VMWare Türkiye Genel Müdürü Mediçeler: Gelecekte iş süreçlerinin merkezine yerleşen yenilikçi sistemler olacak

Geçtiğimiz hafta basın mensuplarıyla bir araya gelen VMWare Türkiye Genel Müdürü Murat Mediçeler, son dönemin popüler konusu dijitalleşme üzerine konuşurken,  VMWare’ın 2016 yılına dair planlarını da paylaştı. 

VMWare Türkiye Genel Müdürü Murat Mediçeler’in konuşmalarından konu başlıkları şöyle:

Dijitalleşme ve yeni iş modelleri :
Dünya, kaskatı ve fiziksel bir yapılanmadan, dijital, mobil ve bulut tabanlı, değişken bir forma bürünüyor. Bu dönüşümde mobil çok önemli bir yere sahip çünkü mobilite herkese, istediği her an, her yerde iletişim kurma, hizmet/ürün sunma ve alma imkânı tanıyor. Bu nedenle işletmeler üretim ve geliştirme süreçlerini yeniden tasarladıkları gibi, bu hizmet ve ürünleri müşterilerine sunma biçimlerini de yeniden gözden geçiriyorlar. Örneğin bir otel veya perakende şirketi, önceden mekâna veya mağazaya gelen müşterilerine hizmet verebilmek için yalnızca çalışanlarının kullanabildiği uygulamalar geliştiriyordu. Günümüzde sistem böyle işlemiyor: Artık müşteriler, mobil cihazları aracılığıyla doğrudan o otele veya mağazaya rahatlıkla erişim sağlayabiliyor. Önceden birkaç milyon PC aracılığıyla ancak evden erişim sağlanabiliyordu. Fakat şimdi cep telefonu veya mobil cihazı olan milyarlarca insan var ve bu insanlar nerede olurlarsa olsunlar uygulamalar yoluyla erişim sağlayabiliyorlar. Aynı zamanda Whatsapp, Twitter ve Viber kullanırken deneyimledikleri hızlı hizmetin aynısını sizden bekliyorlar. Bu beklenti, işletmeleri, operasyonlarını da büyük ölçüde dönüştürmeye itiyor.

İlgili Makaleler

Dijitalleşme ve yeni iş modelleri ekseninde en dikkat çekici gelişmelerden biri de Nesnelerin İnterneti (IoT) konusunda yaşanıyor. Bilindiği üzere IoT, cihazların internet üzerinden veri alışverişinde bulunması ve internete bağlanabilen diğer tüm cihazlarla bağlantıya geçebilmesi anlamına geliyor. Bu teknolojiyi, önümüzdeki günlerde günlük hayatı kolaylaştıran, verimliliği artıran ve maliyetleri büyük ölçüde düşüren etkili bir çözüm olarak daha sık görüyor olacağız. Bu, işletmeler için verimlilik artırıcı bir unsur, son kullanıcılar içinse hayatı kolaylaştırıcı bir yenilik. Dünyada, önümüzdeki süreçte işletmeleri dönüştürecek bir diğer teknoloji de “Yazılım Tanımlı Altyapı.” İşletmeler, kendilerine sunulan yazılım odaklı teknolojilerle hitap ettikleri kitleleri etkileyip, onları satışa yönlendirebiliyor. İşletmeler, aynı konseptle müşterilerinin sorunlarını da kolayca çözebiliyor. Gelecekte ağır işleyen ve değişime açık olmayan donanımlar yerine, iş süreçlerinin merkezine yerleşen yenilikçi sistemler hayatımızın ve iş dünyasının odağında olacak. Kurumsal mobilite ve bulut altyapılarından ayrı düşünülemeyen bu teknolojiler, donanımın tamamıyla metalaştığı, her şeyin yazılım üzerinden yürütüldüğü ve farklı ölçeklerdeki şirketlerin kolaylıkla uygulayabildiği bir sistem olarak iş yapma biçimlerimizi şekillendirmeye ve bizi değişime zorlamaya devam edecek.

“Yazılım tanımlı gelecek”:
Aslında “Yazılım Tanımlı Gelecek” çoktan hayatımıza girmiş durumda. Bu nedenle şu anda yazılım tanımlı bugünden ve yarından bahsedebiliriz. Sıkça dile getirdiğim yazılım tanımlı iki şirket var: AirBNB ve Uber. Bu şirketler, otel ve taksi piyasasını kökten dönüştürüyor. Uber’in elinde bir tane bile taksi yok. Aynı şekilde AirBNB’nin bir tane bile otel odası yok. Her iki şirket de tamamen yazılım odaklı; yani sadece ellerinde etkili bir yazılım var. AirBNB, dairelerini kiraya vermek isteyen insanlarla bu daireleri kiralamak isteyenler arasında yazılım aracılığıyla iletişim sağlıyor. Aynı şekilde Uber de arabası olan insanlarla taksi tutmayı düşünen kişileri yazılımda buluşturuyor. İşte VMware olarak yazılım tanımlı dünya derken bundan bahsediyoruz. Bugün fiziksel olarak müşterilerine sunabilecek hiçbir şeyi olmayan pek çok şirket var. Fakat bu şirketler yakın zamanda çok başarılı olacak ve kendi alanlarında sınır tanımayacaklar. Aslında her şirket bu imkâna sahip. Tek yapmaları gereken ilgisizliği bir kenara bırakıp harekete geçmek. Ağır işleyen ve değişime açık olmayan donanımlara bel bağlamak yerine, iş süreçlerinin merkezine yazılım tanımlı sistemleri yerleştirmeliler. Her şey önce bir yazılım katmanı oluşturup operasyon verilerinin tamamını yazılıma aktarmalılar. Daha sonra her şeyi yazılım aracılığıyla otomatik hale getirmeliler. Donanım da bu şekilde görünmez kılınmalı. Google ve Facebook gibi bazı büyük şirketler bunu kendi yöntemleriyle hallediyor. VMware olarak bizim yaklaşımımız ise, yalnızca büyük ölçekli şirketlerin değil, her ölçekteki işletmenin bunu hayata geçirebilmesi. Donanımın tamamıyla metalaştığı, her şeyin yazılım üzerinden yürütüldüğü ve farklı ölçeklerdeki şirketlerin kolaylıkla uygulayabildiği bir sistem düşünün… İşte “yazılım tanımlı gelecek” ile bunu kastediyoruz.

Daha ne kadar mobil olabiliriz? :
Yapılan araştırmalar küresel mobil veri trafiğinin 2015’te %74 arttığını gösteriyor. Gelecek 5 yılda bu hacmin 8 kat artması öngörülüyor. 2020 yılında dünya genelinde 5.5 milyar insanın mobil telefon kullanacağı tahmin ediliyor. Bu çerçevede, tablet bilgisayarlar ile daha büyük ekranlı mobil telefonların (phablet) ve tabii ki giyilebilir cihazların sayılarında kayda değer artış bekleniyor. Önce Mobil (Mobile First), Kendi Cihazını Getir (Bring Your Own Device – BYOD) ve Kendi Cihazını Seç (Choose Your Own Device – CYOD) gibi uygulamalar, Mobil Bulut ile birlikte, hem günümüzün hem de geleceğin teknolojileri olarak her geçen gün işletmelerde daha yaygın hale geliyor. Mobil kapsamanın ve erişimin daha da geliştiğini öngördüğümüzde mobiliteden beklentilerin de aynı nispette arttığını düşünebiliriz. Bu bağlamda, 4.5G ve Wi-Fi teknolojilerinin gelişen beklentileri adresleyecek inovasyonları sağlamaları, bunlar için de yapılması gereken yatırımların desteklenmeleri gerekiyor.

Güvenlik mi? Güvensizlik mi? :
Kurumsal müşterilerin her birinin kendilerine has bazı nedenlerden ötürü kritik iş yüklerinin ve verilerini bulut üzerine taşımaya sıcak bakmadığı hepimizin malumu. Bu nedenle VMware olarak bulut teknolojilerinin geleceğinin hibrit bulut teknolojisinde olacağına inanıyoruz. Bu yapının yönetilebilir olması için Yazılım Tabanlı Veri Merkezi (SDDC) konsepti altında yazılımlarımız ile mevcut veri merkezlerinde bulunan ve birçok müşterimizde halen sanallaşmamış durumda olan veri depolama üniteleri, kritik iş uygulamaları, ağ ve güvenlik sistemlerinin de sanallaşacağına inanıyoruz.
Biz WMware olarak, mobil ve bulut dönüşümünde gerekli olan güvenli, hızlı ve ölçeklenebilir altyapıyı destekleyen yazılım ve hizmetleri milyarlarca kullanıcıya sunuyoruz. Sunucuları yönetmek için gereken tüm altyapıyı, ağ ve depolama hizmetini temin ediyoruz. Bu hizmetleri, aynı zamanda, son kullanıcılar ve kullandıkları cihazlar için de veriyoruz. Veri ve uygulamaların güvenli bir şekilde transfer edilmesinden ve mobil olsun olmasın tüm kurumsal uygulamaların aynı güvenli, hızlı ve ölçeklenebilir altyapı üzerinden çalışmasından sorumluyuz. Bu bizim için çok önemli çünkü şirketlerin çoğu hem geleneksel hem de mobil uygulamaları için ayrı ayrı, fakat birbiriyle paralel bir şekilde işleyen altyapılar geliştirecek kadar yüksek maddi kaynağa sahip değil. Tüm bu sistemlerin yönetimi de işletmeler için bambaşka bir kabus olabiliyor. Bu nedenle VMware herhangi bir uygulamanın herhangi bir cihazda çalışabilmesi için güvenli bir bulut altyapısı sunuyor.
Birbirinden farklı cihazlar kullanan ne kadar çok insana erişim izni verirseniz, verilerinizi ve uygulamalarınızı o kadar çok güvenlik tehditlerine açık hale getirmiş olursunuz. Asıl zorluk, şirket içindeki veya dışındaki kullanıcılar için güvenli veri uygulamalarını hayata geçirmekte. Örneğin bir eczaneyi ya da sigorta şirketini ele alalım… Sigorta satmak veya yeni çıkan bir ilacın tanıtımını yapmak için gereken tüm verileri Müşteri Hizmetleri biriminde çalışan herkese sunabilmeleri gerekiyor. Peki, cep telefonları çalındığında ya da kaybolduğunda, o telefonu elinde bulunduran herhangi biri aynı bilgilere ulaşabilecek mi? Bu tür olasılıklara karşı cep telefonlarının her ay düzenli olarak denetlenmesi ve takip edilmesi gerekiyor. Aynı zamanda cep telefonunun çalındığına dair bir bilgi geldiğinde, hassas şirket verilerinin başkasının eline geçmemesi için telefonun içindeki kritik bilgileri anında silebilecek sistemlere yatırım yapmaları gerekiyor. Bugün VMware, bu riski ortadan kaldırmak için gereken teknolojiyi, Airwatch hizmetinin bir parçası olarak kullanıcılara sunuyor. Bunu, cep telefonlarındaki verilerin ve uygulamaların güvenliğini sağlayan bir tür sigorta poliçesi olarak tanımlayabiliriz. Daha önce şirketlerin bu tür bir güvenlik seçeneği yoktu ama şimdi var. Şimdi telefon kapalı bile olsa, merkezi kimlik yönetimi cihazın içindeki şirketle ilgili tüm hassas verileri bir çırpıda silebilecek noktaya geldi. Yani güvenlik hala potansiyel bir sorun, fakat koruma sağlayacak gelişmiş çözümler de mevcut.

 

Türkiye’de durum
4.5G’nin getirecekleri :
Bilindiği üzere, geçtiğimiz yılın Ağustos ayında gerçekleştirilen 4.5G ihalesi neticesinde operatörler toplam 18 frekansa tekabül eden lisansları almaya hak kazandı. Bu, 1 Nisan 2016 tarihinde Türkiye’de yeni bir dönemin başlayacağı anlamına geliyor. Zira, hazırlıkların ardından 4.5G’nin tam anlamıyla kullanılmaya başlamasıyla 3G’ye göre 10 kata varan erişim hızına sahip olacağız. Örneğin, 3G ile 1 saat 17 dakikada indirilebilen bir içeriği 4.5G ile 13 dakika gibi kıyaslanamayacak bir hızla indirebileceğiz. Sağlanan hız dolayısıyla, HD, hatta 4K videoları bile indirmeden izleyebilmek mümkün olacak. Bu, bulut bilişimin kaldıraç etkisinden daha fazla yararlanılacağı anlamına geliyor. Zira, bir şeyleri indirmek, paylaşmak daha hızlı ve kolay olacağından bulut çözümleri sayesinde telefonlarda hiç bir veriyi tutma ihtiyacı kalmayacak.
4.5G teknolojisi Türkiye’de hem altyapı yatırımları tarafında hem de uygulamalar tarafında ciddi bir ekosistem yaratacak. Oluşacak iş hacmi ile ilgili kesin bir öngörüde bulunmak zor olsa da, 4.5G ihalesinin toplam tutarı olan 3.96 milyar avronun, oluşacak iş hacminin büyüklüğü ile ilgili bir fikir verebileceğini düşünüyorum. Akıllı telefonlar iş yapma biçimlerimizi ve rekabet ortamının dinamiklerini değiştirdi. Mobilitenin önemi 4.5G ile birlikte daha da artacak ve daha iyi anlaşılacak.
VMware telekom şirketleriyle çok yakın çalışan bir firma. Bu konuda hem dünyada hem de Türkiye’de çok ciddi bir tecrübeye sahibiz. Yazılım Tanımlı Veri Merkezi ve Network Sanallaştırma konularında sunduğumuz çözümler ve telekom firmalarına özel NFV (Network-Function Virtualisation) çözümlerimiz 4.5G altyapısında kullanılabilecek çözümler. Bununla birlikte Hybrid Cloud (Melez Bulut) ve Mobilite konusundaki ürün ve hizmetlerimiz de kurumların ve kullanıcıların 4.5G ile birlikte daha da fazla kullanacağı çözümler olacak.

2016 Beklentileri :

• 2016’da iki konu bizim açımızdan ön plana çıkıyor. Network sanallaştırma ve paralelinde güvenlik. Diğeri de mobilite ve yine paralelinde güvenlik.
• 2015 bizim network sanallaştırma konusunda ciddi yatırım yaptığımız, iş ortaklıkları geliştirdiğimiz, demo merkezleri açtığımız bir yıl oldu. Ve çok önemli referans projelere imza attık. 2016 bu yaptığımız yatırımların daha çok meyvelerini topladığımız bir yıl olacak. Network sanallaştırma 2015’e kadar çok yeni bir konseptti. Sektörde görüştüğümüz firmalar henüz erken olduğunu düşünüyordu. Şimdi orada bir kırılma noktası yakaladığımızı görüyoruz. Kurumların giderek artan bir ilgisi var network sanallaştırmaya ve NSX ürünümüze. Network sanallaştırmadaki ürünümüz de tıpkı server sanallaştırmada olduğu gibi standart bir platform haline geliyor. 2015 yılına kadar 33 tane firma kendi ürünlerini bizim NSX ürünü üzerinde çalışacak şekilde sertifikalandırdı. 2016’da bunun 50’ye çıkması bekleniyor. Şu an dünya genelinde 2000’in üzerinde üretim ortamında NSX kullanılmaya başlandı. Bu da çok ciddi bir referans ağı anlamına geliyor. Bu itici güçlerle birlikte 2016 network sanallaştırma yılı olacak diyebiliriz.
• NSX aynı zamanda kurumların güvenliğini de bir üst seviyeye çıkaran bir çözüm olacak. Çünkü mikro-segmentation ile biz her bir sanal makina bazında güvenlik duvarı oluşturuyoruz. Bu da veri merkezlerini çok daha güvenli hale getiriyor. Hem içeriden hem de dışarıdan gelecek tehditlere karşı çok daha sıkı bir koruma sağlıyor.
• Aslında yapılan her şey uygulamalara ve son kullanıcıya dayanıyor. Bu da beraberinde mobiliteyi getiriyor. Bu konuda hem fırsatı hem de açığı gören VMware yaklaşık 2 yıl önce Airwatch firmasını satın alarak ciddi bir yatırım yaptı. Airwatch yaklaşık yüzde 50’lik pazar payı ile bu alanda pazar lideri ve payını artırmaya devam ediyor. Türkiye’de de aynı şekilde finansta, kamuda, telekom seköründe çok ciddi referanslara sahip. 2016’da bu konuda da bir patlama yaşamayı öngörüyoruz. Bu iki ana başlık temel stratejik alanlarımız olacak.
• Bunların arkasından gelen ürün gruplarında da storage sanallaştırmayı görüyoruz. Çünkü server sanallaştırmayı yaptık, network ve storage da veri merkezinin diğer bileşenleri. Yazılım tanımlı veri merkezi derken tüm veri merkezi bileşenlerinin sanallaştırılmasını kastediyoruz. Storage sanallaştırma konusunda da güzel gelişmeler var ve böyle devam edeceğini düşünüyoruz. KOBI’lerde, general business dediğimiz segmentte ve kamuda da vSOM dediğimiz ürünle oldukça önemli bir başarı sergiliyoruz. Bu konuda da Türkiye EMEA’daki en başarılı ülke. 2016’da da bu başarıyı devam ettirmek istiyoruz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu