Mobil cihazlar ergonomiyi sağlıyor mu?

Sık sık ara verin

NASA’nın Hayat Bilimleri Bölümü’nden Dr. Joan Vernikos, “Eğer mobil cihazlar çözüm değilse, spor kulübü üyeliği de bir çözüm değildir. Çünkü bir masada saatlerce oturmanın getirdiği etkileri ofis dışında egzersiz yapmak da geçirmez” diyor  ve ekliyor : “Tüm gün sağlıklı kalabilmek için yapmamız gereken bir dizi hareketler var. Bunlar büyükannelerimizin, büyükbabalarımızın her gün yaptığı ancak yeni cihazlar sayesinde yapmayı bıraktığımız hareketler.”  Vernikos, “Sabah spor salonunda yarım saat çalışıp günün geri kalanında sabit bir şekilde oturmak bunu sağlamaz” diye de ekliyor. Vernikos ayrıca, “Kan döngüsü ve tansiyonu ayarlamak için ayağa kalkmak çok önemli. Her 20 – 30 dakikada bir ayağa kalkmalısınız. Daha sık da kalkabilirsiniz ancak tek seferde 20 kez otur – kalk yapıp ‘Tamamdır’ diye de düşünemezsiniz, bunu gün boyunca yapmalısınız.” tavsiyelerinde bulunuyor. ” Vernikos, NASA için yaptığı yerçekimsiz ortamın insan vücudundaki etkilerini inceleyen araştırmasının ardından bu sonuçlara ulaşmış. Gönüllü insanlar bir ay yatakta kalmış. Bazıları kalkıp koşu bandına çıkmış, bazıları yalnızca kalkmış, bazıları ise hep yatakta kalmış. Hep yatakta kalan grup, üçüncü günden aerobik kapasitelerinin %25’ini kaybederken, ayağa kalkanlar için de, “Beni şaşırtan şey, ayakta durmanın yürümekten daha etkili sonuç vermesi oldu. Her saat başı ayağa kalkmalısınız, hatta her 30 dakikada bir ayağa kalkmak daha iyi” diyor. Tüm gün yatan değil de oturan insanları düşündüğünde, günde 36 kez ayağa kalkmaları gerektiğini söylüyor. Weitzel de, oturmaktansa ayakta duracağı bir masa kullanıyor ve yıllar boyunca yüzlerce Xerox çalışanına da bu yöntemi önermiş. “Çoğunluk sırt ağrılarını hemen kestiğini söylüyor. Onlar dışında da oturmaya geri dönen yalnızca bir kişi biliyorum. O da muhtemelen yüksek topuklu ayakkabıdan dolayıdır.” diyor.

Weitzel ayrıca oturma ve ayakta durmanın birlikte iyi olacağını belirtiyor. Her zaman ayakta durmanın ya da  her zaman oturmanın yol açtığı gibi birçok zarara yol açabileceğini belirten Weitzel, yorgunluk belirtilerini görebilmek için diğer çalışanlarla birlikte çalışıyor. “Onlara bedenlerinin nasıl hissetmesi gerektiğini anlatıyorum ve belirli bir noktanın ötesine gitmemelerini söylüyorum.” diyor.

İlgili Makaleler

Denizaltı gibi ofis

Tüm gün tepenizdeki sabit, yapay ışık yüzünden de kendinizi halsiz hissedebilirsiniz. Özellikle de pencerelerin olmaması büyük sorun. Rensselaer Polytechnic Institute’ten Dr. Mariana Figueire bir süredir Amerikan Donanması için denizaltılarda ışığın ekibi atik tutabilmek için nasıl kullanılabileceğini araştırıyor. “Öyle ki yapay ışık altında bedeniniz 24.2 saatlik bir düzene giriyor, bu da zamanla uyumanız gereken saatlerin çalışmanız gereken saatlerin üstüne binmesine neden oluyor. Bedeninizi standart 24 saatlik düzene geri döndürmek için de yapmanız gerek şey gün ışığı görmek. Ancak insanlar kışın karanlıkta kalmayı tercih ediyor. Güneşe çıkamıyorsanız mavi ışık da iş görecektir” diyor.

Figueiro, “Kendinizi gün ışığına çıkarmanız sizi bir bardak kahve içmiş gibi ayıltacaktır.” diyor ve ekliyor:  “Mavi ışık kullanmak da mümkün ancak kaynağı ne olursa olsun, ister doğrudan ister yansıma şeklinde, ışık kaynağını görmelisiniz.”

Genel anlamda göz yorgunluğu için de Weitzel “Gözlük numaralarınızın güncel, ekranınızın temiz olduğuna emin olun.” diyor. “Ayrıca her saat başı gözlerini farklı şeylere yönelterek farklı mesafelerdeki şeylere bakmalılar.” diye de ekliyor.

Rahatlık arayışı

mobil-cihazlar-kullanimi2

Eski ofis ergonomiğinin üzerinde çok zaman harcadığı, duruşa yönelik tavsiyelerin aksine artık işin içine bilimden çok sanat giriyor. Bu yüzden tek bir cevap yok. “Oturmak zorunlu değil, seçim meselesi olmalı gerektiğini söyleyen Levine “İşi bırakıp yürüyüşe çıkın demiyorum, sadece aynı işi hareket halinde yapın demek istiyorum.” diyor.

Ayakta durarak çalışacağınız masaların yanında Levine yürüyüş bantlı çalışma masalarını da öneriyor. Hatta bu masalarda telefonla konuşurken step yapabileceğiniz bir sistem bulunuyor. Ofis çalışanları yürüyebilecekleri saatlerde telefon görüşmeleri yapmalılar. Hatta bu telefon görüşmelerini Microsoft Outlook’ta yeşil renkle işaretleyerek takvimlerinin ne kadar yeşil olduğunu kontrol edebilirler. Ayrıca ofis partilerinin (herkesin oturduğu yerlerdense) sanat galerilerinde yapılmasını, çalışanları sinema biletleri ile ödüllendirmek yerine (insanları daha fazla oturmaya teşvik eden bir davranış!) masör ya da yoga hocasıyla zaman geçirmelerini sağlayabilirler, diyor Levine. Ofis yarışmalarının ödülü daha sağlıklı bir hayat sunan seçenekler olmalı.

NASA’nın Hayat Bilimleri Bölümü’nden Dr. Joan Vernikos ise, “ Merdivenleri kullanın. Su sebilinin yanına gidin.” tavsiyesinde bulunuyor.  “Eğer su sebiline gitmek sıkıntıysa odada bir su şişesi bulundurun. Alışkanlıklarınızı değiştirmek zorundasınız ancak işin en iyi yanı yeni alışkanlıklarınızın size enerji kazandırması olacak.” diye de ekliyor.

Son olarak, kaynaklar da onaylıyor ki ofis çalışanlarının kabul etmesi gereken temel bir öneri var: ofiste rahat olmak zorundasınız. Burada ilk prensibin rahat olmak gerektiğini söyleyen Hedge, “Doğal bir duruşunuz olsun. Rahatsız olduğunuzda duruşunuzu değiştirebilirsiniz. İşte olmak sizi rahatsız etmek zorunda değil, öyle düşünmeyin.” diyor. Weitzel de “Eğer canınız yanıyorsa da başka bir şeyler bulmalıyız.” diyor.

Önceki sayfa 1 2

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu