Biyometrik güvenlik çözümleri sunan Ölçsan, ulusal kimlik projesi için gerektiğinde iş ortağı Morpho ile birlikte Türkiye’de sensör üretme seçeneğini cepte tutuyor.
İris, damar izi, parmak izi tarama, yüz tanıma gibi uygulamaları içeren biyometrik güvenlik çözümleri, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hızlı bir büyüme içinde. MarketsandMarkets tarafından yayınlanan “Yeni Nesil Biyometrik Pazarı” başlıklı rapora göre biyometrik güvenlik pazarının 2020’ye kadar her yıl ortalama yüzde 17.6 büyüyerek 23.54 milyar dolar büyüklüğe ulaşması bekleniliyor. Türkiye’de bu alanın büyük oyunculardan birisi olan Ölçsan’ın Genel Müdürü Burak Sondal ile pazarı ve yeni teknolojileri konuşmak üzere bir araya geldik. Ölçsan, 1990’ların sonlarında konuşulmaya başlayan ulusal kimlik projesi ile bu alana yönelmeye başlayan şirketlerden biri. Şirket daha sonra vizyonunu geliştirerek çok farklı biyometrik güvenlik çözümlerini pazara sunmaya başladı. Bunu yaparken de dünyanın bu alandaki en büyük sensör üreticilerinden olan Morpho ile işbirliği yapıyor. Fransa merkezli Safran grubunun şirketlerinden birisi olan Morpho’nun biyometrik güvenlik alanındaki deneyimi oldukça eskilere dayanıyor. Sondal, Morpho’nun, ABD’nin Federal Araştırma Bürosu’nun (FBI) geçiş sistemlerini 36 yıldır aralıksız sunduğunu belirtiyor.
Sensör teknolojisini millileştiriyor
Ölçsan’ın Morpho ile işbirliği 6 yıl öncesine dayanıyor. Sondal, Morpho’dan biyometrik sensörleri alarak kendi çözümlerini geliştirdiklerini anlatıyor: “Bizim burada yaptığımız en önemli şey birçok farklı sensörü kendi milli yazılımlarımıza adapte ettik. Bunlara kendi güvenlik unsurlarımızı ekliyoruz. Yerli algoritmaları ekliyoruz. Böylece sisteme ve çözüme daha hakim olabiliyoruz” diyor. Sondal’a göre Morpho’nun sunduğu sensörlerin en önemli özelliği sunduğu güvenlik düzeyi. “Üzerinde mikro işlemciler olduğu için akıllı bir cihaz gibi çalışıyor. ARM 9 işlemci var. Bizim POS cihazlarımızı olarak sunduğumuz yeni nesil çözümler aslında akıllı üniteler şeklinde. Üzerlerinde kendi anahtarları ve sertifikalarını tutabiliyor. Böylelikle onlarla güvenli haberleşme yapabiliyorsunuz. Güvenlik isteyen projelerde, kurumlar bu çözümleri tercih ediyor” açıklamasında bulunuyor. Sondal, kendi geliştirdikleri çözümler sayesinde yüz tanıma ile parmak damar izi gibi farklı uygulamaları bir arada çalıştırabildiklerini belirtiyor.
Parmak damar izi okuma POS’a dönüştü
Türkiye’de biyometrik güvenlik denilince akla gelen iki proje var. Bunlardan birisi Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK), kimlik doğrulama için ilk aşamada özel hastanelerde zorunlu kıldığı parmak ve avuç içi damar izi doğrulama sistemi 1 Aralık 2013 itibariyle hayata geçti. Uygulamanın geçtiğimiz yıl itibariyle üniversite hastanelerini de içine alacak şekilde yaygınlaşması planlanıyordu, ancak şu anda proje askıya alınmış gibi duruyor. Ölçsan’ın bu SGK projesine özel geliştirmiş olduğu parmak damar izi okumalı bir POS cihazı bulunuyor. Ölçsan, bu ürününü K!M markası altında sunuyor. “Güvenli olmasını istiyorduk, bu nedenle POS’a geçtik” diyen Sondal, projede Morpho sensörlerini yanında Ingenico POS cihazlarını kullandıklarını anlatıyor. Sağlık kuruluşlarına yönelik bu parmak damar izi çözümlerinin Türkiye’de 200’den fazla hastanede kullanılmakta olduğunu belirtiyor.
Sensör Türkiye’de üretilebilir
Türkiye’de uzun zamandır konuşulan diğer bir biyometrik güvenlik projesi ise ulusal kimlik kartları. Ölçsan, bu projede de alt yüklenici olarak yer alıyor. Ulusal kimlikle ilgili son olarak 2012’de ihale yapıldı ve Gate adlı Ankara merkezli bir firma ana yüklenici olarak ihaleyi kazandı. Projede kullanılacak sensörleri ve bu sensörlerin arkasında çalışan sistemleri sağladıklarını söyleyen Sondal, ulusal kimliklerin şu anki projede nasıl tasarlandığını ve nasıl çalışacağını şu şekilde anlatıyor: “Ulusal kimlik projesi çerçevesinde sunulacak yeni kimlik kartlarının içinde iki biyometrik kimlik bilgisi yer alıyor. Bunlardan birisi parmak izi, diğeri de parmak damar izi bilgisi. Parmak izi kimlik kartının birincil şablonu, damar izi ise ikinci şablon olarak yer alacak. Bu bilgiler vatandaşların nüfus müdürlüklerine gitmeleriyle alınacak. Alınan bilgiler Ankara’daki İçişleri Bakanlığı’na iletilecek. Daha sonra 15 gün içinde kimlik kartınız basılarak adresinize gönderilecek. Kimlik kartınızla birlikte yine nüfus müdürlüğünden ‘pin’ zarfınızı almanız gerekecek. Almanya’da sunulan kimlik kartlarında olduğu gibi… Sizden başkasının pin zarfını açmasını engellemek için alınan birçok önlem var. Sizden başkasının pin zarfınızı açması halinde pinin kendi kendisini imha etmesini sağlayacak bir teknoloji. Bu sistem ile tapu kadastro, noter, pasaport çıkarma gibi işlemlerde sahtekarlıkların önüne geçilebilecek.”
Ölçsan, bu projede de Morpho sensörlerini kullanıyor. Sondal, bu projeye özel Morpho ile imzaladıkları protokolde, ‘gerçekten ihtiyaç olması halinde’ sensör üretiminin de Türkiye’de gerçekleştirilebileceği yönünde bir maddenin olduğunu belirtiyor.