Şu anda bulunduğunuz yerde yağmur yağma şansı nedir?
Mobil cihazlar ve analitikler kişisel hava durumu raporlarını cep telefonlarına, arabalara ve hatta buzdolaplarına göndermeyi mümkün kılıyor.
Bir sürü cep telefonu üzerinde AccuWeather veya The Weather Channel hava durumu uygulamaları yüklü halde geliyor. Ancak işletmeler herkesin bir ZIP kodu girerek alabileceği yerel tahminlerin ötesine geçmek istiyor. Onlar kişisel hava durumu raporları sağlamak için sensörler ve geolokasyon teknolojisini birleştirmek istiyor.
Gerçek zamanlı analitikleri kullanarak hava durumu firmaları bir kişinin cep telefonundaki sensörler aracılığıyla hava basıncı ve sıcaklık gibi bulunduğu yerdeki verileri bir araya getirme niyetinde. Sonuç gün içinde yer değiştirdikçe mobil telefon kullanıcısına özel olarak değerlendirilmiş bir tahmin olacak. Örneğin, söz konusu kişi aynı zamanda oynamaya hazırlandığı firmanın softbol turnuvasında yağmur yağma ihtimalini bulmak için veriyi sorgulayabilir.
Ancak kişisel hava tahminlerinin mümkün kılınması için ilk olarak veri toplama sistemleri ve analitik hızının geliştirilmesi gerekecek, şeklinde konuşuyor AccuWeather CDO’su Steve Smith. Fakat onun firması bunun üzerinde çalışıyor. Smith aynı zamanda hareket halindeki arabalardan hava durumu verisinin toplandığını hayal ediyor; sileceklerin ne zaman çalıştığı ve ABS’nin ne zaman devreye girdiği gibi.
“İşte bu şekilde sizin için kullanılabilir ve uygun bir şeye ulaşırsınız,” diyor Smith. “Biz hava durumunu bir emtiadan değerli bir şeye dönüştürüyoruz.”
AccuWeather aynı zamanda ileri teknoloji buzdolaplarına bir hava durumu uygulamasını yerleştirmek için beyaz eşya üreticisi LG Electronics’le birlikte çalışıyor. Sabah portakal suyunuzla birlikte günün hava durumunu tek yerden alın.
Mobil cihazlardan okunan veriler aynı zamanda bölgesel tahminleri daha doğru yapabilir. Cep telefonu kullanıcılarını katmak mevcut hava durumu toplama sistemlerindeki boşlukları doldurmak için kesintisiz olarak güncellenen bir hava durumu ağı oluşturabilir. Mesela, ortalama bir fırtına 12-16 km genişliğindedir ama yerüstündeki hava istasyonlarındaki gözlemevleri tipik olarak birbirlerinden 80 km uzaktalar, diyor Federal Havacılık Kurumu’ndaki havacılık hava durumu araştırma ekibinin üyelerinden Randy Bass. Daha dar bir ağ tahminleri iyileştirebilir, şeklinde konuşuyor.
Kişisel hava durumu tahminleri “oldukça mümkün”, diyor Bass. “Mükemmel mi? Hayır. Ama TV seyredip belirli bir zamanda şartların nasıl olacağını tahmin etmekten daha iyi olacak.”
Sisin İçinden Görmek
Şimdi Univeler gurubunun sahip olduğu Alberto-Culver’da, DeChellis tek bir ürünü, Static Guard (antistatik sprey) satmak için 8 yıl önce hava durumunun kullanımına öncülük etti. Statik yapışmayı önleyen, içinde kimyasallar bulunan sprey kutusu sezonsal bir ürün ama insanların varsaydığı gibi değil, diye konuşuyor. Suçlu soğuk hava değil; ona bağlı olan nem. Eğer nem oranı en az üç hafta boyunca yüzde 50 azalırsa, statik elektrik bir eteğin kadının külotlu çorabına yapışmasına neden olacak seviyelere ulaşır.
DeChellis’in ekibi coğrafya bazında kuru hava ile tüketici satışları arasındaki ilişkiyi bulmak için Planaytics ile birlikte çalıştı ve bazı perakendecileri Static Guard’a daha fazla önem göstermeye ikna etti, şeklinde konuşuyor. Söz gelimi Chicago pazarında satış temsilcileri perakendecilerin Static Guard’ı yılda bir kez yerine iki üç kez tanıtım yapmaya zaman zaman ikna edebildi. “Bunu önemli bir kazanım olarak gördük,” diyor DeChellis.
EMC Insurance’ın baş aktüeri Scott Jean aynı bir hava dedektifi gibi. Dolu yağışının Orta batıda çok önemli olduğunu biliyor. Dolu zararı yaşayan ev sahiplerinin talepleri de öyle: Firmanın ev sahibi taleplerinin yaklaşık yüzde 30’unu dolular oluşturuyor ve ödemeler giderek yükseliyor, diye konuşuyor.
2009 yılında ekonomik durgunluğun Amerika’yı burmasıyla birlikte, Jean dolu taleplerinde bir artışa şahit oldu. Fırtına fırsatçılarından şüphelendi; bu kişiler dolu yağışı ardından ev sahiplerine giderek belli bir ücret karşılığında hasar taleplerinde yardımcı olacağını söylüyor. “Çatıda hatalı bir şey buluyorlar ama bu ev sahibini sigortalamamızdan 10 yıl önce gerçekleşmiş olabiliyor,” diyor Jean.
Dolu fırtınalarını belirli tarih ve konumlara göre nokta atışıyla belirleyen CoreLogic ve Doppler radarlarıyla EMC Insurance sahte talepleri yakalayabiliyor. Fakat sigorta firması çatının yaşının yanı sıra dolu fırtınasının çap ve yoğunluğunu dikkate almak için daha derine giriyor. “Bezelye büyüklüğündeki bir dolu yağışı iyi bir çatıya zarar vermez ama bir fırtına fırsatçısı aksini iddia edecektir,” açıklamasını yapıyor. “Makul yoldan bunun gerçekleşmediğini savunabiliyoruz.”
Çatıyı inceleyen kişi ister dürüst olmasın ister hata yapmış olsun, EMC Insurance hatalı taleplere ödeme yapmak istemiyor.
Konut sigortaları genellikle sigortacılar için kârlı değil fakat Jean bunun mümkün olabileceğini düşünüyor; hava durumunun anahtar olduğu akla uygun ve metodik analitiklerle. “Tüketicilere fahiş fiyat çıkartmaksızın kârlı olabilmeliyiz,” şeklinde konuşuyor.
Son yıllarda analitik teknolojisindeki gelişmeler yeterince hava verisi ile birleştirildiğinde, bu türden analitik yaratıcılık ve doğruluğa imkan sağlıyor, diye konuşuyor Deloitte Analytics kıdemli danışmanı ve Harvard Business School profesörü Tom Davenport.
IT organizasyonları dahili sistemlerden verileri çıkarmada ve bunu dışarıdaki enformasyonla birleştirecek teknoloji araçlarını kullanmada başarılı. Fakat bazı IT grupları hangi materyalin kullanılacağına dair bağlamı anlamada iyi değil, uyarısını yapıyor. Hava durumu verisinde bu anlayış önemli. CIO’lar sadece faydalı verilere erişim sağlamak istemiyor, aynı zamanda firmalarının yeni ürün ve servisler yaratmasına yardımcı olabilir. Veya operasyonların modernizasyonuna yardım edebilirler.
Hiç kimse hava durumunu her zaman doğru tahmin edemez ama gelmekte olan şeye bir göz atmak işletmeye fayda sağlayabilir, diyor Davenport. “Onu kontrol edemezsiniz ama onun için kontrol edebilirsiniz.”
Felaket Vurduğunda
Sears perakendede toplamda problem yaşıyor ama 39.8 milyar dolarlık ulusal zincir Şubat’taki Nemo kar fırtınasına başarılı bir biçimde yanıt vermek için büyüklüğünü, deneyimini, iş ilişkilerini ve teknolojisini ortaya koydu.
Nemo büyüdükçe, Sears genel merkezindeki kriz komuta kontrol merkezi harekete geçti, diyor Sears Holdings tedarik zinciri başkanı Raj Penkar. 2010’da kurulan komuta kontrol merkezi çeşitli veri ve enformasyonu takip eden yedi bilgisayar monitörü çalıştırıyor. Yerel ve ulusal haber kaynaklarından Google Earth ve diğer kaynaklara, Sears etkilenen alanların bir haritasını oluşturdu; beklenen zarara göre renk kodlarıyla. Kırmızı kötü içindi ve Sears’ın Nemo haritasında bolca kırmızı vardı. Risk yönetimi, tesisler, kurumsal iletişim, envanter yönetimi, lojistik, ulaşım ve IT departmanlarından ekip üyeleri hep birlikte çalışan güvenliği ve mağaza operasyonları hakkında kararlar verdiler, diyor Penkar.
Nemo hakkındaki raporlar fırtınanın çok büyük olacağını netleştirince, Sears ürün stok seviyeleri hakkında en güncel verileri almak için envanter, mağaza ve ambar sistemlerini taradı. Kriz ekibi ekstra hangi envanterin gerekebileceğini ve problemli alanlara bunları nasıl yakınlaştırılabileceğini çözdü. Sears etkilenen alanların içine veya hemen dışına diğer “kurtarma” ürünleriyle birlikte ekstra kar küreyici ve jeneratörleri yerleştirdi. Nemo geçerken bu ürünler mağazalardaki yerlerini aldı. Bazı bölgelerde, yollar temizlenir temizlenmez, Sears tedarikçilere bölgesel dağıtım merkezlerindeki her zamanki durakları pas geçerek envanteri doğrudan New England’daki mağazalara götürmelerini istedi. Elbette Home Depot ve diğer rakipler de aynını yapıyordu, diye ekliyor Penkar.
“Böyle bir şey geçekleştiğinde herkes kamyonlara ve tedarikçilere ihtiyaç duyar,” diye konuşuyor. “Hepimiz müşterilere yardımcı olmaya ve aynı zamanda bir işletmeyi yürütmeye çalışıyoruz.”
Nemo’nun hemen öncesindeki günlerde, Sears Atlanta’da bir tedarikçinin jeneratörlerle dolu dört kamyonunu Kuzey doğuya yönlendirdi. Wisconsin’deki bir tedarikçi ise Sears’ın alması için dört kamyon jeneratörü tuttu. Nemo tam gücüyle vurmazdan önceki gece, Sears mağazalarının doğru ekipmanlarla stoklandığına dair bir basın duyurusu yaptı. Duyuru aynı zamanda insanların saatte 5 cm kar ve 80 km/h hızla esen rüzgarları bekleyebileceklerini ve Sears’ın mağazadan teslimle online siparişler sunduğunu açıkladı.
Her gün Sears yöneticileri fırtınanın şiddetini gösteren e-posta uyarıları aldı. Bu uyarılarda fırtınanın tahmini rotası ile etkilenebilecek mağaza ve dağıtım merkezi sayısı yer alıyordu. Anahtar personel fırtınada iletişim için ayrılan özel cep telefonlarını taşıyordu. Saha çalışanları anlık bilgilerle özel bir wikiyi güncelledi. Söz gelimi Sears Gouldsboro dağıtım merkezindeki çalışanların girdilerinde kapanan yollar, kapanan bölgesel dağıtım merkezleri ve fırtına dolayısıyla yüklenemeyen dağıtım kamyonları yer aldı.
O zaman dilimindeki satış rakamları Sears’ın fırtınayı ele alışındaki çevikliği değerlendirmenin bir yolu, diyor Penkar, ama daha önemlisi “müşterimizin ihtiyaç duyduğu doğru ürün oradaydı.”
DHL Express hava durumunun müşteri memnuniyetini nasıl etkilediği üzerindeki yoğun odağından gurur duyuyor. DHL uçuşlar etkilendiğinden haber beslemelerini, National Weather Service, partner havayolları, havalimanları, AccuWeather, The Weather Channel ile hava durumunda uzmanlaşmış diğer organizasyonlardan gelen verileri analiz ediyor. Cincinnati, Almanya ve Hong Kong’daki üç ağ kontrol merkezi 7/24 çalışıyor. Veri hiç durmuyor.
Şüphesiz Doğa Ana şaşırtabilir. “Bazen ona çok yakında bakabilir ve 5 dakika içinde karar verebilirsiniz ama bir sonraki gördüğünüz şey o havanın gitmiş olduğudur,” şeklinde konuşuyor DHL Express’in network kontrol grubu direktörü Mark Becker.
Buna karşı ne korur? “Deneyim,” diyor Becker. Onun yönetici ve kontrolörlerinin çoğu 20 yıldan aşkın bir süredir bu işte çalışıyor.
Tahmin edebileceğiniz üzere görülebilirlik DHL’in düsturu çünkü 220 ülkedeki müşterisine paketleri taşımak için günde 3,000 uçuşu yönetiyor. Nemo sonrasında Kuzey doğudaki havalimanlarının karışık olabileceğini doğru tahmin ederek, DHL uçaklarını fırtınadan önce ana limanlara uçurdu ve onları Cincinnati’deki dağıtım merkezinde tuttu. Beklenmedik rota değişiklikleri senaryoları modellemek için olan deneyim, terabyte’larca veri ve IT sistemlerini temel alıyordu. Süreç hava durumu bilgisinin kıt olduğu iki yıl öncesine göre çok daha iyi, diyor bağlantı merkezleri başkan yardımcısı Cobb.
Eskiden “ sabah 6 haberlerini, 11 haberlerini izler ve karar verirdiniz,” diye konuşuyor. Şu anda bile, eksik ve bazen hatalı enformasyon işe yaramaz, diyor. “Her durum eşsizdir. Bizim yapmaya çalıştığımız şey riski azaltmak.”
DHL en fazla beklenmedik hava durumu mücadelesiyle 2010’da karşılaştı.
İzlanda’daki büyük bir volkan, 200 yıllık sessizliğini bozarak o yılın Nisan ayında patlamaya başladı. Kısa zamanda çevre ülkeleri dev bir kül bulutu kapladı, bu bazen 8 km yüksekliğe ulaştı. Hükümet yetkilileri Nisan ayında bulut dağılana kadar kuzey Avrupa’nın uçuş bölgesini sekiz gün için kapattı. Nihayet Mayıs ayında bulut büyük ölçüde hafifledi. Dünya genelinde bu zaman diliminde 104,000 uçuş iptal edilmişti; gün başına 19,000 uçuş.
Bulut dağılıp parçaları tahmin edilemez bir biçimde dağılınca, hava güvenlik görevlileri bu değişen duruma reaksiyon göstermek zorundaydı. Uçuş bölgesini uçaklara açtıklarında dahi DHL kendisi için uçup uçmamaya karar vermek zorundaydı. “Hareketli bir dönemdi,” diyor Cobb, o günlerdeki tansiyona atıfta bulunarak.
Gökyüzü temizlendiğinde bir DHL uçağı batı Avrupa uçuş bölgesine girecek ilk uçaklardan bir tanesiydi, bu firmanın ünü ve dolayısıyla işi için değerli bir hareketti, diyor Cobb. “Bu firmanın tutkusu son çıkan, ilk girer olmak,” şeklinde konuşuyor ve o dönem sonrasında firmasının pazar payının arttığını ekliyor.