Türkiye’deki her 3 şirketten biri son 1 yıl içinde en az bir dijital felaket yaşamasına rağmen, felaketlere karşı herhangi bir tedbir almıyor. Ancak yaşanan kayıplar, şirketlerin iş süreçlerini durdurma seviyesine getirirken bu durum itibar ve gelir kaybı olarak geri dönüyor.
İster yangın, sel, salgın hastalıktan ister internet üzerinden gelen bir saldırıdan kaynaklanıyor olsun, gerçek bir felaket kurtarma ve iş sürekliliği planınızın olmaması sadece IT’yi değil, şirketinizin hayatta kalmasını da risk altında bırakıyor. Felaket kurtarma ve iş sürekliliği alanında uzmanlaşan Clonera, işletmelere olası felaketlerde veri kaybı yaşatmamayı ve kesintisiz hizmet vermeye devam etmesini vaat ediyor. Bu alanda yeni nesil çözümler sunan firmanın Bulut Satış Müdürü Başar Küçük ile konuştuk.
Felaket Kurtarma nedir? Bu alanda Clonera nasıl bir çözüm sunuyor?
Felaket kurtarmayı şirketlerin sunucu ve sistem odalarında meydana gelebilecek iç ve dış tehditler, öngörülmeyen kesintiler, doğal afet, siber saldırı ve veri bozulması gibi felaketlerle karşılaşması durumunda, iş sürekliliğinin sağlanması için verilerine tekrar erişebilmesi olarak tanımlayabiliriz. Clonera olarak Türkiye’nin ilk ve tek ‘Disaster Recovery as a Service -Hizmet Olarak Felaket Kurtarma‘ firmasıyız. Bu iş modeli, donanım ya da yazılım satmak yerine aylık olarak hizmet verilmesi şeklinde ilerliyor. Biz de Felaket Kurtarma hizmetini ‘as a service’ iş modeli çerçevesinde müşterilerimize sunuyoruz.
‘Hizmet Olarak Felaket Kurtarma’ (Disaster Recovery as a Service) modelinin avantajı nedir?
Bu modelde müşteri donanımını ve yazılımını kendisi satın alarak bütün operasyonunu kendisi yürütmek yerine ilk yatırım maliyetlerine de katlanmadan hem donanımı hem de yazılımı biz tedarik ediyoruz. Bu felaket kurtarma hizmetini 7/24 çalışan bir ekibimiz yürütüyor.
Şirketlerin bu alana bakışı nasıl?
Bu alana yönelik bir araştırmamız mevcut. Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerde görev yapan toplam 430 BT yöneticisinin yanıtlardan derlenen bu araştırmaya göre, Türkiye’deki her 3 şirketten biri son 1 yıl içinde en az bir dijital felaket yaşamasına rağmen, felaketlere karşı hazırlıklı değil. Çalışmaya katılan, ortalama 50 sunucuya sahip yaklaşık 200 şirketin yarısından fazlası, BT sistemlerini son 6 ay içinde test etmemiş. Yarısının felaket kurtarma ve iş sürekliliği çözümü yok. Araştırmaya katılan her 3 şirketten ikisi, mevcut sisteminin kendisini felaketlerden koruyacağını inanmadığını söylüyor. Şirketler aslında ‘bizim başımıza gelmez’ düşüncesiyle hareket ediyor. Bildiğiniz gibi yakın zamanda dünyada veri merkezini hedef alan saldırılar
yaşanmıştı. Çıkan yangın sonucu bir çok şirket varlığını kaybetme noktasına geldi. Aynı şekilde geçtiğimiz günlerde de Türkiye’de büyük bir sel felaketi yaşandı. Bir çok veri merkezini su bastı ve müşteri verileri hasar gördü. Bunun yanında yedekleme sistemleri de kayboldu. Biz de bu noktada ‘verileriniz kaybolmasın işleriniz durmasın’ diyoruz. Ve kullanıcılarımızın uygulamalarına her zaman her yerden ulaşabilmesini sağlıyoruz.
Operasyonlarınızı kaç kişilik bir ekiple yönetiyorsunuz?
İstanbul’da 2, Ankara ve İzmir’de 1’er adet olmak üzere toplam 4 veri merkezimiz bulunuyor.Yaklaşık 2400 sanal sunucumuz var. Çalışan tarafında ise 10’u satış tarafında 20’si teknik kısımda görev alan 30 kişilik bir ekibimiz bulunuyor. Ayrıca yeni bir mezun programı oluşturduk. Bir felaket olduğunda ne yapacağını çok iyi bilen uzmanlar yetiştirmeyi amaçlıyoruz. 10 yeni mezun arkadaşımız geçen hafta başladı. Üniversitelerden başvurular yapılabiliyor.
Clonera’nın teknolojisinden bahseder misiniz?
Eski nesil geleneksel yedekleme ve replikasyon teknolojileri şu şekilde çalışır; Sizin yedeğiniz 12’de tam bir kez alınır. 12’den 1’e kadar değişen verinizin yedeğini gönderir. Ve süreç bu şekilde devam eder. Sonrasında 3’te de tekrar tam bir yedek alınır. Ancak Clonera’da ise, değişen veri kısmını çıkmıyoruz. Bunu diskin çok daha alt katmanlarında gerçekleştiriyoruz. Clonera teknolojisiyle verinin en basit hali daha gelirken anında kopyalayıp bizim veri merkezimize gönderiliyor. Böylelikle veri müşteride oluştuktan 5-10 saniye sonra bizim veri merkezimizde de oluşmuş oluyor.
Geleneksel yöntemlerde, veri oluşur, oluşan veriyi ve değişen veriyi yedekleriz ama Clonera’da daha veri oluşmadan verinin basit halini alıp veriyi bizim veri merkezimizde oluşturabiliyoruz. Clonera ismi de aslında buradan geliyor, klonlamaktan. Ve sizin sunucularınızın saniye bazında bizde de birebir aynısı hazırlanmış oluyor. Bir örnekle anlatmam gerekirse; sistemlerinize 58.saniyede bir virüs girdi. Normalde 58. saniyeden sonra yapacağınız pek bir şey kalmaz. Böyle bir durumda ya yedekten dönmeniz gerekir ya da o sistemi doğrudan kapatmanız gerekir. Clonera’da ise 52.saniyeden sisteminizi ayağa kaldırıp çalıştırabilirsiniz. Çalıştırmakla kalmayıp Clonera veri merkezinden bu 52. saniyeyi tekrar gönderilmesini sağlayabilirsiniz. Bu anlamda Türkiye’de rakipsiz bir çözüm sunduğumuzu söyleyebilirim. Çok yeni nesil bir teknoloji ve amacımız da bunu Türkiye’ye sunmak.
Peki destek tarafında Clonera kullanıcılarına neler sunuyor?
Destek tarafında 4 ekibimiz mevcut. Güvenlik ve network uzmanları, sanallaştırma katmanında bir ekip ve işletim sisteminde çalışan bir ekibimiz var. Ve arkadaşlarımız 7/24 vardiyalı çalışıyorlar. Telefonun ucunda konunun uzmanı mühendislerimiz müşterilerimize destek veriyor ve diğer çağrı merkezleri gibi size sırada bekletmiyor. Gerçekten de sabah 4’te başınıza bir felaket gelse, biz bu operasyona hazırlıklı oluyoruz. Bu ekibin aynı zamanda görevi sistemleri monitör etmek. Bu alana da çok ciddi bir yatırımımız bulunuyor.
Fiyatlandırma konusunda bilgi verebilir misiniz?
Hizmetlerinin kesintiye uğramaması için bir çözüm kullanmayanların büyük bir kesim felaket kurtarma çözümlerinin maliyetinin yüksek olduğu yanılgısına sahip. Oysa yaşanan kayıplar, şirketlerin iş süreçlerini durdurma seviyesine getiriyor ve bu da durum itibar ve gelir kaybı olarak geri dönüyor. Bu yöndeki araştırmalar, dijital felaket yaşayan şirketlerin yüzde 65’inin sistemlerini yedekten geri döndürse de uygulamalarını sürdüremediğini, yüzde 8’inin sistemlerini hiç geri getiremediğini, her 4 şirketten birinin, sisteminin en az yüzde 10’unu kaybettiğini ortaya koyuyor. Biz sanal sunucu başına fiyatlandırma yapıyoruz. 169 dolar aylık bir ödemeyle fiyatlandırıyoruz. 100 tane sanal sunucu ile 1 sanal sunucu arasında hizmet kalitesinde herhangi bir değişme olmuyor. 169 dolarlık liste fiyatımızı da sanal sunucu sayısı arttıkça indirimlerde yansıtıyoruz.
Ali Atilla MEDE