Huawei yeni bir şey deniyor. Ve sanırım başarılı olacak.
Tüm dünyada akıllı telefon pazarında 2li bir oyun var. Kabul edelim ya da etmeyelim, Apple ve iOS işletim sistemi bir tarafta, Android ekosisteminin tüm oyuncuları bir tarafta. Dilediğiniz kadar ilginç özellik ekleyin telefonlarınıza, günün sonunda tüm üreticiler Android işletim sistemi ve Google Play Store üzerindeki uygulamalara mahkum. Uzağı çeken kameralar, bükülebilir ekranlar, süper hızlı çipsetler ya da ne bileyim ultra kaliteli ses çıkışlarının tamamı tek bir noktada birleşiyor… tüm bunları çalıştırmak için aynı işletim sistemi ve uygulama mağazasına ihtiyaç duyuyorsunuz. Huawei bunu değiştirmek için yola çıktı. İlk ürünü de Huawei Mate 30 Pro oldu.
Ambargo ile gelen değişim
Birçok telefon üreticisi için kendi uygulama marketine sahip olmak yeni bir şey değil. Örneğin Android ekosisteminin güçlü oyuncularından bir diğeri olan Samsung’da kendi uygulama mağazasına sahip. Her ne kadar pek kullanılmıyor olsa da yedekte tutmakta fayda var mantığıyla hareket ediyor. Pek Google’u da kızdırmaya gelmemek için olsa gerek, tanıtımı da yapılmıyor. Ne şiş yanıyor ne de kebap… Huawei’nin durumu ise farklı. Bildiğiniz gibi ABD’nin Huawei ve yan markası Honor özelinde uyguladığı ambargo işin daha da büyümesine neden oldu. Huawei artık yalnızca kendi uygulama mağazası üzerinden servis verecek. Huawei Mobile Services ismindeki bu mağaza üzerinde neler var neler yok bakacağız. Ancak şunu söylemekte fayda var. Android işletim sistemi açık kaynak kod olduğu için Huawei ve Honor ürünlerinde gelmeye devam edecek. Ancak aklımıza şu gelmiyor değil, favori uygulamalarımın çoğuna ulaşabiliyorsam, işletim sistemini çok fazla umursar mıyım? Hemen geçmişe dönelim mi? Microsoft Windows Mobile işletim sistemini hatırlar mısınız? Bence arayüz olarak pek çok işletim sistemine göre çok daha başarılıydı. Tiles kavramını ben çok sevmiştim mesela. Ayrıca Nokia, LG ne HTC gerçekten çok iyi cihazlar çıkarmışlardı. Ancak işlevsellik açısından çok beğendiğim, donanımları üst seviyede olan bu mobil platform, uygulama mağazasındaki eksikliklerden dolayı tüketici tarafında yeterli desteği bulamadı. Instagram’a bağlanamıyorsanız, güzel fotoğraflar çekmenin ne anlamı var ki? Huawei ise işi sağlama alıyor. Öncelikle kendisi iyi telefonlar üretiyor ve farklı segmentlere hitap etme konusunda sıkıntı yaşamıyor. Dahası, HMS mağazası üzerinde şimdiden yerli ve yabancı tüm popüler uygulamalar yerini almış durumda. Daha da önemlisi, Huawei hali hazırda 250 milyonluk cihaz satışı yapan bir şirket. Haliyle uygulama geliştiriciler ve şirketler açısından bu pazarda olmamak bir tercih değil. Ve son olarak Huawei kendi uygulama mağazasında geliştiricilere yönelik ciddi avantajlar sağlıyor. Böylece Google ve Apple mağazalarından çok daha düşük komisyon oranları ile çalışmak mümkün hale geliyor. Rekabet her zaman iyidir ve bu rekabet ileride uygulama geliştiricilerin işine yarayacak.
Şimdi bu kadar uzun girişten sonra gelelim yeni cihazın sunduklarına.
Mate serisi
Huawei’nin bildiğiniz gibi iki farklı amiral gemisi telefonu var. Birincisi P serisi. Geçtiğimiz sene tanıtılan P30 serisi tarafından temsil ediliyor. P serisi genelde Huawei’nin yeni nesil kameralarının ve özelliklerinin tanıtıldığı model. Mate serisi ile daha büyük ekranı ve P serisinin üzerine konan temel güncellemeler ile dikkati çekiyor. Yani bir sonraki büyük kamera çıkışını P40’da bekleyebilirsiniz. Mate serisinde ise bazı terfiler ve iyileştirmeler bulunuyor. Tüm bunlar da çok daha büyük bir ekranlar, phablet arayanlara yönelik sunuluyor.
Test ürünümüz olan Mate 30Pro aslında 2019 yılının Eylül ayında görücüye çıktı. Ancak Google ile olan belirsizlik sebebiyle farklı ülkelerde pazara çıkmakta gecikti. Ülkemize de geçtiğimiz ay geldi.
Performans ve tasarım
Mate 30 Pro’nun üzerinde 8 GB hafıza ve 256 GB depolama birimi bulunuyor. Aynı zamanda SD kart sayesinde ekstra bir 256 GB’lık depolama birimi takabiliyorsunuz. Mate 30 Pro gücünü ise Huawei’nin kendi işlemcisi olan HiSilicon Kirin 990’dan alıyor. 990’nın aynı zamanda 5G versiyonu da bulunuyor. Huawei Mate 30 Pro 5G versiyonunda da bu model kullanılıyor. İşlemci benchmark testlerinde rakiplerine ciddi oranda fark atıyor. Özellikle 3D testlerinde çok başarılı olduğunu söyleyebiliriz. GPU gücünü ise ARM tarafından geliştirilmiş Mali-G76 MP16’dan alıyor. Bu ikisinin birleşimi ile en üst segmentteki oyun ve iş uygulamalarında bile için sorunsuz bir performans alacağınızı söyleyebiliriz.
Phablet formuna göre Mate 30 Pro’nun ebatları oldukça iyi denebilir. 158 mm yükselik ve 73 mm genişlik benim gibi orta büyüklükte ele sahip olanlar için gayet iyi. Bu büyüklük 6.53 inçlik bir ekranı barındırmak için kullanılıyor. Rakipleri ile kıyasladığımızda şöyle bir sonuç çıkıyor:
Samsung Note 10+
6.7 inç ekran – 162.3 x 77.2 mm
Apple 11 Pro Max
6.5 inç ekran – 158 x 77.8 mm
Bu değerler ile kıyasladığımızda Huawei Mate 30 Pro’nun oldukça başarılı bir en boy oranına sahip olduğunu görüyoruz. 6.53 inçlik ekran çentikli tasarıma sahip. Ne yazık ki rakiplerine kıyasla daha düşük çözünürlük sunuyor. 2400 x 1176 piksellik çözünürlüğe sahip ekranın 409 ppi yoğunluğa sahip. Amiral gemisi için daha yüksek çözünürlük ve daha yüksek ppi beklerdik. HDR10 ve DCI-P3 desteği sayesinde çok daha geniş aralıkta renk görmeniz mümkün. Yani ekran bekleneni renk kalitesi ve parlaklık açısından fazlasıyla veriyor. Tüm bu özellikleri ve ebadı paketlediğimizde ise 198 gramlık bir ağırlık ortaya çıkıyor. Phablet sınıfı Amiral gemileri için standart ağırlık gibi bir şey oldu zaten 200 gram.
Tasarımda dikkat çeken diğer noktalar ve aldığım notlar şunlar:
- Sonsuz ekran kullanılmış, yani ana ekranda yan kısımlar çerçeveye doğru devam ediyor. Önden baktığınızda telefonun sağ ve sol yanında çerçeve göremiyorsunuz. Tasarım oldukça şık. Ben bu tarz tasarımları beğeniyorum, hiç beğenmeyenler de var.
- Yan tarafta yalnızca 1 adet açma kapama tuşu var. Hemen üstünde ise dokunmatik alanda ses açma kapama işlemi yapıyorsunuz. Oldukça yalın bir görüntü sunuyor.
- Telefonun yalnızca 1 adet hoparlör çıkışı var. Oyun oynarken ya da görüntülü görüşme yaparken elinizin üzerine gelmemesine dikkat etmeniz gerekecek. Onun haricinde ses çıkışı oldukça başarılı.
- Yüz tanıma ve parmak izi çok çok iyi çalışıyor.
- Kulaklık çıkışı elbette yok. Ben özellikle video çekimlerde harici mikrofon kullanırken bunun eksikliğini hissediyorum. Ancak günümüzde kulaklıkların büyük bir çoğunluğu kablosuz olduğu için müzik dinlemek veya video izlemek için sıkıntı yaşayacağınızı sanmıyorum.
- Telefonun üst kısmında kızılötesi çıkış var. Huawei bu işi halen devam ettiriyor. Uygulamalar sayesinde televizyon, klima vs gibi cihazları telefonunuzdan kontrol edebiliyorsunuz. Küçük ama güzel bir ayrıntı.
Huawei Mate 30 Kamera Özellikleri
Yeni nesil telefonları anlatırken kameradan bahsetmek olmaz. Biz kurumsal iş dergisiyiz ve muhtemelen fotoğraf yayını kadar kapsamlı bir test yapma zorunluluğumuz yok. Bizim için önemli olan günlük kullanımda Huawei Mate 30 Pro’nun sizi fotoğraf ve video çekimi konusunda nasıl destekleyeceğini aktarmak.
Huawei Mate 30 Pro’nun arkasında farklı bir fotoğraf dizilim alanı bulunuyor. Rakip birkaç marka daha yuvarlak içine alınmış bu modeli kullanmıştı. Doğrusu sıralı dizilimden çok daha başarılı göründüğünü söylemem gerekiyor. Huawei buna Halo halkası diyor. Güzel olmuş. Halo alanında ana kamera olarak 40 Megapiksellik f/1.6 değerinde 27 mm’lik geniş açı kamera var. Diğer kamera ise 8 Megapiksel çözünürlük sunuyor ve 80 mm’lik lense sahip. Telefoto olarak kullanılan bu kamera f/2.4 değerine sahip. Son olarak ultra geniş açı çekimler için yine 40 megapiksellik bir kamera var. Bu kamera f/1.8 değerine sahip ve 18 mm’lik lens barındıyor. Diğer kamera ise portre çekimleri için derinlik algılamasında kullanılıyor. Tüm kameralarda optik görüntü sabitleyici var. Böylece video çekimlerinde çok başarılı sonuçlar elde edebiliyorsunuz.
Gelelim deneyimlerimize ve sonuçlarına:
- Huawei’nin yumuşak karnı olan video çekimlerde ana kamera gerçekten de başarılı işler çıkarmaya başlamış. Ağır çekim konusunda ise adeta bir devrim yaratmış. Artık 720p çözünürlükte 7680 fps hızda video çekmeniz mümkün. 1080p çözünürlükte ise diğer kardeşi gibi 960 fps video çekebiliyorsunuz. Ağır çekimlerde Mate 30 Pro kesinlikle yeni bir çığır açtı. Nerede işinize yarar bilemiyorum ama müthiş bir yetenek.
- Mate 30 Pro’un en sevdiğimiz kısmı ise kesinlikle çok başarılı bir görüntü sabitleme sistemine kavuşmuş olması. Neredeyse bir Gimbal kullanmadan koşarak video çekmeniz mümkün. Daha da önemlisi bu çekimlerde halen çok başarılı renkler ve keskin görüntüler elde etmek mümkün.
- Biliyorsunuz Mate’in kardeşi olan P30 Pro 50x hibrit zoom ile dikkati çekiyordu. Mate 30 Pro 30x zoom yapabiliyor. Telefoto kamerasını kullanırken bir yandan da yapay zeka işlemcisi sayesinde görüntülerin keskinleştirilmesi sağlanıyor. Yaptığımız denemelerde 30x zoom karşılaştırmaları P30 ile başabaş kalitede. Ancak netleme ve OIS çok daha başarılı.
- Ön kamerada 2 adet sensör var. 32 megapikselik ana kamera F/2.0 değerinde ve 26 mm’lik bir lense sahip. Açıkcası geniş açı değerini biraz düşük buldum. Selfie kameralarda Huawei’nin 26 mm’nin altına düşmesinde fayda var. Ayrıca kamera yalnızca 1080p çözünürlükte 30 fps video çekim yapabiliyor. Ön kamerada biraz gelişime ihtiyaç var.
- Huawei’nin en başarılı olduğu hususlardan bir kuşkusuz kamera çekim modları. Çok fazla tecrübeye sahip olmadan bu çekim modları sayesinde çok çok başarılı fotoğraf ve videolar çekebilirsiniz. Üstelik yapay zeka özelliği sayesinde renklerin çok daha doğru çıkmasını sağlamış oluyorsunuz. Ve elbette tüm bunlara rağmen eğer fotoğraf çekimi konusunda kendinizi tecrübeli ve bilgili olarak addediyorsanız, tamamen manuel çekim modunu da deneyebilirsiniz.
HMS ve kullanım
Huawei bundan sonra telefonlarında iki farklı hususu ön plana çıkaracak. Daha doğrusu daha fazla ön plana çıkaracak. Bunlardan birincisi Huawei EMUI10 ve elbette HMS.
EMUI10, Huawei’nin Android işletim sistemi üzerinde giydirdiği kendi arabirimi. Bu arabirim şu açıdan önemli, kullanıcılar bu arabirime alıştıklarında, arka plandaki işletim sisteminin ne olduğu artık önemsizleşiyor. Ayrıca HMS yani Huawei Mobile Services üzerinde ne kadar uygulama bulunduğu da önemli. İyi bir arabirim ve bol uygulama, yeni bir işletim sisteminin kapısını aralayabilir.
Kullanım açısından Mate 30 Pr birçok yenilik sunuyor. Örneğin ön taraftaki 3D algılayıcı sayesinde telefonunuza dokunmadan ekranlar arasında geçiş yapabiliyor, ya da ekranı aşağı doğru kaydırabiliyorsunuz. Ya da telefonunuzun tüm ekranını bir bilgisayara aktarabiliyor ve işlemlerinizi daha büyük bir ekranda devam edebiliyorsunuz. Huawei aynı zamanda güvenlik katmanında da birçok çözüm getirmiş. Biyometrik verileriniz ile yaptığınız girişlere özel uygulamalar atayabiliyorsunuz. Dolayısıyla parmak iziniz ile girdiğinizde çalışacak olan uygulamaları belirleyebilirsiniz. Bu sayede çok daha hassas uygulamalar için daha büyük bir güvenlik katmanı belirlemek mümkün.
Son olarak HMS kısmının bu kadar dolu olduğunu farketmemiştik. Bugüne kadar Google Play Store destekli telefonlarda, şirketlerin kendi mağazalarına bakma ihtiyacı hissetmiyorduk. HMS şu ana kadar gördüğüm en dolu uygulama mağazalarından biri. Türkiye ölçeğinde de bu kadar yoğun kullanıldığını görmek beni şaşırttı. Birçok marka, finans şirketi ve özel uygulamalar şimdiden yerini almış. Huawei’nin daha gideceği çok yol var elbette. Ancak iyi bir başlangıç yaptıklarını söylememiz mümkün.