitim alabilecek, kendimize yeni alanlar yaratabilecek, sesimizi her yerden duyurabilecek imkanlara sahip oluyoruz. Burada önemli olanın ilgi olduğunu düşünüyorum. Teknolojinin getirdiği kolaylık yanında kadın / erkek fark etmeksizin her an her yerden ulaşılabilir olmak ya da çalışabilmenin zaman planı ve denge açısından sıkıntısı olabilir. Kadınlardan beklenti kültüre göre değişebilmekte bu anlamda kadının yükü artmış olabilir. Umarım zaman içinde kadın erkek arasındaki ev-aile sorumluluğu da bu anlamda daha eşit bir şekilde paylaşılır.
Emine Baydar, Sarar Giyim Bilgi Sistemleri Müdürü
Şirketlerin anayasasında onur ve eşitlik ilkesinin layığıyla yer almasını ümit ediyorum
IT birimi şirketin merkezindedir; diğer tüm birimlerin çalışanlarına hizmet vermektedir. Kadın olarak insanların alt yazılarını okuyabilmek; problemi anlamayı ve çözmemizi kolaylaştırmaktadır. Kadın olarak daha yapıcı bir dil ve üsluba sahip olmamız, takım içinde fikirlerin münazara edilip eyleme dönüşmesi bakımından bizi daha avantajlı yapmaktadır. Kadın olarak planlama yeteneğimiz ve iş bölümü-iş birliğine yatkınlığımız; IT sektöründe büyük projelerin hayat bulması için çok değerli bir avantajdır.
Yukarıdaki notlarım şirket açısından avantajlarıdır. Kadın açısından IT’ de çalışmanın avantajları ise; sürekli kendini geliştirebilmenizi, birbirinden farklı projelerde yer almanızı; finans, satın alma, tedarik zinciri, üretim aşamaları gibi birçok konuda bilgi sahibi olmanızı sağlıyor. Meraklı ilgili olduğunuz başlıklar için hobi olarak araştırma ve çalışma yapabiliyorsunuz. Farklı şirketlerde farklı sektörlerin iş süreçlerini öğrenmiş oluyorsunuz. Zihniniz hep genç kalıyor. Yeni şeyler öğrenmek beni her zaman heyecanlandırmıştır. Problemi tespit ediyorsunuz ve çözdüğünüz zaman şirkete zaman ve maliyet açısından katma değer sağlıyorsunuz. Bir şeyi değiştirebileceğinize inancınız hiç bitmiyor.
IT sektöründe kadınlara sadece IT projelerin pazarlanması, müşteriye sunulması noktasında ihtiyaç duyulması ve üstelik fiziksel nitelikler aranmasını doğru bulmuyorum. Pozisyona uygun insan değil, insana uygun pozisyon seçilmesi onur kırıcı bir durum. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemli bir politika haline getirilerek kadın istihdamının artırılması gerekiyor. Kadına dünyanın her yerinde toplumun biçtiği roller; ev bakımı, çocuk bakımı, yaşlı bakımı olmuştur. Kanunların kadına verdiği; süt izni, doğum izninin uzatılması vb. hakların özel sektörde patronları kadın çalışandan çok erkek çalışana yönlendireceği endişesini taşıyorum. İzin hakkı yerine çocuk ve yaşlı bakımının yaygınlaştırılması, kamusal bakım hizmetlerinin erişilebilir ve ücretsiz ya da sembolik olması kadın istihdamını arttıracaktır.
Türk şirketlerinde ataerkil yapının kırıldığını düşünüyorum. Çünkü; Türk şirketleri de dünya şirketlerinin iş modellerini görüyor, okuyor ve örnek alıyor. Yönetimin akıl oyunu, yöneticinin sermayesi de aklı ve inandığı değerler olduğu çoğu şirkette anlaşıldığını düşünüyorum. Yönetici, şirket çıkarı için doğru karar vermelidir; cinsiyetten ziyade eğitimli, bilgili ve tevazu sahibi olana bayrak taşıttırılıyor.
IT dünyasındaki gelişmelerin dokunmadığı hemen hemen hiçbir sektör kalmadı; tarım, tıp, otomotiv, ilaç, vb. birçok sektörün iş modellerini değiştirdi. Endüstri 4.0, Tarım 4.0, Sanayi 5.0 ve Toplum 5.0 Türkiye’de gündemimizi oluşturması, örnek projeler geliştirilmesi mutlu edici umutlandırıcı bir durum. IT dünyasındaki gelişmeler sayesinde bugün; kendi kendine öğrenebilen, değişime adapte olabilme yeteneğine sahip bireylerin istihdam edildiğini, rutin işlerin otomatikleştirildiğini, emek yerine bilgi ve hızın değerli olduğunu deneyimlemekteyim.
Yaşanılan zorluk ise; proje takımında herkesin aynı hızda değişime ve gelişime adapte olamaması oluyor. Şu an X kuşağı, Y kuşağı, Z kuşağının aynı takımda yer alması nedeniyle istenilen hızda ilerlenememesi IT çalışanlarının işlerini zorlaştırdığını düşünüyorum.
Şirketlerin anayasasında onur ve eşitlik ilkesinin layığıyla yer almasını, sadece kurumsal web sayfasında bir madde olarak kalmayacağını ümit ediyorum. Bilginin, gelişen teknoloji ile birlikte şirket yöneticilerinin nezdinde değerinin ve saygınlığının artacağına inanıyorum.
Meltem Atay, Türk Tuborg Bilgi Teknolojileri Direktörü
Evden çalışmanın artması IT sektöründe kadın istihdamının artışını destekliyor
IT sektörü çok hızlı gelişen, adeta yaşayan bir organizma. Global, geleceği olan, dinamik ve değişimin sürekli olduğu bir sektör. Bugün geçerli olan bir teknoloji çok kısa sürede geçersiz hale gelebiliyor. Cinsiyet farklılığı gözetmeksizin tarzı ve yapısı, değişime ve gelişime açık, bundan keyif alan, mutlu olan ve dinamizme uyum sağlayanların tercih ettiği bir sektör. Son trendler ve gelişmeler konusunda güncel olmak ve yeni yetenekleri geliştirmek için de sürekli öğrenmek ve kendini geliştirmek gerekiyor.
IT sektöründe yapılan her işin şirket çalışanlarına ulaşarak fayda sağlaması ve iş yapış şekillerine değer katıyor olması gerçek bir iş tatmini sağlıyor. IT işinin lokasyon bağımsız yapılabiliyor olması da sektörde çalışanlar için büyük avantaj. Bununla beraber sektörün genel olarak erkek egemen yapısı ve bu yöndeki algısı, bir kadın profesyonel için dezavantaj oluşturabiliyor. Ayrıca beklenmedik ve acil müdahale gereken durumlar stres yaratabiliyor. Bu da bazen, iş ve özel saatlerin karışmasına neden oluyor.
Son yıllarda birçok şirket her sektörde kadın istihdamını artırmaya yönelik çalışmalarını arttırmış durumda. Biz de Türk Tuborg’da kadınlara eşit fırsat ilkesini benimsemiş hatta bu konuda Kagider tarafından verilen FEM sertifikasını almaya hak kazanmış şirketlerden biri olarak bu konuda önemli çalışmalar yapıyoruz.
Network kavramının öneminin de farkına varılmasıyla IT sektöründe de kadınlar arası iletişim ağı son yıllarda kuvvetlendi. Bu ağı kuvvetlendirecek organizasyonlar ve ödül programlarının da bunda etkisi büyük. Önemli teknoloji şirketlerinin üst yönetimlerinde kadın liderlerin sayı ve görünürlüğünün artışı da çok etkili bir rol oynuyor.
Esnek çalışma saatleri ve evden çalışma imkanlarının artması da IT sektöründe kadın istihdamının artışını destekleyen faktörler arasında. Her ne kadar tüm bu gelişmeler olumlu yönde etki etse de henüz yeterli seviyeye henüz ulaşılmadığını düşünüyorum. Mühendislik, işletme ve bilgi teknolojileri alanında eğitim alan kadınların sayıları artmasına ve yaşanan dijital gelişmeler ile IT sektörünün cazibesinin yükselmesine rağmen sektörün hala erkek egemen algılanması ve kariyer yollarının net tanımlanmamış olması kadın istihdam oranlarının artmasına engel teşkil ediyor. Ama kendi şirketimden de örnek verebileceğim istisnai durumlar da var. Mesela ben Türk Tuborg’da 17 yıldır IT’nin başında olan bir kadın yöneticiyim, üstelik sadece ben de değil Türk Tuborg’da IT’nin yanı sıra Pazarlama, İK, Hukuk, İletişim ve hatta Güvenlik departmanlarımızın başında kadın yöneticiler var. CEO’muz da çok başarılı bir kadın. Ayrıca Yönetim Kurulu’muzda da 2 kadın üyemiz var. Daha çok şirkette bunu görmek özellikle de IT sektöründe bunun gerçekleşmesi en büyük arzum.
Son on yılda işleri kolaylaştıran en önemli gelişme uzaktan çalışma imkanlarının ve mobilitenin artması oldu. Bu büyük kolaylık ve esneklik getirdi ancak beraberinde güvenlik konusunda da bazı önemli önlemlerin alınmasına ihtiyaç yarattı. Mobil uygulamalar, yapay zeka, süreç otomasyonları gibi işlerin yapılmasını kolaylaştıran, verimli hale getiren ve teknolojik gelişmeler oldu.
Son zamanlarda herkes dijitalleşme yolunda adımlar atarken pandemi süreci ile son on yılda yapılanları katlayacak bir boyutta ve hızda dijitalleşme iş ve özel hayatlarımıza girdi. Biz de Türk Tuborg olarak bu süreçte dijitalleşmeye verdiğimiz önem ile çok önceden bu teknolojileri içinde barındıran dijitalleşme adımlarını atmış olmanın büyük faydasını gördük.
Bu gelişmeler işleri kolaylaştırırken IT’den beklentileri de artırdı: Artık herkes daha fazla hız, daha yüksek erişilebilirlik talep ediyor ve arıza/problem durumlarında daha az tahammül gösteriyor. Yeni teknolojiler projelerin çeşitliliği ve birbiriyle etkileşimini artırdı. Daha çevik proje metodolojileri öğrenme ve uygulama ihtiyacı doğdu. Projelerin hedefleri ve kapsamı genişledi; proje ve işlerin teslimat süreleri beklentileri karşılayabilmek amacıyla kısaldı.
Cinsiyet ve fırsat eşitliği konularına önem veren ve bu konularda yapısal çalışmalar gerçekleştirilen bir iş ortamının daha sağlıklı ve verimli olduğunu düşünüyorum. Kadın istihdamını artırmaya yönelik programlar tasarlayan ve uygulayan, bu konuda tüm çalışanlarını teşvik eden yönetimlerin şirket performansı konusunda daha başarılı olduğunu düşünüyorum. Bu konuda yapılan çalışmalar da bunu destekliyor.
Saadet Çınar, Göltaş Çimento Grup Bilgi Sistemleri Müdürü
Kadının etkin olduğu toplumlar en gelişmiş toplumlardır, gerçeğini şirketlere de uyarlayabiliriz
IT gibi dinamik ve değişken yapıya sahip bir sektörde çalışmayı büyük bir avantaj olarak görüyorum. Teknoloji ve insanı en iyi şekilde bir araya getirmeyi sevdiğim için işimi de zevk ile yapıyorum. Dezavantajları; özellikle üretim sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin IT Departmanı’nda çalışıyor iseniz; sahada üretimin içerisinde bulunmanız, en üst eğitim seviyesinden en alt eğitim seviyesine kadar kişiler ile iletişim kurabilmeniz, 7/24 ulaşılabilir durumda olmanız ve özel hayatınızı buna göre düzenlemeniz gerekir. Üretim sektöründe, bu zorlukların üstesinden gelmeyi başarabilen çalışanlar ki, erkek olsun kadın olsun fark etmez, işini iyi yaptığı sürece IT yöneticisi olması için hiçbir engel yoktur.
İş dünyasında IT yönetici pozisyonlarında daha çok erkekleri görüyoruz, bunun nedeni tamamen sosyolojik. Geçmiş tarihlere baktığımızda elektrik-elektronik cihazlar ve bunların tamiri gibi konular erkek işi olarak görülmüştür. Bilgisayarların insan hayatına girişi ile birlikte erkekler yine donanım tarafında (Elektrik-Elektonik ağırlıklı olduğu için) daha çok yer almış, kadınlar da Bilgisayar Programcısı veya Kart Delgi Operatörü olarak sektöre adım atmışlardır. Bu yıllarda daha ziyade donanım ağırlıklı sorunların fazla olması nedeni ile IT yöneticilerinin erkek olması da doğaldır.
Ancak ne zamanki donanım alanında gelişmeler oldu, buna bağlı olarak arızalar azaldı vs. erkekler de yazılıma daha fazla yönelmeye başladılar. Günümüzde IT sektöründe artık kadınlar iş hayatına girerken zorlanmıyorlar. Kariyerlerinde belli bir noktadan sonra iş hayatında yükselme konusunda psikolojik ve sosyal nedenlerle yeterince mücadele etmediklerini düşünüyorum. Uzun yıllardır çalışmakta olduğum Çimento – Beton – Enerji gibi erkek egemen sektörlerindeki Türk şirketlerin de cinsiyetimden dolayı asla sorun yaşamadım. Bu nedenle ataerkil bir yapı vardır diyemem. Çalıştığım tüm şirketlerde şu ana kadar gördüğüm; önemli olan işinizi ne kadar iyi yaptığınız, cinsiyetiniz değil.
IT dünyası doğası gereği çok hızlı değişiyor, biz de bu baş döndürücü hıza yetişmek zorundayız. Son 10 yılda ülkemizde İletişim altyapısının iyileşmesi, gelişmesi, uzak lokasyonlar arasındaki iletişim sorunlarımızın büyük bir kısmını çözdü. Özellikle bakır-fiber kablolar ile ulaşılamayan noktalara maliyeti de düşen kablosuz data hatlarının bağlanabilmesi, buna bağlı olarak görüntülü görüşme imkanı sağlayan Video Konferans Sistemlerinin kullanılabilmesi, hızlı ve sorunsuz çalışan mail sistemleri, İnternete kolay ve hızlı erişim işlerimizi kolaylaştırdı. Ayrıca teknolojinin gelişmesi ile birlikte daha önce yaşanan donanımsal sorunlar önemli ölçüde azaldı, büyük sistemlerin yıllık ayakta kalma süreleri %97’lerden %99’lara çıktı. Bu da işletmeler için günümüzde büyük önem kazanan iş sürekliliğini maximuma çıkardı. Sistemlere uzaktan lokasyon bağımsız bağlanarak çalışmak bizlere büyük avantaj sağladı. IT ve kullanıcıların mobil çalışabilmesi işlerin kalitesini artırırken, müşteri tarafından her an ulaşılabilir olmak müşteri memnuniyetini de beraberinde getirdi.
Yeni dünya düzeninden dolayı şirketlerin organizasyonel yapılarını yenilemeleri gerekiyor. Oldukça hantal olan Hiyerarşik Organizasyonlardan , herkesin iş için bir biri ile daha kolay ve hızlı iletişim kurabildiği Yatay Organizasyonlara geçilmelidir. Mümkün olduğunca lokasyon bağımsız esnek çalışma saatleri uygulaması üzerinde çalışılmalıdır çünkü bu uygulamanın şirketlere – çalışana – dünyaya olan katkıları büyüktür.
Günümüz de İletişim araçlarının bu kadar çok artmasına rağmen çalışanlar arasındaki iletişimin eskiye oranla düşmeye devam etmesi düşündürücüdür. İş yerindeki iletişimi güçlendirmek için dijital ortamda da olsa bazı projeler geliştirilmelidir. Kadının etkin ve üretken olduğu toplumlar en gelişmiş toplumlardır gerçeğini şirketlere de uyarlayabiliriz. Şirketlerde kadın istihdamının daha da artırılması ve teşvik edilmesi yönünde politikalar geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.
Elif Gürdal, Dassault Systèmes Ülke Müdürü
Kadınları iş ya da aile seçimi yapmak zorunda bırakmamak gerekiyor!
Teknoloji sektöründe çalışmanın en önemli avantajı uzaktan çalışma ve beraber üretme imkanı tanıyan teknolojlerin ilk uygulayıcılarından olduğumuz için, bunların getirdigi kolaylıklardan herkesten önce faydalanmaya başlayabilmemiz. Özellikle pandeminin getirdigi uzaktan kolaberatif çalısma zorunluluğuna pekçok başka sektöre göre çok daha hazır bir şekilde ve verimlilik kaybı olmadan devam etme şansı bulduk.
Öte yandan bu sektörde yer alan profesyoneller; her gün değişen ve ilerleyen teknolojiyi yakından takip etme ve değişen pazar ihtiyaclarına göre bunları firmalarına uygun şekilde hızlı adapte etme durumu ile baş etmek zorunda. Bu durum hepimize kendimizi güncel ve aktif tutma konusunda sorumluluk yüklemekte.
Sağlık hizmetleri ve eğitim gibi geleneksel olarak kadınların daha çok tercih ettigi birkaç sektör dışında kadın istihdamı hiçbir sektör için yeterli düzeyde değil. Bu durum teknoloji sektörü için de maalesef farklı değil. Bunun kadınlar lehine değişebilmesi için öncelikle kız çocuklarını mühendislik eğitimi almaya teşvik etmemiz, teknoloji alanına ilgi duymalarına çalışmamız gerek. Erken yaşta bu alanlara yönlendirebilir ve cesaretlendirebilirsek sonrasında mühendislik ve temel bilimler gibi bölümleri seçmelerine ve bu sayede iş hayatına geçerlerken kadın aday sayısını artırmış olmalıyız. Kadınların istihtamının artırılabilmesi için gereken tedbirlerin öncelendiği firmaların sayısının artmasını arzu ederim. Kadınları iş ya da aile seçimi yapmak zorunda bırakmadan uzaktan veya kısmi zamanlı gibi esnek çalışma modellerinin desteklenmesi gerekiyor. Teknoloji bu anlamda her tür kolaylığı sağlayabilecek durumda.
Teknoloji sektörünün 10 yılında nelerin değiştiğine baktığımızda; bazı sektörler için on yıl önemli bir değişiklik görmek için kısa olabilir ama teknoloji sektörü için on yıl pekçok şeyi dönüştürmek ve tamamen başka şekilde iş yapabilmek için yeterli bir süre. Bulut teknolojileri, IoT, 3 boyutlu tasarım, katmanlı üretim ve her tür simulasyon olanağını sağlayan sanal teknolojilerin geldikleri nokta, firmalara ciddi şekilde verimliliklerini artırabilme olanağı vermekte ve inovatif ürün geliştirme çalışmaları için gerekli teknolojik altyapıyı sağlayabilmekte.
Öte yandan hayatımızı kolaylaştıran özellikle uzaktan iş yapmamıza olanak sağlayan teknolojiler ve kişisel kullanım teknolojilerinin iş ve özel hayat dengemizi nasıl alt üst edebileceğini de bu pandemi döneminde gördük. Hayatımıza giren bu tarz yeni teknoloji ve deneyimlerin en doğru uygulamasını bulması için gereken deneme ve anlama sürecinin tam da içerisindeyiz şu anda.
Mine Taşkaya, GTech Kurucu Ortağı ve CEO
Bir görevlendirme yapılacağı zaman kişinin cinsiyetine değil, yetkinliğine ve uzmanlığına göre karar verilmeli
Bir mühendis, bir girişimci ve yönetici olarak, teknoloji sektörünün avantaj veya dezavantajından ziyade iş dünyasında kadın olmayı gündeme getirmek isterim. Eskiden toplumsal önyargılar “teknoloji ve mühendislik alanlarında erkeklerin kadınlardan daha başarılı olacağı” şeklindeydi. Yıllar içinde bu bölümlerde okuyan kadın sayısının artışı ve iş dünyasında kadınların yönetiminde başarılı projelere imza atılması tabloyu değiştirdi. Verilen her kararda, atılan her adımda kadınların önyargılarla mücadele etmek zorunda kalmasının dezavantaj olduğunu söyleyebilirim. Kadınların her alanda sorunlara daha duyarlı yaklaşıyor, daha özverili çözümler üretiyor, müşterilere ve ekip arkadaşlarına empati yapabiliyor ve büyük resmi görebiliyor. GTech’i 2000 yılında veri yönetimi ve analitiği konularının Türkiye ve dünya pazarında çok önemli bir yeri olacağı vizyonuyla kurdum ve bugün organizasyonumuz Türkiye’nin lider teknoloji firmalarından biri olarak anılmaya başladı. İletişim becerilerimi güçlü bir ekiple birleştirip bugün elde ettiğimiz başarının temellerini de kadın olmanın verdiği üretkenlik ve motivasyonla attığımı, kadın olmanın avantajını yaşadığımı söyleyebilirim.
Türkiye’de teknoloji şirketlerinde görev alan kadın liderlerin sayısı yıllar içinde artış gösterdi ve günümüzde yurt dışına kıyasla daha fazla. Bu tablonun Türk kadınlarının bir başarısı olduğunu düşünüyorum. Geçmiş yıllara baktığımızda Türk şirketlerinde ataerkil yapılar olduğunu, şirketlerin yönetimlerinin babadan oğula geçtiğini, özellikle yönetim kadrolarında ve stratejik rollerde kadın sayısının çok az olduğunu biliyoruz. Gerek cinsiyet eşitliğine yönelik küresel çalışmalar gerekse ülkemizin bu konuda attığı adımlarla ve gerçekleştirdiği projelerle yönetim kurullarında, her kademe yönetim poziyonlarında kadın sayısı her geçen gün artıyor. Başarı hikayeleri çoğaldıkça bu artışın ivmesi de hızlandı. Henüz gidilmesi gereken çok yolumuz olmakla beraber, tablonun olumlu olduğunu ve bu konuda kadın erkek herkesin üzerine düşen hassas görevleri fark etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Sadece teknoloji sektörü değil bütün sektörlerde yaşanan değişim olarak baktığımızda toplumsal bilinç düzeyinin artması ile özellikle son 10 yılda iş hayatında kadın çalışan sayısının arttığını ve özellikle üst düzey rollerde de aktif rol almaya başladıklarını gözlemlediğimi belirtebilirim. Eğitim hayatında daha önceki yıllarda teknik ve mühendislik alanlarında okuyan kız öğrecilerin sayısı çok azdı. Günümüzde çok daha fazla kız öğrencinin bu alanları seçtiğini gözlemliyoruz. Bu da teknoloji sektöründe çalışan kadın sayısını artırmakta.
Toplumsal bakış açısındaki bir diğer değişim ise kadın ve erkeğin aile bütçesine ortak katkı sağlaması düşüncesinin daha fazla yaygınlaşması. Çalışmak ve para kazanmak erkeğe biçilen bir rol iken günümüzde bu algı değişmekte ve hayatın müşterek olduğu düşüncesi yaygınlaşmakta. Önceki yıllarda evlenince işinden ayrılan kadın çalışanlarımız varken şimdi olası koşulları kendine uygun hale getirerek çalışmaya devam eden, ne istediğini bilen kararlı kadınlarımız var. Kadının çalışma yaşamında olması bir yandan kadının üretkenliğini, toplumsal saygınlığını, özgüvenini artırırken bir yandan da ekonomik özgürlüğünü sahip olmasını sağlıyor elbette.
Kadınlarında iş hayatında daha başarılı olması için öncelikle erkeklerle eşit fırsatlara sahip olması gerekiyor. Bir görevlendirme yapılacağı zaman kişinin cinsiyetine değil, yetkinliğine ve uzmanlığına göre karar verilmeli. Bu da kurumların özellikle yönetim kademelerindeki adil yaklaşımla mümkün. Öte yandan kadın çalışanların hayatlarındaki zorluklara getirilecek çözümlerin ve sunulan desteklerin yaygınlaşması, uzmanlıklarını geliştirebilmeleri için verilecek profesyonel desteğin ve eğitim fırsatlarının da artması gerek. Ülkemizde pek çok organizasyon yapısının bu anlamda gideceği çok yol var. Genç yeteneklerin deneyimli çalışanlarla işbirliği yapabileceği, kadın erkek tüm bireylerin adil değerlendirileceği organizasyonlar çoğalmalı. Kadınlarımızın özellikle aileleri ve sektör liderleri tarafından desteklenip, cesaretlendirilmesinin de bu yolculukta çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Değişen dünyada bütün şirketlerin doğayı koruyan çevreci politikalar benimsemesi, bu bakış açısını çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakabilmek için tüm çalışanlarına benimsetmesi de büyük önem taşıyor. Değişime adaptasyonu yüksek bireylerden oluşacak iş ortamlarının sürdürülebilirlik konusunda da sıkıntı yaşamayacaklarını düşünüyorum .
Teknoloji markalarına destek verenler…
Teknolojinin içinde olan kadınların yanında teknoloji markalarına destek veren kadınlar da var. İşin mutfağına kadınlar diyoruz biz onlara…
İçinde bulunduğumuz dönem ve hızını artıran dijitalleşme, pek çok sektörün kurallarını baştan yazarken, teknoloji markaları da kurumsal süreçlerini ve imajlarını tazelemek için kolları sıvadı. İletişimde hızın önemli olduğu sektörde, kadınların pratik hareket edebilmeleri, planlama yetenekleri ve birden fazla kimliğe kolaylıkla adapte olabilmeleri, onları bu alanda önemli bir noktaya taşıyor.
Bu kapsamda; yeni değişen iş süreçlerinde teknoloji markalarının destekçileri kadınlara da sorduk…
Ebru Ertan Bilge, Signify Orta Doğu, Türkiye, Afrika ve Pakistan Kurumsal İletişim Direktörü
Artık hem teknoloji şirketlerinin yönetim kurulları hem de teknolojinin alıcısı olan müşterilerin profili değişti!
Dünyada 129 yıldır, Türkiye’de ise 90 yıldır faaliyet gösteren, insanı merkeze alan bir şirketin Kurumsal İletişim Yöneticisi olarak iş süreçlerimizin avantajlarının daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Teknoloji çağında yaşadığımız için 7’den 70’e herkesin teknoloji ile ilgili ürünlere merakı bir hayli yoğun… Bu durum da teknoloji ile ilgili ürünlere yönelik yapılan iletişim çalışmalarının tüketiciye ulaşmasını kolaylaştırıyor. Pandemi ile birlikte, doğal olarak, teknoloji ile ilgili ürünlerin satışlarında bir artış gözlemliyoruz. Her zaman olduğu gibi bu dönemde de tüketicilerimizin sesini dinleyerek ihtiyaç ve istekleri doğrultusunda iletişim çalışmalarımızı ve stratejilerimizi planlıyoruz.
Teknolojiyi en üst düzeyde kullanarak yeni ürünler geliştiren, sürekli yenilenen, gelişen ve büyüyen bir marka olarak iletişimde hız bizim için çok önemli. Değişen dünya dinamiklerine ayak uydurmak, iletişim dilimizi buna adapte edebilmek önemli süreçler. Bununla paralel olarak iletişim yolumuzun içine dijital ağırlıklı mecralar dahil olduğundan beri yine krizi çözümleme konusunda da en çok altını çizmemiz gereken konu hız oluyor.
Teknoloji bundan belki 15-20 yıl önce daha çok erkek egemenliğinde yürüyen, erkeklerin ilgi gösterdikleri bir alan olarak görülürdü, fakat şimdi öyle değil. Artık hem teknoloji şirketlerinin yönetim kurulları hem de teknolojinin alıcısı olan müşterilerin profili değişti. Hanelerde kadınlar, diğer tüm konularda olduğu gibi, teknoloji konusunda da karar verici olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Dolayısıyla çift yönlü bir iletişim ile biz kendi süreçlerimizi devam ettiriyoruz.
Signify’ın dünya genelinde 70’ten fazla ülkede yaklaşık 38 bin çalışanı bulunuyor. Signify Türkiye olarak kadınlarla güçlendirilmiş bir yönetim kurulumuz var. Kadın yöneticilerinizin oranı %60 civarında. Kadın yönetici çoğunluğu olan bir şirket olarak bizler de içinde olduğumuz bu yeni durumun verimlilik analizlerini yapmaya çalışıyoruz. Son gelişmeler ile birlikte değişen profesyonel dünyada; şahsım adına özellikle uzaktan çalışmanın erkeklere olduğu kadınlara da bir anlamda kolaylık getirdiğini düşünüyorum. Kadınlar, olduğu her ortama daha rahat ayak uydurabilen, zaten doğal olarak değişime daha kolay adapte olabilen çok yönlü bir yapıya sahipler. Bu duruma da adapte olmamız fazla zaman almadı; fakat konforunun yanında bir takım zorlukları da beraberinde getirdi. Global bir şirket olduğumuz için yurtdışı bağlantılı birçok görüşmemiz ve eğitimlerimizi artık dijital teknolojik araçlar üzerinden yapıyoruz. Evde hem işi hem de çocuklarıyla ilgilenmek durumunda kalan kadınlar için bu sürecin nispeten daha zor olduğunu söyleyebiliriz. Bu düzen hibrit hale gelince herkes için süreç biraz daha rahatlayacaktır diye düşünüyorum.
Selin Oran, Piar İletişim Ajans Başkanı
Aynı anda birden fazla konuyu yönetebiliyoruz. Kadın olarak başarımızın sırrı da bu zaten!
Dijital dönüşümle birlikte teknoloji artık hepimizin hayatının ve yaptığı işin çok önemli bir parçası haline geldi. Bugün hiçbir sektör yok ki, içinde teknoloji barındırmasın! Teknolojinin ekonomide yarattığı kaldıraç etkisi de gün geçtikte artıyor. Ancak bu noktada da karşımıza teknoloji uzmanlığı ihtiyacı çıkıyor. Bu uzmanlık hem yeni teknolojileri anlamak hem de herkesin anlayabileceği en basit şekliyle anlatmak için önemli.
Piar İletişim’de ekibimizin yarısı ajans, diğer yarısı ise kurumsal teknoloji şirketi kökenli olduğu için avantajlıyız. Ajans olarak sadece teknoloji sektörüne hizmet veriyoruz; hem uzmanlığımız bu sektörde olduğu için hem de teknolojiyi çok sevdiğimiz için. Aynı dili konuştuğumuz insanlarla çalışmak, her markamızın ekibinin bir parçası olmak bizi mutlu ediyor. Sürekli öğrenen bir yapı olması nedeniyle de bizi sürekli dinamik tutuyor ve geliştiriyor. En son yeniliklerden, henüz tüketiciyle buluşmadan haberdar olmak büyük keyif… Değişen iş dünyasında teknoloji ve insanı buluşturmaya aracı olmak, işimizin en büyük haz veren kısmı diyebilirim.
Çok hızlı değişen bir sektör olması belki birçok insana göre zorluk olarak görülebilir, fakat bizim için kesinlikle değil. Pandemiyle birlikte bu daha da hız kazandı. Biz Piar İletişim olarak, 2014 yılında faaliyete geçtiğimiz günden bu yana, markaların iletişim stratejilerini tümüyle farklı bir yaklaşımla oluşturmalarına yardımcı olduğumuz için, bu yeni döneme hazırdık dersek hiç de yanlış olmaz. Dinamik bir ekibimiz var, hantal bir yapımız yok. Sürekli kendini geliştiren, yenileyen, birbirimize her ay geri bildirimlerde bulunan bir ajansız. Aynı zamanda proaktif olarak üreten de bir ekibiz. ‘Yeni nesil’ ve ‘veriye dayalı’ bir ajans olarak, teknolojiyi üreten veya sunan markalarımızın, bunu kurumsal ve bireysel müşterilerine etkili şekilde aktarabilecekleri en yenilikçi iletişim modelleriyle hizmet vermeye devam ediyoruz.
Kadın yöneticiler olarak uzaktan eğitim, kişisel gelişim, iş hayatı, özel hayat gibi birçok kimliğimize hızlı bir geçiş yapmak başlarda yorucu bir süreç olsa da zamanı doğru yönetmeyi pandemiyle birlikte öğrendik. Kadın olarak başarımızın sırrı da bu zaten. Aynı anda birden fazla konuyu yönetebiliyor ve strateji geliştirebiliyoruz. Dolayısıyla uzaktan çalışma hayatı bizi daha da geliştirecek.
Özellikle dünyada olduğu gibi ülkemizde de dijital göçmenlik artacak. Farklı bir şehirde de olsa işinizi başarıyla yürütebileceğiniz bir ortam, her insanın yaratıcılığını ve motivasyonunu artırıyor. İnsanlar olarak kapalı odalara değil, özgür olmaya ihtiyacımız var. Bunu pandemi döneminde evlere kapandığımızda gördük. Dolayısıyla gerçek başarı, motivasyon insanları özgürleştirdiğimizde gelecek.
Yeni değişen düzende kadınların daha fazla söz hakkı olacağına inanıyorum. “Birlikten güç doğar” yaklaşımıyla birbirimize destek verdiğimizde başaramayacağımız bir şey yok. Her birimiz, birbirimizin başarısını alkışlamalı, gururla paylaşmalıyız. Özellikle kurumların girişimci kadınların projelerine destek olmaları kadınları daha çok motive ediyor. Bu anlamda Türkiye’de önemli adımlar atılıyor.
Bununla birlikte birçok sektörde olduğu gibi teknoloji sektöründe de kadın yönetici oranının artması için gidilecek uzun bir yol var. Oysa kadınlar detaycılıkları, dengeleyebilme özellikleri, pratiklik ve empati gibi yönleriyle bu sektördeki zorlukların üstesinden gelebilecek güçte. Ancak fark yaratmak üzere çok daha fazla çalışıyorlar. Biz de iletişimin gücünden yararlanmaları için onların yanında yer alıyoruz.
Aysın Biter Öztürk, Aina Pazarlama İletişimi Danışmanlığı Ajans Başkanı
Birçok şeyi bir arada yapabilen pratik zekalı, teknoloji sever kadınlar bu dünyanın yükünü hafifletiyor
Aina Pazarlama İletişim Danışmanlığı şirketini 2000 yılında bir krizin ortasında kurdum. Lise yıllarından beri teknoloji sektöründe çalışan biri olarak Sinclair, Atari, Commodore, Amiga sonrasında PC’ler ardından Escort Computer’in doğuşu Escortland’lerin açılması, Toshiba macerası hepsini yaşadım. Tüm bu teknoloji gelişimine, markalara, basındaki gelişime değişime, koca bir sektöre tanıklık ettikden sonra iletişim danışmanlığı işine soyundum. Hem çalışıp hem okuduğum için tecrübe kazanmanın önemini bir kez daha kavradım. Avantajlarını çok yaşadım hala da yaşıyorum. İşimi bu yüzden çok severek yapıyorum benim için işim aynı zamanda bir yaşam tarzı. Teknoloji her şeyden önce sürekli gelişen ve değişen insanların hayatlarını kolaylaştıran bir sektör. Bugün hayatına dokunmadığı kimse yok ve siz bu gelişmeleri herkesten önce öğrenip strateji oluşturuyorsunuz ki bu paha biçilmez bir deneyim. Teknoloji şirketlerinin iletişimini yapmak, hiç bir yolculuk . Zorlukları neler diye düşündüğümde ise şunlar geliyor aklıma; özellikle global şirketlerle çalıştığımda oldukça kurumsal ve oturmuş bir yapı oluyor karşımda çoğu zaman raporlara boğulmuş, Türkiye’nin yapısına uymayan talepler olabiliyor. Örneğin; Türkiye’ye gelmeyecek bir ürünün büyük büyük haberlerinin çıkmasını veya konuşulmasını talep edebiliyorlar. Türkiye’ye özel strateji yaptığınızda genel ile çelişebiliyor çalışma tarzımız.
Dijitalleşme trendinde özellikle çok hızlı aksiyon almak gereken bir sektör. Bir küçük iletişim hatası dakikalar içinde kar topu efekti ile kocaman bir dert olarak karşınıza çıkabiliyor. İşte bu noktada teknolojiyi son trendleri interneti iyi bilen bir iletişim danışmanıysanız toparlamak mümkün oluyor. Deneyiminiz yoksa, temsil ettiğiniz teknoloji markasını iyi tanımıyorsanız, ajansınızın dijitalleşme kası zayıfsa müşterileri ne yazık ki çok kolay perişan edebilirsiniz. O yüzden ben iletişim danışmanlığında sektör uzmanlaşmasına inanıyorum, destekliyorum.
Pandemi döneminde, hem anne hem iş kadını modunu tüm gün dengeli götürmek zor oluyor. Temizlik, dezenfekte, 3 öğün yemek, online eğitim derken geceye uzanan bir çalışma temposunda buluyorsunuz kendinizi. Ama bu dönemden çok daha fazla güçlenerek çıkacağımızı düşünüyorum. Özellikle birçok şeyi bir arada yapabilen biz pratik zekalı, teknoloji sever kadınlar bu dünyanın yükünü hafifletiyor.
Firuze Kaymaz, Alya İletişim Danışmanlığı Ajans Başkanı
Kadınlar için hibrit çalışma modelinin daha çok öne çıkacağını düşünüyorum
Hizmet sunduğumuz markaların yüzde 80’i bilişim sektöründe faaliyet gösteriyor. Ekip olarak yaklaşık 20 yıldır bilişim sektörü ile iç içeyiz. Uzman olduğum ve son derece keyif aldığım bir alan olduğu için teknoloji sektöründe iletişim faaliyetlerini kurgulamak ve yönetmek bizler için hep pozitif deneyimlere vesile oldu. Bilişim sektörünün dinamik yapısı, ekip olarak bizi daha çok motive ediyor. Yeni ürünler ve yeni teknolojiler gibi her daim anlatacak yeni bir hikâyemizin olması bizler için çok büyük bir avantaj. Öte yandan; sektör profesyonellerinin vizyoner yapısı ortaya çıkan projelerin kalitesine de yansıyor. Bu nedenle oldukça şanslı bir konumda olduğumuzu söyleyebilirim.
Teknoloji sektörünün kriz iletişime zemin hazırlayacak keskin çizgilere sahip özel bir yapısı bulunmamakta. Öte yandan; bilişim şirketleri yapıları gereği dijital dönüşüme öncülük ediyor ve dijital iletişimin kanallarının hemen hemen hepsini aktif bir şekilde kullanıyor. Bu nedenle olası bir kriz anında, daha geniş çerçeveye sahip bir plan hazırlamanız ve 360 derece iletişim yaklaşımı ile tüm bu kanalları kapsayan özel bir strateji ile krizi yönetmeniz gerekiyor.
Kriz dönemlerinde en çok yanıtı aranan sorulardan biri de iletişimi durdurmalı mıyız yoksa devam ettirmeli miyiz? konusu oldu. Tüketicimize sadece iyi gün dostu değil aynı zamanda kötü gün dostu olduğumuzu da göstermemiz gerekiyor. Böyle dönemlerde susan ve ortadan kaybolan markalar süreç bittiğinde kaybetmeye mahkum oluyor.
Dünya genelinde çalışanların yüzde 83’ü pandemi nedeniyle evden çalışmaya adapte oldu. Uzaktan çalışmanın avantajı olduğu kadar ve dezavantajları da bulunmakta. Evde çalışabilecekleri iyi bir ortamı olmayan çalışanlar, odaklanma ve verimlilik sorunu yaşıyorlar. Yapılan bir araştırmaya göre uzaktan çalışanların yüzde 50’si, 40 -60 dakikalık gidiş mesafesini göze alarak yeniden ofisten çalışmak istediklerini belirtiyor. Üç yaşın altında çocukları bulunan kadınlar, mevcut durumdan memnun gibi görünse de, ev ortamı çalışmak için uygun olmayanlar, uzaktan çalışmaya sıcak bakmıyor. Özellikle kadınlar ve 2-3 çocuğu bulunan ebeveynler pandemi sürecinde oldukça zorlandı.
Yakın dönemde kadınlar için uzaktan çalışma yerine hibrit çalışma modelinin daha çok öne çıkacağını ve kadınların bu yeni nesil iş yaşamında daha mutlu ve daha verimli olacaklarını düşünüyorum. Araştırma verilerine göre; çalışanların ancak yüzde 55’i en az 3 gün uzaktan çalışmaya devam etmek istiyor. Yöneticilerin yüzde 68’i ise en az 3 gün ofiste olunması gerektiği görüşünde.