3D yazıcıların geleceğin ekonomisini de şekillendireceğini söyleyen Zaxe Genel Müdürü Emre Akıncı, “Gelecekte çok daha komplike araçlara ihtiyacımız olacak, onları üretmenin yolu da 3D yazıcılar ile mümkün. Türkiye, gelecekteki 750 milyar dolarlık ihracat hedefine, 3D yazıcılar sayesinde varabilecektir” dedi.
Startup dünyası uzun süredir farklı alanlarda genişleyen bir yelpazeye sahip. Kuşkusuz bu yelpazenin altında en çok ön plana çıkan alanların başında da son dönemde popülerliği hayli artan 3D baskı teknolojileri geliyor.
Bu noktada biz de bu ayki startup sayfamızı sektörde hayli önemli çalışmalara imza atan Zaxe’ye ayırdık. Zaxe Genel Müdürü Emre Akıncı, gişirimlerinin kuruluş hikayesinden hedeflerine, pandemi sürecinden 3D baskının Türkiye’deki gelişimine kadar pek çok konuyu CIO Update okuyucuları için anlattı…
Emre Bey, öncelikle Zaxe’yi kısaca tanıyarak başlamak isteriz, bize hangi hedefle doğduğunu anlatır mısınız?
Şirketimizin doğuş hikayesi 2015 yılına uzanıyor. Türkiye’den çıkan bir 3D global markası olma hedefiyle Baki Gezgen ile Aydonat Atasever’in yatırımıyla yola çıktık. İlk andan itibaren başta eğitim kurumları olmak üzere Zaxe’ye gösterilen ilgi ve yerli mühendislerimizin gösterdiği başarı sayesinde şirketimiz birçok yatırım aldı. Süreçte Kerietsu Melek Yatırımcı Grubu, daha sonra Nevzat Aydın ve Muzaffer Akpınar gibi iş insanları Zaxe’nin yatırımcısı oldu. Aldığı maddi güçle birlikte Zaxe, üretim ve Ar-Ge faaliyetlerini geliştirdi. Türkiye’nin önde gelen 3D yazıcı şirketi olan Zaxe’nin bugün birçok dev sanayi, eğitim kuruluşu müşterisi bulunuyor. X2, Z1 ve Z1+ 3D model yazıcılar, xDesktop yazılımı ve Zaxe filamentler ile yüksek kaliteli baskı hizmetleri sağlanıyor. Bugün 3 binden fazla noktada ve 800’ü aşkın okulda Zaxe ürünleri kullanılıyor. Koyduğumuz hedeflere, Covid-19’un sağladığı şartlarla birlikte daha da yaklaştık. Çünkü bu süreçte tedarik zinciri kırıldı, yedek parça ve hammadde bulmak zorlaştı. İnsan odaklı bir üretim ve tedarik zinciri bozulmasının ne denli büyük sorunlara yol açtığı da görüldü. Tüm bunların ışığında 3D yazıcıların önemi bir kez daha ortaya çıktı. Çünkü yedek parça bulamayan sanayiciler, kendi makinelerinin parçalarını 3D yazıcılarla üretebildiklerini keşfettiler. Dev fabrikalar metal yakalı devriminin ne denli önemli olduğunu gördüler. Salgın bize sağlığın önemini anlattı bir yandan da dünya ekonomisinin ne denli kırılgan olduğunu da gösterdi. Bu sebeple de 3D yazıcı gibi önemli bir teknolojik devrimin çok daha hızlı ve etkili şekilde dünyada yaygınlaşması söz konusu oldu. Bu doğrultuda Zaxe de gerek Türkiye gerekse de yurt dışında tüketicilerin ilk tercihleri arasına girmeye başladı. Hedeflerine doğru emin adımlarla yaptığı yürüyüşünü sürdürdü.
Pandemi döneminde sizden ürün ve çözüm alan müşterilerin beklenti ve ihtiyaçlarında değişiklikler oldu mu? Bu değişimler firmanıza nasıl yansıdı, biraz detaylandırır mısınız?
Salgın ilk olarak çoğu firmanın uzaktan çalışmasını zorunlu kıldı. Müşterilerimizden ve iş ortaklarımızdan bu noktada ilk gelen talep de, uzaktan çalışmanın kolaylaşmasına dönük adımları atmaktı. 3D yazıcı teknolojisi, otomasyon sisteminin kas dokusunu oluşturuyor diyebiliriz. Bilgisayarlı programlar sayesinde 3D yazıcılarla çoğu parçayı üretmeniz mümkün. Covid gibi salgın dönemlerinde, hammadde sıkıntısı çekmeyen ama işçilerinin fabrikalardaki üretim bantlarında bulunamamasından dolayı faaliyeti durduran otomotiv başta olmak üzere birçok sektör vardı. Hemen hepsi de ilerleyen dönemlere ilişkin otomasyon üretimi yani metal yakalı devrimini yakalayarak, bu tür global krizlerden ekonomik olarak etkilenmemenin çaresini düşünmeye başladılar. İşte o noktada 3D yazıcıların uzaktan üretime entegre edilmesi noktasında kimi başvurular aldığımızı ve konuya ilişkin çözümler üretmek adına yola çıktığımız söyleyebilirim. Zaten 3D yazıcıların uzay programlarında ABD, Çin, Japonya ve Rusya tarafından da yoğun şekilde kullanıldığını düşündüğümüzde, uzay gibi imkansız şartlarda dahi minimum seviyede hata payı ile üretim yapan 3D yazıcıların sanayi, eğitim ve hobi amaçlı kullanımının yaygınlaşmasını öngörmek zor değil. Pandemi bir nevi, dünyadaki üretimi uzaydaki istasyon ve modül çalışmalarına dönüştürdü. Dünyadaki şartlar da insanlar için zorlaşınca, 3D gibi özel teknolojik araçların devreye girmesi düşünüldü, görüşüldü. Bu noktaya dair de çalışmalar iş ortaklarımız ve müşterilerimizle sürüyor. Gelen talepleri alarak, üretimi artırmak ve istihdamı da korumaya dönük çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.
Türkiye’de 3D baskı sektörünün gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu noktada; gelişim açısından önerileriniz olacak mıdır? Dünyada örnekleriyle kıyaslandığında eksileri ve artıları nasıl sıralarsınız?
Sadece bir üretim aracından söz etmiyoruz, 3D yazıcılar emin olun ki geleceğin ekonomisini de şekillendirecek. Çünkü gelecekte çok daha komplike araçlara ihtiyacımız olacak, onları üretmenin yolu da 3D yazıcılar ile mümkün olacak. Türkiye, şu anda 3D yazıcı konusunda hayli çok sayıda fırsata açık. Ülkemizin bu alandaki pazar büyüklüğü yalnızca 30 milyon dolar. ABD’nin bu konudaki büyüklüğü ise 23 milyar dolar civarında. Türkiye, üretim potansiyeli, bulunduğu coğrafya, ihracat gücü gibi unsurlarla 3D teknolojisine yatırım yaptığı zaman ekonomik anlamda çok daha iyi yerlere gelecek. Belki Covid-19 bu noktada sekteye uğrattı ama gelecekteki 750 milyar dolarlık ülke ihracat hedefine Türkiye, 3D yazıcılar sayesinde varabilecektir. Sektörün tabii ki kimi ihtiyaçları söz konusu. Öncelikle 3D yazıcıların çok ileri seviyede beceri gerektiren araçlar olduğu fikrinden kurtulmamız lazım. Bugün 6 yaşındaki bir çocuk, tasarladığı oyuncağı bilgisayara aktardığında program sayesinde onun çıktısını 3D yazıcıdan alabilir. Bunun dünyada örnekleri mevcut. Sadece üretim anlamında düşünmeyelim, hobi, evden para kazanma, mutfak ile hane eşyalarının yedek parçasının üretimi, sağlık gereçleri gibi birçok alanda 3D yazıcıyı kullanmak mümkün. Sanayici, KOBİ yöneticisi, işletmeci 3D yazıcının faydasını, yapacağı yatırımın ne zaman ona geri döneceğini iyi bilmeli. Buna uygun şekilde yatırımını gerçekleştirmeli. Daha ana okulundan başlayarak, 3D yazıcının eğitimde hem yetenekleri geliştirmek hem yok olmuş tarihi yapıların canlandırarak anlatımını sağlamak, hem de mucit yetiştirmek için geliştirmemiz gerekiyor. 3D yazıcılara, Hakkari’deki bir köy okulunda, Edirne’deki sınırda bulunan bir lisede, İstanbul’un en büyük kolejinde ya da Ardahan’daki kampüste de ihtiyaç var. Bilgisayar ile eğitim nasıl yaygınlaştıysa, bu alanda da çeşitli atılımlar gerçekleştirilmelidir. Almanya, Japonya, Amerika, Hollanda, Çin gibi ülkeler ekonomik ve sosyal gelişimlerinde 3D yazıcılardan hayli faydalanıyorlar. Bu noktada bizim de büyük ve güçlü ülke olma hedefi doğrultusunda, ulusal bir 3D yazıcı stratejisi geliştirerek, bu teknolojinin ithalatçısı değil ihracatçısı konumunda bulunmamız, bunun için vergi teşvikinden üretim desteğine kadar bir dizi çalışma yapmamız gerekir.
Özellikle 3D baskı sektörü özelinde düşündüğümüzde, Türkiye’deki yatırımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu anlamda öngördüğünüz desteği bulabiliyor musunuz?
Türkiye’de risk sermaye yatırımcısı çok kısıtlı. Startup ya da teknoloji denince genellikle ülkemizde yazılım, oyun ve app girişimleri konuşuluyor. Bizim içinde bulunduğumuz donanım yatırımı ise oldukça zahmetli ve tek noktadan kontrol edilemeyen bir sermaye yatırımı gerektiriyor. 3D yazıcılar bu anlamda hem kullanıcı hem de yatırımcı açısından henüz keşfedilememiş bir sektör. Yukarıda konuştuğumuz gibi 3D yazıcı sektörü Amerika’da 20 milyar doları hedeflerken ülkemizde henüz 30 milyon dolar civarında. Sadece bu sene Amerika’da milyar dolar değerle iki firma halka arz edildi. Türkiye’de gerekli desteğin ancak 3D yazıcının zorunlu stratejik önemi anlaşıldıkça zaman içinde oluşacağına inanıyorum.
Pandemi bitecek derken, bu yıl da süreç devam ediyor. Sizin bu anlamda 2021 planlarınızda değişiklikler oldu mu? Bir girişim olarak ilerleyen dönemde ajandanızdaki en önemli hedef ne?
Planlarımızda çok önemli bir değişiklik olmadı. Pandemi’nin uzaması ve dijital para girişimleri sebebiyle tüm global teknoloji ve otomotiv firmaları gibi çip, dijital yedek parça konularında gecikmeler bir miktar oluştu. Yaklaşık 20 aydır devam ettiğimiz Ar-Ge yatırımlarımızı hızlandırarak bu yaz sonuna doğru yeni ürünler ve yeni pazarlar ile bu 7 yıllık serüvenimizin hak ettiği değerlere ulaşabilmesi en önemli hedefimiz.
Zorlu’dan İBB’ye kadar pek çok kurum ve kuruluşla iş birliği halindeyiz
Daha çok hangi sektörlere ürün ve çözüm sağlıyorsunuz? Özellikle şu an ürün ve çözüm sunmadığınız ancak içinde olmak istediğiniz sektör veya alan var mı?
Birçok sanayi kuruluşu, KOBİ ve eğitim kurumu ile iş birliği halindeyiz. Zorlu Holding, Vestel, Havelsan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Özyeğin Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Bahçeşehir Koleji ve daha birçok kurum, kuruluş ile çalışıyoruz. Öte yandan 2021 yılında da yine pek çok şirket ve eğitim kurumu ile görüşme halindeyiz. 3D yazıcılar, kullanım alanı çok geniş ürünler. Bugün sanayide, üretimde ve eğitimde hangi noktada bulunursanız bulunun mutlaka 3D yazıcı ihtiyacınız vardır. Zaxe olarak kendimize bir sınırlama alanı koymadık. Yerli mühendislerimiz ve sermayenin gücü ile çıktığımız yolda, bizim teknolojimizden faydalanacak tüm sektörlere yakın ve yardımcı olmaya çalışıyoruz.