Akıllı saatler, fitness bantları ve Google Glass gibi ürünler hayatımıza giyilebilir teknoloji kavramını çoktan yerleştirdi. Çok yakın zamanda ise her yanımızın giyilebilir cihazlarla donatılmış olacağından şüphe yok.
Bu teknolojinin sağlayacağı kolaylıklar hakkında birçok yorum yapılıyor. Yorumların geri kalanı ise giyilebilir teknolojinin kullanışlı olup olmadığı hakkında. Örneğin, “Akıllı telefonların yapamadığını ne akıllı saatler yapabilir ne de Google Glass.” diye düşünenler var. İşte bu ve buna benzer tartışmalar, giyilebilir teknoloji devriminin yanlış anlaşılmasından kaynaklanıyor. Mesele cihazların kendisi değil. Cep telefonunuzu cebinizde bırakmak da değil. Giyilebilir teknoloji, bilgisayar ve internetle olan ilişkimizin boyut değiştirmesinden ibaret.
WPAN konseptiyle tanışın
“Kişisel alan ağı” ya da PAN (personal area network), bir bireyi merkezine alan bir ağdır. Elbette bir kablosuz PAN (WPAN), Bluetooth, Wi-Fi ve NFC (yakın alan etkileşimi) gibi teknolojileri kullanan bir ağ anlamına geliyor. Geçmişte PAN konseptinin merkezinde taşınabilen mobil bir dizüstü bilgisayar vardı. Kablosuz iletişimdeki devrim, her kullanıcıya kişisel, mobil bir WPAN’e sahip olma ayrıcalığı sunacak. WPAN modeli, 80’ler ve 90’lardaki LAN (yerel alan ağı) ile kıyaslanabilir. LAN’ın en basit modelinde cihazlar ethernet aracılığıyla bir sunucuya bağlıdır ve çoğunlukla ağdaki bilgisayarlar, yazıcılar ve sunucu internete bağlıdır. Kişisel bilgisayar teknolojisinin geleceği de LAN ile karşılaştırılabilir. Akıllı telefonu internete bağlı olan sunucu olarak düşünebiliriz. Giyilebilir cihazları da en çok girdi ve çıktının gerçekleştiği temel kullanıcı cihazları olur. Tıpkı ethernet teknolojilerinde standartların belirlenmesiyle LAN’in yaygınlaşması gibi WPAN’in yaygınlaşması da düşük enerji tüketimli Bluetooth teknolojisinin (Bluetooth 4.0) yaygınlaşmasıyla sağlanacak. Yeni Bluetooth teknolojisi ilk olarak iOS’ta kullanılmaya başlandı ve geçtiğimiz günlerde Andorid’de de kullanım örneklerine rastladık. Bu teknoloji çok az enerji tüketen, çok küçük bataryalara sahip cihazların birbirini uyandırıp zengin veri takası yapmalarını sağlayacak. Bu giyilebilir cihazlar sadece metin, görsel ve ses değil aktarmakla kalmayıp, video da aktarabileceği anlamına geliyor.
Giyilebilir WPAN pazarı çok çabuk büyüyecek
Uzmanlar giyilebilir teknoloji pazarının çok çabuk büyüyeceğine işaret ediyor. İngiliz araştırma şirketi Visiongain’in ifadesine göre giyilebilir teknoloji pazarı bu yıl 4.6 milyar dolar hacmindeyken gelecek beş yılda talepteki patlama ile katlanarak büyüyecek. Juniper Research ise bu yıl 15 milyon olarak giyilebilir cihaz sayısının 2017 yılı itibariyle 70 milyona çıkacağını öngörüyor. ABI Research ise Juniper’in aksine sadece spor ve sağlık amaçlı kullanılacak olan giyilebilir cihazların sayısının 2017 itibariyle 170 milyon olacağını öngörüyor.
Yeni bir araçlar dünyası geliyor
Giyilebilir cihaz hareketi ilk günlerinde sağlık ve fitness dominasyonunda olacak. Sebebi ise oldukça açık: diğer alanlara göre daha az karmaşık. Yaşamsal verileri izleme olayı bir saatten ya da göğüs bandından elde edilen kalp atış hızı ya da aktivite düzeyi gibi yaşamsal verilerin, merkezi bir yere yüklenip zaman içerisinde takip edilmesi mantığına dayanıyor. Fitness yapmayı sevenler, doktorlar ve hastalar bu tip kendi kendini izleme metotlarını seveceklerdir ve bu yüzden şimdiden bu yeni cihazlar için paraları hazır ettiler bile. Zaman içerisinde fitness ve sağlık, yerini kişisel veri yönetimine bırakacak. İnternetteki her şeyle sesli bir sanal asistan aracılığıyla iletişime geçebileceksiniz.
Günümüzde insanlar akıllı saatler, fitness bantları ve Google Glass gibi ürünler sayesinde giyilebilir teknoloji ile tanışmış durumdalar. Ancak yakında her yanımız giyilebilir cihazlarla donatılmış olacak. Giysilerin üzerine takabildiğimiz, geniş yelpazede sunulan cihazlar göreceğiz. Örneğin Sony, yakında Sony Smart Bluetooth Handset SBH52 adlı cihazını tanıtacak. SBH52, herhangi bir Bluetooth aygıtına ses iletebilen ve herhangi bir Bluetooth aygıtından ses alabilen, klipsli bir ürün. Telefon gibi kullanabiliyorsunuz (kulağınıza götürüp konuşabiliyorsunuz). Ayrıca FM fonksiyonu da var. Bu cihazın bir Bluetooth kulaklık ile klipsli bir giyilebilir cihaz arasında bir yerde olduğunu düşünebiliriz.
Bazı giyilebilir cihazlar gömlek, ayakkabı, çorap ve şapka gibi kıyafetlere gömülü gelecek iken bazıları da vücudun boyun, kol ya da göğüs gibi çeşitli bölümlerine sarılabilecek. Göğse sarılan cihazlardan biri de UnderArmour’ın Armour39 adlı cihazı. Cihaz, atletik performansınızı ölçüyor, cihazın uygulamasından performansınızı görebiliyor ve takip edebiliyorsunuz. Misfit Shine adlı giyilebilir fitness aracı da oldukça ilginç, çünkü cihazın kendisi bozuk para boyutunda bir diskten ibaret. Cihazı boynunuza asabilir, bileğinize dolayabilir ya da kıyafetinize iliştirebilirsiniz. Google Glass haricinde de yüze takılan cihazlar da var. Epiphany Eyewear, GlassUp, Oakley ve Recon Instruments adlı firmalar şimdiden gözlük tipi giyilebilir cihazlarını tanıttılar ve satışa sundular.
Elbette küçük ve büyük birçok firmadan akıllı saatler göreceğiz. Acer, AGENT, Androidly, Apple, Cookoo, Dell, EmoPulse, Foxconn, GEAK, Google, Hyetis, I’m Watch, Intel, Kreyos, LG, Martian Metawatch, Microsoft, Pebble, PHTL Qualcomm Rearden Technology, Samsung, Sonostar, Sony, Toshiba, Vachen ve diğer birçok firmanın saat üreteceğini biliyoruz.
Giyilebilir cihazları sesle kontrol edin
Giyilebilir cihazlarda yükselen en büyük trend ise sesli komut sistemi. Siri ve Google Now, interaktif yapay zekalı sanal asistanlar çağının ilk örneklerini oluşturuyor. Uzakta, internete bağlı bilgisayarlardan işleyen, Google Glass ya da Apple iWatch üzerinden sizinle iletişime geçen ya da bir çeşit kulakiçi Bluetooth kulaklık üzerinden kulağınıza fısıldayan sanal asistanınız sizi rahatsız etmeden neler olup bittiği konusunda gün boyu sizi bilgilendirecek. Sorunuz her ne hakkında olursa olsun sorup, cevabını alabiliyorsunuz. Bu yalnızca nesnel sorular (Vikipedi tipi sorular, “İstanbul’un nüfusu ne kadar?” gibi) değil, aynı zamanda kişisel sorular (“Atilla’nın doğum günü ne zaman?” gibi) ve bu ikisinin birleşiminden oluşan sorular (“Atilla’nın doğum gününde nereye gidelim?” gibi) için de geçerli.
Bu sanal asistan özelliği ayrıca özel istekleriniz için de aracılık yapabilecek (“Atilla’ya bugün gördüğüm gömleği al, onun bedeninde olsun, hediye paketi yaptır ve doğum gününde eline ulaşacak şekilde evine gönder”). Bu senaryoda Atilla’nın doğum gününün ne zaman olduğunu, gömlek bedenini, ev adresini bilmeniz gerekmediği gibi asistanınıza kredi kartı numaranızı söylemeniz de gerekmiyor. Sanal asistanınız hepsinin çaresine bakıyor. Sanal asistan özelliği, giyilebilir teknoloji için bulunmaz bir nimet çünkü bu sayede çok hafif ve küçük olup, her yerde kullanılabilen cihazlar olacaklar.
Akıllı telefonunuz trafik polisi olacak
Giyilebilir teknoloji, WPAN nirvanasına ulaşmadan önce çözmemiz gereken en büyük sorunlardan biri de fonksiyonlar, özellikler ve verilerle nasıl baş edeceğimizi bilememek. Akıllı telefonunuz tüm uygulamalar, mesajlar ve etrafta uçuşan bildirimlerle başa çıkabilmek için bir kontrol kulesi gibi görev yapmak zorunda kalacak. Örneğin bir Google Now komutu söylediniz, bunu kim alacak? Yüzünüzdeki Google Glass mı, kolunuzdaki akıllı saat mi yoksa akıllı telefonunuzun kendisi mi? Peki sonuç nereye gelecek? Saat ekranınıza mı, telefon ekranına mı yoksa sesli cevap olarak mı?
Binlerce uygulama ana arayüz olmak için savaşacak ve öncelik sırası konusunda da bazı karışıklıklar olacak. Dakika başı rahatsız edilmek istemezsiniz, bu yüzden bu uygulamalardan hangisine yeşil ışık yanıp, hangisinin trafikte bekleyeceğine sizin yerinize akıllı telefonunuz karar verecek. Nihayetinde akıllı telefonların işletim sistemleri ne yaptığınızı, bildirimlere ne tepki verdiğinizi öğrenip çeşitli cihazları, uygulamaları ve bildirimleri size nasıl göstereceğine karar vermesi gerekiyor.
Hepimiz giyilebilir cihazlarla dolaşacağız
Giyilebilir cihazların ne kadar kullanışlı olduğu anlaşılıp, toplum tarafından kabul edilince giyilebilir teknoloji karşıtı tartışmalar bir iki yıl içinde son bulacak. Bunun en büyük nedenlerinden biri de gelecekte giyilebilir teknolojinin şimdiki gibi bir bilim kurgu fantazisi olarak görülmekten ziyade genel tüketici pazarında devasa rakamlarla görülecek olması. İlk olarak çeşitli meslek grupları tarafından benimsenecekler. Polisler kafaya takılan kameralardan kullanacak. Doktorlar Google Glass’ı sevecek. İki eli de doluyken internete erişmesi gereken endüstri çalışanları Google Glass kullanacak. İkinci olarak görme engelli, işitme engelli ve fiziksel engelliler arasında oldukça yaygın hale gelecekler. Üçüncü olarak profesyonel atletler tarafından kullanılacak. Ve son olarak tüm teknoloji hayranları ve diğer tüm insanlar tarafından benimsenecek.
Bir iki yıl içinde sıradan tüketiciler, giyilebilir cihazları her yerde görmeye alışacak. Giyilebilir cihazlar kısa sürede statü sembolü haline gelecek, kişisel gelişim aracı ve profesyonel araçlar olarak görülecekler.
Giyilebilir teknoloji çağı bizi bekliyor. Akıllı telefonun yönettiği giyilebilir cihazlar orkestrası, tüm sorularımıza cevap vermek için çalacak. Çok havalı, değil mi? Ayrıca bu cihazlar işleri bizim yerimize yapacak, bedenimizin nasıl çalıştığını kontrol edecek (bu sayede daha uzun yaşamak da mümkün!) ve bir masada oturup ekrana bakmadan birçok işi halletmemizi sağlayacaklar. Mesele daha fazla cihaz almak değil, akıllı telefon kullanmaya üşenmek de değil. Giyilebilir teknoloji, hızla gelişen internet hizmetlerinden tüm gün bir ekrana yapışıp kalmadan da faydalanabilmek demek.