Seattle merkezli teknoloji şirketi Hubble Network, bir uydu aracılığıyla doğrudan Bluetooth bağlantısı kuran ilk şirket olarak tarihe geçti. Bu teknoloji başarısı, şirket için kritik bir dönüm noktası olup, dünya genelinde milyonlarca cihazın bağlanmasının kapısını aralıyor.
Mart ayında SpaceX’in Transporter-10 misyonu kapsamında ilk iki uyduyu yörüngeye fırlatan Hubble, o zamandan beri bu uydu üzerindeki 3.5mm Bluetooth çiplerinden gelen sinyalleri 600 kilometre uzaklıktan almayı başardı.
Hubble Network’ün CEO’su Alex Haro, uzayda Bluetooth cihazları için sınırsız potansiyelin önemini vurguladı. Şirketin teknolojisinin lojistikten sığır takibine, akıllı evcil hayvan yaka cihazlarından çocuklar için GPS saatlerine kadar pek çok alanda kullanılabileceğini belirtiyor. Haro, “Uzaktan varlık izleme gibi günlük ağ kapsamı gerektiren endüstrilerin yanı sıra, toprak izleme gibi daha sık güncellemeler gerektiren sektörlere ve yaşlılar için düşme izleme gibi sürekli kapsama gerektiren kullanım durumlarına odaklanacağız.” diyor.
Hubble, Life360 kurucu ortağı Alex Haro’nun, Iotera kurucusu Ben Wild ve havacılık mühendisi John Kim ile bir araya gelerek başlattığı bir girişimdi. İlk başta, bir Bluetooth çipini bir uyduya bağlamanın mümkün olamayacağını düşünen Haro, bu teknolojik atılımın gerçekleşmesine öncülük etti. Şirket, Bluetooth özellikli cihazlar için düşük maliyetli ve düşük güç tüketimli global bir bağlantı çözümü sunarak IoT endüstrisinde devrim yaratmayı hedefliyor. Bu yenilikçi yaklaşım, Y Combinator’ın Kış 2022 kohortuna katılarak ve Mart 2023’te 20 milyon dolarlık bir Seri A yatırımı alarak destekleniyor.
Hubble’ın uzay tarafındaki başka bir yeniliği ise, küçük uyduya monte edilebilen bir fazlı dizi antenin patentidir. Bu antenler, Bluetooth çiplerinin uzun mesafelerde iletişim kurmasını sağlıyor ve Doppler ile ilgili sorunları çözüyor. Şirket, yazın SpaceX’in Transporter-11 misyonu kapsamında üçüncü bir uyduyu ve Transporter-13’te dördüncü bir uyduyu fırlatarak büyümeye devam edecek. Hubble’ın hedefi, 2025’in dördüncü çeyreğinde veya 2026’nın başlarında bir sonraki 32 uydusunu aynı anda fırlatarak, dünya genelinde herhangi bir yerden Hubble uyduyla günlük olarak iki-üç saat bağlantı kurulmasını sağlayacak bir “üretim konstelasyonu” oluşturmaktır.
Bu teknoloji başarısı, IoT endüstrisinde büyük bir potansiyel sunarak, Hubble Network’ün gelecekteki büyüme ve etkisini ön plana çıkarıyor. Uzay ve teknoloji alanındaki bu devrim niteliğindeki adımlar, endüstriyel ve günlük yaşamda devrim yaratarak geleceğin teknolojik altyapısını şekillendirmeye devam edecek gibi görünüyor.
Bir Yorum