“Hedefimiz teknoloji ile dünya lideri olmak”

Çamsan Ordu, iş süreçlerine ve altyapısına yenilikçi teknolojiyi entegre ederek sektörde lider konumunda olmayı hedefliyor.

Çamsan Ordu; 1984 yılında kurulmuş olan MDF sektöründe Türkiye, Orta Doğu, ve Balkanlar bölgesinde faaliyete geçen ilk şirket. Avrupa genelinde de ise MDF alanında kurulan dördüncü şirket. Daha önceki kariyerinde ağırlıklı olarak turizm ve konaklama sektöründe çalışan Selçuk Rusatçı, üretim sektörüne geçiş yapıp hızlı bir dönüşüme liderlik ediyor. Kendisi ile üretim sektöründeki tecrübelerini ve dönüşüm yolculuğundaki hedeflerini konuştuk. 

Çamsan Ordu ne iş yapar? Bize biraz tanıtır mısınız? 

1984 yılında yalnızca MDF ile başlayan şirket günümüzde birçok iştirakleri ile ağaç ürünlerinde öncülüğüne devam ediyor. Şu anda hali hazırda 3 farklı entegre MDF tesise sahibiz. Ancak tesislerin kendi içerisinde farklı yarı mamullerin üretildiği alt üretim yerleri var. Bu yarı mamul tesisleri ile birlikte oldukça büyük bir üretim alanına sahip. Şu anda toplam tesis büyüklüğümüz yaklaşık 250 bin metrekare. Çamsan Ordu geçmişinde aynı zamanda birçok ilklere sahip. Örneğin laminat parkeyi ilk kez Türkiye’de üreten şirket. Aynı zamanda tesis alanı içerisinde yarı mamulleri üreten birçok tesisimiz var; yarı mamulleri üreten kimya tesislerimiz, kaplama tesisleri gibi. Göreve başlamamla birlikte tesisin birçok noktasını, her bir alanını tek tek gezerek süreçleri öğrenmeye çalıştım. Elbette burada yıllardır çalışanlar kadar uzman olmasam da en azından teknoloji tarafında yorum yapabilmek adına üretim süreçlerimizin tamamı hakkında bilgi sahibiyim. 

Anadolu’da üretim sektörünün dijitalleşmesinin uzun zamana yayıldığını görüyoruz. Çamsan Ordu’da dijital dönüşümün hikayesi nerede başlıyor? 

1984 yılında kurulan ilk tesisimizin tamamen MDF üretimi üzerine başlıyor. O dönemde bile dijitalleşmenin temellerini görebiliyoruz. Üretim süreçlerinde PLC’ler ile oluşturulmuş ekranlar, kontrol mekanizmaları ile başlamış. İkinci MDF tesisinde bir aşamada daha ileriye gidilmiş bilgisayarlar ve PLC’ler vasıtasıyla birtakım kontroller sağlanmaya çalışılmış. 2000’li yıllara gelindiğinde ise ERP geçişi yapılmış. Makinaların tamamı yönetilmiyor olsa da stok, cari hesap, sipariş takibi gibi tüm unsurların artık dijitalleştiği bir döneme geçilmiş. 2020 yılının sonunda ise başka bir ERP uygulaması ile makine verilerin de aktarılmaya çalışılmış ancak tam olarak entegrasyon olmamış ve SAP uygulamasına geçiş kararı alınmış. Benim başladığım süreçte ise SAP uygulaması ile birlikte dijitalleşme hedefini daha ileriye taşıyoruz.

Varmak istediğiniz hedef nedir? 

Şu anda MDF 1, 2 ve 3 olmak üzere 3 farklı ana tesisimiz var. Bunlardan MDF3 tesisimiz daha sonra kurulduğu için çok daha teknolojik bir altyapıya sahip. Daha yenilikçi PLC’ler kullanılırken aynı zamanda Scada sistemleri sayesinde tüm üretim süreçlerinden veri almak kolaylaşmış durumda. Şu anda tesis içerisinde elli bine yakın sensör üzerinden veri çekebiliyoruz. Şu andaki hedefimiz, ham maddenin tesislerimize girmesinden müşteriye ulaşmasına kadar tüm süreçleri dijital ortamda takip edebilmek. Bizim müşterimiz son kullanıcı değil elbette. Üretimi tamamlanmış olan tüm ürünler bayilere dağıtılıyor. Aynı zamanda bayi siparişlerinin takibi, hammadde kontrolü ve içeriye alınması, üretim reçetelerinin oluşturulması ve buna göre stokların belirlenmesi süreçlerinin tamamını kapsıyor. Bunlara ek olarak MRP’lerin çalıştırılması, yedek parçaların takip edilmesi ve mekanik süreçlerdeki bakımların yapılması da bundan sonra SAP üzerinden kontrol edilecek. 

Sürecin bundan sonrasında neler planlıyorsunuz?    

Bizim bir sonraki hayalimiz ise karanlık depo, yani tamamen robotik ortamın hakim olduğu gibi depo ortamına geçebilmek. Bir diğer önemli husus şu anda elli bine yakın sensörden makinalarımızın verisini topluyor ve Big Data platformunda saklıyoruz. Bu verileri kullanarak iş modellerini tekrar oluşturup makinaların hareketlerini çok daha iyi gözlemlemeye başlayacağız. Bu sayede makinalarda bir problem yaşanmadan önce, makinaların durumları ve olası sorunlarla ilgili önceden bilgi sahibi olabileceğiz. Burada da SAS ile analitik bir yapı hazırladık. Analitik platformdaki veriler sayesinde modelleri oluşturup arıza bakım tahminleme üzerinde geliştirmeler yapacağız. Bu sayede örneğin, elektrik kesintisi olduğunda hangi makinalarda problem çıkabilir, hangilerinin çalıştırılması için neler gerekliye kadar farklı senaryolarda analitik modeller oluşturuyoruz. 

Tüm bu yatırımların geri dönüşünden neler bekliyorsunuz? 

Biz Çamsan Ordu’yu veriye dayalı bir şirket haline getirmeye çalışıyoruz. Şu anda SAP’de 2021 yılına ait verilerimiz var. Daha önce kullanılan ERP sistemlerinden alınan 2018 yılına kadar verilerimiz de mevcut. Tüm bu veriler ışığında üç yıllık bir analitik yapı oluşturduk. Burada satış ve satış sonrası kısmına destek vermeye çalışıyoruz. Bu sayede bir satış hedefi koyarken geçmiş yılların analizlerinden çıkan sonuçlara göre karar alınabilecek. Belirli bir bölgeye, belirli bir dönemde nasıl pazarlama taktikleri uygulanacağı, kurlara karşı nasıl pozisyon alınabileceği gibi öngörülerin yapılabilir hale gelmesini istiyoruz. Depo tarafında şu anda SAP’nin nimetlerini kullanıyoruz. Forkliftlerimizin üzerine tabletleri yerleştirdik, WiFi tabanlı kameralarımız var ve hem tabletleri hem de forkliftlerin hareketlerini takip edebiliyoruz. Forklift sürücüsü şu anda hangi malı, hangi depodan ve raftan alacağını artık biliyor. Tüm bunların sonucunda iş gücü kazancına kavuşmak ve bakım maliyetlerini azaltma hedefimiz var.  

Şirketin daha önce bir ERP tecrübesi var ancak bazen değişim ve dönüşüm zordur. SAP geçişinde nasıl tecrübeler edindiniz? Zorlandığınız alanlar oldu mu?

Aslında geçiş burada biraz hızlı oldu. Üç aylık gibi bir süre içerisinde geçiş yapıldı. Burada elbette bazı ekranlarda değişiklikler yaptık, özellikle verimlilik esası doğrultusunda veri girişi yapan kişilere de kolaylık sağlaması açısından bazı ekran tasarımlarını değiştiriyoruz. Genel olarak rahat bir geçiş süreci olduğunu söyleyebilirim. Bu arada süreç halen devam ediyor elbette. Örneğin, veri modeli tarafında SAP’ın analitik aracını kullanmaya çalışıyoruz. Orada hem analizler hem de raporsal tasarımlar yapıyoruz. Böylece yönetim kuruluna çıkacak olan raporların anlık olarak üretilmesini sağlayacağız.  

Veri kaynaklarında 50 bin sensör var dediniz. Bunlarla ilgili bir değişim olacak mı? 

Ben geldikten sonra, 2021 yılı itibarıyla veri kaynaklarımızı artırmaya başladık. Şu anda Scada sistemleri kurulmuş durumda. PLC üzerinden veri toplamaya devam ediyoruz. Yakın zamanda makine öğrenme üzerinde de çalışmaları tamamlayıp, o kısmı da aktif hale getireceğiz. 2022 yılının sonunda IoT tarafındaki çalışmalarımızda da belirli bir noktaya gelmeye başlayacağız. 

Bilgi Teknolojileri departmanında ve yapısında değişiklikler oldu mu?

Göreve başladıktan sonra teknoloji tarafındaki yapılanmamızı biraz daha güçlendirdik. Özellikle veri alanında daha fazla iş yapmak istiyoruz. Bu veriyi de doğru bir şekilde yönetmek zorundayız. Bu yüzden kendi teknoloji binamızı yaptık. Bu sene sonunda denetlemelerini de tamamlayınca Ordu bölgesinin ilk 27001 sertifikalı teknoloji binası olacak. Sertifika bizler için önemli çünkü biz Orta Doğu’ya, Avrupa’ya ve hatta Asya’ya ihracat yapan bir şirketiz. Bu anlamda yerinde gümrükleme ile ilgili süreçleri başlatmak istiyoruz. 27001 sertifikamızı aldıktan sonra gümrüklemeyle ilgili süreçlerimizi de tamamlayıp, hepsini kendi merkezimizde çözmüş olacağız. 

Çamsan Ordu olarak, geçtiğimiz dönemde kendi tır filolarımızı oluşturduk. Bu sayede ihracatta daha güçlü olmak istiyoruz. Bu yüzden doğrudan ihracat yapabilmek ve kendi tır filomuzla bu işi çözmek bize rekabet avantajı kazandıracak.  

Kurumsal çözümlerde başka neler yapıyorsunuz? 

Ben göreve başladıktan sonra bayi portalıyla ilgili çalışmalarımızı başlattık. 3 ay içerisinde onu da devreye aldık. Şubat sonu itibarıyla artık bayilerimiz bu portal üzerinden sipariş verebiliyor, ürün stoklarını görüp faturalarını kontrol edebiliyorlar. Burada araç takip sistemimizi de entegre edeceğiz. Böylece bir bayii sipariş verdikten sonra araçları da uzaktan görerek siparişinin yolda olduğunu takip edebilecek. Bayii portalımız yalnızca içerideki bayilerimize yönelik değil. Türkçe ve İngilizce olarak tasarladık. Dolayısıyla ihracat yaparken çalıştığımız yurt dışı bayilerimiz de bu portalı kullanarak siparişlerini veriyorlar. Aynı zamanda bu portala ödeme ve tahsilat süreçlerini de ekledik. Hem finans biriminin hem de satış departmanının işlemlerini kolaylaştırmış olduk. Tabii bu iç operasyondaki kolaylıklar işin bir kazancı, diğeri ise müşteri tarafı. Müşteriler daha kolay sipariş verebiliyor, tüm işlemlerini daha kolay yapabiliyor. Müşterinin de memnuniyetini artırmış olduk. 

Büyükşehirlerde teknolojiye ve uzmanlığa erişmek nispeten daha kolay. Ordu’da teknolojiye erişme noktasında zorluklar yaşadığınızı düşünüyor musunuz? 

Bir dönüşüm projesinden en çok ihtiyaç duyduğunuz şey danışmanlık süreçleri. İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer bazı şehirlerde danışmanlara ve şirketlere erişmek çok daha kolay. Elbette Ordu’ya birini göndermelerini istediğimizde kişi/saat ayırmakta zorlanabilirler. Ankara bize yakın olduğu için bayilerin ve teknoloji şirketlerinin oradaki temsilcilikleri ile iletişimde oluyoruz. Bu sizin işinizi zorlaştırıyor mu? Evet zorlaştırıyor. Bazen seçtiğiniz teknolojiyi de bu kıstaslara göre belirliyorsunuz. Bir örnek vereyim: Bizim sektörümüzde sahada etiket baskısı yapmamız gerekiyor. Bu noktada öncü markalar ile çalışmaya başladık ve çok daha iyi ürünler tercih ettik. Neden? Çünkü daha az arıza çıkarması ve daha az bakıma ihtiyaç duyması gerekiyor. Çünkü bulunduğumuz noktada servis hizmeti almak daha zor. Tabii tüm bunların maliyetleri de artmış oluyor. Bu yalnızca donanım için değil, yazılım danışmanlığı için de geçerli. İstanbul veya Ankara’daki bir şirketin aldığı danışmanlık hizmet faturasından daha fazlasını ödemek zorunda kalıyorsunuz. Ancak şunu da tecrübe ettim; sektörde çok uzun yıllar boyunca kurduğunuz ilişkiler bu dönemde çok işe yarıyor. Bu da önemli bir kriter olduğunu düşünüyorum. 

Burada daha yedekli çalışmak gerekiyor bu durumda… 

Elbette. Müdahale süreçleri de çok uzun çünkü. Yani 7/24 anlaşma yapsanız bile işe müdahale bir buçuk saatin altında değil. Dolayısıyla kritik noktalarda ikişer adet ürün bulunduruyoruz. Çünkü biz sıfır kesintiden bahsediyoruz. Bu yüzden master olarak kurguladığımız sistem odası tamamen down olsa bile, diğer sistem odasında networkü yönlendirip çalışmaya devam edebilecek şekle getirdik. Burada da ciddi bir yatırım yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. 

Tüm bu süreçlerde üst yönetimin onayını almak zor oldu mu? CIO ve üst yönetim ilişkisi açısından Çamsan Ordu’daki tecrübelerinizi aktarır mısınız? 

Çamsan Ordu yönetim kurulu tamamen dijitalleşmeye yönelik bir felsefeyle ilerlemeye çalışıyor. Web sayfamızda yönetim kurulu başkanımızın bunu anlatan bir yazısı da var. Bu çerçevede şirket 2030 hedefini belirlemiş durumda: MDF dendiği zaman tüm dünya çapında akla gelen ilk şirket olmak istiyoruz. Yönetim kurulu bu yüzden kaliteden ödün vermeden liderliğe giden yolu dijitalleşme süreçlerini tam olarak uygulamak olarak benimsemiş. Yaptığımız projeleri destekliyor ve bizlere güveniyorlar.  

Hedefimiz sıfır kesinti

Teknoloji binamızı yaptıktan sonra elbette sistem odası başta olmak üzere teknolojilerimizi de güncelledik. Sistem odası tarafındaki sanallaştırma teknolojilerimizi, altyapılarımızı, ağ bileşenlerini, bu süreçte yeniledik. Bu taraftaki çalışmalarımız halen bitmiş değil. Yönetimin bizden en önemli beklentisi sıfır kesinti. Bunu yapabilmek için de altyapımızın güçlü olması gerekiyor. SAP gibi bir ERP’ye tamamen her şeyinizi bağladığınızda, bir kesinti olması durumunda tüm üretim süreçlerinin durması anlamına geliyor. Bu yüzden tüm mimarimizi, tüm sistem altyapımızı da bu doğrultuda güncellemeye ve güçlendirmeye çalışıyoruz. 

Kariyer yolculuğu

Selçuk Rusatçı kariyerinde bugüne kadar ağırlıklı olarak turizm, konaklama sektöründe teknoloji liderliği yapmış bir isim. Kendisine bugüne kadar elde ettiği tecrübelerden farklı olarak, üretim sektörünün dinamiklerine nasıl adapte olduğunu soruyoruz. Rusatçı şöyle diyor: “Ben kariyerimde geçmişte çoğunlukla turizm, konaklama sektöründe çalıştım. Ama bizler yani teknoloji tarafındaki kişiler bildiğiniz gibi bulundukları ortama göre adapte olabiliyoruz. Aslında baktığımızda teknoloji hep aynı, ama sadece o tesiste ya da o sektörde onu nasıl yorumlamak gerektiğini anlamanız gerekiyor. Göreve ilk başladığım zaman MDF sektörünü tanımamamdan dolayı tüm tesisteki bütün prosesleri tek tek gözden geçirdim. Ne nasıl üretiliyor, nasıl yapılıyor, MDF’nin üretim süreçleri gibi bütün prosesleri gözden geçirmeye çalıştım. Bunu yapmamdaki tek sebep şuydu; sahada bizden destek isteyen kişilerin ne neyi neden istediğini çok daha iyi anlayabilmek ve onlara teknolojik anlamda çözüm üretirken de cevapsız kalmamaktı. Bir veritabanını yönetmek, bir network yapısı kurmak, bunlar teknoloji liderleri için kolayca yapılabilecek şeyler. Hangi tesiste olursa olsun. Ama çalıştığınız kurumun inceliklerini, proseslerini, taleplerini öğrendiğiniz zaman daha da rahat hareket edebiliyorsunuz. Teknoloji tarafında çalışan arkadaşlarımız, sektör değiştirirken kesinlikle bence korkmamalı ve göğsünü gere gere tüm tecrübelerini kullanarak o gemiyi nasıl yürüteceğini keşfetmeli.”

SAP’nin hangi modülleri ile ilk fazda canlı geçiş yapıldı? Bir sonraki fazda hangi modellerin geçirilmesini planlıyorsunuz?

SAP geçişi SD,MM,FI,PP,HR,QM,CO,PM,WM modülleri ile yapılmış durumda. Projemiz olan depo projesinin diğer fazında EWM modülünü de kullanıyor olacağız. HR tarafında Success Factors modülünü ilave edeceğiz. FI tarafında BPC modülünü ilave etmeyi planlıyoruz.

Talep tahminleme için bir çözüm düşünüyor musunuz? Yakın gelecekte böyle bir plan var mıdır? 

Bu çözümü SAS üzerinde geliştiriyoruz. 2018-2020 verilerini eski ERP den aldık, 2021’den bugüne olan verileri SAP içerisinden alıyoruz. Sipariş, satış ve sevkiyat bilgilerini analiz ederek tahminleme modellerimizi oluşturduk. Bu doğrultuda talep tahminleme operasyonunu gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda SAP içerisinde geliştirdiğimiz raporları veri modeli olarak kullanıp hem SAS hem SAP’nin bir uygulaması olan SAC (SAP Analytic Cloud) platformunda veri modeli haline getirip anlık raporlar ve ekranlar oluşturduk. Tüm bu süreçleri ve platformları geliştirmeye devam ediyoruz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu