Ödeme sistemleri noktasında kendileri için güvenlik ve regülasyonların çok önemli olduğunu belirten Cardtek Payment Solutions Genel Müdürü Ahmet Akgün, güvenlik endişesinin hep olacağını söylüyor ve ekliyor: “Müşteri davranışı, güvenlik ve teknoloji birbirleriyle etkileşim içinde… Bu döngü içerisinde de gelişiyor olacağız.”
Derya COŞKUN SAYIN
Finansal teknolojiler alanında sunduğu çözümlerle tanınan Cardtek, 2001 yılında SmartSoft olarak kurulmasının ardından bugüne kadar önde gelen birçok kuruma hizmet üretti. Son olarak, yeni hissedarları MV Holding ve Revo Capital’in yatırımları ile küresel bir marka olma yolunda ilerleyen Cardtek, 5 yıl içerisinde finansal teknolojiler alanında dünyanın ilk 10 şirketinden biri olmayı hedefliyor.
Yurtdışı açılımı noktasında kendilerine yeni kanallar açacak, bir anlamda dünyanın Cardtek’ini oluşturacak iş ortaklarını seçmek istediklerini söyleyen Cardtek Payment Solutions Genel Müdürü Ahmet Akgün, Revo Capital -MV Holding yatırımlarını şöyle anlatıyor: “Böyle bir ekip ve iş ortağında en mekanik parametre elbette ‘nakit.’ Bunun yanında beş yıl sonra da sizinle aynı hayalleri taşıyacak bir ekibin varlığı çok önemli. Sizin bugününüzü görüp yarınınıza inanmaları gerekiyor. Ekibin doku uyumu, aynı dili konuşuyor olmak ve her şeyden önemlisi sizi beş yıl sonraya taşırken aranızdaki uyum çok kritik. Biz bu noktada, en uygun adayı bulduğumuzu düşünüyoruz.”
2015 yılında yüzde 48 oranında büyüme kaydeden şirketlerinin, Revo Capital’ın ve MV Holding’in yaptığı yatırımla yurt dışı büyüme faaliyetlerine hız verdiğini anlatan Akgün, Türkiye’de en iyi finanse edilen teknoloji start-up’ı olduklarını, global planlarını hayata geçirebilmek için de bu yatırımın çok önemli olduğunu kaydediyor. Akgün, “Yurt dışı faaliyetlerini dört bölgeye ayırdık: EMEA, Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Asya Pasifik. Türkiye şirketin ana gemisi ve ARGE merkezi olmaya devam edecek. Bu ofislerde oluşturulan ekiplere şirketin 15 yıllık birikimi olan çok kıymetli know-how’ı aktarabilmek için üst yönetimin bir kısmını farklı bölgelerde görev yapacak şekilde konumlandırdık” diyor.
Ödeme sistemlerinde sunulan çözümlerin Türkiye’de iki firma, dünyada ise 10-15 firma tarafından sunulduğunu belirten Akgün, Türkiye’nin bu hizmetleri öncesinde yurtdışından satın aldığını, şu anda ise tamamen yerli üretildiğini anlatıyor. Akgün, “Yerli üretim daha güvenli, üstelik yerel destek alınıyor ve daha uygun. Biz, ödeme sistemleri altyapılarını Türkiye’de yerli ve kaliteli üretim noktasına getirdik. Bunun da sektöre önemli artılar kattığına inanıyoruz. Cardtek misyon olarak bunu başardı ve en büyük kazancı da bu oldu” diye konuşuyor.
“Türkiye’de en iyi finanse edilen teknoloji start-up’ı biziz”
Ödeme sistemlerindeki güvenlik noktasına da değinen Akgün, ödeme sistemlerinde kendileri için güvenlik ve regülasyonların iki önemli nokta olduğunu söyleyerek, süregelen güvenlik endişesinin dünyada hep olduğunu ve hiç bitmeyeceğini ifade etti.
Akgün şöyle devam ediyor: “Hiç kimse hiçbir zaman kendisini güvende hissetmeyecek. Benim evdeki fırınımın uzaktan yönetilmesi çok büyük fırsat, ancak bu fırsatı yaşadıktan sonra yaşayacağımız güvenlik açıkları olacak. Sonrasında da bu açıkları kapatmayı konuşuyor olacağız. Müşteri davranışı, güvenlik ve teknoloji birbiriyle etkileşim içinde olan bir sinerji olacak. Bu döngü içerisinde gelişiyoruz şu anda. İnternete bağlı olan cihazın bağlı olma sebebi iletişim. Bu iletişim için de bir protokol var. Güvensiz olma ihtimaline karşılık IoT’yi hayatımızdan çıkaramayız. Ama IoT’yi hayatımıza sokarken güvenliği maksimum seviyede nasıl tutarız konusu en önemli endişelerimizden olmalı. Bugün aynı konu bizim hayatımızda kart verilerinde var. Kartlarda güvenlik açıkları 2000’li yılların başında yaşanıyordu. Türkiye’de BDDK kart verileri konusunda denetler hale geldi. Biz de ödeme sistemlerini sürekli geliştirirken veri güvenliği noktasında da inovasyon yapıyoruz.”
Geçen yıl içerisinde milli ödeme yönetimi TROY’a entegre olan, ardından da NXP ile yaptığı işbirliği ile giyilebilir cihazlar için ‘Dijital Yetkilendirme Platformu’ adıyla bir ödeme sistemi geliştiren Cardtek, 25 ülkede 150’yi aşkın müşteriye uçtan uca ödeme sistemleri çözümleri sunuyor.
Cardtek Payment Solutions Genel Müdürü Ahmet Akgün, bugün finans kurumları, ödeme servisi sağlayıcıları, Telekom operatörleri, kişiselleştirme büroları, perakendeciler, terminal ve kart satıcıları ile toplu taşıma işletmeleri de dâhil olmak üzere 25 ülkede 150’yi aşkın müşteriye uçtan uca ödeme sistemleri çözümleri sunduklarını söylüyor. Akgün, “EMV alanındaki 15 yılı aşan tecrübemiz ve Kart Yönetimi, Sahtecilik ve Risk Yönetimi, Ödeme Sistemleri Operasyon Hizmetleri ve Donanım çözümleri ile müşterilerimizin güvenle çalışmasını sağlıyoruz. Aynı zamanda günümüzün büyüyen sektörleri olan mobil ödeme ve giyilebilir ödeme teknolojileri alanında da sektöründe pazarda öncü bir rol oynuyoruz” diyor.
Bütün bunların yanında Cardtek Academy’den de bahseden Ahmet Akgün, Cardtek Academy’nin ödeme sistemlerindeki en son gelişmeleri ve en iyi uygulamaları takip etmek isteyen profesyonellere yol gösterici olmak için kurulduğunu belirterek, Cardtek Akademi eğitimleri ile değişik seviye ve fonksiyonlarda çalışan profesyoneller için geliştiriliyor. Eğitimlerin temel amacı ödeme sistemleriyle ilgili çalışanların teknik ve yönetim becerilerini ve verimliliğini artırmak. Cardtek olarak, ödeme sistemlerindeki engin tecrübemizi gerçek hayattaki uygulamalardan örneklerle desteklenmiş resmi bir eğitim programıyla katılımcılara sağlamayı hedefliyoruz. EMV eğitimlerimizi, bu konudaki giriş seviyesi bilgiye sahip katılımcının bile, eğitimin sonunda EMV teknolojisi ve EMV’ye geçiş süreci hakkında derin bir bilgiye sahip olacağı şekilde tasarladık” diye konuşuyor.
“15’in üzerinde projemiz AB tarafından onaylandı”
Ar-Ge tarafında da çalışmalarının olduğunu hatırlatan Akgün, Ar-Ge merkezlerinin İstanbul’da olduğunu, çalışmalarını tekno kentlerde yürüttüklerini belirtiyor. “Yapılan Ar-Ge projelerini TÜBİTAK onayına sunuyoruz, patent başvurularında bulunuyoruz. Avrupa Birliği tarafında EUREKA çatısı altındaki ITEA, Celtic plus, EUROGIA2020 kümelerinde konsorsiyumlara partner, projenin koordinatörü olarak ya da ulusal koordinatör olarak giriyoruz, bu kümelerden label alan projelere ortak oluyoruz” diyen Ahmet Akgün, bugüne kadar 15’in üzerinde projelerinin AB tarafından onaylandığını, 30’un üzerinde projenin de TÜBİTAK’tan onay aldığını ifade ediyor. Akgün, “2015 yılında EUROGIA’nın yönetim kuruluna girdik ve EUREKA çatısı altında aktifiz. Bu yıl bizi gururlandıran bir gelişme daha oldu; EMEA Sales& Marketing EVP’miz Sinem Altuncu ise 2016 yılında EUROGIA Chairwoman seçildi” diyor.
“Veri güvenliği konusunda sürekli inovasyon yapıyoruz”
Ödeme sistemlerindeki güvenlik noktasına da değinen Akgün, ödeme sistemlerinde kendileri için güvenlik ve regülasyonların iki önemli nokta olduğunu söyleyerek, süregelen güvenlik endişesinin dünyada hep olduğunu ve hiç bitmeyeceğini ifade etti. Akgün şöyle devam ediyor: “Hiç kimse hiçbir zaman kendisini güvende hissetmeyecek. Benim evdeki fırınımın uzaktan yönetilmesi çok büyük fırsat, ancak bu fırsatı yaşadıktan sonra yaşayacağımız güvenlik açıkları olacak. Sonrasında da bu açıkları kapatmayı konuşuyor olacağız. Müşteri davranışı, güvenlik ve teknoloji birbiriyle etkileşim içinde olan bir sinerji olacak. Bu döngü içerisinde gelişiyoruz şu anda. İnternete bağlı olan cihazın bağlı olma sebebi iletişim. Bu iletişim için de bir protokol var. Güvensiz olma ihtimaline karşılık IoT’yi hayatımızdan çıkaramayız. Ama IoT’yi hayatımıza sokarken güvenliği maksimum seviyede nasıl tutarız konusu en önemli endişelerimizden olmalı. Bugün aynı konu bizim hayatımızda kart verilerinde var. Kartlarda güvenlik açıkları 2000’li yılların başında yaşanıyordu. Türkiye’de BDDK kart verileri konusunda denetler hale geldi. Biz de ödeme sistemlerini sürekli geliştirirken veri güvenliği noktasında da inovasyon yapıyoruz.”
Son dönemde Türkiye’de ‘yapabildiklerimi out-source edeyim, hizmet alayım, buluta geçeyim’ gibi bir durumun söz konusu olduğunu dile getiren Ahmet Akgün, “Şirketlerin karlılık hedefleri var. Haliyle herkes birtakım uygulamalarını buluta taşıyacaktır. Ancak farklılaşmak istedikleri konuları da kendi içlerinde bırakacaklar. Ödeme sistemleri de bunun güçlü bir örneği” şeklinde konuşuyor.