İstanbul One ile uluslararası oyuncuları pazara çekmek istediklerini belirten Zenium Türkiye Ülke Müdürü Aslıhan Güreşcier, yatırım için Türkiye pazarının doğru mesajlarla yansıtılması gerektiğini söyledi ve ekledi: Lokasyon, bağlantı kalitesi ve insan kalitesi olarak son derece iyi olan İstanbul’un bu anlamda bir üs haline geleceğine inanıyoruz.
Murat YILDIZ/Derya COŞKUN
Dünya veri merkezi sektöründe yeni standartlar ortaya koyan Zenium, İstanbul’da bulunan ve 12 bin metrekarelik bir teknik alana sahip olan ‘Zenium İstanbul One’ tesisini hayata geçirdi. Türkiye’nin ilk toptan satış ile teknik alan tedarik eden tesisi, yerel ve uluslararası işletmelere, veri merkezi ihtiyaçlarını sunarak uluslararası bir ekosistem yaratmayı hedefliyor.
Türkiye’deki yatırımlarına bundan sonrası için de devam edecek olan Zenium’un Türkiye Ülke Müdürü Aslıhan Güreşcier ile 2016 vizyonunu ve gelecek hedeflerini konuştuk…
Verimlilik açısından kamu kurumlarının veri merkezlerinin konsolidasyonunun mutlaka olması gerektiğini söyleyen Zenium Türkiye Ülke Müdürü Aslıhan Güreşcier, modernizasyonun da mutlaka olması gerektiğinin altını çizdi. İngiltere’de gerçekleştirdikleri görüşmede Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kendilerine yatırım konusunda hedef gösterdiğini belirten Güreşcier, “Sayın Davutoğlu’nun bize verdiği öncelikli hedef, Konya’ya yatırımı değerlendirmemiz yönündeydi. Konya için yatırımcılara o bölgede veri merkezi ve altyapı yatırımları konsolide edip bölgeyi bir teknoloji üssü haline getirme vizyonu söz konusu olabileceğini düşünüyoruz. Direkt yatırımcılardan beklenti; ikinci, üçüncü hatta belki de ilk yatırımlarını o bölgeye yapmaları yönünde. Bizden de bu konuda benzer bir talepte bulunuldu. Zenium yönetimi elbette ilerleyen yıllarda bunu değerlendirebilir” dedi.
“Felaket kurtarma amaçlı veri merkezi hizmeti sunmaya talibiz”
Türkiye’de yatırımlarına devam edeceklerini söyleyen Aslıhan Güreşcier, ancak öncelikle İstanbul One tesisinde hâlihazırda bazı kurumların veri merkezi ihtiyacını karşılamaları gerektiğini ifade etti. Bu konuda tüm sektöre iyi bir mesaj vermek adına konuşan Güreşcier, “Özellikle kamunun sahip olduğu birkaç bankanın, ana veri merkezi olmasa dahi felaket kurtarma amaçlı veri merkezi hizmetini sunmaya talibiz” diye konuştu. Bütün bunların yanında İstanbul’un da bölgesel bir üs haline getirilmesinin önemine değinen Güreşcier, bu noktada bağlantı çeşitliliği ve seçeneklerin de artırılması gerektiğini belirtti. Güreşcier, “Uluslararası oyuncular Türkiye’de daha rahat hizmet sunabilir hale gelebilmeliler. Devletin bu anlamda desteğini bekliyoruz” dedi.
Veri merkezi konusunda önlerindeki yol haritasının ilk durağının Ankara olduğunu bildiren Aslıhan Güreşcier, bir tarih veremediklerini; ancak planları arasında Ankara’nın öncelikli olduğunu vurguladı. Güreşcier, İstanbul tarafında da bir artış beklediklerini ifade ederek, bunun 2016’nın son çeyreğinden başlayarak 2017 itibariyle gerçekleşmesini öngördüklerini söyledi. Güreşcier şöyle konuştu: “İstanbul yatırımı, tüm veri salonları tamamlandığında 160 milyon doların üzerinde bir rakamla hayata geçmiş olacak. Burası operasyonel bir veri merkezi. İlk müşterimiz olan KoçSistem’in 500 metrekarelik bir salonu bulunuyor. KoçSistem’den hizmet alan bir banka, sigorta şirketi ve KoçSistem’in kendi bulut platformu mevcut. Bunların sayısının artırılması gerekiyor. KoçSistem şu anda ilk müşteri ve vizyoner bir şekilde ortada tesis yokken kontrat imzaladı. 500 metrekarelik ilk salonunu aldı. Kendi bulutlarını büyütüyorlar. Entegretörlere de çok iyi bir örnek olduğunu düşünüyoruz. Zira premium bir ürünleri mevcut ve çok iyi bir satış gerçekleştiriyorlar.”
“2016 yılı bizim için doğru zaman”
Mevcut koşullarda 2016 yılının zor bir yıl olacağını söyleyen Güreşcier, geçen sene seçim ekonomisinin ve bölgesel konjonktürün etkilerinin yılın tamamına yayıldığının altını çizdi ve şöyle devam etti: “2016 yılı stabil hale gelmeye çalıştığımız bir sene olacak. Global durağanlık Türkiye gibi ülkeleri de etkiliyor. Ancak bu tür zorlukları avantaja çevirmek de mümkün olabilir. Bu sorunlar devam ederken genelde OPEX modeli çalışma yöntemleri daha avantajlıdır. 2015 yılında bunun öncelikle algılanma ihtiyacı vardı. Pazarı bu anlamda bir miktar bilgilendirmeye çalıştık. Veri merkezimizi bitirip devreye aldık. İçeride müşterinin olduğu, güvenliği yerinde, operasyonu 7/24 yaşayan bir veri merkezi işletir hale geldik. Operasyonel olmayan bir tesisi göstermek çok kolay değil, üstelik müşterinin de gözünde canlandırmak oldukça önemli. Bu anlamda bizim için doğru zaman 2016 sonu ve 2017 yılı.”
Veri merkezi konusunda Türkiye’nin genel durumuna bakıldığında şu anda satılabilir beyaz alan miktarının kabaca 13 bin metrekare olduğunu dile getiren Aslıhan Güreşcier, “Biz 2014’te pazara girerken mevcut stok bu idi. Yaklaşık iki yıl zarfında Zenium dışında bir değişiklik olmadı. Toplam sistem odası büyüklüğü 110 bin metrekare civarında. Bu rakamın 13 bin metrekaresi satılabilir beyaz alan. Bizim de buradaki tesisimiz 12 bin metrekare beyaz alan içeriyor. Dolayısıyla biz pazarı ikiye katlamış oluyoruz. Buna farklı şirketlerin devam eden veri merkezi projeleri de eklendiğinde 1,5-2 yıl içinde 50 bin metrekare rakamını görebileceğiz” şeklinde konuştu.
“Türkiye pazarı bulut ve büyük veride henüz yolun başında”
Bölgeye gelmek isteyen sağlayıcıların ana beklentisinin Türkiye’yi sadece bu pazara hizmet edecek bir nokta olarak değil, bölgesel olarak hizmet verecekleri bir üs haline getirmek olduğunu anlatan Aslıhan Güreşcier, böyle büyük bir yatırımda kendilerinin de uluslararası oyuncuları pazara çekmek istediklerini söyledi. Bu konuda devlet desteğinin de önemli olduğunu ifade eden Güreşcier, “Ali Baba’nın Dubai’yi tercih etmesi açıklanacak bir durum değil. Çünkü Dubai’de arazinin sahibi bile olamazsınız. Türkiye’de ise her şey yasalarla yürüyor. Bizim de bu imajı doğru mesajlarla yansıtmamız gerekiyor” dedi.
Türkiye pazarının henüz bulut servis, uygulamaların sanallaştırılması ve büyük veri uygulamalarının farklı kanallarda kullanılması noktalarında yolun başında olduğunu belirten Güreşcier, pazarın büyümesi ve bölgesel bir üs olarak kullanılması ihtimalinin büyük şirketlerin de iştahını kabarttığını dile getirdi. Güreşcier, “Bu yüzden Zenium olarak buradayız. Bizim beklentimiz Dubai veya Sofya yerine İstanbul’un bir üs olması yönünde. Lokasyon, bağlantı kalitesi ve insan kalitesi olarak son derece iyi olan İstanbul’un bu anlamda bir üs haline geleceğine de inanıyoruz” diye konuştu.
Siber ataklarla mücadele etmenin formülü var
Bir veri merkezinin toplam sahip olma maliyeti içinde inşaat ve arazinin etkisinin yüzde 10’dan fazla olmadığını söyleyen Aslıhan Güreşcier şöyle konuştu: “Finans sektörüne dönüp baktığımızda burada farklı itici güçler mevcut. İlki, Türkiye’nin genel sorunu olan enerji. İkincisi de bu tesisin yönetim maliyeti. Bu yönetim maliyetinin içinde sertifikasyon maliyetinden insan kaynağı maliyetine, meydana gelen arızalardan kaybedilen çalışma zamanı ve bunun paraya dönen boyutuna kadar pek çok kalem sayılabilir. Dolayısıyla bizim finans tarafında bunu anlatma ihtiyacımız var. Çünkü finans sektörünün parasını buna harcamasına gerek yok. Yeni teknolojilere, güvenliğe, mobile, büyük veriye, hatta buluta odaklanmalılar. Siber ataklarla mücadele etmenin en etkin yolu, bağlantı çeşitliliği olan peering ile hizmet veren veri merkezlerinden hizmet almaktan geçiyor. Peering hizmeti alabildiğiniz bir veri merkezinde olursanız, o zaman network’ünüzü Türkiye giriş çıkışlarınızdan farklı bir network’e taşırma imkanınız olur. Üstelik bu güvenli bir şekilde yapılabilir ve böylece ataklardan etkilenmezsiniz. Türkiye bu fırsatı bugüne kadar kullanamıyordu; çünkü bir IXP firması yoktu. Oysa bugün var ve şu anda kullanımı artırıp yaygın hale getirmemiz gerekiyor. Özetle, gerek yaratmayı hedeflediğimiz ekosistem ile gerekse sağladığımız yüksek standartlar ve hizmet çeşitliliği ile Türkiye’de uluslararası standartlardaki ilk ve tek veri merkezi operatörüyüz.”