Bu yıl ciddi bir dönüşümden geçecek olan ve sınıfında en iyi olmayı hedefleyen ABank’ın, bu dönüşüm hikayesinde elbette ki en büyük pay dijitalleşmeye ayrılacak. ABank Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Funda Öney Babacan, “Dijital Banka” olmanın nimetlerinden hem müşterilerimiz hem de biz faydalanacağız” diyor.
Derya ÇOŞKUN
Boğaziçi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden sonra, önde gelen şirketlerin yönetim kadrolarındaki kariyer deneyimi ile başlayan özgeçmişini “yaşamak bir sanattır” sözüyle özetleyebilecek kadar mütevazı bir kadın lider ABank Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Funda Öney Babacan… “Yaptığım her şeyin peşinden gitmeye çalışıyorum” diyen Babacan, 3 yıl önce katıldığı ABank ailesinde, Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcılığı koltuğuna oturduğunda da bu amaçla yola çıkmış. Bilgi teknolojileri yazılım projeleri geliştirme alanına karşı özel bir ilgisi olan ABank Bilgi Sistemleri Genel Müdür Yardımcısı Funda Öney Babacan, değişimin esas olduğu dünyada zihnin ve ruhun değişimiyle kendinden birden fazla yetkinlik çıkarmaya inanıyor. Babacan, çalışma stratejisini de bu inanç üzerine kurgulamış. Dahası, ABank’ın bu yılki öncelikli gündem konusu olan “Dijital bankacılık” dönüşümü için de yol haritasını bu inanç doğrultusunda çiziyor.
ABank’ın hem verimliliğe hem kârâ katkısı olan hem de müşteriye dokunan projeler geliştirdiğini söyleyen Funda Öney Babacan, direkt bankacılık için oluşturdukları Mutlu Param platfromu ile müşterinin ayağına gittiklerini belirtirken, diğer bir projeleri olan erken uyarı sistemlerinden de heyecanla bahsediyor. Babacan, “Bir önceki yıl kendi karar destek sistemimizi geliştirmiştik. Karar sistemimiz aracılığıyla şu anda iş zekasındaki bilgileri de derleyerek erken uyarı sinyallerini SMS ve e-mail yoluyla hem genel müdürlük çalışanlarına hem de şubelere indiriyoruz. Geliştirdiğimiz modülün üzerinden de o sinyalin yorumları herkes tarafından izlenebiliyor. Müşteri odaklı riski önleyici proaktif bir çözüm” diyor yeni projeleri için.
“Bilgi güvenliği farkındalık gerektiren bir süreç”
Sigorta projelerinin geçen yılın önemli projeleri arasında olduğunu ifade eden Funda Öney Babacan, online birçok sigorta firmasıyla iletişime geçerek, müşterilerine istedikleri fırsatları sunan optimum poliçeyi satın almasına imkan veren bir altyapıya sahip olduklarını vurguluyor. Babacan, geçen yılın diğer projelerini ise şu şekilde anlatıyor: “Efes Kart adıyla yeni bir kart çıkarttık. Çok verimli bir yıl geçirdik ve bankamızın verimliliğine yaptığımız IT yatırım projeleriyle yüzde 10’a varan bir katkımız oldu. Bu yıl geçen yıllara oranla regülasyon tarafından istenen yasal projelerin fazla olduğu bir yıldı ve hepsine zamanında uyum gösterdik. Teftiş ve iç kontrol bölümlerimizin denetimlerini merkezden yapabilecekleri bir altyapı geliştirdik. Altyapı projelerine baktığımızda bilgi güvenliği, yedeklilik ve iş sürekliliğini artıracak yatırımlar yaptık. Hizmet seviyemizi sürekli daha iyiye taşıyabilmek için servis yönetimi uygulaması aracımızı CA service desk ile değiştirdik. Artık hem çağrı hem problemlerimizde eskalasyon mekanizmalarını kurduk. Proje yönetimi süreçlerini yönetmek için 2014 başından bu yana Clarity uygulamasını kullanmaya başladık. IT yönetişiminde bu uygulamaların altyapımıza katkısı çok büyük oldu.”
Bütün bu projelerin yanında, şirketin, güvenlik açıkları için de birtakım proje ve planlamaları bulunuyor. Babacan, bilgi güvenliğinin farkındalık gerektiren bir süreç olduğunu ve bu süreci iyileştirmek için oluşturdukları bir portal üzerinden eğitim ve duyurular ile genel bilgilendirme yaptıklarını anlatırken, her ay mutlaka bir duyuru yayınlandıklarını ve her 15 günde bir ilk oturum açma anında bir bilginin çalışanlarla paylaşıldığını ifade ediyor. Geçen yılın sonunda siber saldırılarla ilgili bir müdahale ekibi de kurulduğu bilgisini veren Babacan’a göre, bankalar çerçevesinde olan bu ekip, zamanla sektör sektör genişliyor olacak. “Bunun da bize artılarını ilk çeyrekten itibaren görmeye başladık” diyor Babacan…
“Log yönetimimizi daha bütünleşik yapacağız”
Sızma testlerinin güvenirliliğini sorduğumuzda ise Babacan’ın cevabı net: “Herkes kendi sistemini en iyi kendisi tanır!” Ancak Funda Öney Babacan’ın bu konuda bir de ‘ama’sı bulunuyor. Babacan’a göre, dışarıdan bir firmanın şirket içerisinde denetim yapması disiplin getirir. Bu nedenle Sızma testini bu yıldan itibaren iki kez iki ayrı firmaya yaptıracaklarını iletiyor. Kendilerinin de son iki yıldır bilgi güvenliği yatırımlarıyla hem network hem sunucu hem de uygulama bazında mimarilerini güçlendirdiklerini belirten Babacan, sadece yatırım yaparak çözüm bulunabileceğine inanmayan CIO’lardan… Ona göre, hem sistemdeki kuralları sahip olunan mimariyle sürekli yeniden gözden geçirmek gerekiyor hem de çalışanlara artan bir siber güvenlik anlayışını yerleştirmek gerekiyor.
Bu çerçevede ‘güvenliğin’ 2015 ajandasında alacağı yeri sorduğumuz Funda Öney Babacan, gündemlerini şu şekilde özetliyor: “Bu yılın ilk çeyreğinde Websense’den bir DLP yazılımı aldık ve uygulamaya pilot olarak geçtik, antivirüs uygulamamızı değiştirdik. Log yönetimimizi daha bütünleşik yapacak şekilde ikinci yarıda bir yatırım planımız var. Gerek uygulama katmanınında sürekli genişleyen yapı gerekse konfigürasyonların sürekli değişmesi, yamalar derken sürekli proaktif olmanın zor olduğu bir dünyayı yönetiyoruz. Özellikle phishing konusunda artış yaşandığı için düzenli olarak duyurularla farkındalığı artırmaya çalışıyoruz. Geçen sene heartbleed bugı olarak bilinen zaafiyet açığı gibi çok zor durumda bırakabilecek global zaafiyetleri paylaşıyoruz ama proaktif çözümler için bilgi güvenliği bütçemizi de her yıl yeniliyoruz. Bu dönemde bankacılık ve dağıtım kanallarındaki işlemler için Fraud projesine başladık. Kurallarımızın olgunluk seviyelerini artırarak proaktif modellerimizi geliştireceğiz.”
Güvenlik ve önleyici tedbirler konusunda önceliklerinin ‘log’ olduğunu belirten Babacan, ilerleyen dönemlerde de SIEM üzerinde neler yapabileceklerine odaklanacaklarını söylüyor. Vaka yönetimi çözümü konusunda ABank geçen yıldan bu yana CA service desk uygulamasından yararlanıyor. ” Çağrı , problem ve olay yönetimini bu sistemi kullanarak yapıyoruz” diyen Funda Öney Babacan, vakalar gerçekleştiği anda da “bir vaka’dır” diye işaretleme yaparak kendilerine bir veritabanı yaratmaya çalıştıklarını anlatıyor. Yaşanan vaka’lardan ders alarak öğrenmek ve sistemin yapısını güçlendirmek için kullanılacak araçları takip ettiklerini ve envanterlerine katmaya çalıştıklarını dile getiren Babacan, “Bilgi güvenliği ekibimize eklediğimiz yeni rollerin hakkıyla yapılabilmesi için log yönetimi uygulaması kurmayı hedefliyoruz. Log yönetimi araçlarımız var ancak, farklı sistemlerde oluşan logları tek tek yorumlamak çok fazla insan gücü gerektirirken bütünleşik bir uygulama ile bunu daha verimli yapacağımız bir ortama erişeceğiz. Ayrıca bu yıldan itibaren satın alımalar ile aldığımız uygulamaların güvenlik sızma testini yapacak ve bunu mümkünse outsource edeceğimiz bir yapıya geçmeyi planlıyoruz” diye konuşuyor.
“Müşterilerimiz neredeyse biz orada olacağız”
ABank’ın gerçekleştireceği dönüşümde “odaklı olmak” kavramından yola çıkarak hareket ettiklerini kaydeden Babacan, 2015’te büyük projeleri olduğunu söyleyerek başlıyor söze… Dijitalleşme bu yıl elbette ki şirketin en önemli gündem konularından biri… Zira Funda Öney Babacan da dijitalleşmenin nimetlerinden hem müşteriyi hem de kendilerini faydalandırmanın öncelikli odak noktaları olduğunu belirtiyor.
Babacan ayrıca “İnsanların artık tüm bilgilerini yanlarında taşıdıkları bir dünyada yaşıyoruz. Sosyal çevresini, hatıralarını, hızlı erişmek istediği kişileri, akıllı cihazları sayesinde hep yanlarında istiyor. Tabi ki paralarını da. Ve paralarını yönettikleri bankalarını da. O nedenle günümüz dünyasında müşterilerin mobil yaşamlarının bir parçası olmak zorunda bankalar . Müşterilerimiz bize her an her yer ve araçtan nasıl erişmek istiyorsa, kurumsal ve ticari tarafta da bu hizmet esnekliğini kazanmak durumundayız. O nedenle kurumsal ve ticari müşteri ekiplerimizin mobil ortamlarda, yakın ziyaretlerde hızlı onaylarla prosedürleri hafifleten teknolojik kolaylıklara sahip olmaları önemli. Her bir müşteri temsilcimiz müşterilerini ziyaret ettiklerinde yanlarında şubelerini de beraber getirebilmeliler. Dolayısıyla Satış ekiplerinin banka şubelerini ellerindeki tablet ya da mobil cihazlara dönüştürmeleri önemli diye de ekliyor.
Hem müşterilerinin hem çalışanlarının zamanının çok değerli olduğuna inandıklarını söyleyen Babacan, bu yılın yeni projelerini şu şekilde özetliyor: “Bunun için şubelerimizi daha donanımlı hale getirmek için scanner’larla çekleri okuma ve otomatik istihbarat ile teminat sürecini hızlandırma gibi projelerin yanında, kredileri yeniden tasarlamaya kadar giden büyük projelere bu yıl imza atacağız. İnternet bankacılığımızı ek fonksiyonlarla birlikte tamamen yeniliyoruz.Bu kanalımızı bireysel ve kurumsal müşterilerimizin daha rahat kullanacağı ve gerçekleştirdikleri işlemlerin daha az zaman alacağı bir ortam haline getireceğiz. Bu projeyle birlikte multi channel mimariye de geçmiş olacağız. Ayrıca bu sene başında “ABank Dijital” adı ile App Store ve Google Play Store’da yerini alan mobil bankacılık uygulamamızı ise bireysel müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir fonksiyon setine getireceğiz. Aynı deneyimin devamı olan abank.com.tr’yi de bu yıl yeni yüzüyle müşterilerimizin hizmetine sunacağız. ATM’lerimizi yenilemeye başlıyoruz, ve müşterilerimize tüm Türkiye’den yaygın bir şekilde erişebilmek için geçen sene PTT ile yaptığımız anlaşmayı bu yılda Halkbank ile yaptık ve ‘offline’da ödemeleri almaya başladık, yakında online olarak da almaya başlayacağız. Bu yıl yapacağımız bir proje ile hem satış noktalarından kredi verebilecek, hem direk satış ekiplerimizin de kullanabileceği bir altyapıyı hayata geçireceğiz. Tüm bunların sonunda hedef omnichannel yapısını kurmak… Çünkü artık hepimiz biliyoruz ki karşımızda bir birey var ve onun için internet bankacılığı ya da mobil bankacılık yok; onun için ihtiyacı olan işi hızlıca, hatasız ve bir bütünlük içerisinde yapabilmek var. Biz de müşterilerimizin yaptığı tüm işlemlere bir bütünlük içinde hizmet vermeyi istiyoruz. Geçen yıl çağrı merkezi altyapımızı da kurduk. Bu yıl çağrı merkezi ve sesli yanıt sistemi üzerinden bankacılık işlemleri yapmayı da planlıyoruz.”
“Teknolojik altyapımızı dijital çağın ihtiyaçlarına göre dönüştürüyoruz”
Bilgi teknolojileri yatırımlarına da hız verdiklerini belirten Babacan, bunu başarmanın yolunun da “Dijital Banka” olmaktan geçtiğini söylüyor. Babacan, “Teknolojik altyapımızı dijital çağın ihtiyaçlarına göre dönüştürüyoruz. Operasyonel mükemmellik için sadece müşterilerimizin ihtiyaçlarına ve hedeflerine odaklanıyoruz” diyor.
Şubelerini de ‘Dijital Banka’ kavramının bir parçası olarak gördüklerini dile getiren Babacan’a göre, müşterilerini doğru anladıkları takdirde doğru şekilde yönlendirme yapabilecekler. Büyük verinin doğru şekilde bankadaki birimler tarafından anlaşılması ve yorumlanması için bu yılın başında bir platform satın aldıkları bilgisini veren Babacan, “İş zekası projelerinde en önemli konu ham veriden elde edilecek işlenmiş verinin tanımının yapılması. Yıl sonuna kadar bitirmeyi hedeflediğimiz bu kapsamda da bir projemiz var bu projeye paralel veri tabanlarımızı da gözden geçirip sadeleştireceğiz. Gelecek ay mikro ve ticariler için geliştirdiğimiz yeni bir kartı devreye alıyoruz, bu sayede müşterilerimiz bankaya gelmeden ticari kredi ihtiyaçlarını da aynı kartın üzerinden giderebilecekler. Bu yıl ortasında üst segmentteki müşterilerimiz için de onların beklentilerine cevap verecek Türkiye’de başka bir bankada olmayan bir Kart’ı çıkaracağız” diyor.
İş sürekliliğini artıracak projelerin de devam edeceğini ifade eden Babacan, tüm şubelerinin hatlarını 3G ile yedekleyeceklerini, yıl sonunda doğru ise telefon altyapılarını bütünleşik IP telefon altyapısı ile değiştireceklerini anlatıyor.
Ana bankacılık yazılımlarını değiştirip değiştirmeyeceklerini sorduğumuz Babacan, “Düşünmüyoruz. Çünkü Intertech’in tamamen yerli uzman kadrosuyla geliştirdiği bir yazılım. Açık sistemler, şubede tek platform, tek önyüz, işlem bazlı değil süreç bazlı bankacılık, bütünleşik log yönetimi, SOA mimari ile ortak frameworkten tüm işlemlere hizmet veren yapı ve müşteriye 360 derece bakış gibi konuları birçok bankanın yazılım uygulamaları Türkiye’de tam olarak kapsayamamışken kullandığımız bankacılık paketi tamamen bu kavramları kapsayarak geliştirildi” şeklinde cevap veriyor.
“BYOD şirketler için uygulanabilir ancak şartları var!”
Dijital banka kavramının öne çıktığı bir başka alan da elbette ki mobilite. Dijital şirket olmak için çok sayıda çalışanlarını mobil hale getirmek istediklerini paylaşan Babacan, kurumsal olarak işletim sistemi tercihinde Microsoft teknolojilerine daha fazla eğilimleri olduğunu söylerken, işletim sisteminin mobilitede ana kriterleri olmadığının da altını çiziyor. Babacan, “Fiyat ve kullanıcı deneyimi, pil ömrü de seçim için önemli kriterler. Android’te Samsung’a öncelik veriyoruz” diyor. MDM tarafında da şirketin şu an net bir seçimi bulunmuyor. Ancak net olan tek konu, bu yıl ABank’ın çalışanları için mobil cihazları daha yaygın olarak kullanacağı… Şu anda MDM çözümleri için henüz bir uygulama seçmediklerini ifade eden Babacan, bütçeleyip inceledikleri bu alan konusunda ise ikinci çeyrekte karar vereceklerini açıklıyor.
Mobilite denildiğinde akla ilk gelen konulardan biri de Bring Your Own Device (BYOD). Babacan, BYOD kavramına kapsamlı baktıklarını vurguluyor. Zira Babacan’a göre BYOD şirketler için ‘uygulanabilir’ ancak şartları var. Özellikle cep telefonlarında BYOD’u desteklediğini belirten Funda Öney Babacan, “Artık herkes cihazıyla yapışık bir hayat yaşıyor ve kurumsal çözümlerde fiyat önemli bir unsur olduğu için bizim aynı zamanda son tüketici olan çalışanlarımızı kendi verdiğimiz cihazlarla mutlu edeceğimiz dünyayı geride bıraktık. Fakat iş modelinizi de ‘cihazını sen getir’ diyerek kurmanız mümkün değil. O yüzden hem kurumsal çözümünüzü üretmek hem de çalışanın cihazını da yanında getirmesine izin vermek gerektiğine inanıyorum. Tabii bunun beraberinde güvenlik risklerinin oluşacağını biliyoruz. Ama seçeceğimiz MDM çözümüyle isteyen çalışanımıza, uygulama çözümümüzün elverdiği ölçüde bir seçim hakkı vermeyi planlıyoruz. Güvenlik anlamında bir MDM çözümü olmadan BYOD’u desteklemek çok da mümkün olmuyor” diyor.
Mobilitenin bir başka kolu giyilebilir teknolojilere de değinen Funda Öney Babacan’a göre, akıllı saatler özellikle bankacılık tarafında omnichannel ailesi içerisinde kısa zamanda yerini alacak. Babacan, akıllı saatlerin bankacılık işlemlerinde kullanımının beklenenden çok daha kısa sürede olacağını öngörüyor ve ekliyor: Nesnelerin interneti gelecek 10 yıla damgasını vuracak. Dijital bankacılık bunun da bir parçası olacak.
“CIO’nun yeni şapkası pazarlama”
Dijital bankacılıkla birlikte CIO’nun mevcut rolünde bir değişiklik olup olmayacağını sorduğumuz Babacan şöyle konuşuyor: “Bu benim kuvvetlice inandığım bir konu. CIO’lara her geçen gün yeni şapkalar eklenmekte. CIO’ların işi giderek zorlaşıyor. Birçok iş kolunda üst düzey yöneticiler edindikleri tecrübeyle yöneticilik yaparken CIO’lar her an üretilen bilginin arasından geleceğin inşasında ve günümüzde kullanılabilir, şirketlerin önünü açacak bilgiyi arayıp bulmak ve bu nedenle güncel olmak durumunda. Bir diğer taraftan da CIO’lara biçilen şapka chief of innovation. Çünkü fark yaratmak, verimliliğe katkı sağlamak artık eskisi kadar kolay değil ve şirketler bunu da CIO’lar aracılığıyla elde etmek istiyor. Uzun zamandır CIO’lara biçilen bir diğer rol ‘iş süreçlerini iyi anlamaları ve bu sayede yapılacak projelerde daha az maliyetle marjinal faydayı yaratacak projelerin seçimi ve hayata geçirilmesinde operasyon ve destek birimleriyle birlikte hareket etmesi idi. Dijital bankacılık kavramını operasyonel süreçlerde soyutlayamayacağımız için süreçleri iyi bilmek gerekli ama artık yeterli değil, bir de bunların üstüne müşteriye en uygun kanaldan, en uygun ürünle satış ve pazarlama yapan iş kollarını anlayan ve destek olan bir IT olmak gerekiyor. Bu nedenle yeni şapkamız da pazarlama şapkası. Pazarlamayı da ekleyerek müşterinin istediklerini anlayabilen kullanıcı deneyimini maximize ederek omnichannel yani müşteriye bütünleşik bir platformdan kesintisiz hizmet sunabilen sistemleri geliştirebilmek gerekiyor ve yine burada önemli rol CIO’lara düşüyor.”
“Ödüllü projemiz sayesinde ciddi bir verimlilik sağladık”
Geçen yıl CIO Ödülleri’nde ABank’ın yıl sonunda hayata geçirdiği bütünleşik bir servis yönetim projesi olan ABank Hizmet Yönetimi Projesi ödüle layık görülmüştü. Ödüllü projelerinin kendilerine sağladığı faydayı sorduğumuz Funda Öney Babacan, “Bu projenin içerisinde ölçümlenmek vardı ve bunları paylaşmak vardı. Bir anlamda şeffaf IT diyebiliriz. Bu projenin en büyük faydası kendinizi anlatmak zorunda kalmıyorsunuz. Proje detaylarını tamamen açtık. Projeler konusunda bilgi vermiyoruz, bakılıp görülüyor. Açık iletişimle dertlerinizi anlatmak zorunda kalmıyorsunuz. Başka bir noktamız da proje önceliklendirme metedolojimizi değişitirmekti. O sayede bize fizibiletesi olmayan bir iş artık gelmiyor. Scoring projeleri, erken uyarı projeleri onun kapsamı içerisindeydi ve ciddi verimlilikler sağladık. Şubelerden ciddi değişiklikler olduğuna, hayatlarının daha rahatladığına dair geri bildirimler alıyoruz”diyor.