T.wiser Kurucu Ortağı ve CEO’su Ongun Demirler: “Microsoft’un Azure üzerindeki OpenAI servislerini kullanarak çalışanın deneyimine, şirketin sektörüne ve organizasyon önceliklerine göre en iyi global örneklerle işlenmiş hedef önerileri sunuyoruz.”
Profesyonel hayatının 15 yılında, yurt içi ve yurt dışı merkezli şirketlerde veri, analitik ve ürün geliştirme konularında yöneticilik yapan Ongun Demirler, daha sonra Koç Holding’te çalışarak şirketin insan kaynakları dijital dönüşümünü yönetti. 2021 yılının başında ise T.wiser’ı kurdu.
Ongun Demirler ile yeni nesil performans ve yetenek yönetimi alanlarında şirketlere destek sağlayan ve Akbank, Yapı Kredi, Hayat Holding, Yıldız Holding, sahibinden.com, kariyer.net, Nuh Çimento ve TOGG gibi 150’den fazla şirkete çözüm sunan teknoloji girişimi T.wiser hakkında, ayrıca insan kaynakları yönetiminde teknolojinin kullanımı üzerine detaylı bir sohbet gerçekleştirdik.
“Yapay zeka ile desteklenen, bulut tabanlı ve SaaS modeliyle çalışan bir çözüm sunuyoruz”
Dünyada “objectives and key results (OKR)” yani “hedefler ve temel sonuçlar” denen yeni nesil bir performans değerlendirme, hedef belirleme yaklaşımı var. Temeli; çalışan emeğinin adil değerlendirilmesi olan bu yaklaşım, ülkemize T.wiser’ı kurduğumuzda yeni yeni giriyordu. OKR yaklaşımında hem Amerika’nın hem de Avrupa’nın oldukça gerisindeydik. Ülkemizdeki bu açığı fark ederek ve bir girişimci olarak bu konunun, peşinden koşabileceğim bir hayal olduğunu düşündüm. T.wiser olarak, adil bir şekilde iyi çalışanların fark edilebildiği, şirket politikaları arasında gözden kaybolup alt sıralarda kalmadığı bir yapıyı Türkiye’ye getirdik.
Özellikle 15 yıl IT alanında yöneticilik yapmış ve çok büyük şirketlere, çok büyük projeler teslim etmiş olmamın getirdiği avantajla, global çapta dünya devleriyle yarışabilecek seviyede bir çözüm ortaya çıkardık. Ürünümüz çok önemli bağımsız yazılım değerlendirme platformları olan Capterra ve G2’nun listelerinde, müşteri memnuniyeti kapsamında ve kendi alanımızda global olarak ikinci sırada yer alıyor.
Yapay zeka teknolojisiyle desteklenen, bulut tabanlı ve SaaS modeliyle çalışan bir çözüm sunuyoruz. Web’ten, mobilden, tabletten neredeyse her yerden erişilebilen ve güçlü entegrasyon kapasiteleri olan bir platformumuz var. Tamamen Microsoft Azure platformu üzerinde çalışıyor. Mikroservisler, kubernetesler, docker’lar, NoSQL veritabanları, in-memory cache’ler de ürünlerimize dahil.
“OKR ile GPT’yi buluşturan ilk şirketiz”
Teknolojiyi yakından takip etmeyi ve bu alanda öncü olmayı seven bir şirketiz ve GPT’lerin hayatımıza girmesinden sonra dünyada OKR ile GPT’yi buluşturan ilk şirket olduk. Microsoft’un Azure üzerindeki OpenAI servislerini kullanarak çalışanın deneyimine, şirketin sektörüne, organizasyon önceliklerine göre en iyi global örneklerle işlenmiş hedef önerileri sunabiliyoruz. Müşterilerimiz tarafından oldukça kullanılan ve sevilen bir özellik bu.
Veri yöntemi anlamında da modern dünyanın gerektirdiği tüm güvenlik önlemlerini alıyoruz. Müşteri portföyümüzde bankaların, ileri sanayi ve savunma sanayi kuruluşlarının olması nedeniyle düzenli olarak sızma testleri yapılıyor. Bugüne kadar güvenlik için çok düşük bir seviye üzerinde bir bulguyla karşılaşmadık. Müşterilerimizin verilerini güvenli bir ortamda saklıyoruz.
“Yetenek yönetimi çalışan bağlılığını artırıyor”
İK’nın dijital dönüşümünün tetikleyicisi pandemi oldu diyebilirim. Pandemi ile tüm İK politikalarının, araç setlerinin ve yaklaşımların değişmesi gerekti ve çok hızlı bir dönüşüm yaşandı. Dönem dönem bazı yazılımlar çok popüler olsa da pandeminin normalleşmesiyle bunlar hayatımızdan çıktı ama bir dönüşüm başlamıştı artık. Eskisi gibi bazı şeylerin kapalı kapıları arkasında yapıldığı değil, tamamen dijital ortamlarda, şeffaf, herkesin ulaşabildiği şekilde yapıldığı bir dünyaya geldik.
Pandemiyle birlikte insan kaynaklarında yetenek savaşları da başladı. Özellikle uzaktan çalışmanın artmasıyla çok daha kompetitif bir hale geldi. Doğru yeteneği bulmak ya da yetenekleri elde tutmak İK için oldukça zorlaştı. İnsan kaynaklarının çalışan sadakatini artırabilecek, işin sahiplenilmesini, sorumluluk alınmasını sağlayabilecek araçlara ihtiyacı var. T.wiser tam da bu noktada devreye giriyor.
Müşterilerimizle yaptığımız anket sonuçlarına göre, yetenek yönetimi çalışan bağlılığını yüzde 80-85 oranında artırdı. Çalışan bağlılığı anketlerinde en kötü sonuçları genellikle performans değerlendirmeyle ilgili sorulardan çıkar. Müşterilerimiz artık bu makus kaderi kırıyor. Çalışanlar bu işi neden yaptığını, büyük resimdeki yerini anladığında mutlu bir çalışan oluyor ve daha özverili çalışıyor. Çünkü artık sadece maaş ve yan haklarla rekabet etmek çok gerçekçi değil.
İnsan kaynakları, son yıllarda en hızlı dönüşüme giren alanlarda biri oldu. Artık bir destek fonksiyonundan, stratejiyi belirleme ve üretme fonksiyonu haline geldi, çok stratejik bir önem kazandı. Üst yönetimin ve CEO’ların İK’dan en önemli beklentisi, tüm çalışanların hizalandığına emin olmak. Bu nedenle insan kaynakları liderlerinin çalışanların sesini daha çok duymaya ihtiyacı var. OKR ile tam olarak bunu çözüyoruz.
T.wiser’ı kurarken bazı önemli hedeflerim vardı. Bir tanesi de yetenek yönetimi alanında dünyada söz sahibi olan bir şirket olmak. Şu an ülkemizde artık bilinen, “Bu konularda “T.wiser ile görüşelim” denilen bir şirket haline gelmeyi başardık. 2024’teki ana odağımız; yurt dışındaki operasyonlarımızı ve müşteri tabanımızı daha da genişletmek. Uzun vadede ise İK yetenek yönetimi alanında dünyada 3-4 şirketten biri olmayı hedefliyoruz. Hayalimiz; çalışan emeğinin adil değerlendirilerek yeteneklerin fark edilmesini, ön planı çıkarılmasını ve daha önemli rollere taşınmasını sağlamak.