5G’nin çığır açacak tüm teknolojilerin temelinde yer aldığını söyleyen Türk Telekom Strateji, Planlama ve Dijital Genel Müdür Yardımcısı Barış Karakullukçu, “Mobil baz istasyonlarımızın yaklaşık yüzde 45’ini fiber ile bağlayarak şimdiden 5G’ye hazır hale getirdik.” dedi.
İzmir Fen Lisesi’nin ardından Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünden mezun olan Barış Karakullukçu, Koç Üniversitesi Executive MBA programını tamamlayarak, profesyonel hayata adım atıyor. Uluslararası danışmanlık firmaları PwC, IBM ve Accenture’un Almanya ve Türkiye ofislerinde yaklaşık 20 yıl çalışıp 25’ten fazla ülkede dijital dönüşüm projelerinde liderlik yapan Karakullukçu, perakende sektöründe 2012-2016 yılları arasında Mudo Yürütme Kurulu Başkanı ve CEO’su olarak çalışıyor. Sonrasında Turkcell’de Veri ve Analitik Direktörü olarak görev yapan Karakullukçu, 8 senedir Boğaziçi ve Özyeğin Üniversitesi MBA programlarında dijital ve yönetim konularıyla ilgili dersler veriyor. Ocak 2020’de katıldığı Türk Telekom Grubu’nda Strateji, Planlama ve Dijital Genel Müdür Yardımcılığı görevini sürdüren Barış Karakullukçu ile şirketinin dijital dönüşüm stratejisini, 5G’yi ve pandemi sonrası yatırım planlarını konuştuk…
Dijital dönüşüm Türk Telekom için ne ifade ediyor? Bu çerçevede şirket içerisinde hangi alanlarda dönüşüm yapıyorsunuz?
Türk Telekom için dijital dönüşüm, Türkiye’nin dijital dönüşümü anlamına geliyor. Ülkemizin dijitalleşmesi için en kilit nokta, 5G ve sonrasında gelecek olan yeni nesil teknolojileri destekleyebilecek altyapıyı inşa etmekten geçiyor. Türk Telekom olarak ülkeyi geleceğe taşıyacak altyapı yatırımlarını hızlandırırken kamuya, yerel yönetimlere ve özel sektöre yönelik dijital çözüm ve hizmetlerimizle, Türkiye’nin dijital dönüşümüne liderlik ediyoruz. Bu konuda Türkiye’de en yüksek yatırım yapan şirketlerinden biriyiz. Sadece son 15 yılda ülkemizin dijital dönüşümü için yaptığımız yatırımlar 17 milyar doları buluyor. Yeni nesil iletişim teknolojileri, Endüstri 4.0, IoT, Yapay Zekâ, Akıllı Şehirler, Bulut Çözümleri, Siber Güvenlik, Müşteri Deneyimi gibi dijitalleşmenin somut göstergesi olan alanlarda pek çok işler başardık.
Tüm bunları yaparken bir yandan da kurum olarak kendi iç dijital dönüşümünüzü hızlıca tamamlayıp müşterilerinize en iyi deneyimi sunabilmeniz gerekiyor. Biz de bu yolda çok fazla yol kat ettik. 2016 yılında, farklı şirket yapılanmaları altında verdiğimiz sabit ses, sabit internet ve mobil hizmetlerimizi tek marka altında birleştirerek Türkiye’nin en büyük entegre operatörü konumuna geldik. Türk Telekom’un dijital transformasyonu ile bu 3 şirketin entegrasyonunu eşgüdümlü olarak yöneterek bu üç farklı şirkete ait verileri, süreçleri ve sistemleri planlı ve programlı bir şekilde tekilleştirdik.Yapay zekâyı, kesintisiz ve yüksek kalitede hizmet için sabit ve mobil ağların optimizasyonunda kullanıyoruz. Böylece Türkiye’nin 81 ilindeki şebekelerimizi canlı olarak izliyor, otomatik kök neden analizi ile olası şebeke problemlerini daha oluşmadan tespit ederek verimliliği en üst seviyede tutuyoruz. Türk Telekom olarak, tüm faaliyet alanlarımızda hızlı büyüme ve mükemmel müşteri deneyimi hedeflerimiz doğrultusunda satış kanallarımızda da entegrasyona devam ediyoruz. Bu amaçla yaklaşık 3 yıldır yürüttüğümüz Ofis Transformasyon Projemiz kapsamında satış ofislerimizi müşterilerimize çok farklı bir satış yeri deneyimi sunacak Türk Telekom Müşteri Merkezlerine (TTMM) dönüştürüyoruz.
Türk Telekom kendi dönüşümü ile birlikte müşterilerine de farklı çözümler ve hizmetler sunabiliyor mu?
Özel Müşteri Deneyimi İyileştirme programımız ile müşterilerimize dokunan bütün hizmetleri, uygulamaları ve süreçleri müşteri deneyimi ekseninde yeniden ele alıyor ve uçtan uca gözden geçiriyoruz. Günümüz dünyasında oldukça yaygınlaşan bir diğer kolaylık da Sanal Asistanlar. Yapay zekâ destekli bütün dijital kanallardan hizmet verecek sanal asistanımızı 2021’de devreye alarak müşterilerimize bütünleşik kanal deneyimi yaşatacağız.
Dijital platformumuz ‘Online İşlemler’ ve çok yönlü ihtiyaçları karşılayan sayısız dijital uygulamamız ile hayatı eve sığdırdık. Mobil, Evde Internet ve Ev Telefonu işlemlerini tek platformda birleştiren Online İşlemler uygulamamız bugüne kadar 41 milyon kez indirildi. Dijital dönüşüm sürecinin önemli bir parçası olan online kanallarımız üzerinden yapmış olduğumuz tahsilatlar, 2020’nin 2. çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre yüzde 18, 2019 son çeyrek aylık ortalamasına göre ise yüzde 63 artmış durumda. Abonelerimize, bağlantı sorunlarını uzaktan ve farklı bir kişiden destek almaya ihtiyaç duymadan rahatça çözme imkânı sağlayan ‘Pratik Çözüm’ platformumuz da büyük ilgi görüyor.
Dijital dönüşümün odağında veri ile dönüşüm stratejilerini görüyoruz. Bu çerçevede büyük veri ve bunun işlenmesi noktasında neler yapıyorsunuz?
Dünyamız veri temelli bir ekonomiye doğru hızla evriliyor. Yeni çağın en büyük nimetlerinden birisi de ‘‘Büyük Veri’. Türkiye’nin en çok aboneye sahip entegre operatörü olarak bizim de sabit ses, mobil, sabit internet, TV, dijital servislerimizi içeren 48,7 milyon abonemize ait bir büyük verimiz bulunuyor. Büyük veriyi işleyerek onu yeni değerler yaratacak şekilde kullanmanın ekonomik faydaları oldukça fazla. Ama iş bununla da bitmiyor. Toplumsal ihtiyaç ve taleplerin tespiti ve giderilmesine yönelik büyük verinin özel sektörün yanı sıra kamu yararına da kullanımı, önemli bir dönüşüme işaret ediyor. Örneğin; pandemi döneminde ortaya çıkan birçok ihtiyaca yönelik altyapı ve uygulama projelerini hayata geçirdik. Yine ehliyet, pasaport, banka kartı gibi tüm kartların yeni kimlik kartlarımızda birleşmesi gibi projeler var sırada. Yüz tanıma uygulamaları sayesinde yakın gelecekte buna da ihtiyacımız olmayacak gibi gözüküyor.
Yeni düzende verinin taşınması, işlenmesi kadar güvenle saklanması da hayati öneme sahip. İşte bu yüzden yatırımlarımızın önemli bir kısmını da siber güvenliğe ayırıyoruz. Türkiye’nin güvenlik servis sağlayıcısı konumundaki ilk operatörüyüz.
Öte yandan, geliştirdiğimiz akıllı yazılımlarla bu büyük veriyi analiz ederek ürün ve hizmetlerin sunuşundan, satın alma ve satış sonrası hizmetlere kadar tüm süreçlerin kusursuz bir müşteri deneyimi yaşatacak şekilde yeniden kurgulanması için kullanıyoruz.
Dijital dönüşüm ve dijitalleşme süreçlerinde temel kazanımlar ne oldu, neler olacak? Dönüşümün rakamsal faydaları var mı?
Dijital dönüşümün temel kazanımlarından biri, belki de en önemlisi, yapay zekâ ve makine öğrenmesine dayanan kök neden analizi platformları sayesinde iletişimde yaşanması olası kesintilerin önüne geçmiş bulunmamız. Türk Telekom olarak kendi kaynaklarımızla geliştirerek patentini almış olduğumuz TT-ON (Türk Telekom Optical Network) Ağ Optimizasyon platformumuz sayesinde şebekelerimizde meydana gelebilecek sorunları henüz gerçekleşmeden saptayarak gerekli önlemi alabiliyoruz. Mobil baz istasyonlarımızın yaklaşık yüzde 45’ini fiber ile bağlayarak şimdiden 5G’ye hazır hale getirdik.
Pandemi sürecinde satış ve saha ekiplerimizin organizasyonunda hızlı bir değişikliğe gittik. Tüm bu dönüşüm ve geliştirmeler neticesinde hizmet talebi ile bağlantının sağlanması arasında geçen süreyi de iyileştirmeyi başardık. Bu kazanımların da etkisiyle, sadece 2020’nin ikinci çeyreğinde sabit genişbantta, 2019 yılının tamamındaki abone artışından daha fazla net abone kazanımı sağladık.
Şirketler büyüme ve dönüşüm stratejilerinde girişim ve startuplardan nasıl faydalanabilirler? Sizin bu alanda yaptığınız çalışmalar ve elde ettiğiniz başarılar var mı?
Türk Telekom olarak ülkemizde girişimcilik ekosistemini geliştirmek ve büyütmek amacıyla gençleri ve girişimcileri desteklediğimiz platformlarımız bulunuyor. 2013’ten bu yana sürdürdüğümüz girişim hızlandırma programımız PİLOT ile yerli ve millî teknoloji girişimlerini destekliyor, girişimlerin en çok ihtiyaç duyduğu, nakdi sermaye ve mentor desteğini bir arada sunuyoruz. Erken aşama girişimlere sistemli ve doğru büyümenin kapılarını açıyor, onlarla iş birliği yaparak müşterilerimize yenilikçi ürün ve hizmetler sunmayı sürdürüyoruz. Pilot kapsamında ağırlıklı olarak eğitim ve sağlık teknolojileri, yapay zekâ, makine öğrenmesi, sanal/artırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, büyük veri analitiği, blockchain, finansal ve regülasyon teknolojileri ve siber güvenlik gibi alanlara odaklanıyoruz. Pilot ile bugüne kadar 65 Türk girişimine toplamda 4 milyon TL’nin üzerinde nakit desteği sağladık. Ülkemizde girişim kültürünün oluşması ve yaygınlaşmasını sağlamak amacıyla 2018’de teknoloji girişimcileri için Türkiye’nin ilk ücretsiz topluluk merkezi Santral’i hayata geçirdik. Öte yandan, büyüme aşamasındaki girişimleri desteklemek amacıyla sektörün ilk kurumsal girişim sermayesi şirketi TT Ventures’ı kurduk. TT Ventures ile başta sağlık, eğitim ve enerji sektörleri olmak üzere çeşitli alanlara yaptığımız yatırımlarla hem girişimcilik ekosistemine katkı sağlıyor hem de bu sektörlerin dijitalleşmesine öncülük ediyoruz. Bu kapsamda Türkiye’nin ilk online sağlık hizmeti platformu DoctorTurkey’e ve dijital patoloji alanında hizmet sunan yerli yazılım şirketi Virasoft’a yatırım yaparak son dönemde önemi çok daha iyi anlaşılan sağlık sektörünün dijitalleşmesi için hizmetlerimizi sürdürdük. Bir diğer yatırımımız ise, eğitim alanında, PİLOT mezunlarımızdan olan oyunlaştırılmış eğitim platformu MentalUP oldu. 2019’da MentalUP, aralarında Türk Telekom’un da bulunduğu yatırımcılardan aldığı destekle hizmetlerini uluslararası arenada pazarlayan bir değerimiz haline geldi.
Şirket içi girişimcilik yönünde inisiyatifiniz var mı? Bu konuda bir başarı, çalışma veya hayata geçmiş proje var mı?
Şirket için girişimciliği destekleme konusunda, çalışanlarımızın yenilikçi fikirlerini hayata geçirdiğimiz Mucit Fikir Sistemimiz bulunuyor. Mucit üzerinden fikirlerini paylaşan şirket çalışanlarımızdan da çok değerli projeler çıkıyor. Örneğin; 2018 Dünya Kupası’nda etkin şekilde kullanılan VAR sisteminin Türkiye’de uygulanmasını sağlayan teknoloji yapısının mucidi Türk Telekom’da çalışan bir arkadaşımızdı. Böylelikle, dünyanın konuştuğu bir sistemin Türkiye’deki modeli içimizden bir arkadaşımız sayesinde hayat buldu. Arkadaşımız bu model ile hem kendi kariyeri için önemli bir adım attı, hem de Türk sporunun en önemli gündem konusundaki teknoloji yapısının şekillenmesinde öncü oldu. 2016’dan 2019 sonuna kadar 1.496 Mucit, toplam 2.913 yeni fikir önerisinde bulundu. Bunlar içinden 4 fikrimiz için Türk Patent ve Marka Kurumu’na resmi patent başvurusu yaptık.
5G ile birlikte özellikle IoT servislerinde bir büyüme bekleniyor. Siz şimdiden eCall hizmetlerine yoğunlaşıyorsunuz. 5G’nin yol haritasında neler görüyorsunuz? Dijital dönüşüm liderlerini başka ne gibi fırsatlar bekliyor?
5G; yapay zekâ, makine öğrenmesi, nesnelerin interneti, robotik, otonom araçlar, akıllı şehir ve fabrikalar, artırılmış ve sanal gerçeklik gibi üretimde, bireysel ve kurumsal hayatta çığır açacak tüm teknolojilerin temelinde yer alıyor. Biz de tüm bu yeni nesil teknolojileri, 5G ile birlikte tüm dünya ile aynı anda Türkiye’de deneyimliyoruz. Türk Telekom olarak bir yandan 5G ile ilgili şebeke testlerimizi sürdürürken bir yandan da 5G ve sonrasında gelecek olan yeni nesil mobil teknolojileri destekleyebilecek altyapının inşa edilmesinde kritik önem taşıyan fiber yatırımlarımızı hızla devam ettiriyoruz. 314 bin kilometreye ulaşan güçlü fiber ağımızla 5G’ye en hazır operatörlerden birisi konumundayız. İkinci çeyrek itibarıyla, fiber bağlantıya sahip LTE baz istasyonlarımızın payını yaklaşık yüzde 45’e yükselttik. 5G alanında yaptığımız Ar-Ge çalışmalarıyla dünya çapında hız rekorları kırdık, 360 derece kamera açısıyla Türkiye’nin ilk 5G canlı maç yayınını yaptık. 5G ve yeni teknolojiler konusunda küresel oyuncularla birlikte yaptığımız çalışmalar ve başarıyla sonuçlanan testlerimizle, Türkiye’nin dijital dönüşümü için tüm gücümüzle çalışıyoruz. 5G ile ilgili olarak 37 patente sahip olan Grup şirketlerimizden Argela’nın ABD’de kurulu iştiraki Netsia’nın katkılarıyla ilerleyen dönemlerde 5G alanına daha fazla katkı sağlayan çalışmalar yapmayı hedefliyoruz. Amacımız, 5G’nin sunduğu avantajları Türkiye’nin sadece ‘merkezine değil, herkese’ yaşatmak ve herkesi değerli hissettirmek.
Pandemi ile birlikte sizce hangi başlıklar daha öne çıktı. Türk Telekom’un yatırım ve dönüşüm stratejisinde bir değişim oldu mu?
Pandemi ile birlikte her şeyden önce kesintisiz iletişimin önemi çok net bir biçimde ortaya çıkmış oldu. Evden çalışma ve uzaktan eğitimin de etkisiyle sabit hatlardaki talep artışı ile birlikte, görüntülü konuşma ve video içeriklerine olan rağbet de hızla yükseldi. Biz de bu süreçte, artan talep artışını sorunsuz bir şekilde karşılamış olmanın mutluluğunu yaşadık. Ayrıca Millî Eğitim Bakanlığı’nın EBA platformu ile öğrencilerimizin uzaktan eğitimi ve Sağlık Bakanlığı’nın ‘Hayat Eve Sığar’ gibi uygulamalarının geliştirme ve altyapı süreçlerine katkıda bulunduk.
Dijitalleşmenin yaşamın her alanında yaygınlaşacağı, yapay zekâ başta olmak üzere yeni teknolojilerin insan yaşamında kendisine daha geniş yer bulacağı bir döneme giriyoruz. Türk Telekom’un yatırım ve dönüşüm stratejisini, önceden planladığımız şekilde sürdürüyoruz. Türk Telekom olarak stratejimizde zaten sağlık, eğitim ve enerji sektörleri öncelikli dönüştürmeyi hedeflediğimiz sektörlerin başında geliyor. Pandemi sürecinde değeri ve önemi artan bu sektörlere önceden beri yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Bu da ne kadar doğru bir strateji kurgulamış olduğumuzun bir göstergesi aslında. Yılın ilk çeyreğinde 2020 yatırım öngörümüzü yaklaşık 6,4 milyar TL olarak yukarı yönlü revize etmiştik, hedeflediğimiz şekilde ilerliyoruz.
Pandemi aynı zamanda yurt dışı bağımlılığının ne kadar sıkıntılı olabileceğini de gösterdi. Teknolojide yurt dışına bağımlılığımızın azaltılmasında noktasında Türk Telekom gelecekte neler yapacak?
Günümüzde ülkeler dışa bağımlılıklarını azaltmak için kendi millî teknolojilerini geliştirme yarışı içindeler. Türkiye’nin 2023 vizyonu ekseninde hedeflediği ekonomik kalkınma hamlesini yaparak gelişmiş ülkeler arasında yer alabilmesi için iş dünyasının da dijitalleşmesi, yerli ve milli teknolojilerin yaygınlaşması çok önemli. Türk Telekom olarak, kapsamı günden güne artan kurumsal ürün ve hizmetlerimizle Türkiye’nin en büyük 500 şirketinin tamamı dâhil, kurumsal şirketlerden kamu kuruluşlarına ve KOBİ’lere kadar ülkemizin finansal gelişimine etki eden şirketlerimizin dijital dönüşüm yolculuğunda baş roldeyiz.
Öte yandan, ulusal güvenliğin de önemli bir unsuru olduğumuzun bilinciyle, kamu ve yerel yönetimlere ait kritik kurumlarımızın veri ve altyapı güvenliğini, Türk Telekom’un güvenlik ürünleri ile sağlıyoruz. Yatırımlarımızla sürekli geliştirdiğimiz ürün ve hizmetlerimizle müşterilerimize yerel ve coğrafi yedekli olarak Türkiye’nin en kapsamlı siber güvenlik hizmetlerini sunuyoruz. Türkiye’nin en büyük siber güvenlik merkezi ile Türkiye’nin verisini ve iletişim altyapısını siber tehditlere karşı 7/24 kesintisiz olarak koruyoruz.
“Yetenekli gençlerimizi siber güvenlik mesleğine hazırlıyoruz”
Türkiye’de dijital dönüşüm liderlerine güç verecek yeterli yetişmiş insan var mı sizce? Türkiye hangi alanlarda eksiklik yaşıyor, bu çerçevede gençlerin nerelere yoğunlaşmasını tavsiye edersiniz?
Türkiye girişimcilik açısından yüksek bir potansiyel barındırıyor. Son zamanlarda girişimlerimizin uluslararası düzeyde başarıları da bunu kanıtlar nitelikte. Sayıları hızla artan dijital uygulama ve servisler, kullanıcılara her geçen gün yeni deneyimler yaşatırken yeni ihtiyaçlar da oluşturarak kullanıcı alışkanlıklarının değişmesine yol açıyorlar. Gençlerimizin dijital dönüşümün doğal çıktıları olan yapay zekâ, makine öğrenmesi, blockchain, sanal/artırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, büyük veri analitiği, siber güvenlik gibi alanlara yoğunlaşmasını tavsiye ediyorum. Türk Telekom olarak çeşitli üniversitelerle iş birliği içinde verdiğimiz siber güvenlik eğitimleri ile yetenekli gençlerimizi siber güvenlik mesleğine hazırlıyoruz. Bunu “teknolojiye ömür verenlerden teknolojiye gönül verenlere” çok değerli bir bilgi aktarımı olarak görüyoruz. Bu amaçla geçtiğimiz ay Türkiye’nin ilk online Siber Güvenlik Kampı’nı gerçekleştirdik.