Deka Teknoloji Kurucu Ortağı Serdar Özkan: “Kurumlar bir sağlayıcı ile çalıştıklarında, benzer projeleri daha önce yapmış oldukları için hem zaman yönetimi hem işin kalitesi hem de müşteri memnuniyeti daha üst seviyede oluyor.”
Kurumsal firmalara profesyonel ve yönetilebilir hizmetler sunarak şirketlerin birtakım ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan Deka Teknoloji, 4 ortak tarafından kuruldu. Serdar Özkan da bu kurucular arasında yer alıyor.
Deka Teknoloji’nin yazılım, veritabanı, analitik ve altyapı olmak üzere 4 ana birimi bulunuyor. Yazılım tarafında daha çok anahtar teslim projeler sunan şirket, aynı zamanda ürün geliştirme tarafında da firmaların ekiplerine dahil oluyor: Hem web hem de mobil tarafta çeşitli işlemler ve yazılımlar sunuyorlar. Hem Deka Teknoloji’yi hem de yönetilen hizmetleri, şirketin Kurucu Ortağı Serdar Özkan ile detaylı bir şekilde masaya yatırdık…
“Hedefimiz; global olarak Türkiye’ye katma değerli hizmetler getirmek”
Her bir kurucu ortağımız mühendis. Biz de buradaki bilgi birikimimizi, partner ve müşterilerimize katma değerli bir şekilde sunmak üzere yola çıktık. Deka Teknoloji’de, yazılım tarafında firmaların istedikleri yazılımları, onların ekipleriyle beraber baştan sona kadar devam ettirdiğimiz bir süreç üzerinden işletiyoruz. İkinci alanımız ise veritabanı. Firmaların veritabanı sistemlerine destek olmak, onların birtakım veritabanı projelerini yapmak üzere kurguladığımız bir birim olarak hizmet veriyor, veritabanı desteği sunuyoruz. Üçüncü alanımız da analitik. Burada özellikle günümüzde verinin önemli olduğu bir noktada, veriyi anlamlandırıp uçtan uca verinin dashboard haline getirilmesine kadarki tüm süreçleri işletiyoruz. Firmaların verilerini alıp, onların verilerini istedikleri formatlara dönüştürüp karar destek sistemlerini oluşturdukları birtakım analitik raporlamalar yönetiyoruz. Büyük veri de yine raporlama tarafında yönettiğimiz bir birimimiz. Son olarak, altyapı tarafında daha çok sistem adminliği ile başlayıp daha sonra bulut teknolojilerinde ve DevOps dediğimiz özellikle konteyner yapılarda firmalara destekler sunuyoruz. 100’e yakın çalışan sayımızı 2023 yılında artırmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda mevcut müşterilerimizle de daha fazla projeyi hayata geçirip katma değerli işler yapmak istiyoruz.
Sadece Türkiye’de değil globalde de çalıştığımız şirketler var. Hollanda, Almanya, Kazakistan, Gürcistan, Moldova gibi ülkelerde de yine bu hizmetlerimizi sunuyoruz. Yine bu yıl global olarak Türkiye’ye katma değerli hizmetler getirebilmeyi hedefliyoruz.
Yönetilen hizmetler tarafında çok yoğun bir talep var. Günün sonunda CIO’lar her işe yetişemiyorlar ve fark yaratacak işlere odaklanmak istiyorlar. Bu çerçevede bir yönetilen hizmet servis sağlayıcı seçerken IT yöneticileri sizce nelere dikkat etmeli?
Deka Teknoloji olarak, IT yöneticileri ile iş birliği yaparken gerçek anlamda bir iş birlikçi olmayı gözetiyoruz. Dolayısıyla, IT yöneticilerinin de gerçekten birlikte yol yürüyebileceği, partner olabileceği ve kendi hedeflerini anlayabileceği bir sağlayıcı seçmelerini tavsiye ederim. İkinci olarak, kabiliyet ve deneyim olarak farklı projelerde yer almış veya farklı sektörler görmüş, şirketlerine bu odakta belli bir katma değer katacağına inandıkları bir firma seçmelerini öneririm. Üçüncüsü de sektörün içerisinden gelen, masanın iki tarafında da oturmuş sağlayıcıları seçmeleri. Buradaki dinamikleri ve endişeleri anlayan bir sağlayıcı ile yola çıkmak, IT yöneticilerinin kurumlarındaki hassasiyetleri anlatabilmeleri açısından bana göre önemli bir unsur. Bizler de kurumsal sektör deneyimi olarak onlarla aynı yolu yürümeye çalışıyoruz. Bu bizim için önemliydi.
Yönetilen hizmetlere yönelik genel algılardan bir tanesi de maliyeti avantajı sağlıyor olması. Siz buna ne dersiniz?
Bu yaklaşıma tamamen katılıyorum çünkü bir kurum yönetilebilir hizmetler servisine giriyorsa, zaten öncelikli olarak belli KPI’larını, SLA’lerini belirlemiş oluyor. Dolayısıyla sorumluluğu da çalışacağı firmaya atıyor ve bu sorumluluk etrafında alınan hizmetler yerine getirmeye çalışılıyor. Liderler kendi bünyesinde bunu yönetmeye çalıştıkları zaman, çalıştıkları insanların o alanda kabiliyetli olmama ihtimalleri sonucunda hem vakit hem de nakit kaybı yaşayabiliyor. İşin sürekliliği veya doğru yönetilmesi açısından da sıkıntı çekebiliyorlar. Ancak bir sağlayıcı ile çalıştıklarında, birden fazla benzer projeler daha önce yapılmış olduğu için hem zaman yönetimi hem işin kalitesi hem de müşteri memnuniyeti daha üst seviyede oluyor. Benzer profildeki kurumlarla birden fazla işler yapabildiğimiz için de maliyet olarak daha avantajlı bir hale geliyoruz.
Özellikle odaklandığınız bir sektör var mı?
Belirli bir sektör odağında değiliz. Açıkçası piyasaya çıkarken de bu bizim için bir kırmızı çizgiydi. Sektör bağımlı çalışmak yerine, mühendislik tarafımızı katma değerli hale getirmek istiyorduk. Dolayısıyla sigorta, finans, telco, FMGC gibi çeşitli sektörlerde bulunan müşterilerimiz var. Bilhassa teknolojimizi sunmaya odaklandığımız için sektör bağımsız çalıştığımızı söyleyebilirim. Açıkçası sektörleşen bir ürünümüz de yok. Bir ürün geliştirdiğimiz zaman jenerik bir şey yapıp bütün sektörlere hizmet edecek hale getirmeye çalışıyoruz.
Siber güvenlik tarafında da çalışmalarınız var mı?
Siber güvenlik tarafını henüz birimleştirmedik ancak müşterilerimizin ihtiyaçları arasında güvenlik de gerekli bir konu olduğu için bu konuda çalışan küçük bir ekibimiz var. Hem web hem de mobil tarafta siber güvenlik oldukça değerli bir hale geldiği için özellikle yazılım yaptığımız müşterilerimize kod güvenliği gibi hizmetler de veriyoruz. Her yıl yeni birimler oluşturuyoruz ve 2023 hedeflerimizden birisi de güvenlik kasımızı büyütmek. Güvenlik, tüm bu birimlerimizi tamamlayan bir departman olacak.
Türkiye’de yetişmiş IT şirketleri artık kabına sığmıyor. Sizce Türkiye’deki bir IT şirketinin yurt dışına açılması için doğru yol haritası ne olmalı?
Türk mühendislerinin oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla burada yaptıkları işlerin yurt dışında da tutulabileceğine inanan bir insanım. Ancak buradaki en büyük zorluk, yurt dışıyla olan bağlantı. Bu bağlantıyı çözmek için de bir şekilde connectionlar sağlamak gerekiyor çünkü yurt dışındaki firmalar lokal ekiplerle daha çok çalışma taraftarı. Türkiye’deki firmalar da bunu istiyor ama yurt dışında bu konu daha fazla ehemmiyet görüyor. Türk firmalarının o lokal ekiplerle çalışma direncini kırmaları gerekiyor. Biz de bu odakta şöyle bir metodoloji izledik; yurt dışı projelerimize daha basit işlerle başladık. Önce bir güven vermeye çalıştık, daha ufak işlerle bizi deneme periyotlarındaymış gibi düşündüler. Yaptığımız ufak işlerle firmalara güven verdik ve o güven karşılığında da daha büyük işlere girmeye başladık. Oradaki bağlantılarımızı güçlendirdik. Bu bağlantıların bir kısmını Türkiye’ye davet ettik. Türkiye’yi, ofislerimizi ve çalışan ekip arkadaşlarımızı gördüler. Dolayısıyla güveni daha da artırdık.
İkinci büyük konu da İngilizce. Bu her şirketin aslında karşılaştığı bir sorun. Biz de yabancı dil konusunda arkadaşlarımız yetiştirmeye çalışıyoruz. Gerçekten kaliteli, iyi iş yapan arkadaşlarımız var ama özellikle yabancılarla konuşma esnasında sıkıntı çekebiliyorlar. Dolayısıyla, yurt dışında iş yapmak isteyen firmalara tavsiyem, öncelikle çalışan arkadaşların yabancı dillerini geliştirmeleri yönünde çünkü yurt dışındaki iş ortaklarının baktığı ilk şeylerden birisi de gerçekten komplikasyon kurabiliyor muyuz, bizi anlayabiliyor mu gibi konular. Bu nedenle ikna olmaları da zor oluyor. Kısacası çalışan arkadaşların yabancı dillerini ne kadar geliştirirseniz o kadar faydalı oluyor. Zaten teknoloji artık global bir dil haline geldi. Her ne kadar teknik olarak aynı dili konuşsalar da onların konuştuğu dile de uyum sağlayabilmek, İngilizce’yi iyi geliştirip onlarla iletişimi düzgün hale getirebilmek önemli bir nokta. Bunu sağladıkları takdirde zaten bir şekilde yurt dışında işler yapılabiliyor.
2023 yılı sonunda Deka Teknoloji olarak neleri başarmış olmayı hedefliyorsunuz?
Öncelikli hedefimiz yurt dışı hacmimizi artırmak. Bunun sebebi de şu; Türk firmalarının gerçekten tanınabilirliğinin artmasını istiyorum. Sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da tanınan ve bilinen firmalar olmasını istiyorum. Türk insanın çok zeki, bilgili, işini iyi yapan insanlar olarak görüyorum. Bu odakta hedefimiz, daha farklı ülkelere açılmak. Türkiye pazarında da iyi giden bir trendimiz var. O trendi ve müşteri memnuniyetini daha da artıran, daha yeni müşteriler katmış veya mevcut müşterilerdeki iş hacmimizi daha da artırmış bir firma olmayı amaçlıyoruz. Son olarak, her zaman şirketlerin çalışanlarla var olduğuna inanırım. Çalışan arkadaşlarımın daha mutlu olduğu bir sene olmasını diliyorum. Özellikle de genç arkadaşları sektöre katabileceğimiz, yeni istihdamlar oluşturacağımız bir yıl olmasını temenni ediyorum.